Üsteğmenin itirafları ve Madımak’ın perde arkası

redyellow2

New member
Katılım
22 May 2010
Mesajlar
728
Reaction score
0
Puanları
0
Üsteğmenin itirafları ve Madımak’ın perde arkası

Hemen her zaman deriz ya; “gerçeklerin, er veya geç ortaya çıkmak gibi bir huyları vardır.”

Şu gök kubbenin altında; hiçbir olay “sır” olarak kalmaz...

Zamanı gelen “tohum” gibi, toprağı yarar ve günyüzüne çıkar.

“Madımak olayları” da öyle...

2 Temmuz 1993’te meydana gelen ve “37 kişi”nin hayatını kaybettiği olayların; “İslâmi bir kalkışma” değil, “derin bir tezgâh” olduğunu yıllardır söyledik... Ama, bu “tezgâh”ı kuranlar, “Hayır” dediler; “Bu olay, bir Sünni-Alevi çatışmasıdır!”

18 YILDIR SORULAN SORULAR

Bu iddiaya kesinlikle inanmadık ve 18 yıldır hep şu “soru”ları sorduk:

¥ 1- Sivas kamuoyunda “ispiyon tahtası” olarak bilinen “tahta”yı Ali Baba Mahallesi’ne kim yerleştirdi?.. O tahtadaki isimlerin, daha sonra bugün Ergenekon Terör Örgütü sanığı olan Doğu Perinçek’in sahibi olduğu Aydınlık adlı gazetede yayınlanması ve ardından o “tahta”da adı geçen kişilerin tutuklanarak, bazıları hakkında “idam” kararı verilmesi tamamen bir tesadüf mü, yoksa kapsamlı bir araştırma ürünü müdür?..

¥ 2- SHP’nin eski genel başkanı Erdal İnönü’nün kontenjanından Sivas’a tayin edilen Vali Ahmet Karabilgin’in ataması, sadece bir “rastlantı” olarak görülebilir mi?.. “Aşırı sol” eğilimleri ile tanınan Karabilgin’in, “devrim şehitleri” adına “saygı duruşu”nda bulunması suç değil miydi?..

¥ 3- Cuma hutbesi okunduğu sırada, cami etrafında bulunan “güruh”un davul-zurna çalmasına niçin göz yumulmuştur?.. Camiden çıkan öfkeli kalabalığın büyüme ihtimalini göz önünde bulunduran Emniyet Müdürü Doğukan Öner’in, “dağıtalım mı?” önerisine, Vali Ahmet Karabilgin, niçin “gerek yok” demiştir?.. Vali Karabilgin, bu “ihmal”inden dolayı herhangi bir kanunî takibata uğramış mıdır?

¥ 4- Her yıl Banaz’da yapılan şenliklerin, 1993’te aniden “Sivas merkezi”ne alınması bir tesadüf müdür?.. Banaz köyündeki şenliklerin Sivas merkezine alınması için Vali Ahmet Karabilgin ve İl Kültür Müdürü “özel gayret” göstermişler midir?.. Aralarında, zamanın SHP Milletvekili Azimet Köylüoğlu’nun da bulunduğu birçok Sivaslı’nın, “Bu şenlikleri Sivas kaldırmaz!” şeklindeki uyarıları niçin dikkate alınmamıştır?.

¥ 5- Özellikle Aziz Nesin, Sivas’a niçin davet edilmiş ve Peygamber Efendimiz’e yönelik saldırgan ifadelerle, kitleleri kışkırtmasına niçin göz yumulmuştur? Aziz Nesin, henüz şehre gelmeden, Sivas’ın dört bir yanına dağıtılan “bildiri”leri kimler, “nerede” hazırlamış ve “kimler” dağıtmıştır?

¥ 6- Sivas olaylarının başlamasından iki gün önce; Sivas Numune Hastanesi personelinin tamamına yakınının çevre illere gönderilmesi bir tesadüf müdür?..

¥ 7- Devrin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü; Madımak Oteli’nde bulunanlara, niçin “şehri terk etmeyin!” tavsiyesinde bulunmuştur?

¥ 8- Madımak Oteli’nin kâtibi Ahmet Öztürk, tanık ifadelerine göre “içeriden” ve hem de “camdan dışarısını seyrediyor” olmasına rağmen “ensesinden” vuruldu!... Onu vuran “kurşun” kimin silahından çıktı?.. Ahmet Öztürk’ü “otel içinden” vuran kurşunun çıktığı silah veya silahlar konusunda niçin hiçbir balistik inceleme yapılmadı?..

¥ 9- Sivas Belediye Başkanlığı’nı Refah Partisi’nden Temel Karamollaoğlu’nun kazanmasının ardından Sünni-Alevi ilişkilerinin düzelmesini hazmedemeyen kesimler, tahriklerini sürdürerek, yıllar öncesinden beri Banaz Köyü’nde yapılan Pir Sultan Abdal etkinliklerini Sivas’ın merkezine taşıyarak olaylara zemin hazırlamıştı. Etkinliklere bir hafta kala İstasyon Caddesi’ndeki direklere asılan, “Cumhuriyet şehrini yobazlara mezar edeceğiz” şeklindeki pankart ve afişlerle halkı tahrik edenler kimlerdi acaba?..

¥ 10- Kalabalık birikmiş Madımak’ın önünde... İş, çığırından ha çıktı, ha çıkacak... Dışarıda bekleyenler, Aziz Nesin’i istiyor... O an; Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu müracaat ediyor Vali Ahmet Karabilgin’e: “İsterseniz; kepçe ile yakalım otelin arka duvarlarını... İçeridekileri oradan kaçıralım!”
Bu talep, Vali Ahmet Karabilgin tarafından niçin reddedildi?..

¥ 11- Polis ve asker, her tarafı kontrol altında tutmasına rağmen, çevre yollardan Madımak Oteli’nin bulunduğu yere gelmek “serbest” idi... Peki; işlerin sarpa sardığını görüp de, otelin önünden ayrılmak isteyenler niçin engellendi?

¥ 12- Gösteriler başlayıp da kalabalık Madımak Oteli’ne doğru yürürken, Aziz Nesin neredeydi?.. Hafik Gölü kenarında bir grupla birlikte içki içtiği iddiaları niçin araştırılmadı?.. Aziz Nesin’in; tepkiler zirveye ulaşıp, işler çığırından çıktığında; “içki meclisi”nden apar-topar kaldırılıp, Madımak Oteli’ne getirildiği doğru mu?..

¥ 13- Sivas’ta; 2 Temmuz olaylarından sonra, kimi iddialara göre toplam 16 kişi “faili meçhul” cinayetlere kurban gitti... Bunlardan ikisi Ahmet Alan ve Hakan Türkoğlu... Bu ikisi gibi, diğer faili meçhuller de, Sivas’ın değişik noktalarında kurşunlara hedef oldular!... Öldürülenlerin saat ve değerli eşyalarının Alevi mahallelerinde bulunması neyin ifadesidir?..

Birileri; “37 ölü” ile yetinmeyip, Sünni-Alevi gerginliğini körükleyerek, halkı birbirine kırdırmayı mı amaçlamıştı?..

¥ 14- Faili meçhul cinayetlere kurban giden ve tamamı “Sünni” olan bu kişilerin cesetleri, aradan 3 gün geçtikten sonra Numune Hastanesi morgunda çıktı...

Oysa; adı geçen kişilerin kaybolması üzerine ilk başvurulan yer Numune Hastanesi idi...

Cesetler, ilk sorulduğunda niçin “yok!” denildi de, 3 gün sonra morgta çıktı?.. Bu süre içinde cesetlerin üzerinden kurşunlar çıkarıldığı ve kurşun yaralarının dikildiği doğru mudur?..

¥ 15- Gösteriye katılanlardan “biri”, gözaltına alındıktan 3 gün sonra serbest bırakıldı...

Adı, mahkeme zabıtlarına da geçen bu şahsın; Hollanda’daki PKK gösterilerinden birinde “Türk bayrağını yakarken” görüldüğü şeklindeki sanık-tanık ifadelerine rağmen, o şahıs niçin aranmadı ve “görevi” üzerinde niçin durulmadı?..

ASTSUBAY-ÜSTEĞMEN TARTIŞMASI

¥ 16- Olaylardan sonra gözaltına alınıp, tutuklanarak hakim karşısına çıkarılan “sanık” hakkında “tanıklık” yapan polise, hakim şöyle sordu:

“-Bu şahsı ne zaman teşhis ettin?”

Tanıklık yapan polis şu cevabı verdi:

“Olaydan bir gün sonra teşhis ettim ve gözaltına aldım efendim!”

Hakim, önündeki zabıtlara baktı ve tekrar sordu tanık polise:

“İyi ama evlâdım; bendeki belgelere göre; bu şahıs olaydan 17 gün sonra gözaltına alınmış, 19 Temmuz’da da tutuklanmış... Bu zaptın altında senin de imzan var!.. Peki; nasıl oluyor da; 19’unda gözaltına aldığın şahsı, 3 Temmuz’da yakalamış oluyorsun?..”

“Hık, mık!”

Böyle olduğu halde; bu şahıs 146/3’ten nasıl yargılandı ve ona niçin ceza verildi?..

¥ 17- Adına “Şeriatçı kalkışma” denilen gösteriyi yapanların arasında, bir Dev-Sol militanı da var mıydı?.. O Dev-Sol militanı ki; tartıştığı “dindar” insanlara, “Kanla da olsa, Sivas’ı geri alacağız sizden!” diyordu... Ama, Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’e “gıcık”tı... Sırf onu protesto etmek için katıldı kalabalığın arasına... Ve, o da “Şeriatçı kalkışma” suçlusu olarak yargılandı, “idam” cezası aldı!...
Peki, bu şahıs, hangi “idamlık” suçu işledi?..

¥ 18- Olay yerine gönderilen bir grup askerin başındaki “astsubay”, emri altındaki erlere, “ateşe hazır ol” emri verdi mi?.. O astsubayın amacı, kalabalığı “tarayıp”, bir “katliam” yapmak mıydı?..

¥ 19- Durumu son anda fark eden “üsteğmen” ile “astsubay” arasında nasıl bir tartışma yaşandı?.. Üsteğmen; biraz da küfürle karışık bir emirle, “gözlerini kan bürümüş” bu astsubayı nasıl engelledi?.. Bu olay, tutanaklara niçin geçirilmedi?..

¥ 20- Elektriklerin, tam saat 19.00’da kesilmesi bir “tesadüf” mü, yoksa “plânlı” bir kesinti mi?

¥ 21- Daha çok; Madımak Oteli’nin “yan” veya “arka” duvarlarına doğru esen “rüzgâr”, o gün, nasıl oldu da otelin “ön” cephesine doğru ve “perdeleri tutuşturacak” kuvvette esti?..

¥ 22- Ya da; “rüzgâr” zaten esmiyordu da, perdeleri tutuşturması için rüzgâr mı “imal” edildi?..

¥ 23- Bu olay “Ergenekon tezgâhı” değil miydi?..

ÜSTEĞMENDEN İTİRAFLAR

Tam 18 yıl boyunca, hep bu “soru”ları sorduk ve “cevap” aradık.
Bir-iki yıl önce, bu “katliam”ın bir “Ergenekon tezgâhı” olduğu ortaya çıkmış ama “nasıl” olduğu müphem kalmıştı...

Ama şimdi;

“İtiraf” da geldi...

Muhabirimiz Murat Alan’ın, bugün manşetten yayınladığımız haberinde de okuyacağınız gibi; bir “televizyon kanalı”na konuşan Özel Harp Dairesi Mensubu Kıdemli Üsteğmen H.Ç., 18 yıl önceki “tezgâh”ı deşifre ederek demiş ki;
“Madımak’ın Müslümanlarla hiçbir alakası yok... Olay; Özel Harp Dairesi tarafından tezgahlandı... Bizim Türk halkının şöyle bir özelliği var; Allah, Peygamber dediğiniz zaman Türk halkı hemen ayağa kalkar... Ordu bunu çok iyi kullandı... Helikopterle geldik ve Sivas’a 14 km kala bir mezraya indik. 13 kişiydik, herkes ikişerli gruplara ayrıldı. Önce istasyonda tur attık. Kalabalığın içinde ikişerli gruplar halinde 6 gruptuk. Beşinci grupta bulunan bir arkadaş ilk başta bir mermi sıktı, arkasından molotof kokteyleri geldi.

Bizim görevimiz sadece kargaşa çıkarmaktı ama kargaşa bizim beklediğimizin üzerine çıktı.

Yani böyle bir kargaşayı biz bile beklemedik. 9 milimetrelik tabancayla ateş ettim. Halkı galeyana getirip kalabalığın dışına çıktık. Yapılmaması gereken şeyler yapıldı.”

DOSYA YENİDEN AÇILMALI!

En başta dedik ya;

“Gerçeklerin er-geç ortaya çıkmak gibi bir huyları vardır.”

Olaydan sonra “Avrupa’ya kaçan” H.Ç. adlı bu “üsteğmen”in anlattıkları, “Gladio tezgâhı”nın perdesini aralamıştır.

Şimdi yapılması gereken;

“Madımak dosyası”nı yeniden açmaktır... Evet, bu dosya yeniden açılmalı ve “olay anında Sivas’ta olmadıkları” halde “idama mahkûm” edilen kişilerin de aralarında bulunduğu insanlar yeniden yargılanmalıdır.

Sadece “Madımak Dosyası” değil, “Başbağlar Dosyası” ve “Danıştay Dosyası” da yeniden açılmalı ve “derin devlet” denilen Ergenekon’un “kirli ve kanlı yüzü” gözler önüne serilmelidir.

Devlet, geçmişiyle yüzleşmelidir!..

Yüzleşmelidir ki;

Hiç kimse, “katil”leri “yanlış adres”te arayıp da, boşa nefes tüketmesin!..

Katiller, “Ergenekon’un içinde”dir!..


Hasan Karakaya / Üsteğmenin itirafları ve Madımak’ın perde arkası - En Doğru ve Güncel Haber
 
ulan çıkın diyin ki "madımak olayında suçlular ölenlerdir" iş bitsin.

bu ne be.

yok faili meçhuller olmuş, yok saatleri değerli eşyaları alevi mahallesinde bulunmuş.

tüüüüh sizin suratınıza. sizi insan yerğine koyup gazetelerde yazı yazdırıyorlar ben işte ona sinir oluyorum.



sivaslıyım ve alevi bir ailenin çocuğuyum. ve bir alevinin ya da tüm alevilerin bir insanı öldürdükten sonra -hele hele böyle bir ortamda" saatini, parasına alcağına imkan ve ihtimal vermiyorum. eğer alevileri birazcık tanıyorsam adımın özgür olduğu kadar böyle bir şey yapmayacaklarından da o kadar eminim.

madem o kadar derin devlet parmağı arıyorlare bu işte neden o saatlerde derin devlet izi aramıyorlar, madem o saatle alevi mahallesinde çıkmış.

AT GÖZLÜĞÜ İCAT OLDU MERTLİK BOZULDU.


peki bu kadar şeyi araştıran "üstün" zekalı gazeteci parçaları neden ibda-c nin yayın organlarında ve islami kesim gazetlerinde yazılan yazılara bakmazlar hiç.

"şanlı sivas kıyamı" başlığını kim attı.

onu da mı aleviler attı?

yoksa sizin içinizde de mi ergenekoncular var?

madem valiyi araştırsınız temel karamollaoğlunu neden yazmadınız. kalabalığa karşı yaptığı konuşmada " gazanız mübarek olsun" diye birşey söyledi mi söylemedi mi?

mercimek kadar beyniniz var trabzon ekmeği kadar laf söylüyonuz.

sizin beynini almaz o kadar şeyi.

şimdi o ekmeğin içini yemeye devam edin siz.
 
Madımakta 33 alevi vatandaşımız yakıldıktan sonra iki gün sonra Erzincanın başbağlar köyünde yatsı namazında camiyi basan teröristler sivasın intikamını almak için tamda 33 kişi kurşuna dizip köyü ateşe verdiler.

Bugün ortaya çıkan bazı gerçekler ve yapılan itiraflar sivastaki porvakosyonun derin güçler tarafında yapılıp islami duyarlılığını olan insanların üzerine yıkıldığıdır.Ben de öyle düşünüyorum.

Buna rağmen olaya karıştığı iddia edilen kişilerden bazıları sivasta yıllarca yargılandı ve hapiste yattı.

ancakkkk başbağlar katliamını yapan teröristlerden bir tanesi bile yakalanamadı hatta bilinçli olarak yakalanamadı.Bir ara yakalınp tekrar salıverildiler daha sonra yanlış yapmışız deyip tekrar aramaya koyuldular . Tabiki tekrar arama işi birert oyundu çünki bilerek serbest bırakıldılar

O tarihte koalisyonda SHP nin olduğunu düşünürsek 33 kişiyi katleden Başbağlar katillerinin bilerek salıverilmelerini anlamış oluruz

Şimdiii benim aklımı sürekli kurcalayan bazı sorular var ki henüz buna cevap bulamadı

1.Sivasta katledilen alevi vatandaşlarımızın ( tabiki ben olayıoda şidedetli kınıyor ve lanetliyorum) intikamını başbağlarda gece camiyi basıp yaşlı genç demeden kurşunlayarak "Sivasın itikamın"ı aldık diyenler neden PKK lı teröstiler idi

2. Sivasta katledilen alevileri sürekli gündeme getirip insanlıktan bahsedenler sivasa karşılık başbağlarda katledilen insanlarımızı neden yıllarca görmezden geldi

aslında çok soru var sorulması gereken ama gerek yok bukadarı kafiii
 
ben sizin zihniyetinizdeki insanlar gibi başlığa bakıp sayıp sövmem.


Doğru, sizler BAKIP yapmazsınız bu işleri, BAKMADAN yaparsınız!



okuyup okumadığımı yazdığım myorumdan anlayabilirsin.

Yorumundan anladığım yazıyı hiç okumamışsın.

okumaya gayret etmiş olsan bile anlamamışsın, anlayamamışsın.

demek ki benim yazdığımı ve kendi eklediğin bağlantıdaki şeyleri okumamışsın ki bana böylşe bir şey sormak gafletinde bulunuyorusn.

önce kendinle çelişmemeyi öğren sonra gel bana laf at.

Ben sadece YAZIYI OKUDUNUZ MU dedim bu kadar, ama bakıyorum da sen bu sorudan bile acaip rahatsız olup bana başlamışsın LAF ATMAYA!

halbuki ben laf atmamıştım, sadece yazıyı okuyup okumadığınızı merak etmiştim.


madımak olayında suçlular ölenlerdir

Eğer sen yazıyı okumuş olsaydın veya anlamaya çalışsaydın mesela bu saçmalığı yazmazdın!

Yazının neresinden "ölenler suçlu" gibi bir zavallılık, acizlik çıkardın!

Yazının özü, mahiyeti:

TÜM GERÇEKLER ORTAYA ÇIKSIN!

Sivas olaylarının da başbağların da maraşın da arkasındaki o şerefsiz el, namussuz el gün yüzüne çıksın!

Yazının mahiyeti budur!

niye rahatsız oluyorsunuz?
 
SHP ye CHP ye anlatın derdinizi Niye Neden İktidar olduğunuz dönemde olayı AÇIĞA çıkartmadınız da Üzerini ÖRTTÜNÜZ...
YANANLAR İLE YAKANLAR ayni davanın TARAFLARIDIR..
Hep YAKARLAR ki Müselmanları HEDEF yapıp saldırmak ve Mağdur edebiyatıyla Müselmanları İrtica diyerek KARALAMAK ve LİNÇ etmek .bütün bildikleri ve yaptıkları işte hep budur...
 
Geri
Üst