- Katılım
- 25 Haz 2005
- Mesajlar
- 9,652
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
Özlük hakları ile ilgili saydırmak istiyorum... Ama hangisine saydırayım çözemedim...
Tekel işçilerinin elinden alınan özlük haklarına mı saydırsam acaba?
Yoksa haksız yere işten çıkartılan, bizzat TCDD Genel Müdürü tarafından “Onlar işçi değil, serseri” denilen, işten haksız yere çıkarılan arkadaşlarının hakkını arayan demiryolu işçilerinin özlük haklarına mı?
Yıllarca sigorta primi ödediği halde, yıllar sonra emekli olduğunda prim ödemeye başladığı zamanki haklarının yarısını bile alamayan emeklilerin mi yoksa?
Her ay maaşlarından tıkır tıkır kesilen sigorta primlerine rağmen, ilacını alırken, muayenesini olurken her seferinde daha fazla para ödeyen sigortalıların özlük hakları mı yoksa sövmem gereken?
İstanbul Belediyesi’nin, utanmadan, sıkılmadan, Deniz Feneri’nde binlerce insanın parasını iç edenlere itfaiye ihalesini vermesini...
Bu ihaleyi alanların yangın söndürme işiyle uzaktan yakından ilgilerinin olmamasını biliyorsunuz değil mi?
İşte bu adamların, yıllardır yangın söndüren itfaiyecilerin yok saydıkları özlük haklarına mı saydırsam acaba?
Yoksa...
Milletvekillikleri terörist bir örgütün propagandasını yapmaktan, şiddeti meşru göstermekten düşürülen...
Ellerine geçen her fırsatta binlerce insanın katiline saygı göstermekten, “önderlik” demekten çekinmeyenlerin...
Tüm bunlara rağmen, her ay 4 bin TL (yazıyla dört bin, eski parayla 4 milyar lira) emekli maaşı almalarını sağlayan özlük haklarının içine mi tükürsem acaba?
Sadece bu vekiller için mi?
Her türlü hırsızlığı, uğursuzluğu, kaçakçılığı yapıp...
Milletvekili seçilip dokunulmazlık kazanan...
2 yıl vekillik yapıp vekillikten emekli olmalarını sağlayan aynı özlük hakları değil mi?
Hatta ve hatta...
Bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Bağ-Kur’dan ayrılıp, normal sigortaya geçmesinin nedeni değil midir bu emekli maaşı, bu özlük hakları?
Emeklilikte çok ihtiyacı olacak demek ki Erdoğan’ın 4 bin TL maaşa...
Ne menem bir şeydir bu özlük hakları birader?
İnsanın kafasını karıştırıyor.
Ama illaki aynı duyguyu uyandırıyor insanın içinde...
Ne kadar varsa özlük hakkı...
Sövesi geliyor insanın...
Nihat Sırdar
Tekel işçilerinin elinden alınan özlük haklarına mı saydırsam acaba?
Yoksa haksız yere işten çıkartılan, bizzat TCDD Genel Müdürü tarafından “Onlar işçi değil, serseri” denilen, işten haksız yere çıkarılan arkadaşlarının hakkını arayan demiryolu işçilerinin özlük haklarına mı?
Yıllarca sigorta primi ödediği halde, yıllar sonra emekli olduğunda prim ödemeye başladığı zamanki haklarının yarısını bile alamayan emeklilerin mi yoksa?
Her ay maaşlarından tıkır tıkır kesilen sigorta primlerine rağmen, ilacını alırken, muayenesini olurken her seferinde daha fazla para ödeyen sigortalıların özlük hakları mı yoksa sövmem gereken?
İstanbul Belediyesi’nin, utanmadan, sıkılmadan, Deniz Feneri’nde binlerce insanın parasını iç edenlere itfaiye ihalesini vermesini...
Bu ihaleyi alanların yangın söndürme işiyle uzaktan yakından ilgilerinin olmamasını biliyorsunuz değil mi?
İşte bu adamların, yıllardır yangın söndüren itfaiyecilerin yok saydıkları özlük haklarına mı saydırsam acaba?
Yoksa...
Milletvekillikleri terörist bir örgütün propagandasını yapmaktan, şiddeti meşru göstermekten düşürülen...
Ellerine geçen her fırsatta binlerce insanın katiline saygı göstermekten, “önderlik” demekten çekinmeyenlerin...
Tüm bunlara rağmen, her ay 4 bin TL (yazıyla dört bin, eski parayla 4 milyar lira) emekli maaşı almalarını sağlayan özlük haklarının içine mi tükürsem acaba?
Sadece bu vekiller için mi?
Her türlü hırsızlığı, uğursuzluğu, kaçakçılığı yapıp...
Milletvekili seçilip dokunulmazlık kazanan...
2 yıl vekillik yapıp vekillikten emekli olmalarını sağlayan aynı özlük hakları değil mi?
Hatta ve hatta...
Bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Bağ-Kur’dan ayrılıp, normal sigortaya geçmesinin nedeni değil midir bu emekli maaşı, bu özlük hakları?
Emeklilikte çok ihtiyacı olacak demek ki Erdoğan’ın 4 bin TL maaşa...
Ne menem bir şeydir bu özlük hakları birader?
İnsanın kafasını karıştırıyor.
Ama illaki aynı duyguyu uyandırıyor insanın içinde...
Ne kadar varsa özlük hakkı...
Sövesi geliyor insanın...
Nihat Sırdar