Özel EĞİtİme MuhtaÇ Çocuk Kİmdİr?

CounTRy

Gülen Manyak
Katılım
5 Haz 2006
Mesajlar
10,687
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Bir tarihin doğduğu yer "GÖZTEPE"

Beden, zihin, duygusal ve sosyal gelişimlerindeki özür ve üstün özellikleri yönünden eğitim ve öğretim amaçlarını gerçekleştirmek için normal çocukların eğitim hizmetlerine ek olarak bir takım özel hizmet ve önlemleri gerektiren çocuklara özel eğitime muhtaç çocuklar denir.
Özürlü çocukların içinde bulundukları durumu toplumsal, yasal, ekonomik ve psikolojik yönden ele aldığımızda , bu öğrencilerimizin eğitimden ayrı düşünülemeyeceği görülecektir.
Özel eğitime bu güne kadar, amaca uygun olarak düzenlenmiş okullarda (yatılı ve gündüzlü) ve normal okullarda düzenlenmiş özel sınıflarda devam edilmiştir. Bu gün ise temel görüş, özel eğitime muhtaç öğrencinin en az kısıtlandırılmış eğitim ortamından yararlandırılmasıdır.
Bu yaklaşımın sonucunda da kaynaştırma eğitimi uygulamada geçerlilik kazanmaya başlamıştır.

ÖZEL EĞİTİM OKULLARI
YATILI GÜNDÜZLÜ
1-Görme Engelliler Okulu 1-Görme Engelliler Okulu
-İlköğretim -İlköğretim
-Ortaokul -Ortaokul
2-İşitme Engelliler Okulu 2-İşitme Engelliler Okulu
-Ana sınıfı -Ana sınıfı
-İlköğretim -İlköğretim
-Sanat okulu -Sanat okulu
-Çok programlı lise -Lise
-Üniversite -Üniversite
3-Zihinsel engelliler Okulu 3-Zihinsel Engelliler Okulu
-Yatılı okul yok. -Ana okulu
-İlköğretim
-İş okulu
4-Ortopedik Engelliler okulu 4-Ortopedik engelliler okulu
-Ana okulu -Ana okulu
-İlköğretim -İlköğretim
-Lise -Lise
EN AZ KISITLANDIRILMIŞ EĞİTİM ORTAMI NEDİR?
Bir öğrencinin, ailesi ve akranları ile en fazla birlikte olabileceği ve aynı zamanda eğitim gereksinimlerinin en iyi şekilde karşılanabileceği eğitim ortamıdır. Bireysellik gerektiren bir eğitim kavramıdır. Çocuktun çocuğa farklılık gösterir.
En az kısıtlandırılmış ortam
: -Tam zamanlı kaynaştırma eğitimi
-Kaynak oda destekli kaynaştırma eğitimi
-Yarım zamanlı kaynaştırma eğitimi
En çok kısıtlandırılmış ortam:
-Yatılı özel eğitim okulu
KAYNAŞTIRMA EĞTİMİ NEDİR?
Kaynaştırma, gerektiğinde sınıf öğretmenine ve/veya engelli öğrenciye destek özel eğitim hizmetleri sağlanması koşulu ile, engelli öğrencilerin normal eğitim ortamlarında eğitilmesidir. Kaynaştırma, genel eğitim sürecindeki özel eğitime muhtaç öğrencileri nitelemesine rağmen anlam olarak üstün zekalı ve yetenekli öğrencileri de kapsar. Eğer özürlü bir öğrenci okul gününün bir bölümünü normal sınıfta akranları ile geçirebiliyorsa, bu öğrenci kaynaştırma uygulamalarına katılabilir. Kaynaştırma uygulamalarına katılan özürlü öğrencilerin bedensel, zihinsel yada duygusal özürleri nedeni ile özel öğrenme gereksinimleri vardır.Bu çocukların normal sınıflarda başarılı olabilmeleri için destek özel eğitim hizmetleri verilmelidir. Bu hizmetler şunlardır :
1-Kaynak odada eğitim.
2-Sınıf içi yardım ( Öğretmen+özel eğitim öğretmeni )
3-Özel eğitim danışmanlığı
KAYNAŞTIRMANIN YARARLARI
Kaynaştırmanın yararlarını normal çocuğa, özürlü çocuğa, özürlü çocuğun anne-babasına, sınıf öğretmenine olmak üzere dört grupta toplayabiliriz.
Kaynaştırmanın Normal Çocuklara Yararları:
1. Normal çocuklar özürlü çocuklarla kuracakları ilişkilerden kazandıkları bilgileri ileri ki yıllarda da kullanabilirler.
2. Özürlü çocukları daha yakından tanıma ve onlarla ilgili ön yargılarını değiştirme fırsatına sahip olabilirler.
3. Normal çocuklar, özürlü akranları ile rahatça geçinmeyi ve onları kabullenmeyi öğrenirler.
4. Normal çocukların özürlü çocuklara karşı olan tutum ve davranışlarının onlarla düzenli olarak birlikte olduklarında olumlu yönde değiştiği görülmektedir
Kaynaştırmanın Özürlü Çocuklara Yararları :
1. İyi planlanmış kaynaştırma ortamına katılan özürlü çocuk, normal çocuğun davranışlarını gözleyerek ve model olarak toplumca benimsenen davranış repertuarını geliştirirler.
2. Normal çocuklarla özürlü çocukların birlikte çalışmaları ve oyun oynamaları sosyal etkileşim kurmada ve akademik çalışmalarda istek ve cesaret uyandırır .
3. Özürlü çocukların normal çocuklardan soyutlanması, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilediği kadar, dil ve zihin kapasitelerinin gelişimi açısından çok önemli fırsatlardan yoksun kalmalarına neden olmaktadır
Kaynaştırmanın Anne-Babalara Yararları :
1. Özürlü çocuğa sahip anne-babaların, çocuklarının eğitimi ile ilgilenen uzmanlarla ve öğretmenlerle iletişim içinde bulunması , anne-babalara güç ve cesaret verir.
2. Uzmanlardan, çocuklarına nasıl yardımda bulunacakları konusunda yeni yollar öğrenirler.
3. Anne-babalar çocuklarının normal çocuklarla nasıl etkileşimde bulunduklarını gördükçe çocukları hakkında daha gerçekçi olmaya başlarlar.
4. İstenmeyen bazı davranışların sadece özürlü çocuklara özgü olmadığını normal çocuklarında benzer davranışlara sahip olabileceğini fark ederler. (Karatepe, 1996).

Kaynaştırmanın Sınıf Öğretmenine Faydaları :

1. Kaynaştırma uygulamaları ile normal sınıf öğretmenleri, özürlü çocuklarla çalışma şansına sahip olurlar.
2. Öğretmenler özürlü çocuğun özel gereksinimini karşılamak için kullandığı teknikleri diğer öğrenciler içinde kullanabilirler
3. Aslında, bilinen ve normal çocuklar için kullanılan etkili öğretim tekniklerinin bir çoğu ilk kez özürlü çocuklar için geliştirilmiştir. Bu nedenle, özel eğitim tekniklerini bilen bir normal sınıf öğretmeni ,bu teknikleri bilmeyen öğretmenlerden daha başarılı olur.

KAYNAŞTIRMA UYGULAMALARINDA BAŞARIYA ULAŞMASINDA SINIF ÖĞRETMENİNE DÜŞEN GÖREVLER

1. Kaynaştırma başlamadan önce kaynaştırılacak öğrenciyi ve kaynaştırma sınıfını hazırlama;
2. Kaynaştırılan öğrencinin eğitsel gereksinimlerini ve işlevde bulunma düzeyini belirleme;
3. Kaynaştırılan öğrenci için eğitsel amaç saptama;
4. Kaynaştırılan öğrenci için öğretim desenleme ve uygulama;
5. Kaynaştırılan öğrenci için öğretimi kolaylaştırıcı ve destekleyici etkinliklerde bulunma
6. Kaynaştırılan öğrencinin diğer öğrencilerle etkileşimini sağlama;
7. Kaynaştırılan öğrenci ile gerçekleştirilen öğretimin etkililiğini değerlendirmektir .

KAYNAŞTIRMA UYGULAMALARINI BAŞARIYA ULAŞTIRMADA GEREKLİ UNSURLAR

Başarılı bir kaynaştırma eğitimi için yapılması gerekenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Hazırlık: kaynaştırma uygulamalarına başlamadan önce personel ve özürlü çocuğun akranları ile ön hazırlık yapılmalı, hizmet içi eğitimlerle tüm personel rollerine yeterince hazırlanmalıdır.
2. Okulun Atmosferi: Normal sınıf öğretmenleri, özürlü çocukların zamanlarını tükettiği ve normal çocukların başarı standartlarını aşağıya çektiği gibi ön yargılardan arındırılmalı ; özürlü çocukların sınıflarına katılmalarına istekli olmalı; okulda kaynaştırma uygulamaları ile ilgili olumlu bir hava yaratılmalıdır.
3. Düzenleme: Sınıf büyüklüğü, plan ve müfredatta kaynaştırma programının gereksinimlerini karşılayacak şekilde değişiklikler yapılmalı , özürlü öğrenciler için uygun eğitsel metot, materyal, ve destek hizmetler sağlanmalıdır.
4. Personel ve Aile: sınıf öğretmenleri , özel eğitim öğretmenleri, özel eğitim danışmanları, yöneticiler ve anne-babalar özürlü çocuğun eğitim uygulamalarının ve planının bir parçası olmalı; aralarında iyi bir iletişim sistemi geliştirilmeli; gerekli olan yönetim desteği, personel ve para kaynakları sağlanmalıdır.
Türkiye’de Kaynaştırma Eğitiminde Karşılan Sorunlar:
1. Örgütlenme düzeyinde problemler,
2. Yönetsel düzeyde problemler,
3. Personel düzeyinde karşılaşılan problemler,
4. Ekonomik düzeyde karşılaşılan problemler,
5. Kamuoyu oluşumu düzeyinde karşılaşılan problemler,
6. Araç gereç vb. donanım düzeyinde karşılaşılan problemlerdir.
ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİMİ OLAN ÇOCUKLAR
Zihin Engelli Çocukların Eğitimi
Bütün çocukların eğitiminde olduğu gibi engelli çocukların eğitiminde de, onların ileride başkalarına bağımlı olmadan yaşamlarını sürdürmeleri, kendi kendilerine yeterli duruma gelmeleri ve toplumla bütünleşmeleri amaçlanmaktadır. Bu amaca ulaşılması, bireyin bireysel farklılıkları ile yapabildikleri dikkate alınarak eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi ve gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarının sunulmasıyla mümkün olabilmektedir.
Zihin engellilerin eğitim gereksinimleri onların bazı özelliklerine göre farklılaşabilmektedir. Zihin engelliler homojen bir grup olmadığından, çeşitli özelliklerine bağlı olarak kendi içlerinde önemli bireysel farklılıklar göstermektedirler .Bu farklılıklar, onların toplum yaşamına hazırlanmalarında gerekli olan bir çok beceriyi öğrenmede başkalarının yardımına daha fazla gereksinim duymalarına yol açabilmektedir.
Zihin engelli bireyler zamanı geldiğinde ailelerinden ayrılarak kendi evlerini kurmak durumunda kalacaklardır. Evlerinden ayrılan bu bireyler ise; birçok ülkede olduğu gibi, normal ev, apartman, grup evleri, yatılı kurumlar gibi pek çok ortamda yaşayabilecektir. Dahası, yalnız yaşama, destek yaşam evlerinde yaşama, komşu desteğiyle yaşama, başka ailelerin yanında yaşama gibi seçenekleri olabilecektir
Bu nedenlerle zihin engelli bireylerin değişik ortamlarda yaşamlarını sürdürebilmeleri için ciddi olarak hazırlanmaları gerekir .Dolayısıyla zihin engellilerin eğitiminde en üst amaç, onların bağımsız yaşam becerilerini geliştirmek olmalıdır.
iHafif Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği:Bireyin, temel okuma-yazma ve sayma becerilerini kazanmasında ortaya çıkan gecikme durumunu,
Orta Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği:Bireyin, gecikmeli bir konuşma ve dil gelişimi, sosyal, duygusal veya davranış problemleri ile temel okuma-yazma ve sayma becerilerini kazanmasında ortaya çıkan gecikme durumunu,
Zeka bölümü 45-75 arasında tespit edilen zihinsel geriliktir.
Zeka ile başarı arasında kuvvetli bir ilişki bulunduğu için, bu çocuklar yaşıtlarından daha başarısız olabilir.
Başarısızlık daha çok okuma-yazmada, okuduğunu anlamada, temel aritmetik becerileri kazanmada ortaya çıkmaktadır.
 Akademik kavramları geç ve güç öğrenirler, dikkatleri dağınık ve kısa sürelidir. Devamlı izleme, teşvik ve değişiklik isterler.
 İlgileri kısa sürelidir.
 Soyut kavramları anlamada güçlük çektikleri için zaman kavramını ve aritmetik kavramları algılama çok geç ve güç gelişir .
 Genelleme yapmakta zorlanır, kazandıkları bilgileri ilişkilere göre gruplamada güçlük çekerler.
 Bellekleri zayıftır, gördükleri duydukları şeyleri çabuk unuturlar, bu nedenle sık sık konuları tekrar etmek gerekir.
 Görsel ve işitsel algıları zayıftır.
 Duygu ve düşüncelerini açık ve net ifade edemezler.
 İki şey arasındaki benzerlik ve ayrılığı kolay ayıramazlar. Tasarım ve çağrışım yetersizdir. Dördüncü sınıfa doğru algılama yetenekleri artar.
 Olayları anlatma ve tartışma yetenekleri takvim yaşının altındadır.
Ağır Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği:Bireyin, ciddi biçimde konuşma ve dil gelişimi güçlüğü, sosyal, duygusal veya davranış problemleri ile temel öz bakım becerilerini öğrenmesinde ortaya çıkan gecikme durumunu,
Zeka bölümü 25-44 arasında tespit edilen zihinsel geriliktir.Ağır düzeyde öğrenme güçlüğü çeken çocukların normallerden önemli derecede farklılık göstermesi nedeniyle okul öncesi dönemlerde geriliklerinin farkına varılır.Bu çocuklarımız;
1.Temel akademik becerilerde eğitilemez,
2.Günlük yaşamın gerektirdiği;sosyal uyum,pratik işlem ve öz bakım becerilerini öğrenebilirler,
3.Sürekli ilgi ve bakım gereksimi duyarlar.
Samsun ilinde ağır öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için İlkışık Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi bulunmaktadır.
6-14 Yaş grubundaki eğitim gördüğü eğitim uygulama okullarında ilköğretim okulu seviyesi altında eğitim yapılmakta olup çocuklara özbakım becerilerini kazandırmaya yönelik,hayatı uyumu kolaylaştırıcı temel beceri ve alışkanlıklar kazandırılmaya çalışılmaktadır.
Özbakım gruplarında verilen eğitimin temelinde el-yüz yıkama, yemek yeme, giyinme-soyunma,tuvalet alışkanlığı kazandırma gibi faaliyetler vardır.
Klinik Bakıma Gereksinim Nedeniyle Öğrenme Yetersizliği:Ciddi biçimde zihinsel ve birden fazla yetersizliği nedeniyle bireyin, eğitim-öğretim kurumlarından doğrudan yararlanamama durumunu,
Uygulanan testlerde zeka bölümü 25’ in altında olan çocuklarımız, klinik bakıma gereksinim nedeniyle öğrenme yetersizliği olan çocuklardır.Bu çocuklarımızın gerilikleri doğum anında ya da doğumu izleyen ilk günlerde fark edilir. Yaşamlarında sürekli bakım ve yardıma gereksinim duyarlar. Zihinsel performans yetersizliklerinin yanında bir takım engelleri de beraberinde getirirler. Bu çocuklarda ölüm oranı oldukça yüksektir.
İşitme Yetersizliği:İşitme duyarlılığının kısmen veya tamamen yetersizliğinden dolayı konuşmayı edinmede, dili kullanmada ve iletişimde güçlük nedeniyle bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,
İşitme engeli, çok hafif dereceden çok ileri dereceye kadar farklılık gösterebilir. Aşağıdaki sınıflama,500-1000-2000 Hz. Frekanslarındaki işitme eşikleri ortalaması esas alınarak elde edilen, çocuklardaki uluslar arası standartları göstermektedir.
21-35 dB Hafif derecede işitme kaybı
36-55 dB Orta derecede işitme kaybı
56-70 dB Orta-ileri derecede işitme kaybı
71-90 dB İleri derecede işitme kaybı
90 dB ve üstü Çok ileri derecede işitme kaybı
Hiç işitmesi olmadığını düşündüğünüz işitme engelli çocukta bile kalıntı bir işitme mevcuttur. Fakat bu işitme, onun konuşma ve işitmeye dayalı lisanı, dolaysıyla konuşmayı geliştirmesine yeterli olmamaktadır.
Görme Yetersizliği:Görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı, bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,
Ortopedik Yetersizlik:İskelet, kas ve eklemlerdeki hastalık, bozukluk ve yetersizlikten dolayı, bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,
Sinir Sisteminin Zedelenmesi ile Ortaya Çıkan Yetersizlik:Gelişim sürecinde oluşan nörolojik bozukluğun, bireyin eğitim performansını ve sosyal uyumunu olumsuz yönde etkilemesi durumunu,
Dil ve Konuşma Güçlüğü:Sözel iletişimde farklı düzey ve biçimlerde ortaya çıkan aksaklıklar ve düzensizlikler nedeniyle dili kullanma, konuşmayı öğrenme ve iletişimdeki güçlüklerin, bireyin eğitim performansı ve sosyal uyumunu olumsuz yönde etkilemesi durumunu,
Özel Öğrenme Güçlüğü:Yazılı ya da sözlü dili anlamak ya da kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde ya da birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapmada yetersizlik nedeniyle, bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,
ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Özgül Öğrenme Güçlüğü Olan Çocukların Özellikleri
Öğrencinin zihinsel yeteneği olmasına rağmen akademik yeteneğin zayıf olması özgül öğrenme güçlüğünün temel özelliğidir.
1) Özgül öğrenme güçlüğü olan öğrenci, şekil ve pozisyona dayalı karıştırmalar yapar. Harf ya da kelimeleri birbirlerine karıştırır ve ters görür. Örneğin b yerine p ya da d, koç yerine çok, ve yerine ev yazar ya da okur. Harf kelime ya da satır atlar. Uzaklık, boyut, derinlik algılamada zorlanır. Sesleri ayırt edemez veya birine odaklanamaz.
2) Özel öğrenme güçlüğü olan çocuk, duyduğu ya da okuduğu bir öyküyü doğru sırada aktaramaz, okunan bir yazının akışını doğru sırası ile takip edemez, harflerin dizgisini karıştırır, ayları, günleri sırasıyla sayamaz, öncesini sonrasını karıştırır. Kelimelerin kullanılış biçimlerine göre taşıdıkları anlamı ayırt edemez, şakaları ve deyimleri anlamakta zorlanır
3) Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklarda aşamalandırma güçlüğü vardır. Özellikle bu durum hecelerin bağlanarak kelime üretiminde göze çarpmaktadır. Üç heceli bir kelimede, öğrenci üçüncü heceye ulaştığında birinci heceyi hatırlamaz.
4) Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar çok kısa süreli hafızaya sahiptirler. Bundan dolayı da kelime ve harfleri zihinde özellikleriyle ve anlamlarıyla beraber gerektiği kadar tutamazlar. Akşam ezberlenen şiiri sabah okuyamayabilir. Sınıftan çıkarken aklında tuttuğu ödevini ve gelince unutabilir. Bununla birlikte bir yıl önceki bir olayı, geçen yıllarda öğrendiği uzun belleğe kaydettiği bilgiyi hatırlar.
5) Konuşma anında sorulan bir soruya uygun yanıtı bulup vermede zorlanır. Geçiştirmeye çalışır. Bu çevresindeki herkes için şaşırtıcıdır. Yürürken, koşarken bir şeylere takılır, yalpalar. Yazmaya ilişkin güçlükler yaşayabilir. Çabuk yorulur, hatalı ve ağır yazar.
6) Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklarda; bezginlik, kendini güvensiz, değersiz ve kötü hissetme, yeterince zeki olmadığını düşünme, kavgacılık ve çabuk alınma gibi duygusal problemler gözlenmektedir. Bunun yanında baş ağrısı, bulantı, karın ağrısı bedensel yakınmalar ya da okula gitmede isteksizlik görülebilir. Bazen de sınıf içinde çeşitli komiklik ya da yaramazlıklar yaparak dikkate çekmeye çalışırlar.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
Dikkat Eksikliği Hiper Aktivite Bozukluğu’nun (DEHB) temel özelliği, kalıcı ve sürekli olan dikkat süresinin kısalığı, engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklık ve huzursuzluktur.
Bunun sonucu olarak çocukta gelişimsel olarak aşağıdaki 3 temel sorun ortaya çıkmaktadır:
1. Kısa dikkat süresi
2. Yetersiz dürtü kontrolü
3. Aşırı hareketlilik
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu aşırı hareketlilik,dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe belirtileriyle ortaya çıkan bir psikolojik bozukluktur. Bir çocukta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu var denilebilmesi için akranlarıyla kıyaslama doğrudur. Eğer akranlarıyla karşılaştırıldığında hareketlilik ve dikkat dağınıklığı çok fazlaysa,oyun oynamasına ve akranlarıyla sağlıklı ilişkiler kurmasına engel oluyorsa Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’ndan söz edilebilir.
Belirtileri:
-Aşırı Hareketlilik ve Dürtüsellik Belirtileri:
1. Çoğu zaman elleri,ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
2. Çoğu zaman oturması beklenen durumlarda oturduğu yerden kalkar.
3. Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır.
4. Çoğu zaman sakin bir biçimde,boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.
5. Çoğu zaman hareket halindedir ya da motor tarafından sürülüyormuş gibi davranı.
6. Çoğu zaman çok konuşur.
7. Çoğu zaman sorulan soruların soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
8. Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer.
9. Aşırı hareketlilik veya kıvranma
10. Yerinde oturmada güçlük
11. Dikkatin kolay dağılması
12. Sıklıkla bir şeyler kaybetme
13. Bir aktiviteden diğer aktiviteye kayma
14. Sıklıkla tehlikeli aktivitelerle uğraşma
Birden Fazla Alanda Yetersizlik:Gelişim dönemi içerisinde, bireyin eğitim performansını ve sosyal uyumunu ciddi bir şekilde ve olumsuz yönde etkileyen, birden fazla alanda görülen yetersizlik durumunu,
Duygusal Uyum Güçlüğü:Sağlık durumu, zihinsel, duyusal faktörler tarafından açıklanamayan; bireyin kendisiyle ve çevresiyle dengeli, doyurucu ilişki kurma ve sürdürmede güçlük çekme, genel bir mutsuzluk ve depresyon hâli ya da bireysel veya okul problemleri ile ilgili korku, tırnak yeme, parmak emme gibi fiziksel belirtiler gibi özelliklerinden bir veya birden fazlasının uzunca bir süre ortaya çıkması nedeniyle, eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,
DÜRTÜ KONTROL PROBLEMLERİ
Dürtü kontrol bozukluklarının çocuklar ve gençlerdeki görünümü erişkinden bir kısım farklılıklar gösterir. Bu spektrumda ele alınacak dürtü kontrol bozuklukları ; Öfke patlamaları , kleptomani , piromani , patolojik kumar oynama , trikotillomani sayılabilir. Özellikle çocukluk döneminde görülenler aralıklı patlayıcı bozukluk , piromani ve trikotillomani önemlidir.
Süreğen Hastalık:Gelişim dönemi içerisinde, bireyin, sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalığı nedeniyle eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu, Otizm:Genellikle erken çocukluk döneminde, bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun, sözlü-sözsüz iletişim boyutunda olumsuz ve ciddi biçimde etkilenmesi durumunu,
Otizm, yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren, sosyal ilişkiler, iletişim, davranış ve bilişsel gelişmede gecikme ve sapmayla belirli, nöropsikiyatrik bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Nadir görülmesine karşın bireyin ve ailesinin tüm yaşamını etkilemekte ve toplumsal bir sorun oluşturmaktadır. Erişkin yaşlara kadar sürdürülen izleme çalışmalarında otistik yetişkinlerin 2/3’ünün ağır sorunları olduğu ve basit temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıkları ve bakıma muhtaç oldukları bildirilmektedir.
Sıklıkla zihinsel gelişme geriliğinin eşlik ettiği bu bozukluk, davranış ve gelişimsel özellikleriyle diğer yaygın gelişimsel bozukluklardan ayrılmaktadır. Sendromun daha iyi tanımlamalarının yapılması gerektiği konusunda fikir birliği olmakla birlikte, günümüz tanı sistemleri içinde otistik bozukluk ayrı bir tanı grubu olarak yer almaktadır.
Sosyal Uyum Güçlüğü:Riskli yaşam koşulları, madde bağımlılığı, yetersiz beslenme, göç, suç işleme, suça yönelme, çalışma, ihmal, istismar, terk edilme ve dil farklılığı gibi nedenlerden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu,
UYUM BOZUKLUKLARININ ÇOCUKLARDAKİ DURUMU
Uyum bozukluklarının sebepleri ve semptomları çocuklarda farklılıklar arzeder. Uyum bozukluğu değişik özelliklerle birlikte gider. Depresyon ile giden uyum güçlüğü , kaygı ile giden uyum güçlüğü en çok görülen şekilleridir. Genelde zorlanılan bir yaşam olayından sonra bir psikososyal stres faktöründen sonra görülebilir. Şiddeti depresyon yada yaygın kaygı bozukluğu kadar olmamakla beraber kişinin işlevselliğini ve ruh sağlığını etkiler.
Çocuklarda okula başlama , yakın veya arkadaş kaybı , tabii afetler , aile içi problemler , kardeş doğumu , göç , aile bireylerinden birini etkileyen herhangi bir olaydan sonra uyum güçlüğü gelişebilir. Uyum güçlüğü gelişen çocuklarda uyum güçlüğünün şiddetine göre değişik belirtiler görülebilir. Uyku ,iştah problemleri , dikkat ve konsantrasyonda bozulmalar ,tedirginlik , aşırı sinirlilik , içe kapanma , arkadaş ve sosyal ilişkilerde bozulmalar , anne babaya karşı davranışın değişmesi , okul içinde uyumsuzlukların artması , kendi halinde olmaya çalışma , sıkıntı atakları , başına gelen önemli olay ile ilgili sorular , üzgün bakış ve buna benzer problemler oluşabilir.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ GÖRÜNÜMÜ
Davranım bozukluğu genelde çocuklarda görülür. Bu durumun çocukluğun ilk dönemlerinden başlamak üzere değişik belirtileri vardır. Bu belirtiler genelde aileleri erken dönemde psikiyatriste getirir. Davranım bozukluğu olan çocuklarda görülen başlıca belirtiler şunlardır ; insanlara zarar verme , hayvanlara zarar verme , hırsızlık , yalan söyleme , başkalarını tehdit etme , başkalarına karşı kabadayılık etme , çoğu zaman kavga döğüş başlatma , birisini cinsel etkinlikte bulunması için zorlama , isteyerek yangın çıkarma , isteyerek başkalarının mülküne zarar verme , ailenin yasaklarına karşı gelme , toplum kurallarına karşı gelme ve buna benzer belirtiler görülür.
Üstün veya Özel Yetenek:Akademik alanda ve/veya sanat alanındaki yetenekleri açısından akranlarına göre üst düzeyde performans gösterme durumunu, ifade eder.
Üstün yetenek, yaratılıştan gelen bir özelliktir. Her 100 çocuktan en az ikisinin üstün yeteneklere ve hünerlere sahip olduğu bilinmektedir. Eflatun, bu çocukları "Altın Çocuklar" diye adlandırır.
Üstün yetenekli insanların en önemli özelliği, öğrenme hızlarıdır. Bu tür çocuklar, diğerlerine göre daha erken yaşta konuşma, okuma ve yazmayı öğrenirler. Doymak bilmez meraklarıyla sürekli yeni şeyler öğrenme azmi taşırlar. Eğer anne babaları, öğretmenleri ve arkadaşları, bu çocuklara gerekli alakayı gösterir, sabırla onları dinler ve motive ederlerse, ruhi krizlere düşmeden kendilerinden beklenen performansı gösterirler. Aksi takdirde ilgisizlik, hor görülme ve baskı gibi sebepler yüzünden yetenekleri körelir.
Biliyoruz ki bizim özel eğitim hakkındaki görüşlerimiz de satır aralarında belirdi.bununla birlikte daha önce de belirttiğimiz gibi olası en açık cümleleri kullandık. Yine de bilmenizi istedik ki bizim düşüncelerimiz bu bölümü gerek öz gerekse biçim bakımından etkiledi. Bu nedenle aşağıda yedi madde halinde kişisel yaklaşımımızı özetleyeceğiz.
1. İnanıyoruz ki engelli insanlarında en az normal olanlar kadar, okulda, evde, işyerinde ve toplumda yaşama ve uygun ayarlamalar ve ortamlara sahip olma hakları vardır. Bu nedenle ayarlamalar ve programlar engelli insanlara öğrenimde, yaşamda, dinlencede, engelli olmayan kişilerle aynı yerde, aynı türde, aynı amaç için olası en üst imkanı sağlamalıdır. İnanıyoruz ki normalleştirme planlarının özelliği engelli olan ve olmayan insanları bütünleştirmektir.
2. İnanıyoruz ki engelli insanların bizlerin yardımı ile ulaşabilecekleri en üst özgürlük seviyesine hakları vardır.özel eğitimin en üst etkinliği ve başarısı engelli insanları kendi ölçülerinde en üst özgürlük seviyesine ulaştırıp ulaştırmadığı ile ölçülür.
3. İnanıyoruz ki özel eğitim mutlaka özel ihtiyaç ve yaklaşım gerektiren-üstün yetenekli ve üstün zekalı çocuklar, engelli okul öncesi çocuklar, gelecekteki öğrenim süreci altındaki bütün risk gurubu çocuklar, farklı kültürel altyapıya sahip özel çocuklar ve engelli yetişkinler- bütün öğrencileri kapsamalı ve eğitim altına almalıdır. Yukarıda sayılan bütün unsurlara bir bölüm ayırdık.
4. İnanıyoruz ki profesyoneller uzun süre özel çocukların ana-babalarını çoğu zaman bir hasta gibi tedavi etmeye çalışmış ya da onları bir rakip olarak görmüştür oysa bilmeleri gerekir ki onlar aynı hedefe ulaşmaya çalışan ortaklardır. İnanıyoruz ki profesyoneller ana babalara çoğu zaman tam tersi doğru olan izlenimlerini yansıtmışlardır( ne yazık ki çoğu zaman doğru olduğuna inanarak) oysa unutulmamalıdır ki anne-babalar bu çocukların ilk belki de en iyi öğretmenleridir. Bizce ana-baba ortaklığıyla çalışmayı öğrenmek bir özel eğitimcinin edinebileceği en üst yetenektir. Ana-baba öğretmen ortaklığına da bir bölüm ayırdık.
5. İnanıyoruz ki bir özel eğitimci uzmanlık alanı ile ilgili bütün servis ve bilgilerle iletişim ve ortak çalışma içerisinde olarak ekinliğini artırmalıdır. Bizim eğitimci olarak birincil görevimiz, mesleki, kişisel ve akademik yeterliliklerimizi etkin yapılanmalar için kullanmaktır. Ancak öğretmenler, psikologlar, doktorlar, sosyal servisler ve rehabilitasyon servisleri iç disiplin ile özel çocuklar için çalışırken alanla ilgili tartışmalar yapmayı da aptalca bulduğumuzu belirtmeliyiz.
6. İnanıyoruz ki bir eğitimcinin yapısal yaklaşımlara bütün beklentisi etkinlik olmalıdır. Bir özel eğitimcinin eğitim verdiği özel çocuğa sınırsız kibarlığının incitici olduğuna inanılır. Özel eğitimci kibarlıkla öğrencisini beklemek yerine öğrencisinin özel durumuna göre stratejiler geliştirir. Bu stratejileri geliştirirken ana hedef etkinliği artırmaktır, bu işi öğrettiği davranışı direkt gözlemleyerek yapar. Giriş bölümünü okuyarak özel çocuğa nasıl eğitim verileceğini öğreneceğinizi iddia etmemekle birlikte bir özel eğitimcinin sahip olması gereken öğretim davranışları hakkında bir fikir edineceğinizi umuyoruz.
7. Sonuçta bizler özel çocukların geleceği konusunda oldukça iyimseriz. Bu kişilerin toplumda daha özgür bir hayat kurabilme başarısını gösterebilecek potansiyelleri olduğuna inancımız olduğundandır. Kabullenmeyi kolaylaştırmada ve engelleyici koşulları yok etmede ve öğretmeyi etkinleştirme yöntemlerini keşfetmeye başlamış olduğumuza inanıyoruz. Biz gelecekle ilgili kehanetlerde bulunmuyoruz, eminiz ki çocuklara yardımda çocukların kendilerine ettiği yardım kadar yardım edemeyeceğiz.
 
Geri
Üst