Albayrak
Can Feda
- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Demiri tavında dövmeli!
Madem ki, geldi tavına dayandı “demiri tavında” dövmeli. Gerçeği zamanında söylemeli. Söyleyeceğim. Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu, bu hafta içinde bu köşede çıkan; “Bakan Çiçek’in oğluna var TEKEL işçisine yok” ve “Bakan Çiçek’in oğlu ismini sildirdi” başlıklı yazılara bir cevap gönderdi.
Yasalara uygun diyor.
Hep yapıyoruz diyor.
Özel uygulama değil diyor.
Bakan’ın oğlu işletme ve ekonomi mezunu halen üniversitede yüksek lisans yapıyor diyor. Bakan’ın oğlundan “Başkanlık Müşaviri” kadrosunda yararlanmaktayız diyor. Kendisine şöförlü makam aracı vermedik diyor. TEKEL işçilerini eğitmek için seminerler yapacaktık, işçiler itibar etmedi diyor. Özelleştirilecek şirketleri, “iktidar partisinin arpalığı haline getirmiyoruz” diyor.
Güzel.
Madem ki, “şirketleri arpalık” haline getirmiyorsunuz, Siirt’de seçimlerin yenilenmesi kararını vererek Tayyip Erdoğan’a milletvekili seçilme ve başbakan olma yolunu açan YSK’nın o dönemki başkanının oğlu Özelleştirme İdaresi’nde bir dairenin başında bulunuyor mu, bulunmuyor mu?
***
İtham etmiyorum.
Yakıştırma yapmıyorum.
Çalışkandır. Dürüsttür.
Okulu yeni bitirmiş biri olmasına rağmen Daire Başkanı olabilecek kadar yeteneklidir. Şüphem yok. Hakkıyla almıştır. Genç insan bunlar, kırmak da istemiyorum. Fakat siz; bana açıklama gönderen Özelleştirme İdaresi Başkanı sayın Ahmet Aksu, size soruyorum.
Bana söyleyiniz:
“Bu da bir tesadüf” müdür?
Bakan’ın oğlu tesadüf!
YSK Başkanı’nın oğlu da mı tesadüf! Diyelim ki o da tesadüf, peki şu soruyu cevaplayınız: AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne yani 2010 yılına kadar Özelleştirme İdaresi’ne “özel sektöre satılsın” diye devredilen kaç şirket var? Ve bu şirketlerin Genel Müdürlüğü’ne atananlardan kaç kişi, 6 ay genel müdürlük yaptırılıp emekli oldu?
Biliyorsunuz: Ballı kıyaktır.
Özelleşecek şirketin genel müdürlüğünü 6 ay yapan kişi; müsteşar yardımcısı seviyesinden emeklilik hakkı kazanır. Yani bu ballı kişilerin 6 aylık genel müdürlük yapabilmesi onlara “emekli maaşı” artı “makam tazminatı” artı “temsil gideri karşılığı” 3600 ek göstergeden aylık 3 bin TL’ye yakın emekli maaşı sağlar. Kendilerine bu kıyak çekilmeyenler ise bin 300 TL emekli maaşına razı olurlar.
***
Sayın Ahmet Aksu!
Bana ayrıca söyleyiniz.
Sizin davanız ne oldu?
2005’te Özelleştirme İdaresi Başkanı sayın Metin Kilci (şimdi Enerji Bakanlığı müsteşarı) ve siz sayın Ahmet Aksu, devlet şirketi Sümerbank’ın 50 yıl önce kurduğu Manisa’daki Pamuklu Mensucat Fabrikası’nı arsalarıyla birlikte 3 milyon 750 bin dolara Ortak Girişim Grubu adlı bir şirkete satılmasına karar verdiniz. Bu Ortak Girişim Grubu’nun başkanı AKP’li Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar idi. Şirketi alan grubun ilk yaptığı iş; fabrikanın 90 dönümlük kıymetli arsasının 55 dönümlük bölümünü alışveriş merkezi yapılmak üzere KİPA TESCO adlı yabancı bir şirkete 13 milyon 750 bin dolara satmak oldu. Böylece AKP’li başkanın şirketi, arsanın bir bölümünü satarak yatırdığı paranın 4 katını 4.5 ay sonra, taş atmadan, çalışmadan, terlemeden kazanıverdi. Bunun üzerine savcı, siz Ahmet Aksu hakkında da “düşük değer tespiti yaparak devleti zarara uğratmaktan” dava açılmasını istedi. O sıradaki Maliye Bakanı (Kemal Unakıtan) sizi korumaya kalktı, dava açılmasına izin vermedi, fakat Danıştay yargılanmanıza karar verdi.
Bu dava ne oldu?
Bana söyleyiniz.
Bu davalarla yargılanların, “TEKEL işçisini 4/C’ye zincirleyecek girişimleri” yapma hakkı olabilir mi?
Demiri tavında dövmeli!
Dövmeye devam edeceğim!
***
Öz yurdunda soyulan!
Demiri tavında dövmeli diye başlamıştım, devam ediyorum. Özelleştirme Ana Planı’nı; “TEKEL işçilerine şahin, yabancı sermayeye yastıklı yalaka” haline getirmenin ülkeyi neye benzettiğini görmeliyiz.
Belgelerle görmeliyiz.
Rakamlarla görmeliyiz.
Sonuçlarla görmeliyiz.
Kadınlı erkekli hepsi bu ülkenin temiz süt emmiş çocukları TEKEL işçilerine “devlet kasası soyguncuları” diye hakaret eden bugünkü Başbakan’ın çok sevdiği dinci-sağcı şair merhum Necip Fazıl, “Öz yurdunda garipsin/ Öz vatanında paraya” diyor ya; rahmetli yaşasaydı, şiirine “Öz ülkende soyulan...” diye bir mısra daha eklemek ihtiyacını duyardı.
Soyduran kim?
Ne kadar soydurmuş?
AKP’nin kurucusu açıklıyor.
Kurucu 4 kişiden biriydi.
AKP’nin ikinci adamıydı.
Devlet bakanlığı yaptı.
Özelleştirmeden sorumluydu.
Akademik kariyeri de var, doçent olmuş, üniversitede dersler de veriyor, dürüst, temiz bir insan olan Abdüllatif Şener, Özelleştirme İdaresi’nin eski başkan yardımcısı Kenan Işık’la birlikte bir bilimsel makale yayınladılar.
***
Soygunu anlattılar.
Şunları yazdılar:
“AKP döneminde Türkiye’nin toplam özelleştirmesinin (miktar olarak) yüzde 73’ü gerçekleşti ve ülkeye 30 milyar dolar yabancı sermaye girdi. Fakat özelleştirme ile yabancı firmaların hakimiyetine geçen şirketlerdeki kâr transferlerindeki patlama yeni bir darboğazın yolunu açmaya doğru koşuyor.”
2002 yılında:
Kâr transferleri:
89 milyon dolardı.
2007 yılı Ekim ayında:
Kâr transferleri:
1.5 milyar dolara çıktı.
Yabancı geliyor, özelleşen şirketleri alıyor, çalışan sayısını azaltıyor, şirketlerin şehir içlerinde kalmış kıymetli arsalarını yine yabancı alışveriş merkezi kuracaklara satıyor, yüksek karları dışarıya transfer ediyor.
Özelleştirme 1985’de başladı.
Özelleştirme Ana Planı’nın amacı; “ülkeyi yabancıya soydurmak” değil; yolsuzluklarla mücade edebilmek için devletin ekonomideki payını küçültmek, piyasada rekabet ortamı yaratmak, iş-emek-sermaye verimliliğini artırmak, çalışan sayısını çoğaltmak, kaliteyi yükseltmek, yabancı marka yaratmak, çevreyi kirletmeyen üretimler yapmak ve devletin toplayacağı vergiyi artırmaktı.
***
25 yıl geçti.
Son 7 yılda AKP var.
Özelleştirme İdaresi 199 fabrika ya da devlet şirketini sattı. Bunlardan 125 tanesinin kapısına kilit vuruldu, üretim durdu, malları, arsaları satıldı, işçilerine tazminatları ödendi evlerine gönderildi. 25 yıl önce başlayan özelleştirmede başlangıçta işletmelerin parçalanmasına, parçalara ayrılarak satılmasına ve fabrikalar kapatılarak arsaları üzerinde alışveriş plazası, otel-motel, eğlence merkezi yapılmasına izin yoktu.
Ana planı deldiler.
Özelleştirme soyguna dönüştü.
Devletin tekel imtiyazını, vergi toplama hakkını, kamunun arsa imar rantını yabancılara ve yabancılarla işbirliği yapan iktidar yandaşı yerli sermaye sahiplerine satmaya dönüştü. Halkın karşısına geçip, “Bir yılda şu kadar milyar dolar özelleştirme yaptık, şu kadar milyar dolar yabancı sermaye geldi” diye böbürlenerek ülkenin soydurulmasını gizlediler. Gizliyorlar. Hakkını savunan TEKEL işçisine ise “Sana devlet kasasını soydurmayız” diye hakaret ediyorlar.
***
Özelleştirme çürüme yarattı.
Yabancıya yaltaklanma üretti.
Kurtuluş savaşımızda yabancı işgaline karşı en yiğit çarpışmalara mekan olmuş iki kentimiz Sakarya ile Eskişehir, bugün bir Çinli otomobil firmasını şehirlerine çekmek için aralarında neredeyse kanlı-bıçaklı olacak duruma geldiler!
İki koca şehir!
Çinli’nin önünde el pençe.
“Sana arsa hibe edelim, yeter ki fabrikayı bizim şehre kur” diye yalvarıyorlar.
İnsan yazmaya bile utanıyor.
Kaynak