MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Eminim ki bir şehit yakını idi o satırları yazan. Acının neden bu kadar tarifsiz olduğunu kim daha iyi anlatır?
Ortada bir savaş olsa belki bu kadar koymayacak ama yapılan savaş değil ki...
Yürekleri asıl yakan, yiğitleri arkasından vuran namertlere kurban vermenin kahrıdır.
Dün bütün Türkiye’yi ağlatan bir tören yapıldı. Cumhurbaşkanı Gül 21 şehit yakını ile 42 gaziye devlet övünç madalyalarını verdi.
O analar, o babalar ki, “bağırlarındaki ateş dünyalara yetecekken başka yürekler yanmasın isterler, şehit olan evlâdın şehitliği bir hiç için olmasın diye ‘vatan sağ olsun’ derler.”
Vatan kavramından habersiz tipler de bu metanet ve fedakârlığı “kolay bir kabullenme” zanneder.
Dün Çankaya’da her şey farklıydı. Tören devletin şehit ve gazilere minnettarlığını en yüksek düzeyde belli edişinin yarattığı duygu fırtınalarına sahne oldu.
Şehit Pilot Yüzbaşı Tekin Işık’ın babasının fenalık geçirerek bayılması yüzünden doğan heyecan güne damgasını vurdu.
Cumhurbaşkanı Gül Kürt açılımını “iyi şeyler olacak” kehaneti ile başlatan ve bunu biz yapmazsak dışardan birilerinin dayatacağını söyleyerek açılıma tehdit boyutu ekleyen kişidir.
Dünkü törende “Bir tane daha şehit bir tane daha gazi görmek istemiyoruz ama bu bir zafiyet olarak da görülmemelidir” dedi.
Bu söz açılım sürecinin en zayıf noktasını işaret ediyor. Çünkü “bedeli ne olursa olsun” şartına dayalı bir barış arayışı karşı tarafta teslimiyet beklentisi yaratmıştır ve PKK ile siyasi uzantılarını yoldan çıkarmıştır!
Gerek Kürt açılımı ve gerekse iktidarın öteki eylemleri, Silâhlı Kuvvetler’in yıpratılması stratejisi üstüne inşa edildi. AKP bundan kazanç sağladığını sanmasın.
Çankaya’daki tören, TSK’yı gözden düşürme ve teröre karşı verilen savaşı değersizleştirme siyasetinden vazgeçildiği anlamına gelen dolaylı bir özür ise hayırlı bir dönüş gerçekleşmiştir, kutlu olsun!
Yeni şehitler vermekten bizi kurtaracak olan şey, bir yandan demokratik açılımları geliştirerek terörün bahanelerini yok etmek, bir yandan da terör örgütünü müzakere edilen değil mücadele edilen bir düşman olarak görmektir.
Adalet.. Gecikmeden...
Arkadaşları, yakınları ve bu utanmazca sağırlık devam ederse Türkiye’nin adalet ve özgürlükten yoksun bir cehenneme dönüşeceğinden korkan insanlar dün Hrant Dink’i, katledildiği yerde yayın yönetmenliğini yaptığı Agos Gazetesi önünde andılar.
Onun beklediği adaletin geciktirilmesine duydukları öfkeyi de seslendirdiler.
Bu soruşturmanın verileri Hrant Dink cinayeti arkasında bir resmi iradenin mevcut olduğunu iddia edenleri destekliyor.
Üç yılda tetikçi ve etrafındaki birkaç kişi yakalandı ama adalet bu kuklaların iplerini tutan ellere ve beyinlere ulaşamadı.
Tetikçileri ve emir kulu yardımcıları koruyan geniş ve büyük bir kanadın varlığı, bu cinayeti devletin kolluğunu ve yargısını yönlendirebilen, saptırabilen güçlerin planlamış olabileceği şüphesini davet ediyor.
Dink cinayeti çözülmelidir.
İnsan hayatının değersiz olduğu bir ülkede yaşamayı hak etmek istemiyorsak dün Agos’tan yükselen adalet taleplerine hepimiz katılmalıyız.
Uyduruk suikast senaryoları ile mağduriyet rantı üretmeye çalışan iktidar sahiplerinden de mesailerini bu gerçek cinayete vererek işlerini yapmalarını istemeliyiz!
..::GÜNGÖR MENGİ::..
Ortada bir savaş olsa belki bu kadar koymayacak ama yapılan savaş değil ki...
Yürekleri asıl yakan, yiğitleri arkasından vuran namertlere kurban vermenin kahrıdır.
Dün bütün Türkiye’yi ağlatan bir tören yapıldı. Cumhurbaşkanı Gül 21 şehit yakını ile 42 gaziye devlet övünç madalyalarını verdi.
O analar, o babalar ki, “bağırlarındaki ateş dünyalara yetecekken başka yürekler yanmasın isterler, şehit olan evlâdın şehitliği bir hiç için olmasın diye ‘vatan sağ olsun’ derler.”
Vatan kavramından habersiz tipler de bu metanet ve fedakârlığı “kolay bir kabullenme” zanneder.
Dün Çankaya’da her şey farklıydı. Tören devletin şehit ve gazilere minnettarlığını en yüksek düzeyde belli edişinin yarattığı duygu fırtınalarına sahne oldu.
Şehit Pilot Yüzbaşı Tekin Işık’ın babasının fenalık geçirerek bayılması yüzünden doğan heyecan güne damgasını vurdu.
Cumhurbaşkanı Gül Kürt açılımını “iyi şeyler olacak” kehaneti ile başlatan ve bunu biz yapmazsak dışardan birilerinin dayatacağını söyleyerek açılıma tehdit boyutu ekleyen kişidir.
Dünkü törende “Bir tane daha şehit bir tane daha gazi görmek istemiyoruz ama bu bir zafiyet olarak da görülmemelidir” dedi.
Bu söz açılım sürecinin en zayıf noktasını işaret ediyor. Çünkü “bedeli ne olursa olsun” şartına dayalı bir barış arayışı karşı tarafta teslimiyet beklentisi yaratmıştır ve PKK ile siyasi uzantılarını yoldan çıkarmıştır!
Gerek Kürt açılımı ve gerekse iktidarın öteki eylemleri, Silâhlı Kuvvetler’in yıpratılması stratejisi üstüne inşa edildi. AKP bundan kazanç sağladığını sanmasın.
Çankaya’daki tören, TSK’yı gözden düşürme ve teröre karşı verilen savaşı değersizleştirme siyasetinden vazgeçildiği anlamına gelen dolaylı bir özür ise hayırlı bir dönüş gerçekleşmiştir, kutlu olsun!
Yeni şehitler vermekten bizi kurtaracak olan şey, bir yandan demokratik açılımları geliştirerek terörün bahanelerini yok etmek, bir yandan da terör örgütünü müzakere edilen değil mücadele edilen bir düşman olarak görmektir.
Adalet.. Gecikmeden...
Arkadaşları, yakınları ve bu utanmazca sağırlık devam ederse Türkiye’nin adalet ve özgürlükten yoksun bir cehenneme dönüşeceğinden korkan insanlar dün Hrant Dink’i, katledildiği yerde yayın yönetmenliğini yaptığı Agos Gazetesi önünde andılar.
Onun beklediği adaletin geciktirilmesine duydukları öfkeyi de seslendirdiler.
Bu soruşturmanın verileri Hrant Dink cinayeti arkasında bir resmi iradenin mevcut olduğunu iddia edenleri destekliyor.
Üç yılda tetikçi ve etrafındaki birkaç kişi yakalandı ama adalet bu kuklaların iplerini tutan ellere ve beyinlere ulaşamadı.
Tetikçileri ve emir kulu yardımcıları koruyan geniş ve büyük bir kanadın varlığı, bu cinayeti devletin kolluğunu ve yargısını yönlendirebilen, saptırabilen güçlerin planlamış olabileceği şüphesini davet ediyor.
Dink cinayeti çözülmelidir.
İnsan hayatının değersiz olduğu bir ülkede yaşamayı hak etmek istemiyorsak dün Agos’tan yükselen adalet taleplerine hepimiz katılmalıyız.
Uyduruk suikast senaryoları ile mağduriyet rantı üretmeye çalışan iktidar sahiplerinden de mesailerini bu gerçek cinayete vererek işlerini yapmalarını istemeliyiz!
..::GÜNGÖR MENGİ::..