Mayhoş
mayhoş
kırık saç uçlarından çıkıyorum yola,
onarılmaz yıkımlar bıraktıkça daha da kirleniyor adım,
anarşist bir kimliğe bürünüyorum,
uzağım artık fısıltı çığlıklarından,
uzağım, radyoda çalan sezen şarkılarından,
......alkollü bir sabaha uyanmak üzereyim,
hangi ayrılığın akşamından kaldım bilmem,
gırtlağımdaki hüzünleri kusuyorum,
her susuşta neşter doğuruyor,
eter ölüyorum,
nedir bu ters denklem çözemiyorum...
kendimi tekrardan öteye geçememekle geçiyor zaman,
meryem'den avuntusuz intiharlar dileniyorum,
iki paslı çivi isa'dan,
şakaklarımdan çakıyorum kendimi,
iki yol arasında sıkışıp kalıyorum,
bilmiyorum nereye gidiceğimi,
öyleyse hangi yoldan gittiğimin yoktu bi önemi,
sulületini düşürdükçe aklımdan,
kursağımda tekrar ıslatıyorum,
bir anne güvercin edasıyla,
gözlerimden aksa da ihanet duruşların,
eksik yanımda bir 'biz' gördükçe, kıyamıyorum,
düş örülü bir kentin içinden geçiriyorum seni,
ellerim soğuk, delil yokluğuna kara kış,
alış derdi annem, alış,düştüğünde ağlamamaya,
şimdi her düş'te asılı kalıyorum,
anneme inat, düş'mesemde ağlıyorum..
bu titrek elleri gördüğünde hastayım sanma,
hala gidişinin depremini yaşıyorum,
sen basıyorum enkazlarıma,
'sonbaharımı duyan yok mu?'
ben bu çocuk şehri kuramam yeniden,
başka ülkelerden uzanan bir el yok mu?
ucuz cümlelerinde 'üstü kalsın'ları oynuyorsun,
ki ben en çok onları biriktirdim kursağımda,
şimdi sırf fukara kalma diye,
dilimden düşürüyorum,
dilimi kana buluyorum,
oyuncak bir silahı dayayıp alnıma,
aklımca anneme ihanet ediyorum,
düştükçe düş'lerinden ben hep ağlıyorum,
ruhum kan revan 'öp de geçsin' diyemiyorum...
kemal gökkaya...
onarılmaz yıkımlar bıraktıkça daha da kirleniyor adım,
anarşist bir kimliğe bürünüyorum,
uzağım artık fısıltı çığlıklarından,
uzağım, radyoda çalan sezen şarkılarından,
......alkollü bir sabaha uyanmak üzereyim,
hangi ayrılığın akşamından kaldım bilmem,
gırtlağımdaki hüzünleri kusuyorum,
her susuşta neşter doğuruyor,
eter ölüyorum,
nedir bu ters denklem çözemiyorum...
kendimi tekrardan öteye geçememekle geçiyor zaman,
meryem'den avuntusuz intiharlar dileniyorum,
iki paslı çivi isa'dan,
şakaklarımdan çakıyorum kendimi,
iki yol arasında sıkışıp kalıyorum,
bilmiyorum nereye gidiceğimi,
öyleyse hangi yoldan gittiğimin yoktu bi önemi,
sulületini düşürdükçe aklımdan,
kursağımda tekrar ıslatıyorum,
bir anne güvercin edasıyla,
gözlerimden aksa da ihanet duruşların,
eksik yanımda bir 'biz' gördükçe, kıyamıyorum,
düş örülü bir kentin içinden geçiriyorum seni,
ellerim soğuk, delil yokluğuna kara kış,
alış derdi annem, alış,düştüğünde ağlamamaya,
şimdi her düş'te asılı kalıyorum,
anneme inat, düş'mesemde ağlıyorum..
bu titrek elleri gördüğünde hastayım sanma,
hala gidişinin depremini yaşıyorum,
sen basıyorum enkazlarıma,
'sonbaharımı duyan yok mu?'
ben bu çocuk şehri kuramam yeniden,
başka ülkelerden uzanan bir el yok mu?
ucuz cümlelerinde 'üstü kalsın'ları oynuyorsun,
ki ben en çok onları biriktirdim kursağımda,
şimdi sırf fukara kalma diye,
dilimden düşürüyorum,
dilimi kana buluyorum,
oyuncak bir silahı dayayıp alnıma,
aklımca anneme ihanet ediyorum,
düştükçe düş'lerinden ben hep ağlıyorum,
ruhum kan revan 'öp de geçsin' diyemiyorum...
kemal gökkaya...