icemen
New member
- Katılım
- 7 Şub 2007
- Mesajlar
- 20,136
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Mademki ölümün önüne geçilemez, ne zaman gelirse gelsin Sokrates'e: Otuz Zalimler seni ölüme mahkum ettiler, dedikleri zaman: Doğa da onları! demiş
Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık!Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak Öyle ise, yüz yıl daha yaşamayacağız diye ağlamak, yüz yıl önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir Ölüm başka bir hayatın kaynağıdır Bu hayata gelirken de ağladık, eziyet çektik; bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik
Başımıza bir kez gelen şey büyük bir dert sayılamaz Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır? Ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki ayrımı kaldırır çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur Aristo, Hypanis ırmağının suları üstünde bir tek gün yaşayan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler Bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın beşinde ölen yaşlı ölmüş sayılır Bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimize gülünç gelmez? Ama, sonsuzluğun yanında, dağların, ırmakların, yıldızların, ağaçların, hatta bazı hayvanların ömrü yanında bizim hayatımızın uzunu, kısası da o kadar gülünçtür Doğa bunu böyle istiyor Bize diyor ki: «Bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin Ölümden hayata geçerken duymadığımız kaygıyı, hayattan ölüme geçerken de duymayın Ölümünüz varlık düzeninin, dünya hayatının koşullarından biridir..
Doğumla ölüm başlar son günümüz ilkinin sonucudur:
Yaşadığımız her an, hayattan eksilmiş, harcanmış bir andır Ömrünüzün her günkü işi, ölüm evini kurmaktır Hayatın içinde iken ölümün de içindesiniz; çünkü hayattan çıkınca ölümden de çıkmış oluyorsunuz Ya da şöyle diyelim, isterseniz: Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayatta iken ölmektesiniz Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin, daha can yakıcıdır
Hayattan edeceğiniz karı ettiyseniz, doya doya yaşadıysanız, güle güle gidin.
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz
Bir gün yaşadıysanız, her şeyi görmüş sayılırsınız Bir gün bütün günlerin eşidir Başka bir gündüz, başka bir gece yok ki Atalarınızın gördüğü, torunlarınızın göreceği hep bu güneş, bu ay, bu yıldızlar, bu düzendir..
Benim komedyam, bütün perdeleri ve sahneleriyle, nihayet bir yılda oynanır, biter Dört mevsiminin nasıl geçtiğine bir bakarsanız, dünyanın çocukluğunu, gençliğini, olgunluğunu ve yaşlılığını onlarda görürsünüz Dünyanın oyunu bu kadardır Mevsimler bitti mi, yeniden başlamaktan başka bir marifet gösteremez Bu hep böyle gelmiş, böyle gidecek
Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık!Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak Öyle ise, yüz yıl daha yaşamayacağız diye ağlamak, yüz yıl önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir Ölüm başka bir hayatın kaynağıdır Bu hayata gelirken de ağladık, eziyet çektik; bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik
Başımıza bir kez gelen şey büyük bir dert sayılamaz Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır? Ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki ayrımı kaldırır çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur Aristo, Hypanis ırmağının suları üstünde bir tek gün yaşayan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler Bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın beşinde ölen yaşlı ölmüş sayılır Bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimize gülünç gelmez? Ama, sonsuzluğun yanında, dağların, ırmakların, yıldızların, ağaçların, hatta bazı hayvanların ömrü yanında bizim hayatımızın uzunu, kısası da o kadar gülünçtür Doğa bunu böyle istiyor Bize diyor ki: «Bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin Ölümden hayata geçerken duymadığımız kaygıyı, hayattan ölüme geçerken de duymayın Ölümünüz varlık düzeninin, dünya hayatının koşullarından biridir..
Doğumla ölüm başlar son günümüz ilkinin sonucudur:
Yaşadığımız her an, hayattan eksilmiş, harcanmış bir andır Ömrünüzün her günkü işi, ölüm evini kurmaktır Hayatın içinde iken ölümün de içindesiniz; çünkü hayattan çıkınca ölümden de çıkmış oluyorsunuz Ya da şöyle diyelim, isterseniz: Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayatta iken ölmektesiniz Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin, daha can yakıcıdır
Hayattan edeceğiniz karı ettiyseniz, doya doya yaşadıysanız, güle güle gidin.
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz
Bir gün yaşadıysanız, her şeyi görmüş sayılırsınız Bir gün bütün günlerin eşidir Başka bir gündüz, başka bir gece yok ki Atalarınızın gördüğü, torunlarınızın göreceği hep bu güneş, bu ay, bu yıldızlar, bu düzendir..
Benim komedyam, bütün perdeleri ve sahneleriyle, nihayet bir yılda oynanır, biter Dört mevsiminin nasıl geçtiğine bir bakarsanız, dünyanın çocukluğunu, gençliğini, olgunluğunu ve yaşlılığını onlarda görürsünüz Dünyanın oyunu bu kadardır Mevsimler bitti mi, yeniden başlamaktan başka bir marifet gösteremez Bu hep böyle gelmiş, böyle gidecek
Montaigne - Denemeler'den