Ölüm Var

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

snıper

New member
Katılım
17 Ocak 2006
Mesajlar
2,345
Reaction score
0
Puanları
0
Karanlık gecede içimde bir ürperdi,Aklım bile başımda değil sanki Nedir bu içimde olan ateş-i iza beni yakan ve kavuran

içimi katılaştıran ve sonra korkmama sebeb olan.göz yaşımı tutamam

sebebim korkudan içimde bir ses ölüm ölüm ölüm.

Kimsem yok yanımda derdim zulum hani nerdesiniz ey arkadaşlar iyi

günümde yanımda olanlar nerdesiniz nerde..

oysa ben yanlız kalmamalıydım yanımda sevenlerim olmalıydı benimle ilgilenmeliydiler. nerdesiniz nerde ey iyi gün dosları.

içimde bir ses ölüm ölüm var..

Hani beni çokca sevenler övenler nerdesiniz bakın yardım edin kapalı kaldım burada yardım etseniz nerdesiniz..

içimde olan ateşi- azap yakıyor artık karartılar sarıyor yanımı kimse yok ey dostlarım nerdesiniz nerde yokmu içinizde bir

dua eden

hani nerdesiniz kurtarın yokmu duyanınız içimde olan ses seslenir ölüm ölüm ölüm var..

keşke rüya olsa keşke bir günüm geri gelse gözlerim kapanmıyor acıdan korkuyorum azaptan ey dostlarım nerdesiniz

yokmu beni seveniniz.

Allahım af et beni af et yarabbi kurtarın beni cehennemden ateşi azaptan yokmu seveniniz

hani kardeştik beraber yedik içtik yokmu beni göreniniz çıkarın karanlıktan çıkarın kabirden beni yokmu bir hayır severiniz.

Hani hep beraberdik dua etmiyecekmisiniz yokmu yokmu bileniniz..

ey Allahım ben ne yaptım ap acık bir cahilliğe daldım af et yarabbi af et kurban olayım çok pişmanım günahkarım yarabbi boş

yaşadım

namazdan kaçtım duadan yan caydım ateşime razıyımda af et yarabbi hafiflet günahımı ya rabbi ya rabbi af et

hani nerdesiniz yokmu seveniniz... dua edeniniz



Yarın Sizde Öleceksiniz.
 
Abdullah b. Büreyde (r.a), babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kafirlerle aramızdaki fark, kılmak için söz verdiğimiz namazdır. Kim namaz kılmayı terk ederse kafir olur.”

[İbn Mâce, İkametü’s Salat: 77; Tirmizî, İman: 9; Nesai Salat: 8 (459)]

Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kulu, kafir olmaktan kurtaran amel namazdır.” (Kul namazı terk ederse kafir olur.)

[Tirmizî, İman: 9; İkametü’s Salat: 77; Nesai Salat: 8 (460)]

Abdullah İbnu Şakik merhum anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Ashâb'ı ameller içerisinde sadece namazın terkinde küfür görürledi."

[Tirmizî, İman 9, (2624)]

Şimdi böyle namaz kılmayanla ilgili hadis-i şerifler var. Ama 4 ehl-i sünnet vel cemaat mezhebinin 3'üne göre namaz kılmayan ama kelime-i tevhidi doğru şekilde kabul eden adam müslümandır. Hanbeli mezhebine göre namaz kılmayan kafirdir. İmam Ahmed bin Hanbel'in görüşü budur. Lakin şöyle bir durum var. Şafii mezhebinin kurucusu olan Muhammed bin İdris eş-Şafii aynı zamanda Ahmed bin Hanbel'in hocasıdır. Bu adamlar çok büyük islam alimleridir. Bu konularda yüksek ihtisas yapmış ve ömürlerini bu yolda harcamış adamlardır. Bir gün imam Şafii öğrencisi İmam Hanbel'in yanına geliyor. Sen namaz kılmayana kafirdir diye hükmetmişsin doğru mu diyor? O da yukarıdaki hadisleri ve kuran ve sünnetten diğer delillerini gösteriyor ve evet bu deliller bize gösterir ki namaz kılmayan kafirdir diyor. İmam Şafii soruyor: O zaman bu adamın ne yapması gerekir? İmam Hanbel tevbe edip tekrar kelime-i şehadet getirmesi gerekir diyor. İmam Şafii Zaten namaz kılmasa bile günlük hayatında bu adamın inanarak kelime-i şehadet getirdiğini varsay diyor. Sonra ne yapması lazım diyor. İmam Hanbel sonra namaz kılması gerekir diyor. O zaman İmam Şafii diyor ki sen namaz kılmayanı kelime-i şehadet getirse bile kafirlikle suçlamıştın. O zaman soruyorum sana madem bu adam namaz kılmayarak kafir olmuştur. O zaman kafirin namazı kabul olur mu? diyor ve İmam Ahmed bin Hanbel susuyor. İmam Şafii büyük bir hoca olduğunu gösteriyor. Tabi İmam Hanbel de büyük bir hoca ve 4 ehli sünnet fıkhından birisi olan Hanbelilik ekolünü de takip edenler vardır ve belirtmek gerekir ki bu 4 yol da hak yoldur ve hükümlerinde bir problem yoktur. Çünkü bir hadis-i şerife göre Allah teala İslam alimlerine kuran ve sünnetten hareketle ve ilimlerini kullanarak (gerçekten ilmi olan alimler için) bu tarz açık olmayan konularda hüküm verme yetkisi vermiştir. Buna ictihad denir ki günümüzde ictihada gerek duyulacak konu kalmamıştır çünkü alimler Hz muhammed (sav)'den sonra 400 yılda kuran ve sünnetleri didik didik ederek bu konulardaki ihtisaslarıyla hemen her konuda hüküm vermişlerdir. İctihad kapısı günümüzde hala açıktır ama şu ahir zamanda yaşadığımız günümüzde belirtmem gerekir ki o kapıdan içeriye girecek alim yoktur. Zaten bu işlere gerek de yoktur. Her konuda hüküm verildiği için İslami meseleler ve çözümleri tamam olmuştur.Bir hadis-i şerife göre ise islam aliminin kuran ve sünnete göre sunduğu görüşü Allah katında gerçekten makbul olan görüş ise o alime 2 sevab vardır. Eğer verdiği kararda Allah katındaki makbul olan hükmü isabet ettirememişse ki o da insandır ve yanılabilir. O vakid o alime 1 sevab vardır... Bir son mesele ise bir hükümde alimlerin çoğu ittifak etmişse o görüşün 2 sevaba mazhar olacak görüş olma olasılığı yüksek demektir.

3 mezhep olan Hanefi, Şafii ve Malikilere göre namaz kılmayan ama kelime-i tevhidi kabul eden, açıkça müslüman olmadığını söylemeyen insan için direkt sen kafir oldun denemez ama bu mezheplere göre namazı kılmamak çok büyük bir günahtır ve bu 3 ekolün bu yukarıdaki hadislerden anladıkları namaz kılmamanın insanın küfre düşme ihtimalini yükselttiği gerçeğidir çünkü namaz dinin direğidir. Direk yıkılırsa bina da yıkılır... En büyük günahlar listesinde en üst sıralardadır.

Namaz kılmayan bir müslüman namaz kılmadığı sürece bu günahı günde 5 kez işlemiş olur ve bu da bir yılda bu günah yaklaşık 1800 kere işlenmiş günah demektir. Bir adamın müslüman fakat namaz kılmayarak 69 yaşına kadar yaşadığını düşünelim. Yaklaşık 9 yaşında dinen reşid sayılır. 60 yıl namaz kılmamıştır ve bu da 109500 vakit eder. ömrünüz boyunca 109500 kez zina işlediğimizi düşünelim. Durum çok vahim demektir. Tabi yaşadığımız sürece şansımız vardır. Tövbe kapısı açıktır, namazlarımızı kaza etme şansımız var demektir kaza edemediklerimizin bağışlanma şansı vardır. Çünkü ayet-i kerime buyuruyor ki Allah, kendisine şirk koşulmasını affetmez. Bunun dışındaki (günahları) dilediğine affeder. " (en-Nisa, 4/116)... Tabi bu ibadet işleri korkuyla olursa tesiri çok uzun sürmez belirtmek gerekir. İlk önce Allah'ı tanımak, tevhid'i oturtmak gerekir ki her baktığı yerde Allah'ı gören bir adam, vakit gelse de yaratanıma şükretsem diye düşünerek bu şevki içinde hissetmelidir ilk önce. Gerisi kolay.

Konu güzel. Allah razı olsun =)...
 
namaz farsça bir kelime olup peygamberin ağzından namaz kelimesi çıkmış değildir, uydurup uydurup peygambere iftira atmayın. peygamber araptı ve muhtemelen de arapça konuşuyordu. araplar salat der ve salatın Türkçe karşılığı duadır/yakarıştır.

Dua etmek zaten kültürümüzün bir parçasıdır, ufak bir iyilik gördüğümüzde bile dua ederiz.

Çarpıtmalarla hurafelerle iftiralarla dini zorlaştırmayın , insanları dinden soğutmayın...
 
namaz farsça bir kelime olup peygamberin ağzından namaz kelimesi çıkmış değildir, uydurup uydurup peygambere iftira atmayın. peygamber araptı ve muhtemelen de arapça konuşuyordu. araplar salat der ve salatın Türkçe karşılığı duadır/yakarıştır.

Dua etmek zaten kültürümüzün bir parçasıdır, ufak bir iyilik gördüğümüzde bile dua ederiz.

Çarpıtmalarla hurafelerle iftiralarla dini zorlaştırmayın , insanları dinden soğutmayın...

Namazın hangi dilden geçtiğini biliyorum. Türk-İslam literatürüne kuran ve hadislerde geçen salah namaz diye girmiştir. Abdest de farsçadır. Ab:eski dilde su dest:tutmak demektir. Suyu tutmak manasındadır. Hristiyanlardaki bapdist terimi suya daldırmak demektir ki abdest ile yakın akraba kelimeler olduklarını tahmin ediyorum.. Abdestin arapçası "Wudu" demektir. Boy abdestinin arapçası gusldür. Ölen için camiden sala verilmesini tam türkçeye çevirirsek dua etmek demektir. Lakin her terim türkçeye çevrilmez. Tıb ilminde birton latince kelime vardır ve doktorlar bunu türkçeye çevirerek konuşmazlar kendi aralarında. İslam da böyle bir şeydir. Namaz bir duadır ama özel bir duadır ve Kur'an ve sünnetlerdeki (Muhaddislerin sünen isimli özel kitaplarındaki) delillerle nasıl yapılması gerektiği konusunda tonlarca ve apaçık şekilde her hareketinin anlatıldığı deliller vardır. Zaten salah hem yapılıp yapılmaması isteğe bağlı olan normal dua hem de günde belirli zamanlarda yapılması farz olan özel bir dua manasına geldiğini Kur'an bize belirtir. Ayrıca o kelimenin illaki Arapçasını istiyorsan Araplar salah der kuranda da salat diye geçmez salah diye geçer. kapalı t durumu vardır. sondaki t harfi hiçbir hareke almazsa h harfine dönüşür salatu selam diye yazılırken yalın halde salah olur.

Bu kadar dil bilgisinden sonra eklemek istediğim ise salah yani türk islam literatüründeki karşılığı namaz olan ve kuran ve hadislerde kesin sabit olan özel vakitlere bağlı olan bu ibadetin nasıl yapılacağını senin gibi islamiyeti kabul etmeyen adamdan mı öğreneceğiz Kur'an ve hadis ve ehli sünnet alimleri duruken? Bölüm kurallarımızda yazdığımız gibi bölüm size uygun olmayabilir. Konuya mesnetsiz olacak şekilde tek bir yorum bile yapmamanızı özellikle rica ediyorum çünkü böyle baltalayıcı mesajlarınıza devam ettiğiniz sürece boş yere mesaj atmaya uğraşırısınız silerim.

254- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) kıyamdan rükû’a giderken tekbîr alırdı.”

(Ebû Dâvûd, Salat: 115; Dârimî, Salat: 40)

257- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Size Rasûlullah (s.a.v.)’in namazı gibi bir namaz kıldırayım mı? dedi ve namaz kıldı sadece başlangıç tekbîrinde ellerini kaldırdı.”

(Nesâî, İftitah: 1; Ebû Dâvûd, Salat: 116)

270- Ebû Humeyd es Saidî (r.a.): “Rasûlullah (s.a.v.) namazda secdeye vardığında alnını ve burnunu yere koyar, kollarını yanlarına yapıştırmaz ellerini de omuz hizasına gelecek şekilde koyardı.”

(Müslim, Salat: 46; Nesâî, İftitah: 143)

sadece 3 örnek... Böyle 100lerce hadis var ve namaz Allah'ın delilleriyle kılınır. Senin kafandaki zanlarla değil ;)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst