Ölümün Tarifi

Cree

Murat
Katılım
25 Haz 2005
Mesajlar
3,500
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
39
Çocukluğumdan beri dar mekanlardan sıkılır ve bu tür yerlerden feryat
edercesine uzaklaşırdım. İleri yaşlarda bunun bir hastalık olduğunu
anlamış, fakat bu illetten bir türlü kurtulamamıştım...
Oysa ki dar mekanlara, şimdi ister istemez girecektim...
Beni sarıp sarmalamışlar ve uzunca bir tabuta yerleştirmişlerdi.
Çevremde dolaşanların sesini gayet iyi duyuyor ve gözlerim kapalı olmasına
rağmen, her nasılsa onları görebiliyordum...
- Genç yaşta öldü zavallı, diyorlardı. Halbuki yapacak ne kadar çok iş
vardı...
Gerçekten de bir çok işim yarım kalmıştı. Mesela oğluma iyi bir işyeri
açamamış, araba ile renkli televizyonun taksitlerini henüz bitirememiştim.
Büyük bir firma kurup dostlarımı orada toplamak da artık hayal
olmuştu.Üstelik kış çok yaklaştığı halde odun- kömür işini halledememiş ve
çatının akan yerlerini aktaramamıştım...
Yarıda kalan işlerimi arka arkaya sıralarken,kulaklarımı çınlatan bir
sesle irkildim Sanki mikrofonla söylenen bu ses, beynimin en ücra
köşelerinde yankılanıyor ve :
"Geçti artık, geçti.."diyordu...
İçimden "Keşke geçmemiş olsaydı." diyordum. Nereden başıma gelmişti o kaza
bilmem ki..? Halbuki ne kadar da iyi araba kullanırdım.
Olup bitenleri hatırlamaya çalışırken, dostlarımın çevremi sardığını ve
içinde bulunduğum tabutun kapağını örtmeye çalıştıklarını fark ettim.
Onları engellemek için avazım çıktığı kadar bağırmak ve çırpınmak
istediğim halde ne kımıldayabiliyor, ne de bir ses çıkartabiliyordum.
Biraz sonra koyu bir karanlıkta kalmış ve gözlerimi tabutun tahtaları
arasından sızan ışığa çevirmiştim. Dehşet içinde :
- Aman Allah'ım dedim. Ne olacak şimdi halim..?
Korkudan hiçbir şey düşünemiyordum. Bu arada omuzlara kaldırılmış ve
sallana sallana götürülmeye başlanmıştım. Dışarıdaki seslerden yağmur
yağdığı belli oluyor ve su damlacıklarının sesi, tabutumun gıcırtısına
karışıyordu. Cenaze namazı için camiye gidiyor olmalıydık.
Cami deyince aklıma gelmişti. Çok yakınımızda olmasına ve her gün 5 defa
davet edilmeme rağmen bir türlü vakit bulup gidememiştim. Ama her zaman
söylediğim gibi 50 yaşına gelince namaza başlayacak ve herkesin şikayet
ettiği kötü alışkanlıklarımı terk edecektim. Evet evet, şu kaza olmasaydı,
ileride ne iyi bir insan olacaktım...
Daha önceden duyduğum ve nereden geldiğini kestiremediğim ses :
- "Geçti artık, geçti."diye tekrarladı.. "Bitti artık."
Biraz sonra namazım kılınmış ve tekrar omuzlara kaldırılmıştım.
Mahallemizdeki kahvehanenin önünden geçerken, her gün iskambil oynadığımız
arkadaşların neşeli kahkahalarını işitiyor ve "herhalde ölüm haberimi
duymamış olacaklar" diye düşünüyordum.Sesler iyice uzaklaştığında eğik bir
şekilde taşındığımı hissederek, mezarlığa çıkan yokuşu tırmandığımızı
anladım. Şiddetle yağan yağmurun tabuttaki çatlaklardan
sızarak kefenimi yer yer ıslattığının da farkındaydım. Buna rağmen
dışarıda konuşulanlara
kulak verdim.
Dostlarımın bir kısmı piyasadaki durgunluktan bahsediyor,bir kısmı da
milli takımın son oyununu methediyordu. Tabutumu taşıyan diğer biri ise
yanındakinin kulağına fısıldayarak :
Rahmetlinin tersliği, öldüğü günden belli, diyordu.Sırılsıklam olduk
birader..!
Duyduklarım herhalde yanlış olmalıydı. Yoksa bunlar,uykularımı onlar için
feda ettiğim dostlarım değil miydi?
Yolculuğum bir müddet sonra bitmiş ve tabutum yere indirilmişti.
Kapak tekrar açıldı ve cansız vücudumu yakalayan kollar, beni dibinde su
toplanmış olan çukura doğru indirdi...

Boylu boyunca yattığım yerden etrafıma baktım...
Aman Allah'ım, bu kabir değil miydi?
O ana kadar buraya gireceğimi neden düşünmemiştim...
Sessiz feryatlarımı kimseye duyuramıyor ve dostlarımın üzerimi örtmek için
yarıştığını hissediyordum.
Tekrar zifiri karanlıkta kalmış ve bütün acizliğimle dua etmeye
başlamıştım...
Ya Rabbi, diyordum. Bir fırsat daha yok mu, senin istediğin gibi bir kul
olayım. Ve kabrimi, Cennet bahçelerinden bir bahçeye çevireyim? Aynı ses,
her zamankinden daha şiddetli olarak :
"Geçti artık, geçti." diye tekrarladı. "Her şey bitti artık."
Mezarımı örten tahtaların üzerine atılan toprakların çıkardığı ses gök
gürültüsünü andırıyor ve bütün benliğimi sarsıyordu...

Son bir gayretle yerimden fırlayarak gözlerimi açtım.Odamdaki rahat
yatağımda yatıyor, fakat korkunç bir kabus görüyordum.
Bitişik dairede oturan doktor arkadaşım beni ayıltmaya çalışarak : "Geçti
artık, geçti." diye bağırıp duruyordu. "Geçti, bak hiç bir şey kalmadı."

Yattığım yerden yavaşça doğruldum. Terden sırılsıklam olmuş ve sanki 20
kilo birden vermiştim. Dışarıda sağanak halinde yağmur yağıyor, şimşek ve
gök gürültüsünden bütün ev sarsılıyordu.
Etrafımdakilerin şaşkın bakışları arasında kendimi toparlamaya çalışırken
: - Ya Rabbi sana zerrelerim adedince şükürler olsun,diyordum.İyi bir kul
olmak için ya bir fırsat daha vermeseydin !...
 
bu yazıdan sonra yorum yapmak zor gerçekten yazılanların hepsi doğru ama anlayana:)haa sabah sabah içimizi baydın be dostum:D
 
walla benide sıkıntı bastı sabah sabah..!
gerçekleri biliyoruz ama uygulamıyoruz işmize gelmiyor ondan sonra sıkıntı basıyor..!
neyse okumamış say..!;)
 
ben rahatim walla :)
 
oy oy oy hakkaten sıkıntılı bir sabah oldu benim için
 
Geri
Üst