Öcalan İmralı'da neden yattığını açıkladı

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя






TBMM Başkanı Cemil Çiçek, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki koşullarına ilişkin açıklamada bulundu.

Çiçek, 'Sanki bu adada sabah 8'de kalkıyor, adanın her tarafında elini kolunu sallayarak dolaşıyor, yeri geliyor iki saat zeytin ağacının altında, yeri geliyor öğle sıcağından filanca çamın altında keyif çatıyor gibi bir atmosfer kamuoyuna yansıtıldı. Halbuki İmralı'daki cezaevi, F tipi statüsündedir' dedi.

Kanal 24'te katıldığı canlı yayında, Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana'nın açıklamasına ilişkin soru üzerine, terör örgütünün yekpare bir örgüt olmadığını, bunun uluslararası güçlerin, ülkelerin kullandığı bir örgüt olduğunu söyledi.

Söz konusu örgütün çatı kısmında pek çok ülke ile irtibatı olan unsurlar bulunduğunu belirten Çiçek, 'Dolayısıyla birisinin 'şöyle' dediğine, öbür ülke ve onun oradaki uzantısı 'evet' demiyorsa o zaman sıkıntılar çıkıyor' dedi.

Söz konusu ülkelerin, bu meselede nerede durduğuna bakılması gerektiğine işaret eden Çiçek, şöyle devam etti:

'Özellikle de silahlı eylem yapan unsurlar açısından bakmak gerekiyor. Çünkü bazılarını kabul ediyorlar, bazılarını kabul etmiyorlar. Terörist başının bir kısım açıklamalarında da 'filanca bizim kontrolümüz dışında, falanca ülkeyle irtibatlı olabilir, onların koyduğu bir kısım eylemler olabilir.' Bunlar yanıltmak için de olabilir, çünkü toplumda ciddi bir tepki oluştuğu zaman yükü üzerlerinden atmak için de olabilir. Ancak diğer taraftan da bir doğru yanı vardır, yekpare bir örgüt olmadığı için. Ama artık herkesin şu görmesi gerekiyor ki bu türlü kanlı eylemlerin ülkeye, hukukunu koruduğunu söylediği kesimlere bile bir faydası yoktur. Bu nasıl bir iştir ki diyorsun ki 'Ben Kürt halkının hukukunu korumak için bu eylemleri yapıyorum' diyor, ama öldürdüklerinin çok önemli bir kısmı Kürt kökenli vatandaşlarımız.

15 Ağustos 1984'te Eruh'ta bu kadar insanı katlettiler. Kadınlar, yaşlılar var. Öldürdüğün bu insanların hepsi Kürt kökenli insanlar. İki yaşındaki çocuğu katlederek, o çocuğun hukukunu nasıl korumuş oluyorsun ki? Bu soruyu bizim tüm vatandaşlarımızın, en öncede bölgedeki vatandaşlarımızın sorması lazım. Ben vicdanen sordukları kanaatindeyim. Çünkü can yakıyor. Ölen çocuklar kendi çocukları.

Bu örgütün kullanıldığı ortada. Bu örgütü kimlerin kullandığına da bakmak lazım. İşin önemli noktası burasıdır. Belki kamuoyunu bu noktada daha fazla bilgilendirmek gerekiyor. Bu türlü açıklamaları sadece siyasetçilerden, belli makam sahiplerinden beklemek yerine, aslında toplum önderi durumunda olan, sözü sohbeti dinlenen sanatçılarımızdan, yazarlarımızdan, bilim adamlarımızdan, iş adamlarımızdan... Herkesin, en önce de bölgenin içinden çıkmış ve bu işten rahatsız olanların çok açık ortaya koyması lazım ki 'Biz kullanılıyoruz. Bu ülkenin insanları kullanılıyor.' Kimler tarafından? Türkiye'nin gelişmesini istemeyenler tarafından. Dünyada da terör örgütleri böyle kullanılıyor. Dış destek kesildiği anda da birden, bir yağmurun kesilmesi gibi, elektriğin kapatılması gibi bu işler birden kapanıveriyor.'

'İç politika meselesinin dışında tutulmalı'

Bu konuda siyasetçilere de önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Çiçek, İspanya'da bu işlerin bir politik malzeme olarak kullanılmaması için, yazılı mutabakatlar yapıldığını anımsattı. Türkiye'de de bu işlerin daha soğuk kanlı konuşulması gerektiğini belirten Çiçek, 'Konuyu iç politika meselesinin dışında tutarak büyük bir vatan severlikle, sorumluluk duygusu içinde... Geriye dönün olarak, 'Sen şunu yaptın, ben bunu yaptım...' Bunu demek gerekecekse herkes herkese bir sürü laf söylüyor. Artık bir çizgi çekip, gelinen bu noktada 'Ne yapabilirizi' bizim kendimizin konuşması lazım. Başkalarının konuşması bizim hayrımıza olmaz' diye konuştu.

Cemil Çiçek, 'Terör örgütü elebaşı Öcalan'a ev hapsi' konusundaki tartışmalarla ilgili soru üzerine, şunları söyledi:

'Törörist başı ile ilgili olarak zaman zaman açıklamalar olur. İşte, İmralı'da kalmış olması bir değerlendirme konusudur. 'Orada, bir adada tek başına neden kalıyor?' Sanki bu adada sabah 8'de kalkıyor, adanın her tarafında elini kolunu sallayarak dolaşıyor, yeri geliyor iki saat zeytin ağacının altında, yeri geliyor öğle sıcağından filanca çamın altında keyif çatıyor gibi bir atmosfer de kamuoyuna yansıtıldı. Halbu ki İmralı'da ki cezaevi F tipi statüsündedir. 'Neden orada kalıyor da diyelim ki Sincan'da ya da İstanbul'daki F tipinde kalmıyor?' Orası F tipi cezaevidir. Orada kalmasını tercih eden de devletin kendisidir. Güvenlik açısından. Türkiye'nin huzuru açısından. Diyelim ki bu kişiyi aldık getirdik, Sincan'daki, Yenikent'teki F tipi cezaevine koyduk. Emin olun her gün Sincan, Yenikent eylem alanı haline dönüşür. Dünyada ne kadar bu işlerden menfaat temin etmeye, ortalığı karıştırmaya çalışan medya varsa, bunlar da gelir burada karargah kurarlar.

Onun orada bulunmasını isteyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kendisidir. Zaten adanın tamamı cezaevi olarak kullanılmıyor. Orası askeri yasak bölge. Oradaki cezaevi de F tipi statüsündedir. Sincan'daki bir F tipi cezaevinde bulunması gereken ne varsa aynı şartlar, uygulamalar orada da var. Buradaki F tipindeki bir kişi günde ne kadar dışarı çıkabiliyorsa o da o kadar odasından dışarı çıkabilir. Burada hücre ne kadarsa onun kaldığı hücre de o kadardır. Zaman zaman propaganda olarak, 'Şu oluyor, bu oluyor...' Şehit aileleri bunlara üzülüyor. Bu çok doğru değil. Ama diğer taraftan da dış dünyaya farkında olmadan bu işin önünü arkasını bilmeden tartışmalar yapıyoruz. Orası F tipi cezaevidir. Buradaki F tipinde uygulanan statü neyse odur, buradakinin imkanı neyse oradakinin imkanı da odur.'




AA







 
Geri
Üst