Çubukçu: Yuva dayağı uykularımı kaçırdı..

eiffel

Forumun Kulesi
Katılım
10 Mar 2006
Mesajlar
5,705
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Her insan büyük bir alemdir.İnsan düşünceden ibare
Çubukçu: Yuva dayağı uykularımı kaçırdı
i14850_22078.jpg

Türkiye'yi sarsan çocuk yuvasında dayak skandalı nedeniyle üç bakıcı ve bir öğretmenin görevine son verildi. Yuva yetkilileri ise yerinde duruyor. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, yuvada dayak görüntülerini izledikten sonra uykularının kaçtığını söylerken ilginç bir değerlendirmede bulundu: "Siz sadece basına yansıyanları görüyorsunuz, ben daha nelere tanık oluyorum."
Çubukçu'nun bakanlığına bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) ait İstanbul'daki bir yuvadaki çocuklara yönelik dayak görüntüleri CNN Türk'teki 'Arena' programında önceki gün yayımlandı. Ekim 2005'te ortaya çıkan Malatya Çocuk Yuvası'ndaki dayak görüntülerinin ardından Türkiye'yi yine şoka uğradı.

'Bunlar sadece basına yansıyanlar'

TBMM'de dün konuya ilişkin soruları yanıtlayan Çubukçu, "Görüntüler nedeniyle dört gündür uyuyamıyorum" diye konuştu. "Siz sadece basına yansıyanları görüyorsunuz, ben daha nelere tanık oluyorum" diyen Çubukçu, son olayla ilgili soruşturmanın geçen hafta başladığını söyledi.
İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Seyman'sa yuvadaki olaydan 2 Şubat'ta haberdar olduklarını ve olaya el koyduklarını söyledi. SHÇEK Genel Müdürü İsmail Barış'ın İstanbul'a geldiğini ve başmüfettişlerin hemen soruşturmaya başladıklarını belirten Seyman, olayla ilgili grup sorumlusu din öğretmeninin görevinden uzaklaştırıldığını, üç kadın görevlinin akitlerinin feshedildiğini, bakıcı anne Zeynep K. hakkında da Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu belirtti.

Denetim yılda bir kez yapılıyor

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Genel Sekreteri Erkan Sümer'se dayak olayını taşeronlaşmaya bağladı. Sümer "Taşeronlaşma hizmet kalitesini düşürüyor. Yaşananlardan hükümet ve Çubukçu da sorumlu."
SHÇEK'e bağlı çocuk yurtlarında denetleme yılda bir defa ve 'ihtiyaç halinde' kurumun kendi teftiş kurulu tarafından gerçekleştiriliyor., Ayrıca yurtlarda şikâyet olması halinde de 'ek denetleme' yapılabiliyor.

Alıntı:http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=212315
 
o cocuklara bu ezıyetı yapanlar gorevden alınmakla kalmayıp en agır cezayla cezalandırılmalıdır dıyorum eiffel elıne saglık
 
ŤêΧ⊠güzel yorum :)
secim arefesinde duygu sömürüsü gibi geldi bana
 
Bazen ülke problemlerine ne gibi çözümler üretebiliriz diye düşünürüm.
Örneğin çocuk yuvları nasıl olmalıdır?
Ülkesine faydalı , toplumla bütünleşebilecek ve psikoljisi sağlam insanlar yetiştirilebilir mi?
Yoksa potansiyel suçlu gençler mi yetişir diye aklımın bir köşesini hep kurcalar.

Çünkü bu programda şiddete maruz kalan , her yanına yaklaşan insana "anne" diye hitap eden çocukların normal bireyler olarak yetişmesi çok zayıf bir ihtimalmiş gibi gözükmüştür gözüme.

Çözüm ne olmalıdır diye düşündüğümüzde benim aklıma şöyle bir sistem gelmişti.
Bu yuvalarda görev yapan insanların kişilik olarak vicdanen temiz , şefkatli ve ruhsal yönden tahammülkar insanlardan seçilmesi gerekir diye aklıma getiririm.
Ayrıca çocukları çok sevmelidir. Aksi takdirde para için bu çocuklarla uğraşacak insanların mutlaka yoldan sapacaklarını düşünmüşümdür.
Ayrıca bu yuvalarda özel eğitim almış öğretmenlerin , sosyolgların ve en önemlisi psikolgların görev yapmasını beklemişimdir.
Ve hep bunların hiçbirinin olmadığını düşünmüşümdür niyeyse...

Oysa ki programı izlediğimde hayretle gördüm ki , bu söylediğim vasıftaki insanlar o yuvalarda devlet tarafından görevlendirilmiş.
Üstelik bir kısmı da görevlerini layıkıyla yerine getiriyorlar.
Şiddete meyilli olanlar münferit. Yani çok az.
Yöneticiler gönüllü insanları bile bulup görev veriyorlar.
Ama her devlet kurumunda olduğu gibi maalesef görevini yapmayan insanlar var.
Örneğin psikolog olarak atanmış görevli yuvaya kırk yılda bir uğruyor.
Hasta olan çocuklara yeterince hizmet verilmiyor.
Bir görevli çocuklara şiddet uygularken diğeri bunun sevgiyle çözümlenebileceiğini söylüyor.
Çünkü çocuklar sadece onlara kötü davranan ve sevmedikleri eğitmenlerine problem çıkarıyorlarmış.
Sevdikleri eğitmenlere sıcak ve yakın davranıp sözlerini dinliyorlarmış.

Biraz uzun yazdım gene biliyorum ama bir yere bağlayacağım.
Sorun aslında devletin kendinde değil. Yani en azından görünen o.
Problem insanlarda. Oraya görevli olarak atanan insanlar eğer görev yaparken suistimal yaparlarsa bunda suçlu devlet değildir. Olsa olsa kurduğu sistemdeki eksik ve yanlışlardır.
Ama görülen o ki sistemde de bir problem yok. Akla gelebilecek herşey düşünülmüş ve uygulanmış.
Sanırım sistem düzgün işliyor. Ama aksaklıklar olduğunda kontrol mekanizması düzgün çalışmadığından bu tarz şiddet ve tecvüz gibi istenmeyen olaylar yaşanıyor.
Burda suçlu bence insanlar. ve buna göz yuman tüm görevliler.
Eğer tüm devlet kurumları sürekli müfettiş kontrolunda olsa bunlar meydana gelmez , gelemez.
Suçlu olanlar en ağır şekilkde cezalandırılsın. En azından yaptıklarının yanlarına kar kalmayacağını bilsinler.
Belki müfettişten değil de cezadan korkarlar.
Aslında hepsinden önce kendi vicdanlarından ve Allah'tan korkmaları lazım ya neyse...
 
Geri
Üst