Çok Olun,Aç Olun,Cahil Olun!

H@YDUT

MoNtAnA
Çok Olun,Aç Olun,Cahil Olun!


"Çok olun, çocuklar, çok olun,

yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce.

Daha çok olun, daha çok olun,

yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun."


Dünyayı güzelleştirecek, kapıları camları güneşe açacak çocukların çoğalmasını istiyordu şair.

****

Çoğalmak, aynı zamanda mutluluğu çoğaltmakla birlikte gerçekleşiyorsa anlamlı.

Bağımsızlık savaşına, barışçıl karakterli insanlarına hayranlık duyduğum bir ülke olan Hindistan, çok nüfuslu olmanın getirdiği sorunları geleneksel nedenlerle bir türlü aşamayarak yoksulluğun pençesinde kıvranıyor. Oysa bilime yaptığı katkılarla, yetişmiş insan gücüyle, doğal kaynaklarıyla gelişmiş bir ülke olmayı ne kadar da hak ediyor.

Ne öyleyse elini ayağını bağlayan?

Fazla nüfus. Bir milyarı aşkın insan yaşıyor Hindistan'da. Ülke coğrafyası ne denli büyük olsa da bu nüfus çok fazla. Kilometrekareye 329 kişi düşüyor. Ortalama çocuk sayısı 3.2. Bebek ölüm oranı binde 63. Ülke nüfusunun ancak yarısı öğrenim olanağı bulabiliyor. Gerisi ne yeterli beslenebiliyor, ne de çağdaş olanaklardan yararlanabiliyor.

Buna karşın yanı başımızda az nüfuslu bir örnek olarak komşumuz Yunanistan var. Nüfusu yaklaşık 10 milyon. Kilometrekareye 82 kişi düşüyor. Bebek ölüm oranı binde 5. Herkes eğitim olanağına sahip. Bizdeki kadar dolar milyarderi olmayan, ama yoksulluğun da olmadığı bir orta sınıf toplumu.

Meriç nehrini geçip de bu ülkeye girdiniz mi, ta Selanik'e kadar 400 kilometre boyunca küçük köyler, kasabalardan başka hiçbir şey görmezsiniz. Yine oradan çıkıp Atina'ya kadar 500 kilometre daha gidin, yine aynı. Dingin bir doğa, dingin, mutlu insanlar. Ne bizdeki gibi sitelerle doldurulmuş kıyılar, ne yüksek yapılar. Dünya kurulduğundan beri değişmemiş gibi duran doğa parçaları...

****

Çok olmak, mutluluk ve refahla birlikteyse anlamlı. Ülkemizin nüfusu gelmiş 70 milyona. Ancak bugünkü kalkınma düzeyimizle bu nüfusa ne yeterli, iş ne de eğitim olanakları sağlanabiliyor. İnsanlar işsizlikten ülkenin bir ucundan öbür ucuna savrulup duruyor. Sokaklar hiç eğitim alamayan çocuklarla dolu. Büyük kentlerdeki insanların yarıdan çoğu kaçak yapılarda, yetersiz altyapı olanakları içinde yaşıyor.

İnsanlarına insanca yaşam olanakları, eğitim, sağlık, iş sunamayan yönetimlerin çoğalın çağrısı yapmasının ne anlamı olabilir?

Bu koşullarda çoğalmak, daha çok işsizlik, daha çok eğitimsizlikten başka ne anlama gelir?

O zaman neden çoğalmalı? Daha çok aç, daha çok cahil bir toplum olmak için mi?

Aç ve cahil toplumlar daha kolay yönetildiği, yönlendirilebildiği için mi?

Oysa yönetim sanatı daha başka: Nâzım' ın diliyle söylersek:

"Çocukların, ama bütün çocukların, / kırmızı elmalar gibi gülüşü..."

"yani yurttaş ödevi sayılması bahtiyarlığın."


TURGAY FİŞEKÇİ
Cumhuriyet
 

Vtnsvr

New member
Her Çocuk Kendi Bereketi İle Gelir !... - Arzu ÖZKÖK




Başbakan RTE, kadınları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde "tuzağa düşmemeleri" konusunda uyardı. Zira tuzaktan kurtulabilmenin yolu RTE’ye göre en az üç çocuk doğurmakmış. Çünkü dışarılarda bir yerlerde "Türk milletinin kökünü kazımak isteyenler" varmış ve bunlar doğum kontrolü yöntemlerini kullanarak, sinsice amaçlarına ulaşmayı planlıyorlarmış.


RTE özellikle İstanbul’da ki aşırı nüfus artışından yakınıp "İstanbul’a gelenlere vize koyalım" dememiş miydi? Şimdi ise kalkmış, "Çok çocuk doğurun" diyor.Yine aynı RTE, Türkiye’yi, Avrupa Birliğine taşıyacağını söylemişti. Ancak nüfusu 70 milyon olan Türkiye bile AB‘de korku yaratırken 100 milyonluk Türkiye AB’ye nasıl girecek? Hayret doğrusu. Peki bu söylemlerin hangisi doğru? Zira karşımıza iki ayrı kişilik, iki ayrı düşünce...vb. çıkıyor.


Bir de bu kadar "boğazı" doyurmak gibi bir sorunumuz var tabii. Ama Başbakan’da onun da çaresi var: "Her çocuk kendi bereketiyle gelir!" Açlık sınırında yaşayan insanlarımız bu söz üzerine çocuklarını, ellerine birer sopa alıp kovalasalar yeridir, "Nerede ulan senin bereketin" diye. Ancak sanırız ki RTE bu konuda kendi çocuklarını baz alıyor. Zira onlar RTE ve eşine hiç yük olmadılar.

Sünnette, nişanda kendilerine takılanları babalarına borç verip(!), iş kurmasını sağladılar. Okurken çok çalışıp(!), burs kazandılar. Gemi işine girdiler, o kadar iyi pazarlık ettiler ki(!) koca gemiyi, bir kayık fiyatına alabildiler. Ne bereketli, becerikli çocuklar değil mi? Allah herkese böyle çocuklar nasip etsin !


RTE, “en az üç çocuk” istiyor. Çünkü “2030’dan sonra nüfusumuz yaşlanacak; nüfusumuzun azalmasını istemiyorsanız çocuk yapın, çocuk bereketiyle gelir...” diyor. Ancak bu devirde bir Başbakan’ın böyle konuşması, o kişinin çağdaşlıkla yakından uzaktan bir bağlantısının olmadığının en büyük göstergesi olarak çıkıyor karşımıza. Zira öyle olmasaydı asıl önemli olanın çok nüfus değil, iyi yetişmiş nüfus olduğunu bilirdi ki tüm dünyanın önünde bu anlamda büyük bir İsrail örneği var. Çünkü, 5 milyonluk İsrail 200 milyonluk Arap álemini önüne katıp kovalayabiliyor.

Türkiye’de ise her 100 lise mezunundan 47’sinin, her 100 üniversite mezunundan 26’sının işsiz, 250 bin çocuğun sokaklarda yaşamaya mahkum olduğunu, aşırı nüfus artışından dolayı Türkiye’nin AB’ye girme şansının çok ama çok azaldığını, çok çocuktan dolayı bakımsız, eğitimsiz, sevgisiz çocuk ordularının, biraz büyüyünce Afrikalılar gibi gemi depolarında batıya kaçmaya başlayacakları gerçeklerini maalesef görememektedir RTE. Ülkenin içerisinde bulunduğu darboğazı ısrarla gizlemeye çalışmakta Türk Ulusu’nu da “aptal” yerine koymaya çalışmaktadır.

Ülkesine ve insanına böylesine kötülük eden bir Başbakan daha gelmemiştir sanırız. Ancak “sadaka ekonomisine “ alıştırdıkları yoksullaştırılmış halkımız sayesinde yazıktır ki yollarına devam edebilmektedir. Şunun da bilinmesi gerekmektedir; “Hiçbir ihanet cezasız kalmaz”, kalmayacaktır. Zira gün gelecek tarih tüm bunların cezasını verecektir.




Arzu KÖK
[email protected]
 
Demekki bu insanlar cahil kalmak için bilinçli bir şekilde kız çocuklarını okutmak istedikleri halde darbeci rektörler ve postalcı ulusalcılar onların üniversiteye girmesini engelliyor.

Acaba kimler kimlerin cahil kalmasını istiyor bunuda herkes biliyor
 

HTML

Üst