Çocuğum Neden Sorumsuz?

Kopuk Dadı

Moderatör
Moderatör
Katılım
18 Eyl 2006
Mesajlar
12,388
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Görelim Mevlam Neyler / Neylerse Güzel Eyler!
Danışan olarak gelen ailelerin çoğunun ortak serzenişleridir sorumsuzluk. Sizi buraya getiren neden nedir diye sorulan her sorunun ardından, çocuğum çok sorumsuzla başlayan cümleler ve yakarışlar kendini gösterir. Önce onlardan sorumsuzluğu tanımlamalarını isterim (Sorumsuzluktan kastettiğiniz nedir? Bir örnekle açıklar mısınız? ). Sabahları geç kalkar, yatağını ve odasını toplamaz, ödevlerini yapmaz, verilen görevleri yerine getirmez vb. cümleler gelir sorumun ardından.

Ailenin ne istediği açıktır aslında. Çocuğunun belirlenmiş bir takım kurallara uyması, sorumsuzluğu ortadan kaldıracak gibi gözükmektedir. Zannedildiği gibi kolay değildir bu kuralları benimsetmek. İş yine aileye düşer. Kuralların benimsetilmesi için disiplin gerekir. Kurallar disiplini oluşturur ve disiplin, çocuğa sorumluluğu öğretme açısından oldukça önemlidir.

Çocuğun ilk gözlerini açtığı, ağlamalarına ilk cevap verildiği, ilk model alarak öğrenmenin gerçekleştiği yer kuşkusuz ailedir. Çocuk doğduğundan itibaren farkında olmadan kurallar bütünü içine doğar. Karnının doyması ve altının temizlenmesi için önce ağlaması gerekir. Ardından, tuvaletinin tuvalete yapılması gerektiğini, ellerini yıkamadan yemek yenmeyeceğini, yemeklerin ardından dişlerinin fırçalanacağını, erken uyuması gerektiğini, arabanın ön koltuğuna oturulmayacağını, okula gitmeden önce çantasını toplayacağını vb. sıralayabileceğimiz kuralları deneyerek ve yanılarak öğrenir.

Kuralların öğrenilmesi kuşkusuz kendiliğinden gerçekleşmez. En iyi modeller anne babalardır. Anne babalar, Çocuklarının sorumluluk duygusunun gelişmesine katkıda bulunurlar. Sorumluluğunu bilen çocuk ya da çocuklar yetiştirmek isteyen anne babalar, önce kendi sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Ellerini yıkamadan yemek masasına oturan bir anne, çocuğuna ellerinin yıkanmadan masaya oturulmayacağını, sabahları geç kalktığı için sürekli işine geç kalan bir baba, yine sabahları servise yetişemeyen çocuğuna, sorumluluk duygusunu kazandırmayı başarması zor olacaktır.

Çocukta sorumluluk duygusunun kazanılmasından önce çocuğun kendi otonomisine hakim olması gerekmektedir. Bunun için, Çocuk yaptıklarının sonuçlarıyla baş başa bırakılmalıdır. Sabah uyanamayan çocuğun okula geç kalmasına, ödevini yapmayan çocuğun kötü not almasına müdahale edilmemelidir. Böylece çocuk yaptıklarının sonuçlarından ders almayı ve kendi kendini kontrol etmeyi öğrenecektir. Bu şekilde çocuk deneyerek yanılarak sorumluluk duygusuna sahip olacaktır.

Anne baba tutum ve davranışlarının, uyguladıkları disiplinin çocuk üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. Disiplini dengeli uygulamak gerekir. Aşırı disiplin korku ve öfke duygusunu doğurur. Bu da isyankar ve bağımsız çocukların yetişmesine neden olur. Tam tersi aşırı disiplinsizlik ise, çocukta bencillik ve anti-sosyal davranışların gelişmesine neden olur.

Anne baba tutum ve davranışlarının da öğrenilmiş olduğu unutulmamalıdır. Tutum ve davranışlar kültürden etkilenirler. Kendi anne babaları, çocukluk deneyimleri, çevresel faktörler anne babaların tutum ve davranışını oluşturmuş olabilir. Anne babalar tutum ve davranışlarının nesiller boyu süre gideceği gerçeğini unutmamalıdırlar.

Yaygın görülen anne baba tutum – davranışları ve çocuk üzerinde yarattığı etkilerden şu şekilde bahsedebiliriz.

Reddedici anne babalar, çocuğunun fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını aksatırlar ve çocuğa düşmanca duygular beslerler. Böyle bir ortamda yetişen çocuk, sinirli ve düşmanca davranışları öğrenir. Çevresine de bu şekilde davranır.

Baskıcı anne babalar, suçlayıcı ve cezalandırıcı davranışlarıyla sürekli ağlayan, kendini ifade edemeyen, güvensiz, isyankar ve aşağılık duygusu gelişmiş çocuklar yetiştirirler.

Aşırı kontrolcü anne babalar, çocuklarına karşı gereğinden fazla kontrol uygularlar. Bu tutum ve davranışla yetişen çocuklar, aşırı bağımlı güvensiz kişiler olurlar.

Hoşgörülü anne babalar, bazı kısıtlamalar dışında çocuklarının isteklerini gerçekleştirmelerine izin veririler. Böyle tutumla yetişen çocuklar, ne istediğini bilen, kendine güvenli, sosyal çocuklar olarak yetişirler. Aksine aşırı hoşgörülü tutumla yetişen çocukların her istediklerini yapmalarına izin verilir ve bencil çocuklar yetişmesine neden olunur.

Çocuklarına boyun eğen anne babalar, çocuklarının kendilerine hükmetmelerine izin verirler. Bu şekilde anne babalarına hükmeden ve az saygı gösteren çocuk, çevresine de bu tutum ve davranışı gösterir.

Tüm anne babalar kaç çocukları olursa olsun, tüm çocuklarını aynı eşitlikte sevdiklerini söylerler. Ancak bazı anne babalar, bazı çocuklarını diğerlerinden daha çok severler. Bu tutum ve davranış düşünüldüğünün aksine sevilen çocuğa zarar verir. Ebeveynleri tarafından kayırılan çocukların akranlarıyla olan ilişkilerinde baskıcı ve saldırgan tavır sergiledikleri gözlenmiştir.

Anne babaların kabul edici tutum ve davranışları çocuğun sevgi ile büyümesine neden olur. Kabul edici anne ve babalar, çocuklarını oldukları gibi, olumlu ve olumsuz özellikleri ile birlikte kabul ederler. Çocuklarının potansiyellerinin farkındadırlar ve beklentilerini ona göre belirlerler. Var olan ortamı çocuklarına göre hazırlarlar. Kabul edici bir ailede büyüyen çocuk, sosyal, dengeli, mutlu, işbirlikçi, güvenli özellikler gösterir. Sorumluluk duygusunun gelişimine katkıda bulunan en iyi tutum ve davranış koşulsuz olumlu kabul ediştir.

Anne babaların, topluma yararlı, kendine güvenli, yanlış yapmaktan korkmayan, kendi ile barışık bireyler yetiştirmek en büyük istekleridir. Bunun için anne babaların uyguladıkları disiplin yöntemlerinde, tutum ve davranışlarında tutarlı olmaları gerekmektedir. Annenin izin vermediği bir davranışa, baba da aynı tutum ve davranış içinde olmalıdır. Çocuğa yalan söylemekten kaçınılmalıdır. Çünkü her çocuk büyürken anne babaların yalanlarını keşfederler. Çocuğunuzun güven duyacağı bir ortamda yetişmesi, güven duyulacak yetişkin birey olma yolundaki temellerinin atılmasında önemlidir. Kendi çocukluğumuzdaki deneyimlerimiz, anne babalık şemalarımızı oluşturur. Bu şemalarda doğru bilgilerin yanı sıra yanlış kazanılmış bilgiler de vardır. Anne babalarımızdan öğrendiğimiz ceza yöntemlerinin birçoğu yanlış kazanılmış bilgilerdir. Çocuğun olumsuz davranışını yok etmek için kullandığımız cezalara dikkat etmemiz gerekir. Fiziksel ya da aşağılama gibi sözel şiddet, karanlık odaya kapatma, evde tek başına bırakma vb. davranışlar asla ceza olarak kullanılmamalıdır. Ceza, isteklerini kısıtlama, istediği bir oyuncağı almama şeklinde olmalıdır. Ceza davranışın hemen ardından verilmelidir. Çocuğa verilen cezanın nedeni mutlaka açıklanmalıdır. Verilen ceza davranışla uyumlu olmalıdır. Yere yemeğini dökünce onu silmesi örneğinde olduğu gibi. Disiplinde ceza kadar ödülün de önemi büyüktür. Oyuncak alma, bilgisayar, bisiklet alma gibi maddi ödüllere sık başvurulmaması gerekmektedir. Bunun yerine sosyal ödül tercih edilmelidir. İstenilen davranışın hemen ardından verilen bir öpücük, omzuna dokunup aferin denmesi, toplum içinde övülmesi gibi davranışlar istenilen davranışın tekrar edilmesini güçlendirmesi açısından önemlidir. İyi davranışın ardından maddi ödül söz konusu olacak ise verilen sözün tutulması ve araya çok fazla zaman girmemesi gerekmektedir.

Çocukken yaşadığımız deneyimler bizim tutumlarımızı ve davranışlarımızı oluşturmuş olabilir. Ancak bu tutumlar asla değişmez değildir. Öğrenilen yanlış bilgiler yerini doğru bilgilere bırakabilir. Sağlıklı, kendiyle barışık ve topluma uyumlu yeni nesiller yetiştirmek önemli bir görevdir. Ve bu görevi en iyi şekilde yerine getirmek için kendimizi sorgulamaktan, yeni deneyimler kazanmaktan ve gerektiğinde bir uzmandan destek almaktan çekinmememiz gerekir.



Nergis ÖZDİNÇ AZANPA​
 
Geri
Üst