Çizgi Romanlarla İlgili Herşey

fells2

Banned
Katılım
3 Şub 2008
Mesajlar
8,906
Reaction score
0
Puanları
36
Konum
Turkey
Yıllardan beri uslanmaz bir çizgiroman hayranı, çizeri ve koleksiyoncusu olmam itibariyle böyle bir thread açmayı kendime bir borç bildim. Hepimizin bir dönem okulda sıra altında ya da evde ders çalışıyorum edalarıyla kitapların arasına koyarak çizgiroman okumuşluğu vardır. Son dönemlerde gümüş perdeye de taşınan bu kahramanlar kimdir, ne iş yapar, ne yer ne içerler? Bu threadde sizlere çizgi kahramanların dünyalarını tanıtmaya çalışacağım. Türkiye'de yayınlanan çizgi romanlar hakkında Feride Kahler'in yazdığı Çizgiroman Antolojisi'ni alıntı yaptım. Yabancı çizgi romanlar hakkında da hem kendi yazılarıma hem de diğer araştırmalara yer vereceğim. Bu başlık sık sık güncellenecektir gözlerinizi bizden ayırmayın!!!

TEKSAS: Çizgi-romanın adı kahramanın adıyla aynı olmayan iki çizgi-romandan biri. (Öteki, Alaska, gene bir Amerikan eyaleti) Bu adı Türk yayıncı koymuş olmalı.. Ama niçin bu ismi seçti, bilemiyorum. Konunun Teksas eyaletiyle alakası bile yok! Olayın geçtiği sırada Texas, Meksika'ya ait, dolayısıyla İspanyol sömürgesi. Romanın kahramanı Çelik Blek ise Boston ve Portland gibi (bugün Amerika Birleşik Devletleri'nin kuzeydoğusunda yer alan ve New England adıyla anılan) yerlerde dolaşır, bazen Kanada sınırına kadar uzanırdı.

Olaylar 1772-1776 yılları arasında geçmekteydi. Birleşik Krallık'ın (İngiltere diye okuyun) Amerika kıtasındaki bazı sömürge eyaletleri bağımsızlık için mücadele etmektedirler. Hadi buna Amerikan Bağımsızlık Savaşı diyelim. Ama konu ve mekan sizi aldatmasın.. Sahi, bu çizgi-romanın İtalyan yapımı olduğunu biliyorsunuz değil mi?

Avcıların lideri Çelik Blek, arkadaşları Profesör Oklitus ve daha ergenlik çağındaki Rodi ile birlikte, kah kızılderililerle kapışmakta, kah kırmızı urbalara (İngiliz askerleri) kök söktürmektedir. Arasıra Boston'dan gelen Avukat Konoli (Connoly ?) ise, Amerikan bağımsızlık mücadelesinde istasyon şefi görevi yapmakta, bazen Çelik Blek'e gizli ve tehlikeli görevler vermektedir. (Mission impossible, hesabı) İngiliz zindanlarından adam kaçırmalar mı istersiniz, gizli savaş planlarının ele geçirilmesi mi.. Bazen de mücadeleye katkıda bulunması için İngiliz hazinelerinin araklanması da gerekebilir yani..

Bu çizgi-romanda bütün İngilizler kötü, zalim ve çirkindirler. Hatta İngiliz komutan ve valiler ise bunlara ek olarak ahmak ve budaladır da.. Kahramanımız Blek'in karı-kızla işi olmaz, aseksüel bir hayat sürer. O, kendisini mücadelesine adamıştır. Profesör Oklitus ve Rodi'nin ortak zaafı ise fırsat buldukça yemek yemek ve turtaları mideye indirmektir.

Kahramanlarımızın bir macerada George Washington'la tanıştıklarını ve bir diğer macerada Benjamin Franklin'le birlikte Fransa'ya gittiklerini okudum. (Benjamin Franklin için bkz. 100 dolarlık banknotun üstünde resmi olan adam. Paratoneri icad eden kişi. George Washington tarafından Fransa'ya büyükelçi olarak gönderilmişti. Hatta Fransa kralının huzuruna peruk takmadan kendi saçıyla çıkması nedeniyle Fransız aristokratları tarafından 'Amerika'dan gelen vahşi doğa çocuğu' olarak hakkında dedikodu yapıldı. Açıklama bitti, parantezi kapat)

Son olarak, Teksas çizgi-romanı hakkında ileri sürülen iki hipotezi dikkatinize sunmak istiyorum:

1- Leman dergisinde bir tarihte yer alan bir yazıda (Nihat Genç yazmıştı sanırım) Çelik Blek, Rodi ve Profesör Oklitus'un 'devrimci üç özelliği' temsil ettiği söylenmişti. Buna göre; Blek yüksek ahlaklı ve gözüpek savaşçıyı, Profesör Oklitus bilimsel metotları hayatına rehber edinmiş kişiyi ve küçük Rodi de gençliği temsil ediyormuş..

2- TRT'de yıllar önce yayınlanan bir belgeselde, sanırım Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün programında Can Dündar, "Marshall yardımından sonra Türkiye'de yükselen Amerikan hayranlığının bir uzantısı olarak, Amerikan bağımsızlık mücadelesinin çizgi-romanlar yoluyla Türkiye'de işlenir olduğunu" söylemişti.

Kimileri de, bu ikinci hipotezden yola çıkarak, Teksas çizgi-romanının, Amerikan kültür emperyalizminin bir parçası olduğunu ileri sürerler.

Ben bu hipotezleri ciddiye almıyorum. Çünkü, söz konusu çizgi-roman İtalyan yapımıdır. Üstelik, bu hipotezleri ileri süren kişilerin; aynı zaman ve mekanda, aynı olayların işlendiği Kaptan Swing çizgi-romanını tamamen esgeçip, sadece Teksas'ı hipotezlerine malzeme yapmış olmaları, bu kişilerin çizgi-romanlar konusunda pek de derin bilgi sahibi olmadıklarını göstermektedir bana göre...

TOMMIKS: Bir diğer meşhur kahramanımız Tommiks de, 19. Yüzyıl'ın ilk yarısında, kovboylar Amerikasında hızlı silah çeken bir kanun adamıdır. Nevada eyaletindeki Kulver kalesinde konuşlanmış Ranger'lardan biridir. Çizgi-romanda, Rangerlar askeri rütbelere sahip, üniforma giyen bir çeşit jandarma gibi bir şey oluyorlar.

(Meraklısına acil not: Aslında RANGER denilen paramiliter gruplar, batıya ilk yerleşen büyük toprak sahiplerinin, arazilerini kızılderililerden ve haydutlardan korumak amacıyla, parayla tuttukları silahşörlerden oluşmaktaydı. Devlet memuru, asker ya da polis değildiler yani...)

Ama İtalyan yapımı Tommiks çizgi-romanında Ranger'ler askeri düzen içindedirler. (İtalyan Carabinieri'lerinin bir yansıması mı?) Kulver kalesi komutanı Albay Brown (pos bıyıklı babacan bir zat), onun genç kızı Suzi, Doktor Salloso ve Konyakçı, Tommiks figürünün yardımcı oyuncularıdır.

17 Yaşındaki Tommiks, genç yaşına rağmen aklı ve becerisiyle Yüzbaşılığa terfi etmiş hızlı bir silahşördür. Albay'ın kızı Suzi ile platonik bir ilişkisi olsa da, duygusal anlamda bir çocuktur. Genellikle süt içmekte, bazen girdiği barlarda barmenden süt istemesi alay konusu olmaktadır. Napolyon adında bir de atı vardır.

Kahramanımızın iki arkadaşı Doktor Salloso ve Konyakçı ise sürekli pis ve pasaklı kılıklarda dolaşmakta ve nadiren ayık vaziyette bulunmaktadırlar. Konyak veya rom buldukları anda ise zilzurna olmaları işten bile değildir.

Kulver kalesindeki Napolili ranger Gennaro da, İtalyan yazarın bize sunduğu ufak bir menşe şehadetnamesi gibidir. (Hadi bu cümleyi anlamak için sözlüğe bakın şimdi) Tommiks'in habire başına bela olan ve sürekli kılık değiştiren Binbirsurat'ı da analım da eksik bir şey kalmasın.


* * *
ZAGOR: O bir fenomendir işte.. En sevdiğim oydu.. Elime aldığım ilk çizgi-roman da o olmuştur. İtalyan yapımı bu karakter, aşağı yukarı 1830 - 1835 yıllarında yaşamaktadır.

Zagor Tenay (ki bu isim kızılderili dilinde 'Baltalı İlah' anlamına gelmektedir) Meksikalı arkadaşı Don Çiko (Chicco?) Felipe Cayetano Lopez Martinez Gonzalez ile (yanlış anlama olmasın bütün o isimler tek bir kişiye aittir sadece) birlikte Darkwood ormanında yaşamaktadır.

Arada bir ona haber getiren Kazmakürek Bill diye üçkağıtçı bir arkadaşı ve eline ne geçirirse yiyen Boing-Boing adlı bir hayvan zaman zaman ona Darkwood'ta eşlik ederler. Bir yanında taş ve tahtadan yapılmış bir balta, diğer yanında tabancayla dolaşan kahramanımız, kafası kızınca AHYAAKK diye çığlık atmaktadır.

Zagor zaman zaman kervanları korur ve onlara rehberlik ederken, bazen kızılderililerle uğraşmakta ama esas Zagor'luğunu vampir, kurt adam, uzaylı vb. gibi fantastik düşmanlarla kapışırken göstermektedir.

İki şeyden asla vazgeçmez: Acayip desenli, kolsuz kırmızı tişortu bir, sevgili fıçısı Çiko iki.. Karamba Karambita!


* * *
MİSTER NO: Bu karakter, aslında listenin daha aşağılarında yer almalıydı ama Zagor'dan hemen sonra gelmesi şart oldu. Çünkü o da Zagor'un yazar ve çizerleri tarafından yaratıldı..

İkinci Dünya Savaşı'na Amerikan hava kuvvetlerinde savaş pilotu olarak katılan Mr.No (asıl adını kimse bilmez, Amerikalı olduğunu biliriz sadece) savaş sonrası proto-tip bir hippi olarak, Brezilya'nın Manaus kentine yerleşmiş, küçük uçağıyla Amazon nehri üzerinde turist gezdirerek hayatını kazanmaktadır. SS takma adlı (galiba asıl ası Kruger idi) Alman bir turist rehberi arkadaşı da vardır. (Bir önceki savaşta birbirlerine düşman iki ülkeden gelen iki maceracı ve barışçı ruh, 3. Bir ülkede dost olmuşlardır işte. Mesajımız: insanları seviniz.. Düşmanlarınızla kanka olunuz..)

Olaylar Amazon nehri boyunca Brezilya, Kolombiya, Guyana gibi yerlerde geçmektedir. Hatta kahramanımızın Karayip denizinde dolanıp Haiti'ye kadar uzanmışlığı da vardır. Olaylar her ne kadar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra geçiyorsa da (1948-1950 yılları arasında olmalı) çizgi-romanın ayrıntıları (arabaların modelleri, karakterlerin kostümleri, dialoglarda geçen bazı kelimeler) Vietnam savaşı sonrası yaşanan hippilik devrine ait dekor ve düşünce tarzından izler yansıtmaktadır.

Enteresan bir şekilde ağarmış saçları (bunu ancak çizgi-romanda Mr.No'yu görmüş olanlar anlar) ve kolunda çiçek deseni olan yakasız bir gömlekle ortamlarda takılan Mr.No, süper kahraman değil bildiğiniz bıçkın delikanlıdır. Karı-kız peşinde koşarken dayak yediği, bazen mafyayla başını belaya soktuğu görülmüştür. Bir keresinde hapse düşmüş bir diğer macerada da Voodoo büyüsüne karşı mücadele etmek durumunda kalmıştı. Su altında nefes alabilen Timsah adamlarla olan macerası ise fantastik boyutuyla beni çarpmıştı.

"Canına yandığım" ve "Puxa Vida" deyimleri ile piranha denilen etobur balıkların varlığını ben ondan öğrendim.

KIZILMASKE: Türkiye'de Superman'dan sonra esprilere ve karikatürlere en çok konu olan çizgi-roman kahramanı Kızılmaske'dir herhalde.. Lee Falk adlı Amerikalı çizer tarafından yaratılmış ve ilkin gazetelerde bant olarak çizilmeye başlanmıştı. O sıralar takvimler 1936 yılını gösteriyordu. Lee Falk aynı zamanda Sihirbaz Mandrake'nin yaratıcısıdır.

Kızılmaske'nin orijinal adı The Phantom (Fantom=hayalet) olup, çok hızlı hareket etmesi, bir anda ortaya çıkıp bir anda ortadan kaybolabilmesi, kim olduğunun bilinememesi gibi özelliklere yapılan bir vurguyu ifade eder. Türk yayıncı ise bu adı, kahramanın giydiği kostümden hareketle Kızılmaske olarak koymuş. Biz de öyle kabul ettik. Ama şimdi bakınca epey komik kaçıyor yani.. Superman'a da 'Kızılpelerin' diyebilirdik aynı mantıkla..

Kızılmaske, Bengali ormanlarında yaşamaktadır. Asıl adı Kit Walker'dır. Kimselerin yerini bilip bulamadığı Kafatası mağarasında (yoksa Kurukafa mağarası mıydı ya? Orijinali Skullcave) ikamet etmektedir. Babadan oğula devreden Fantom'luk müessesesi 400 yıldır devam etmektedir. Tabii bunu pek az kişi bilir. O yüzden ormandaki yerliler Kızılmaske'yi ölümsüz sanmakta ve hatta ondan 'Ölümsüz Ruh' diye bahsetmektedirler. Adı ormanda bir efsanedir ve bu efsaneyle ilgili olarak yerlilerin uluorta söylediği:
"Fantom on kaplan gücündedir.."
"Fantom herkesle anladığı dilden konuşur.." gibi laflar, yolları ve yılları aşmış, bugün Cem Yılmaz'ın şovlarından Ahmet Yılmaz (Leman'daki Cümbür Cemaat köşesi onundur) karikatürlerine kadar girmiştir. Düşünün artık gerisini... Ve Fantom efsanesinin aldığı boyutları.

Kızılmaske, etrafındaki pigme dostlarıyla takılmaktadır ama aslında bu Pigmeler uşak gibi bir şeydirler. Kızılmaske'nin atının bakımını yaparlar, Kafatası mağarasını çekip çevirirler, arada sırada başları sıkışırsa da Kızılmaske'den yardım isterler. BEYAZ ADAM Kızılmaske, o ilkel zencilere yardım eder, onları korur ve gözetir.. Hatta icabında onları hayatın anlamı ve felsefe konularında bile aydınlatır, bilgilendirir. (Yaa, işte böyle.. Uygar ve üstün beyaz adam; ilkel, cahil ve bazen kötü niyetli siyah adama yardımcı olmaktadır) Bir de ergen dostlar Tomm ve Reks ile, onlara öğretmenlik eden Bayan Tagama vardır çevrede.

Kızılmaske'nin iki adet yüzüğü vardır, iki elinin orta parmaklarına takmıştır onları. Birisine yumruk attığı zaman, bu yüzükler kötü adamın çenesinde asla çıkmayan kurukafa işaretleri bırakmakta, böylece Fantom'la karşılaşmak bahtsızlığına uğramış kötü adamlar ömürleri boyunca damgalı eşek gibi yaşamak cezasıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Ha, bir de Kızılmaske'nin koruyucu mührü vardır. Bazı bölgelere o işareti bırakmışsa, o bölge Kızılmaske'nin koruması altında demektir ve oraya tasallutta bulunacak kötülerin vay halinedir yani... Bazı maceralarda Kızılmaske'nin her iki yüzüğü de kurukafa desenli, bazılarında ise sağ elindeki yüzük kurukafa desenli olsa da sol elindeki yüzük koruyucu mühür amblemlidir.

Yani bu adam bir sol aparkat çıkarsa kötü adamı koruyucu mühürle mi damgalayacak? Bir de merak ederdim yani, aslında kötü olmayan bir adama yanlış anlama neticesi veya kazayla yumruk atacak olsa, boş yere damgalamış olmayacak mı garibanı? Hele de o damganın hiçbir şekilde çıkmadığını düşünecek olursak...

Diana Palmer adında uzatmalı bir sevgilisi vardı. Sonradan evlendiler, ikiz çocukları bile oldu.

Bengali'nin başkenti Mowitan'dır. (İngilizce orijinal metinlerde Mawitan diye geçiyor) Kızılmaske bazen kılık değiştirip buradan uçağa biner ve oraya buraya da uzanır. Yanına sadık kurdu Şeytan'ı da alır ve her seferinde hostesler ona "Bayım, uçağa köpek alamazsınız.." dese de, o hep aynı cevabı verir: "Şeytan, köpek değil kurttur.." Ve hep de mevzuu orada biter. Mesela bir gün de uçağın pilotu gelip "Sen bizimle dalga mı geçiyorsun? Burası hayvanat bahçesi mi lan dingil?" demez. (Bu arada, "Şeytan köpek değil kurttur" cümlesinin metaforunu düşünme işini de size bırakıyorum. Kurtlar ayrıntıda gizlenir, köpek gizlenmez. Şeytan da ayrıntıda gizlidir, o halde Şeytan köpek değil kurttur.. Bu da bir ayrıntı ve işte hem kurt hem Şeytan bu ayrıntı parantezinde buluşmadılar mı?)

Kızılmaske bazen kafası kızınca veya dinlenmek için Eden adasına gider. Bu adada bütün hayvanlar barış ve huzur içinde yaşamakta, aslanlar bile bu yüzden otobur takılmaktadır. Arasıra bu adada Baldy adındaki kel gorille güreş tutan kahramanımız, bazen de Hzzz adlı, mağarada yaşayan ve mantarla beslenen maymunsu bir yaratıkla takılır. Aman efendim ne asude bir mekandır o Eden adası.. Denizde yunuslar falan...

Kızılmaske arasıra Kafatası mağarasında atalarının anı defterlerini okur. Buralardan ekstra maceralar çıkar. Mesela yazar bizi 17. Yüzyılda korsanlarla mücadele eden bilmem kaçıncı Fantom'un maceralarına götürür böylece.

Bengali devlet başkanı Başkan Luaga ve hatta komşu ülke Ivory-Lana devlet başkanı Başkan Goranda, başları sıkışınca Kızılmaske'den yardım istemekten çekinmezler. Hatta, Diana Palmer ile evlendikleri macerada, nikahlarını bu iki devlet başkanı kıyıyordu ormanda.. Diana Palmer'in annesi "Peki bu nikah yasal mı?" diye sorunca, Diana Palmer'in babası "İki devlet başkanının kıydığı nikahtan daha yasal nikah olur mu?" diye cevap vermişti. (Yahu ne dırdırcı, vesveseli karısın. Ele güne rezil ettin bizi kızın düğününde... Damat tarafı artık yıllarca bunu anlatır durur...)

Vay canına..Kızılmaske hakkında anlatılacak ne çok şey varmış? Bunun filmi de yapıldı ama filmde Kızılmaske Bengali diye bir Afrika ülkesinde değil, Bengalla adında bir güney Asya ülkesinde yaşamaktaydı. Dolayısıyla etrafında Pigmeler yoktu, Hintliye benzer sarıklı tipler vardı.

Kızılmaske aslında Afrika'da mı yoksa Asya'da mı yaşamaktadır? Burası biraz tartışmalı. Çevresinde zenciler var diye Afrika diyebilirsiniz. Ama jungle tipi ormanlar Afrika'da yoktur, Asya ve Güney Amerika'da bulunur öyle ambiyans. Öte yandan, Fantom söylencelerine konu olan KAPLAN, Afrika'da bulunmaz. Dolayısıyla bir zenci ve bir kaplanın aynı coğrafyada yer alması zordur.

Bu da bana dokundu yani.. "Etrafında Pigmesi olmayan Fantom, tekerleği olmayan Ferrari'ye benzer.." (Aha bu lafı da ben uydurdum şimdi.. yerseniz, yani..) Öte yandan, Fantom on aslan değil kesinlikle on KAPLAN gücünde olduğuna ve TROPİK ormanlarda seyirttiğine göre, ne yapacağız, nasıl düşüneceğiz şimdi?

KIZILMASKE: Türkiye'de Superman'dan sonra esprilere ve karikatürlere en çok konu olan çizgi-roman kahramanı Kızılmaske'dir herhalde.. Lee Falk adlı Amerikalı çizer tarafından yaratılmış ve ilkin gazetelerde bant olarak çizilmeye başlanmıştı. O sıralar takvimler 1936 yılını gösteriyordu. Lee Falk aynı zamanda Sihirbaz Mandrake'nin yaratıcısıdır.

Kızılmaske'nin orijinal adı The Phantom (Fantom=hayalet) olup, çok hızlı hareket etmesi, bir anda ortaya çıkıp bir anda ortadan kaybolabilmesi, kim olduğunun bilinememesi gibi özelliklere yapılan bir vurguyu ifade eder. Türk yayıncı ise bu adı, kahramanın giydiği kostümden hareketle Kızılmaske olarak koymuş. Biz de öyle kabul ettik. Ama şimdi bakınca epey komik kaçıyor yani.. Superman'a da 'Kızılpelerin' diyebilirdik aynı mantıkla..

Kızılmaske, Bengali ormanlarında yaşamaktadır. Asıl adı Kit Walker'dır. Kimselerin yerini bilip bulamadığı Kafatası mağarasında (yoksa Kurukafa mağarası mıydı ya? Orijinali Skullcave) ikamet etmektedir. Babadan oğula devreden Fantom'luk müessesesi 400 yıldır devam etmektedir. Tabii bunu pek az kişi bilir. O yüzden ormandaki yerliler Kızılmaske'yi ölümsüz sanmakta ve hatta ondan 'Ölümsüz Ruh' diye bahsetmektedirler. Adı ormanda bir efsanedir ve bu efsaneyle ilgili olarak yerlilerin uluorta söylediği:
"Fantom on kaplan gücündedir.."
"Fantom herkesle anladığı dilden konuşur.." gibi laflar, yolları ve yılları aşmış, bugün Cem Yılmaz'ın şovlarından Ahmet Yılmaz (Leman'daki Cümbür Cemaat köşesi onundur) karikatürlerine kadar girmiştir. Düşünün artık gerisini... Ve Fantom efsanesinin aldığı boyutları.

Kızılmaske, etrafındaki pigme dostlarıyla takılmaktadır ama aslında bu Pigmeler uşak gibi bir şeydirler. Kızılmaske'nin atının bakımını yaparlar, Kafatası mağarasını çekip çevirirler, arada sırada başları sıkışırsa da Kızılmaske'den yardım isterler. BEYAZ ADAM Kızılmaske, o ilkel zencilere yardım eder, onları korur ve gözetir.. Hatta icabında onları hayatın anlamı ve felsefe konularında bile aydınlatır, bilgilendirir. (Yaa, işte böyle.. Uygar ve üstün beyaz adam; ilkel, cahil ve bazen kötü niyetli siyah adama yardımcı olmaktadır) Bir de ergen dostlar Tomm ve Reks ile, onlara öğretmenlik eden Bayan Tagama vardır çevrede.

Kızılmaske'nin iki adet yüzüğü vardır, iki elinin orta parmaklarına takmıştır onları. Birisine yumruk attığı zaman, bu yüzükler kötü adamın çenesinde asla çıkmayan kurukafa işaretleri bırakmakta, böylece Fantom'la karşılaşmak bahtsızlığına uğramış kötü adamlar ömürleri boyunca damgalı eşek gibi yaşamak cezasıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Ha, bir de Kızılmaske'nin koruyucu mührü vardır. Bazı bölgelere o işareti bırakmışsa, o bölge Kızılmaske'nin koruması altında demektir ve oraya tasallutta bulunacak kötülerin vay halinedir yani... Bazı maceralarda Kızılmaske'nin her iki yüzüğü de kurukafa desenli, bazılarında ise sağ elindeki yüzük kurukafa desenli olsa da sol elindeki yüzük koruyucu mühür amblemlidir.

Yani bu adam bir sol aparkat çıkarsa kötü adamı koruyucu mühürle mi damgalayacak? Bir de merak ederdim yani, aslında kötü olmayan bir adama yanlış anlama neticesi veya kazayla yumruk atacak olsa, boş yere damgalamış olmayacak mı garibanı? Hele de o damganın hiçbir şekilde çıkmadığını düşünecek olursak...

Diana Palmer adında uzatmalı bir sevgilisi vardı. Sonradan evlendiler, ikiz çocukları bile oldu.

Bengali'nin başkenti Mowitan'dır. (İngilizce orijinal metinlerde Mawitan diye geçiyor) Kızılmaske bazen kılık değiştirip buradan uçağa biner ve oraya buraya da uzanır. Yanına sadık kurdu Şeytan'ı da alır ve her seferinde hostesler ona "Bayım, uçağa köpek alamazsınız.." dese de, o hep aynı cevabı verir: "Şeytan, köpek değil kurttur.." Ve hep de mevzuu orada biter. Mesela bir gün de uçağın pilotu gelip "Sen bizimle dalga mı geçiyorsun? Burası hayvanat bahçesi mi lan dingil?" demez. (Bu arada, "Şeytan köpek değil kurttur" cümlesinin metaforunu düşünme işini de size bırakıyorum. Kurtlar ayrıntıda gizlenir, köpek gizlenmez. Şeytan da ayrıntıda gizlidir, o halde Şeytan köpek değil kurttur.. Bu da bir ayrıntı ve işte hem kurt hem Şeytan bu ayrıntı parantezinde buluşmadılar mı?)

Kızılmaske bazen kafası kızınca veya dinlenmek için Eden adasına gider. Bu adada bütün hayvanlar barış ve huzur içinde yaşamakta, aslanlar bile bu yüzden otobur takılmaktadır. Arasıra bu adada Baldy adındaki kel gorille güreş tutan kahramanımız, bazen de Hzzz adlı, mağarada yaşayan ve mantarla beslenen maymunsu bir yaratıkla takılır. Aman efendim ne asude bir mekandır o Eden adası.. Denizde yunuslar falan...

Kızılmaske arasıra Kafatası mağarasında atalarının anı defterlerini okur. Buralardan ekstra maceralar çıkar. Mesela yazar bizi 17. Yüzyılda korsanlarla mücadele eden bilmem kaçıncı Fantom'un maceralarına götürür böylece.

Bengali devlet başkanı Başkan Luaga ve hatta komşu ülke Ivory-Lana devlet başkanı Başkan Goranda, başları sıkışınca Kızılmaske'den yardım istemekten çekinmezler. Hatta, Diana Palmer ile evlendikleri macerada, nikahlarını bu iki devlet başkanı kıyıyordu ormanda.. Diana Palmer'in annesi "Peki bu nikah yasal mı?" diye sorunca, Diana Palmer'in babası "İki devlet başkanının kıydığı nikahtan daha yasal nikah olur mu?" diye cevap vermişti. (Yahu ne dırdırcı, vesveseli karısın. Ele güne rezil ettin bizi kızın düğününde... Damat tarafı artık yıllarca bunu anlatır durur...)

Vay canına..Kızılmaske hakkında anlatılacak ne çok şey varmış? Bunun filmi de yapıldı ama filmde Kızılmaske Bengali diye bir Afrika ülkesinde değil, Bengalla adında bir güney Asya ülkesinde yaşamaktaydı. Dolayısıyla etrafında Pigmeler yoktu, Hintliye benzer sarıklı tipler vardı.

Kızılmaske aslında Afrika'da mı yoksa Asya'da mı yaşamaktadır? Burası biraz tartışmalı. Çevresinde zenciler var diye Afrika diyebilirsiniz. Ama jungle tipi ormanlar Afrika'da yoktur, Asya ve Güney Amerika'da bulunur öyle ambiyans. Öte yandan, Fantom söylencelerine konu olan KAPLAN, Afrika'da bulunmaz. Dolayısıyla bir zenci ve bir kaplanın aynı coğrafyada yer alması zordur.

Bu da bana dokundu yani.. "Etrafında Pigmesi olmayan Fantom, tekerleği olmayan Ferrari'ye benzer.." (Aha bu lafı da ben uydurdum şimdi.. yerseniz, yani..) Öte yandan, Fantom on aslan değil kesinlikle on KAPLAN gücünde olduğuna ve TROPİK ormanlarda seyirttiğine göre, ne yapacağız, nasıl düşüneceğiz şimdi?
 
Geri
Üst