Çarpıcı analiz ! Dikkat! Bir darbe önleniyor !

ße YouRSeLF

New member
Katılım
27 Tem 2007
Mesajlar
2,161
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
GezeGenine DuyaЯsız KaLma...
‘Gece Korkut’ Erdoğan’a pusu mu?

Dede Korkut kendini Oğuz kökenli sayanların bilge atası... Ne yaptık ettik, bir sabaha doğru ulusalcı-seçkinci mütegallibenin müzelik 'kurşun sıkan' kalem ehlini 'Gece Korkut' olarak kahraman mertebesine yükselttik!

En büyük 'aferin' kime? 'Parti kapatmak yetmez, hukuk yetmez' diyerek her türlü toplum suçu işlemeye çağrı yapabildiği için artık -aydın niteliğinden öte- yasal yükümlülükten düşüp düşmediği tartışmalı bir pir-i fâni... Ateş olsa cirmi kadar yer yakamaz!

Onu sabahın köründe gözaltına aldıran irade herhalde bir Gece Korkut, bir 'ulusalcı kahramanlar piri' yaratmak kastıyla hareket etmemiştir. Bunu kast eyleseydi, en büyük 'aferin' o iradenin sahibine düşerdi: 'Harikasın... Sen bu hünerle değil yaşlı bir gazeteciyi, katıksız bir bunağı bile efsane yapabilirsin?'

Özellikle Erdoğan'a yönelik olarak -kendi çevresinde konuşlanmış bulunanlardan bazı unsurların da katıldığı- bir tezgâh söz konusu değilse, sudan bahanelerle parti kapatma dalaletine yakın vahamette bir araştırma-soruşturma fiyaskosu ile karşı karşıyayız. Tamam; birilerinin çoklu kuşatma ile Erdoğan'ı tasfiye etmek üzere eşzamanlı olarak çeşitli düğmelere bastığı yolundaki 'zuhurat okuma' deneylerinin külliyen 'komplo teorisi' sayalım.

Tamam; gecenin bir saatinde gazetecinin birisine telefon açıp 'Çok kötü şeyler olacak' denildikten sonra -daha kargalar hayvan tersine konmadan- yaşlı bir 'kurşun sıkan' kalem ehlinin gözaltına alınmasına tesadüf diyelim. Tamam; hatta bu fısıldama sayesinde esasen Erdoğan'a yönelik sinsi bir tezgâhın varlığına ilişkin şüphe uyandırmak ve kafa karıştırmak için gazetecinin kullanılmak istendiğini dahi düşünelim. Nereye kadar? Gece Korkut hazretleri tutuklama isteğiyle mahkemeye dahi sevk edilmeden serbest bırakılana kadar...

O saatten sonra insanın 'komplo inkâr ettirici' bütün damarları kurumaz mı? O saatten sonra, geri dönüp de yaşlı 'kurşun sıkan' kalem ehlinin gözaltına alınmasına karar veren iradenin arkasındaki kara karınca yuvalarını bile görüp sorgulama ihtiyacı duymaz mısınız?

O saatten sonra artık, hukuka inanmadığını ilan etmiş cezai ehliyeti tartışmalı birini Gece Korkut hazretleri mertebesine yükselten gözaltına alma ve salıverme sürecini makul bir adli tasarruf ve hukuki bir zorunluluk olarak sayabilir misiniz? Ortada katıksız bir fiyasko vardır!

Bu Gece Korkut fiyaskosundan itibaren 'Ergenekon operasyonu', hukuk devleti ülküsüne samimiyetle inananlar için anlamlı çıkmaya yüz tutacaktır. Kovuşturanlarca 'çok büyük' diye yansıtılan bir operasyon böylece kendi kendisini kilitlediği için artık 'kirli derinlere yönelik ciddi temizlik harekâtı' olarak görülemeyecektir. Zira süreçteki sızıntılardan ve Gece Korkut faslından ölçebildiğimiz 'suç kanıtlama yeteneği' ümit verici değil.

Ayrıca bu saatten sonra; -birbirleriyle çelişik görünebilecek kadar karmaşık azmettirici ve tetikçiler güruhu tarafından- bizatihi 'Erdoğan'ın şahsına yönelik tezgâh' ihtimali kolayca yabana atılamayacaktır. Öyle bir hengâme ki bu, dost ile düşman feci şekilde birbirine karışmış gidiyor. Allah sonumuzu hayreylesin
.



Ömer Lütfi Mete - BUGÜN
 


Türkiye, Baasçı bir darbe organizasyonunu tasfiye ediyor. Ergenekon soruşturması, Baas modelinde silahlı bir kalkışma ve hükümet darbesi teşebbüsünü deşifre edip, akamete uğratıyor.

Tehdit bizim AK Partililiğimize, CHP'liliğimize, MHP'liliğimize yönelik değil. Tehdit hepimizin varlığını, ülkenin sahip olduğu her şeyi hedef alıyor. Hedef bizim laik yaşam biçimimiz veya muhafazakâr değerlerimiz değil, devletin ve milletin varlığı.

Ergenekon soruşturmasını, AK Parti iddianamesinin rövanşı olarak görenlerin ve soruşturma sürecine siyasî tepkilerini koyanların bir değil bin kere daha düşünmesi şart. Karşı karşıya gelenler siyasî kamplar değil; tersine birileri iktidar projelerini yürütürken siyasî kırgınlıkları ve karşıtlıkları da malzeme olarak kullanıyor.

Hafızalarımızı tazeleyelim.

Baasçılık, ortak paydası seçkincilik ve öncülük olan aydın-subay ittifakının iktidarıdır. Cuntalaşma ile sağlanan biraz silah, biraz sosyalist ideoloji, biraz anti emperyalizm ve bol miktarda seçkincilik ile harmanlanan dikta yönetimi Baasçılığın sığ ve basit dünyasını anlatır. Türkiye'de 27 Mayıs darbesi bu modele uygun olarak yapılmış ve Mısır baasçılığı örnek alınmıştır. Akamete uğrayan ve tarihe "9 Mart Cuntası" olarak geçen darbe teşebbüsü de Baasçı bir deneme idi. 37 yıl öncesine ait bu darbe teşebbüsünün en faal ismi, önceki gün gözaltına alınan İlhan Selçuk'tu.

Baasçılık bir azınlık diktasını savunmaktır. Gerçekte sosyalizmle değil faşizmle akrabadır. Türkiye'de 1960'lı yılların sonunda başlayan ve 70'li yılları da kapsayan öğrenci hareketlerini başlatan, bu Baasçı iktidar arayışıdır. Yön Dergisi etrafında temsil edilen Millî Demokratik Devrim stratejisi, yani "ilerici asker-sivil ittifakı"nın öncü sosyalizmi ile gerçekleşecek "sosyalist askerî devrim" Baasçılığın özetidir. 9 Mart darbe teşebbüsünün hemen öncesine tesadüf eden ve aniden tırmanan şiddet olayları (banka soygunları, Amerikan askerlerinin kaçırılması, ODTÜ olayları gibi silahlı kitlesel şiddet) bu darbenin ön hazırlığı idi. 12 Martçıların, sol ideolojiye uyguladığı şiddet, Baasçılığın yenik düşmesi yüzündendir.

Bazı ayrıntılara dikkate edelim. Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması ve Danıştay saldırısının, darbe zemini oluşturmak için girişilen eylemler olduğu artık ortada. Doğu Perinçek'in sorgusu sürerken avukatı aracılığıyla verdiği yazılı beyanatta "Özel Kuvvetler"i savunmaya girişmesi, organizasyonun çapı hakkında bir fikir veriyor. Hazırlıkların, tıpkı 9 Mart Cuntası gibi rejim değiştirmeye yönelik bir teşebbüs olduğu şüphesi ağırlık kazanıyor.

Karşı karşıya olduğumuz tehlikenin ne kadar büyük olduğunu, bu darbe teşebbüsünün tarih dışılığı gösteriyor. Soğuk Savaş'ın bitmesi, dünyanın farklı bir kisveye bürünmesi ile bu ve benzeri darbelerin şartları, artık ilkel kabile toplumlarında bile kalmadı. Bizde ise, özel şartlar yüzünden devlet içinde bazı gayri meşru iktidar alanları yaşamaya devam etti. Şimdi, bu güçler son bir hamle ile tasfiye edilmelerini engellemek üzere bir intihar eylemine girişiyorlar. Bütün şartlar karşılarında olduğu için, akıl ve mantık dışı bir cinnet halinde bulunuyorlar. Kısaca kan dökmeye hazırlanıyorlar.

Suriye'de Hafız Esad'ın Baasçılığı, nüfusun % 15'ini teşkil eden mezhep azınlığına dayanıyordu. Türk Baasçılığının mezhep renginin, sadece kitlesel destek arayışından ibaret olduğunu, bu mezhebe mensup olanların da unutmaması lâzım.

Teşebbüs tarih dışı. Gözünü iktidar hırsı bürümüş delilerin marifeti. Tehlike bu yüzden büyük. Ve bu yüzden demokrasinin şeffaflığına ve hukuka daha fazla ihtiyacımız var. Hepimiz Ergenekon soruşturmasını yürütenlere destek olmakla mükellefiz.





Mümtazer Türköne'nin yorumu...
 
geçenlerde türkiye ile ilgili bir kronoloji geçti elime... türkiyedeki önemli siyasi olaylardı konu... en çok dikkatimi çeken şu sıralama oldu... sol parti hükümeti, sağ parti hükümeti, 2. defa sağ parti hükümeti kurulduktan sonra darbe... sonra yine sol parti hükümeti, sağ parti hükümeti, yine 2. defa sağ parti hükümeti ve darbe... şimdi sol oldu sağ oldu tekrar sağ hükümet var ama inş. darbe olmaz...
 
Siyaset ve Politika bolumu genel baslıgı altında gunluk konu acma limiti 2'dir.Konu lımıtını asan kullanıcılar uyarılır.Konular acılıs saati sırasına gore aynı icerikte konu var ise birlestirilir veya silinir.

bilincsizc
bugün açmış olduğunuz konular



http://www.hackhell.com/showthread.php?t=402408 ve http://www.hackhell.com/showthread.php?t=402409 linkli konular birleştirilmiştir

günlük konu limiti hakkında daha dikkatli olursanız seviniriz
 
Geri
Üst