..єЯDєM..
Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
- Katılım
- 20 Nis 2006
- Mesajlar
- 13,704
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 41
Sevgili Beşiktaşlılar, Karakartallar, Kardeşler, Siyah-Beyaz Spor Kamuoyu
Tribün değerlerinin günbegün yozlaştığından dem vuran tespitler yumağı çığ gibi büyürken, arma sadakatinin kombine sahibi olmak noktasına indirgendiğinden dem vurulurken, bize karşılıksız sevdaların çok eskide kalan siyah-beyaz filmlerin gözyaşlarında eridiği anlatılırken ses tellerimizi değil yüreklerimizi titreten o çığlıkla verelim cevabımızı: Ben bir Beşiktalıyım, ne mutlu bana.
Beşiktaşlı olmanın anlamını düşünerek değil yaşayarak camiamıza bir davette bulunmak arzusundayız. Sevdamızın gururu, kerameti kendinden menkul spor yazarlarının sporcularımıza verdiği maç sonu puanlarıyla ölçülebilir mi? Formamızı giydiği, armamızı öptüğü için şeref duyduğumuz sporcularımızın sayısı, yabancı kontenjanlarıyla, ülkemizin değişen insan kalitesiyle gitgide azalırken bu nadir değerleri el üstünde tutmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Şampiyonluklar gelir, şampiyonluklar geçer. Maçlar kazanılır, sevinç şarkıları söylenir. Fakat gerçek bir Beşiktaşlının armamızı öperken gözlerinde filizlenen ışığın kıymeti hiçbiriyle ölçülemez.
Büyük Beşiktaş Taraftarı,
İşte bu yüce bilinçle dar zamanlar geçirdiğini düşündüğümüz, sıkıntılar ve şanssızlıklarla boğuşan hele kökten Beşiktaşlı kardeşlerimize sahip çıkma vaktidir. Beşiktaş’ın çocuğu diye bağrımıza bastığımız “elimizde büyümüş” evlatlarımızı kurda kuşa yem etmek bize yakışmaz. Utanç duyulacak bir hatayla formamızı kirletmeyen ancak sportif olarak beklentilerimizi karşılamaktan uzak oyuncularımıza karşı tutumumuz onu (onları) yuhlamak olmaz, olamaz.
Evlatlarımıza sahip çıkma günüdür. Beşiktaşlı olmanın haklı gururu, Çarşı’nın Baba Hakkı’dan öğrendiği ahlak bunu gerektirir. Bu ahlaka aykırı tutumu gerektiği biçimde uyarmak her Beşiktaşlının görevidir, kendi evlatlarımızı kendi dişlerimizle çiğnemek Beşiktaşlının tutumu olamaz. Beşiktaş Çarşısının her neferi de bu çirkin durumu kendi tribün konumu ve gücü ölçüsünde engellemek zorundadır. Oyuncularımızı ıslıklamayalım. Sendeleyene omuz verelim ki büyüsün umudumuzun fidanı.
Tribün değerlerinin günbegün yozlaştığından dem vuran tespitler yumağı çığ gibi büyürken, arma sadakatinin kombine sahibi olmak noktasına indirgendiğinden dem vurulurken, bize karşılıksız sevdaların çok eskide kalan siyah-beyaz filmlerin gözyaşlarında eridiği anlatılırken ses tellerimizi değil yüreklerimizi titreten o çığlıkla verelim cevabımızı: Ben bir Beşiktalıyım, ne mutlu bana.
Beşiktaşlı olmanın anlamını düşünerek değil yaşayarak camiamıza bir davette bulunmak arzusundayız. Sevdamızın gururu, kerameti kendinden menkul spor yazarlarının sporcularımıza verdiği maç sonu puanlarıyla ölçülebilir mi? Formamızı giydiği, armamızı öptüğü için şeref duyduğumuz sporcularımızın sayısı, yabancı kontenjanlarıyla, ülkemizin değişen insan kalitesiyle gitgide azalırken bu nadir değerleri el üstünde tutmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Şampiyonluklar gelir, şampiyonluklar geçer. Maçlar kazanılır, sevinç şarkıları söylenir. Fakat gerçek bir Beşiktaşlının armamızı öperken gözlerinde filizlenen ışığın kıymeti hiçbiriyle ölçülemez.
Büyük Beşiktaş Taraftarı,
İşte bu yüce bilinçle dar zamanlar geçirdiğini düşündüğümüz, sıkıntılar ve şanssızlıklarla boğuşan hele kökten Beşiktaşlı kardeşlerimize sahip çıkma vaktidir. Beşiktaş’ın çocuğu diye bağrımıza bastığımız “elimizde büyümüş” evlatlarımızı kurda kuşa yem etmek bize yakışmaz. Utanç duyulacak bir hatayla formamızı kirletmeyen ancak sportif olarak beklentilerimizi karşılamaktan uzak oyuncularımıza karşı tutumumuz onu (onları) yuhlamak olmaz, olamaz.
Evlatlarımıza sahip çıkma günüdür. Beşiktaşlı olmanın haklı gururu, Çarşı’nın Baba Hakkı’dan öğrendiği ahlak bunu gerektirir. Bu ahlaka aykırı tutumu gerektiği biçimde uyarmak her Beşiktaşlının görevidir, kendi evlatlarımızı kendi dişlerimizle çiğnemek Beşiktaşlının tutumu olamaz. Beşiktaş Çarşısının her neferi de bu çirkin durumu kendi tribün konumu ve gücü ölçüsünde engellemek zorundadır. Oyuncularımızı ıslıklamayalım. Sendeleyene omuz verelim ki büyüsün umudumuzun fidanı.
Haber1903