Çanakkale Cephesi

rapcoliq

New member
Katılım
6 Ocak 2007
Mesajlar
41
Reaction score
0
Puanları
0
yha arkadaşlar bana çanakkale cephesiyle ilgili bilgiler lasım çok lasım biras usun olursa çoooooooooooooqq sefinirim lütfen yrdmcı olun yhaa:(:(:(:(:(:(
 
Dostum ßilmem ßilir misin..Bi site war..Adı "Google"..

Sade yapısıyla etkili sonuçlar veren arama motoru. Hesap makinesi, grafik arama, araç çubuğu gibi hizmetler sunmakta..:D
 
oraya baktım heralde o kadarda değil yhane orda çanakkale zaferi yasıo çanakkalae cephesiyle aynı olmadıı için dostum annaya biliomusun
 
hmm anlıyorum..Ama ne kadar Düzgün bi cümle ile yazarsan o kadar düzgün bir sonuç alırsın bunu unutma:D
 
bn yannış cümleler mi yasıorum annayablm anlıyo sn annamıosan o snn sorunun

yha arkadaşlar bakıpda geçmeyn sisde bişiler bulun ltfn yha arkadaşlık bugünler içindr.Ltfnnn:(
 
İÇİNDEKİLER

1. Çanakkale Cephesi’nin Açılış Nedenleri ve Savaşın Seyri…………………….……………………2

2. Savaşın Dünyadaki Etkileri ve Sonuçları………………………………………………3

3. Savaşın Türk Tarihi Açısından Sonuçları ve Türk Tarihi’ndeki Yeri……………………………………..5


A. “Çanakkale, İstiklal Savaşımıza Başlangıç Oldu”……………….. …….…………………………..7

B. Mustafa Kemal’in Bir Lider Olarak Ortaya Çıkışı………………… ……………………………….8

SONUÇ…… ………………………………………...10

KAYNAKÇA:…………..............................................11















1. ÇANAKKALE CEPHESİ’NİN AÇILIŞ NEDENLERİ
VE SAVAŞIN SEYRİ
“Çanakkale Savaşları, I. Dünya Savaşı içinde ayrı bir özelliği olan, tarihin
kaderini değiştiren, yaşamak hakkına şerefi ile ulaşan bir milletin, her şeyden önce
kahramanlık destanıdır. İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede
cereyan eden muharebeler, Türkler için Dünya Savaşı’nın en büyük olayı oldu.”

Bugüne dek yerli ya da yabancı yazarlarla, resmi kuruluşların yayımladıkları
eserlerde, cephenin açılış nedenleri, kendi değer yargılarına göre açıklanmıştır.

Bunlardan İngiliz resmi harp tarihinde bu konuda özetle şöyle denmektedir:
“Düşmana karşı üstünlüğü ele geçirmek için Rusya’nın sonsuz insan gücünden
yararlanmak gerekiyordu. Bunun için donatım, silah, cephane ve mali yardıma ihtiyaç
vardı. Boğazlar açılmadıkça Rusya’ya gerekli yardım sağlanamayacak ve büyük askeri
gücü olan Almanya’ya yıkabilecek gerçek biçimde işbirliği yapmak olanağı
bulunmayacaktı. Bu harekatın başarılı sonuçlanması durumunda, elde edilebilecek
siyasi sonuçlar çok değerliydi. Mısır tehlikesi ortadan kalkacak, Balkanlar’ın “Üçlü
Anlaşma”ya katılması sağlanacak, Arapların çekingen durumlarına ve İtalyanların
kuşkusuna son verilecekti. Boğazların açılması ayrıca ekonomik yararlar sağlayacaktı
Rusya’nın yiyecek ve yem depoları Akdeniz’de boşalacak, Batı Devletleri’ni korkutan
yiyecek sorunu çözülecekti. Rusya’nın mali durumu düzelecek, ayraca Akdeniz
limanlarında biriken 350.000 tonluk 120 parça ticaret gemisi kurtarılarak, “Üçlü
Anlaşma” bunlardan yararlanma olanağını bulacaktı.”

Osmanlı Başkomutanlığı’nca ise, bu cephenin açılış nedenleri şöyle
saptanıyordu:
1. Ruslara cephane ve öteki araç ve gereçleri ithal için yolu açmak,
2. Avrupa ile Asya arasındaki Osmanlı ulaşımını keserek sonuçlarından
yararlanmak,
3. İstanbul dolaylarından öteki harekat alanlarına asker gönderilmesine engel
olmak,
4. Tarafsız Balkan Devletleri’ni “Üçlü Anlaşma”ya katılmak zorunda bırakmak.

Bu gibi sebeplerle 1915 yılında İngiliz ve Fransız donanmaları taarruza geçtiler.
Önce Şubat 1915’te Çanakkale’nin dış tabyaları topa tutuldu. Ayrıca karaya asker
çıkardılar. 18 Mart 1915’te boğazı zorla geçmeye çalışan İngiliz-Fransız ortak
donanması Nusrat Mayın Gemisi’nin döktüğü mayınlar ve topçu ateşi ile 7 zırhlısını
kaybetmiş, 18 Mart akşamı bu 7 gemi Çanakkale Boğazı’nın sularına gömülmüştü.
Çanakkale Savaşı’nın tarihe deniz savaşı olarak geçen kısmı bu suretle kapanmıştır.
Yıllar sonra büyük İngiliz devlet adamı Churchill, “Bize I. Dünya Savaşı boyunca
Nusrat’ ın yaptığını kimse yapmadı.” Diyerek, Türk tarihinin bu harika gemisini ne
büyük iş yaptığını anlamlı bir şekilde dile getirmiştir.

İtilaf Devletleri’nin bu başarısızlığı bütün dünyada yankılar yapmıştır. Bu defa
İtilaf Devletleri Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek Boğazlara hakim olmak için
boğazın her iki yakasına çıkarma yapmayı düşündüler. Bu düşünce doğrultusunda 25
Nisan 1915’te müttefikler Gelibolu Yarımadası’nın güney kısmına ve Kum kale
kıyılarına asker çıkardılar. Bundan böyle Çanakkale Muharebeleri’nin kara savaşı kısmı
başlamıştır. Bu ikinci kısımda meydana gelen çarpışmaların kilit ismi genç Tümen
Komutanı Mustafa Kemal’dir. Çok çetin ve inatçı bir direniş gücü ile yapılan savunma,
düşmana ilerleme imkanı tanımamıştır. 25 Nisan 1915’ten itibaren gelişmeye başlayan
düşman harekatına karşı Mustafa Kemal, bu defa 100.000 kişilik Kitchner ordusu
karşısında Conkbayırı’ nda ve Kireçtepe’ de kazandığı zaferle düşman ordusunu
yenmiştir. Düşman bütünü ile Anafartalar’ da uğradığı başarısızlık üzerine geri
çekilmeye mecbur kalmıştır. Gelibolu Yarımadası’nı 9 Ocak 1916’da tamamen
boşaltmıştır. Böylece Çanakkale Savaşları emsalsiz bir zafer olarak tarihe geçmiştir.

Çanakkale Muharebeleri denizde ve karada olmak üzere yaklaşık 1 yıl devam
etmiştir. Çok şiddetli çarpışmalar olmuştur. 1 yıl boyunca büyük bir donanma ve
400.000’den fazla askeri Gelibolu Yarımadası’nda tutmak ve yüz binlerce de kayıp
vermek zorunda kalmışlardır. Sonuçta da plan hedefine ulaşamamıştır. Boğaz
geçilememiştir. Türkler kan ve canları pahasına büyük bir zafer kazanmışlardır.
Çanakkale Zaferi Osmanlı’nın son zaferi olmuştur. Buna rağmen batılıların yanlış
değerlendirmeleri vardır. Ancak değerlendirmelerden sadece bir tanesi doğru olup, tüm
gerçeği şöyle özetlemektedir:

“Çanakkale Harekatı’nın baş mimarı ve sonuna kadar inat eden kişi olan
Churchill ve diğer yöneticiler Türkiye’nin güç kapasitesini küçümsemişlerdir.
Sanılmıştır ki Balkan Devletleri’ne yenilen Osmanlı, sınırlı bir cezalandırma
harekatı ile inat etmekten vazgeçerek teslim olacak ve böylece en kısa yoldan en
büyük kazançlar elde edilecektir.”

Bundan o kadar çok emindiler ki bu itibarla, daha savaşın ilk aylarında ‘Boğaz
geçildikten sonra izlenecek siyaset’ konusunda uzun raporlar ve planlar bile
hazırlamışlardır.

Ne var ki bu plan ve hesaplar yapılırken Türk Milleti’nin sarsılmaz imanı, vatan
ve istiklal aşkı, Mehmetçiğin eşsiz itaat ve kahramanlığı terazinin kefesine konmamıştı.
Bu nedenledir ki büyük kuvvet üstünlüğüne güvenen mağrur müttefikler, iki safha
halinde oluşan Çanakkale Seferi’nde inatla ve şiddetle sürdürdükleri bütün girişimlerde
bu gafletlerinin cezasını ağır bir yenilginin elem verici acılarıyla ödemekten
kurtulamamıştır.

2. SAVAŞIN DÜNYADAKİ ETKİLERİ VE SONUÇLARI

Dünya tarihinde Birinci Dünya Savaşı’nın akışına çeşitli yönler vermiş, birçok
milletlerde çeşitli olaylar yaratmış olan Çanakkale Zaferi’nin siyasal sonuçları
şunlardır:

• Birinci Cihan Savaşı’nın iki yıl uzamasına, İtilaf Devletleri’nin çok güç
durumlara düşmesine, Cihan Savaşı’ndan galip çıkmış olmalarına rağmen çok bitkin bir
halde kalmalarına sebebiyet vermiştir.

Versay Antlaşması’nı Osmanlı delegelerine dikte ettiren, o zamanın Fransız
Başvekili delegelerimize şunları söylemiştir: “Çok önemli bir deniz yolunu kapatmakla
siz Batılı müttefiklerin Rusya ve Romanya ile olan bağlantısını kesmiş oldunuz.
Harbin en az iki sene uzamasına ve Rusya’nın yenilmesine sebep oldunuz ve
müttefiklerin zaferini geciktirdiniz…”

Bir de Lloyd George’ nin savaştan sonra yaptığı bir konuşmasında: “Bu
muharebe Karadeniz’e serbest geçiş, bizim için hayati bir sorundur. Halbuki bizi bu
harekete bırakmadılar ve bu yüzden savaş en azından iki yıl daha uzadı.” Demekle
yukarıdaki görüşü doğrulamış olmaktadır.

• “Çanakkale Zaferi’nin en önemli sonuçlarından biri de Rusya’da yaşandı.
Müttefiklerinden yardım alamayan Çarlık yıkıldı ve 1917 yılında Rusya’da Bolşevik
İhtilali gerçekleşti. Çarlığın yıkılmasının ardından yeni yönetim savaştan çekildi ve
aynı yıl Brest-Litovsk Antlaşması imzalandı. 15 Aralık’ta imzalanan bu antlaşma
Ruslarla savaşı sona erdirdi. Rusların savaştan çekilmesi savaşın kaderi üzerinde büyük
bir etki yaratmadı. Zira savaştan ayrılırken çok daha güçlü, imkanları çok daha fazla bir
devlet, A.B.D. savaşa giriyordu. Ancak Ruslarla mütareke imzalanmasının ve Brest-
Litovsk Antlaşması’nın Türkiye açısından en önemli sonucu Rus işgalinde bulunan
Doğu illerimizin kurtarılması oldu.”

• Çanakkale Muharebe alanında İngiliz ve Fransız Devletleri ile
sömürgelerinden alınan büyük sayıda kara ve deniz kuvvetlerinin bağlanması, Alman
Batı Cephesi’ndeki İtilaf Devletleri’nin baskısını zayıflatmış, böylece Almanya’ya
azımsanmayacak oranda maddi ve manevi yardım sağlanmıştır.

• Birleşik Filonun Boğazda uğradığı yenilgi, İngiltere ve Fransa’nın prestijlerini
sarsmış ve özellikle İngilizlerin “Denizlerdeki tartışılmaz üstünlüğü imajını ortadan
kaldırmıştır”. Bu da onların sömürgelerindeki bağımsızlık ve özgürlük akımlarının
dogmasına ve dolayısıyla dünya siyasi haritasını değiştiren bazı gelişmelere sebep
olmuştur. Yani Çarlık Rusya yıkılırken, ülkesinde güneş batmayan Büyük Britanya
İmparatorluğu’nda da ilk yarayı açmış oluyordu. Böylece sömürgeciliğin çöküşü de
hızlandırılmıştı.

• Çanakkale Savaşları Avustralya ve Yeni Zelandalıların milli bilinçlerinin
oluşmasına etken olduğu gibi, savaş sırasında ve sonrasında bu ülke vatandaşları ve
hükümetleri ile dostlukların ortaya çıkmasını sağlamıştır.

• “Bu savaşların bir diğer önemi ise, henüz savaşa katılmamış olan Balkan
Devletleri üzerinde yaptığı etkidir. Balkan Devletleri’nin tutumu, Rusya’nın üzerinde
hassasiyetle durduğu bir konuydu. Çanakkale Zaferimiz üzerine henüz tarafsız
durumda bulunan Bulgaristan, Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa katılmıştır.
Çanakkale Muharebeleri’nin durumunu ve müttefiklerin başarısızlığını gören
Bulgaristan, 1915 Ağustos başından itibaren Merkezi Devletler ile müzakerelere girdi. 6
Eylül 1915’te Almanya ve Avusturya-Macaristan ile anlaşma imzalayıp 35 gün içinde
de savaşa katılmayı kabul etti. Bulgaristan’ın bu kararında Kitchner’ in Ağustos
saldırılarının başarısızlığı büyük rol oynamıştır.”

• Çanakkale Harekatı Türk devletinden pay almak isteyen İtalya’nın harbe
katılmasını çabuklaştırmıştır. Buna karşılık Yunanistan ve Romanya’nın bir süre daha
tarafsız kalmasına sebep olmuştur.

• Avrupa iki ideolojik topluma ayrılmış ve bugünkü bloklaşmanın ilk temeli
atılmıştır
.
• Dönemin en güçlü ülkeleri İngiltere ve Fransa’ya bağlı donanma ve orduların
Çanakkale’ de Türkler tarafından durduruluşu İngiliz ve Fransız İmparatorlukları’nın
çöküşüne varan ilk gelişmeleri oluşturur. Asya ve Afrika’daki milliyetçi akımlar ve
bağımsızlık hareketleri Çanakkale’de elde edilen başarılardan etkilenecektir.

• A.B.D. Dış Politika Enstitüsü’nün 1930 yılı yayınından elde edilen bilgilerden
anlaşıldığına göre de, “kimse pek farkında değildi ama, Boğazlar kapatılmasaydı,
Amerika belki savaşa girmeyecek ve bu kadar can ve mal kaybına
uğranılmayacaktı.”

• Bu savaşlarda iki tarafın da 200 biner kişiden fazla kayba uğradığı bir gerçektir.
Nüfus oranı dikkate alınırsa, Türk tarafının bu zayiattan daha büyük acı çektiği
kuşkusuzdur.

• Boğazların kapatılıp, I. Dünya Savaşı sonuna kadara da açılmayışı, dünya
ticaretini de olumsuz yönde etkilemiştir. Boğazların kapatılmasıyla Karadeniz’de
mahsur kalan çeşitli devletlere ait ticaret gemilerinin sayısı ve toplam tonajına
bakıldığında bunu açık bir şekilde görebiliyoruz:

Müttefikler Tarafsız Almanya ve Avusturya-Macaristan

İngiltere :8 Yunanistan :12 Almanya :6
Rusya :61 Romanya :10 Avusturya-Macaristan :11
Fransa :4 Danimarka :1
Belçika :5 İsveç :2
İtalya :7 Hollanda :1

TOPLAM :85 :27 :17

Genel toplam 129. Bu 129 ticaret gemisinin toplam tonajı ise 350.000’dir.

3. SAVAŞIN TÜRK TARİHİ AÇISINDAN SONUÇLARI VE
TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ

Sadece müttefiklerin yenilgisiyle kalmayıp dünyada birçok etki ve yankı yapan
bu savaşın Türk tarihindeki sonuçları ise şöyledir:

• Tarihin destanlaşan olayları arasında özel bir yer almış bulunan Çanakkale
Zaferi; vatanı, istiklali, hürriyeti uğruna gereğinde, kanını, canını tereddütsüz fedaya
hazır evlatlara sahip bulunan bir milletin, sonsuza kadar şerefle yaşayacağını parlak bir
kanıtı olarak anıtlaşmıştır.

• “Bu zafer, Türk ordusunun Balkan Savaşı’nda uğradığı yenilgiyle Türk ve dünya
kamuoyunda zedelenmiş ve hatta yitirilmiş olan prestijini de kurtarmakla kalmamış,
Çanakkale’de Türk askerinin moralini yükselterek doruğa çıkarmış, Birleşik Filo’nun
İstanbul’a ulaşacağı endişesini ortadan kaldırmış ve Osmanlı Devleti’nin gücünü belli
bir süre için de olsa dünyaya kanıtlamıştır.”

• Türk ordusunun kendine olan güvenini tekrar tazelemiştir.

• Güçleri ne olursa olsun hürriyetlerini kimselere vermeyeceğini, kanının son
damlasına kadar çarpışacağını, Türk Ordusu’nun henüz ölmediğini bütün dünyaya
ispatlamıştır.

• Türk Askeri’nin hudutsuz vatan sevgisi, direnme gücü, fedakarlık ruhu ve
imanının batı teknolojisine üstün geldiği gösterilmiştir.

• Türklerin dünya hakimiyetinde hala var olduğunu ve büyük millet rolü
oynamaya devam ettiğini göstermiş, Anadolu ve Trakya’nın Türklerin vatanı olduğunu
dünyaya kabul ettirmiştir. İstiklal Harbi’nin kazanılmasında bu inancın önemli rolü
olmuştur.

• Çanakkale Muharebeleri, Mustafa KEMAL’ i tarih sahnesine çıkarmış;
dolayısıyla Anadolu Türklüğünün ve Müslümanlığının istiklalini sürdürmesine, yeni
Türk İstiklal Harbi’nin kazanılmasına ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasına
yol açmıştır.

• Türk milleti bu savaşta çok sayıda yetişmiş insanını kaybetmesine rağmen,
kendisine has bir kahramanlık örneği sergileyen ordusu sayesinde, Balkan Savaşı’ndan
kalma ezikliği üstünden atarak büyük bir askeri başarı kazanmıştır. Bu zafer bütün
İslam dünyası ve ezilmiş milletler için yeni bir ışık olmuş, Türk edebiyatında halkın
hislerini dile getiren pek çok esere de konu teşkil etmiştir.

• “Çanakkale Zaferi’nin Türk tarihinde bu nedenli önemli oluşunun bir başka
nedeni daha vardır. O da, savaşan taraflar arasında maddi savaş gücü açısından büyük
dengesizliğin bulunmasıydı. Sahip oldukları imparatorlukları enlem ve boylam daireleri
ile ölçen birer imparatorluğa sahip İngilizler ve Fransızlar, savaş güçlerini ayakta
tutacak sonsuz kaynaklara sahiptirler. Türkler ise o kadar fakirdiler ki, düşmandan
alabildikleri gereçlerle tahkimat yapmaktaydılar. Kendilerine gönderilen az sayıda kum
torbalarını savunma için kullanılacak yerde elbiselerini yamamak, ayakkabısız
ayaklarına sarmak için kullanmakta idiler. Çoğu zaman ön siperlerde savaşan askere
gönderilebilen bulgur pilavı, kap kacak içinde değil, çuval içinde gönderilirdi. Bu
yoksulluk, Türk askerinin moral gücüyle karşılanmıştır.”

• “Bu muharebelerin bir diğer önemi de: Çanakkale Muharebeleri başta Mustafa
Kemal olmak üzere, Fevzi (Çakmak), Refet (Bele), vb. gibi bir çok kahraman komutanı
Türk halkına kazandırmış ve Milli Mücadele zamanı için de iyi bir okul ve eğitim yeri
vazifesini görmüştür. Türk halkı Mustafa Kemal’i ilk defa burada tanımış ve Onu Milli
Mücadele’nin başında görünce de güvenmiş ve arkasından giderek bağımsızlığına
kavuşmuştur.”

Kısacası; Türklerin biyolojik, manevi üstünlükleri, Fransız ve İngilizlerin
teknolojik, maddi üstünlükleri vardı. Çanakkale’de çarpışan unsurlar bunlardı. Neticede
Çanakkale’de manevi üstünlük, maddi gücü yenmiş, haksız saldırıyı durdurmuştur.

Milletimizin askerlik ve kahramanlık tarihine altın harflerle yazılmış olan
Çanakkale Savaşları sonuçları itibari ile böyledir.

Ancak yabancılar tarafından Çanakkale Muharebeleri değerlendirilirken
onlardan bir kısmına göre bu savaşların mağlubiyet sayılamayacağı iddia edilmiştir.
Zira bu muharebelerin Büyük Harbin İtilaf Devletleri’nce kazanılmasına çok yardım
ettiği, Boğazlara yapılan taarruzla Almanları 1915 ilkbahar taarruzundan vazgeçildiği,
İtalya’yı harbe soktuğu, Yunanistan’ı tarafsız bıraktığı gibi Bulgarları da uzun müddet
mütereddit bıraktığı, Mısır’ın müdafaa edildiğini ve böylelikle bütün bunların Türk
Ordusunu yiyip bitirdiğini söylemişlerdir.

Ayrıca Türklerin Çanakkale’de maruz kaldıkları müthiş yıpratmayı hiçbir zaman
tamir edemedikleri belirtilmiştir.

Fakat yabancı tarih yazarlarının Çanakkale Muharebesi’ni kendileri için yenilgi
saymamaları bir teselliden başka bir şey değildir. Zira birçok mahrumiyetlere rağmen
Türk Ordusu dünyanın en kuvvetli donanmasını ve pek üstün vasıtalara sahip
müttefikler ordusunu dar bir sahilde yendi ve onu karaya bastığına pişman ederek aciz
bir hale getirdi.

A.“ÇANAKKALE İSTİKLAL SAVAŞIMIZA BAŞLANGIÇ OLDU”

“Çanakkale Zaferi, hiç şüphe yok ki, milletimize çok ağır mal oldu. Zinde
kuvvetlerimizin “vatan ve namus” uğrunda dereler gibi akıttığı kanlar pahasına
kazanıldı.

Her Türk Ailesi, Çanakkale’de bir ferdinin kanını akıtarak, bu zaferde pay sahibi
olmuş, yüreğinde açılan aziz ve onulmaz yara, alınan netice ne kadar azametli olursa
olsun kanamaya devam etmişti.

Ebedi ve ezeli düşmanımız Çarlık Rusya devrilmiş, maddi ve manevi bütün
tesislerimizin toplanmış olduğu İstanbul düşman eline düşmemiş, yeni çağda milli
mefahirimize altın harflerle Çanakkale Destanı yazılmıştı.

Bu destanın en büyük tarafı, arka arkaya kaybedilen savaşların, bozgunların
tesiri ile sarsılan moral kuvvetimizi çok yükseltmiş olmasıydı. Çanakkale, demir ve
çeliğin insan gücünü ve cesaretini yenemeyeceğini ve vatan sevgisini öldüremeyeceğini,
Türkü yıldıramayacağını bütün cihana ispat etmişti.

Bu savaş, milletçe uyanışımızın gerçek başlangıcıydı. Türk’ün ruhunun
derinliğinde yaşayan fedakarlık ve cesaret burada şahlanmıştır. Subay, yedek subay
tarihin enginliklerinden ruhlarını tutuşturan alevi erlerine aşılayabilmişti.

Bu savaş, biz batı Türklerinin milli birliğine ilk temel taşı olmuştu. Mustafa
KEMAL; Arıburnu’ ndan, Anafartalar’ dan, Kocaçimen’ in şahikasından bir güneş gibi
doğmuştu. Vatanını, her türlü tehlikeye karşı dehasıyla, cesaretiyle, sonsuz sevgisiyle
O’nun koruyacağına ordu mensupları inanmış ve millet safları da öğrenmeye başlamıştı.

Çanakkale’de bol bol feda olan Türk kanı, Türk İstiklali’nin ve Cumhuriyeti’nin
harcına karışmıştı.”

Mustafa Kemal Anafartalar Cephesinde M. Kemal Tümgeneral Rütbesiyle



B. MUSTAFA KEMAL’İN BİR LİDER OLARAK ORTAYA ÇIKTI

Bu muharebelerin askeri ve siyasi tarihimiz bakımından şüphesiz en önemli
sonucu; büyük kurtarıcımız Atatürk’ün “Mustafa Kemal” olarak milletin bağrından
Anafartalar ve Conkbayırı’ ndan ilk kez yükselişinin yer aldığı muharebeler oluşudur.
Bu muharebelerde gösterdiği insanüstü cesaret ve askerlik yeteneği ile Atatürk, sadece
milletin liderliğine doğru ilk adımını atmakla kalmamış, askeri dehasını da, dost düşman
herkese açıkça kabul ettirmiştir.

“Mustafa Kemal durumu çabuk kavramak, süratle ve soğukkanlılıkla doğru
karar vermek, verdiği kararı büyük bir enerji ve cesaretle bizzat tatbik etmek,
inisiyatifini cüretle fakat isabetli kullanmak, sorumluluğu çekinmeden açıkça üzerine
almak gibi üstün komutanlık vasıfları göstermiş ve savaşın gidişi üzerinde 1. derecede
etkili olmuştur.

O, korkusuzca ateş altında durarak emirler veriyor ve askerlerini
cesaretlendiriyordu. Kendisinin de her an canını vermeye hazır oluşu, emrindekileri de
öyle davranmaya zorluyordu. Bu da onu büsbütün efsaneleştiriyordu.”

Mustafa Kemal’in efsanevi bir şekilde güç kazanışında kuşkusuz pek çok neden
vardır, fakat Çanakkale’de kazandığı ilk zafer de diğerleri kadar önemli olmuştur. Öyle
ki Çanakkale harekatının sonuna doğru yorgun ve hasta olarak İstanbul’a döndüğü
zaman, Enver Paşa tarafından gönderilen engelleyici çabalara rağmen, Türk Basını onu,
Çanakkale’nin kurtarıcısı olarak selamlamıştı.

Mustafa Kemal’in bu yüksek başarıları ona öyle bir ün kazandırmıştır ki, o,
1918’den sonra yurdu kurtarmaya kalktığı vakit her Türk general ve subayı onun bu
işi yapabileceğine inanmış ve onun yanına güvenle koşmuştu. Mustafa Kemal
Çanakkale kahramanı olmasaydı Milli Mücadele’de herkese daha az güven verebilir,
dolayısıyla da daha az yardım ve dayanak bulabilirdi.

Onun bu savaşta durumu çok çabuk kavramak, çabuk karar vermek, kararını
enerji ile uygulamak ve sorumluluktan çekinmeme gibi davranışları kendisinde büyük
bir komutanlık nitelikleri olduğunu meydana çıkarmıştır
.
Çanakkale Muharebeleri, Türk Kurtuluş Savaşı’nın ulu önderi, Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk Milleti’nin uygar milletler arasındaki yerini almasını
sağlayan ölümsüz Atatürk’ün erişilmez değer ve dehasının başta Türk Milleti olmak
üzere bütün dünyaca tanınmasını sağlamıştır.


Gerek Türk gerekse yabancı devlet adamlarının Atatürk hakkındaki görüş ve
düşünceleri ise şöyledir:

İngiliz generali Aspinali Oglander, Mustafa Kemal’in Çanakkale
Muharebeleri’ndeki başarılarını ve dehasını şu sözlerle övmektedir:

“Şimdi Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak bulunan Gazi Mustafa Kemal’in
Çanakkale çarpışmalarındaki büyük başarılarını gereğince övme ve takdire imkan
yoktur. Bu konuda ne söylense azdır.”

Zamanın Bahriye Nazırı II. Dünya Savaşı’nın yılmaz İngiliz Başbakanı,
Atatürk’ün rolünü şöyle ifade eder:

“Mustafa Kemal 9 Ağustos Anafartalar’ daki başarılı harekatından sonra geceyi,
bu paha biçilmez sırtı alma hazırlığı içinde büyük çaba harcayarak geçirdi. Bizzat
yönettiği şiddetli baskın hücumu ile bu dar bölgede yerleşmiş olan bin kişilik İngiliz
kuvvetini yok etti. Türkler Conkbayırı’ nı aştılar ve zaferin sonuna kadar da orada
kaldılar. Bu başarı perdeyi kapatan olaydır.”

İnönü’nün bu konudaki değerlendirmesi çok dikkat çekicidir:

“Çanakkale’ye müttefiklerin ilk asker çıkarmasının hemen ilk gününden itibaren
Atatürk bir yıldız olarak parlamaya başlamış ve her gün biraz daha dikkati çeker hale
gelmiştir. Burada Atatürk, kumandanlık imtihanını tasavvur olunabilecek en büyük
güçlükler içinde her gün yeni bir muvaffakiyetle yürütür bir yola girmiştir.
Çanakkale’de ilk günden itibaren üzerinde toplanmış olan bu şerefler ve ümitler
Atatürk’ü dokunulmaz hale getirmiştir.”

Bir İngiliz resmi tarihçisi ise de Atatürk hakkında şöyle yazar: “Tarihte bir
tümen komutanının üç muhtelif yerde vaziyete nüfuz ederek yalnız bir muharebenin
gidişine değil aynı zamanda bir zaferin akıbetini celbi bir milletin mukadderatına tesir
yapacak vaziyet ihdasına nadiren rastlanır.”

Yakup Kadri Karaosmanoğlu ise M. Kemal’i bize şöyle anlatıyor:

“M. Kemal Bey Çanakkale müdafaasında vazife alırken; bizim tarafın herhangi
bir nihai zafere erebileceğini çoktan imkan haricinde telakki ediyordu. Fakat o, her
şeyden evvel bir asker ve bir vatanperverdir. Kendisine verilen vazifeyi kabulden imtina
edemezdi.

Bundan başka M. Kemal, en güç ve en tehlikeli vaziyetlerin adamıdır. İşin
ağırlığı nispetinde iradesi artar ve tehlikenin büyüklüğü nispetinde cüret ve cesareti
galeyana gelirdi. Onun için taze bir sevk ile ilk ateş hatlarına atıldı. Çanakkale
imtihanından sonra kendini çok iyi öğrenmiş; nefsine emniyet azami haddine ermişti.
Muharip kabiliyetinin nelere kadir olduğunu biliyordu. Bundan başka, Türk askerinin
fedakarlığına, kahramanlığına da büyük itimadı vardı.”

Mustafa Kemal için söylenen, “Yüzyılda bir gelen askeri deha karşımızdaydı.”
Sözleri, Çanakkale Savaşları’nın baş mimarı Churchill’e ait olup, bu gerçeği çarpıcı bir
şekilde dile getirmektedir. Türk ve yabancı bütün uzmanlar ve araştırmacılar, Mustafa
Kemal’in Çanakkale’de ulusun kaderini değiştirdiğini kabul etmektedirler.

İngiliz Harp Tarihi, Mustafa Kemal’i “bir tümenle muharebenin gidişini
değiştiren mukadderatın adamı” olarak nitelendirir.

Kısacası; “Deniz ve kara harekatıyla bir bütün olarak, Türk harp tarihinin parlak
sayfalarında yerini almış bulunan ve zaferle sonuçlanan Çanakkale Muharebeleri, aynı
zamanda Mustafa Kemal gibi bir dahiyi yaratmış ve ileride Türk’ün kaderinde çok
önemli rol oynayacak olan bu büyük lideri Türk ulusuna kazandırmıştır.”

Diyebiliriz ki, Çanakkale Savaşları’nın en önemli sonuçlarından biri; bir lider ve
komutan olarak Mustafa Kemal’in doğuşuydu.



SONUÇ
Çanakkale 1915 olgusu, özünde bir askeri çatışma olup, hangi açıdan bakılırsa
bakılsın dünya tarihinin tanık olduğu en büyük savaşlardan birisidir.

Çanakkale’de çarpışarak kan ve canlarını veren yüz binlerce Türk ve yabancı
insan, bizlere daha güzel ve iyi bir gelecek sunabilmek için, inandıkları ilkeler uğrunda
ölmüşlerdir. Bu yönü ile Çanakkale Savaşları aynı zamanda, geleceğin sembolü olmak
gibi bir özellik taşır. Onun içindir ki bu savaşların bugün de karanlıkta kalan ve
bilinmeyen yönlerini ve tarihsel gerçekleri gün ışığına çıkartıp, gelecek kuşaklara doğru
olarak aktarabilmek, bir bakıma hepimizin insanlık görevidir, borcudur.

Diğer yandan, Çanakkale Savaşları’nın özünde bizim savaşımız olduğu; orada
tam bir öz vatan savunması verdiğimizi de unutmamak gerekir. Türk Ulusu
Çanakkale’de, binlerce gencecik evladını kanı-canı pahasına, en güçlü düşman
donanmalarına ve ordularına karşı durup, geçit vermemiştir. Bu savaşların yol açtığı
sosyo-politik etkiler bugüne dek uzanır… Durum böyle olunca da, Çanakkale Savaşları
Tarihi’nin, yerli yabancı belge ve kaynaklara dayanılarak araştırılıp, elde edilecek
sonuçların gelecek nesillere doğru olarak aktarılması görevi, başta Türk Gençlerine,
yani bize düşer.





























KAYNAKÇA

Türk İnkılabı Tarihi, Yusuf Hikmet BAYUR

Türk İnkılabı Tarihi, Hamza EROĞLU

Atatürk İlke Ve İnkılapları Tarihi, Mustafa Safran, Refik Turan

Çanakkale Boğazı Ve Savaşları, Şemsettin Çamoğlu

Çanakkale Savaşları’nın Siyasal Açıdan Değerlendirilmesi, M. Tunçoku

Osmanlı Tarihi, Enver Ziya Karal

1. Dünya Savaşı, Ana Britanica

Çanakkale Cephesi, Türk Ve Dünya Tarihi Ansiklopedisi

ÇANAKKALE CEPHESİ


ÇANAKKALE HAKKINDA GENEL BİLGİ


Ege bölgesinin kuzeyinde hem Ege denizine hem de Marmara Denizinde kıyıları olan ilimiz. Boğaz oluşturacak biçimde iki yarımadadan oluşur. Yer şekilleri yönünde İstanbul’a benzer. Avrupa ile Asya kıtasını birleştirir. Yüz ölçümü 9737 km karedir. Çanakkale’nin tarihi çok eskilere dayanır. İlde birçok uygarlık kurulduğundan çok renkli ve çeşitli bir kültür birikimi olmuştur. Özellikle Truva olmak üzere birçok tarihi kent ve yapı kalıntısı turizm açısından çok değerlidir. Çanakkale iline özgü çanak-çömlekler 18. yy dan beri yapılmaktadır. Osmanlı Devletinin son yıllarında İngilizler ile Fransızların Çanakkale Boğazını ele geçirmek için açtığı savaş çok önemlidir. Türk birlikleri çok büyük bir başarı göstererek bu önemli savaşı kazanmıştır.

ÇANAKKALE CEPHESİ

Çanakkale Cephesi I. Dünya Savaşı’ndaki gelişmelerde çok önemli rol oynayan cephelerden biridir. İtilaf devletleri, Boğazları ve İstanbul’u alarak Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmak istiyorlardı. Ayrıca Boğazlar ele geçirildiğinde Rusya’ya daha kolay yardım gönderilebilecekti.

Bu amaçlarını gerçekleştirmek için İtilaf Devletleri güçleri önce Seddübahir ve çevresini topa tutmaya başladı. Sonra İngiliz ve Fransız donanması Boğazlardan geçmek için 18 Mart 1915’te Çanakkale’ye geldi. Ancak Nusret mayın gemisi Boğaz’a mayın döşemişti. Mayınların ve Türk askerlerinin karadan açtığı top ateşi sonucunda, düşman donanması büyük kayıplar vererek, geri çekilmek zorunda kaldı.

Boğazları denizden geçme girişimi başarısız olunca İngiliz ve Fransız komutanlar karadan Gelibolu’ya asker çıkarmaya karar verdiler. Bunun üzerine İngiliz, Fransız Avusturya, Yeni Zelanda ( anzak ) askerlerinden oluşan bir kuvvet Arıburnu, Seddülbahir, ve Kumkale bölgelerinde çıkarma yaptı.

Çanakkale savaşının bütün hızıyla sürdüğü bu sırada Mustafa Kemal Anafartalar Grup Komutanlığına getirildi. Kendine güvenen, görevine aşırı bağlı, çabuk ve doğru karar veren bir komutan olan Mustafa Kemal, kısa zamanda düzensiz asker birlikleri bir araya toplayarak disiplinli bir ordu oluşturdu. Gelibolu yarımadasında düşmanın saldıracağını tahmin ederek bir savunma planı hazırladı. Düşman kuvvetleri 25 Nisan 1915’te Mustafa Kemal’in düşündüğü şekilde saldırılarına başladı.

Türk askeri Anafartalar, Arıburnu, ve Conkbayırın’da tarihte örnek gösterilecek bir savunma gerçekleştirdi. Mustafa Kemal Arıburnunda askerlerine ‘size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar gelebilir’ demiştir. İtilaf devletlerinin en modern silahlarını kullandığı bu savaş, Mustafa Kemal’in askerlerinin zaferiyle sonuçlandı.

Çanakkale cephesindeki savaşların kazanılmasıyla İstanbul ve Boğazlar kurtarıldı. İtilaf devletleri Boğazlardan Rusya’ya yardım gönderemeyince Rusya’da ekonomik sıkıntılar arttı, ihtilal patlak verdi ve Çarlık düzeni yıkıldı. Bu cephedeki savaşların sonuçları Birinci Dünya Savaşının uzamasına neden oldu. Bu cephe I. Dünya Savaşı’nda Türk ordularının zaferle çıktığı tek cephe oldu. Mustafa Kemal’in başarıları Türk milletinde ona karşı sevgi ve güvenin oluşmasını sağlandı.



























Genel bilgi ; Birinci Dünya Savaşında Çanakkale Boğazını geçmek isteyen İtilaf devletleri (İngiltere ve Fransa ) kuvvetleriyle yurtlarını koruyan Türk kuvvetleri arasında yapılmıştır. (3 kasım 1914 – 9 ocak 1916 ). Osmanlı devleti birinci dünya savaşında ittifak devletleri ( Almanya, Avusturya, Macaristan) yanında savaşa girmişti. İngilizler ve Fransızlar kendileri ile birlik olan Rusya’ya yardım etmek Batı cephesindeki Alman baskısını azaltmak, Süveyş ve Mısır üzerindeki Türk tehlikesini etkisiz hale getirmek için, Çanakkale ve İstanbul boğazlarını denetimleri altına almak istediler. Öne deniz kuvvetleriyle Çanakkale Boğazını zorladılar. Başarı sağlayamayınca, karaya çıkarma yaparak Türk savunmasını kırmak girişiminde bulundular. Fakat kara savaşlarında da sonuç alamadılar. Yenilgiyi kabul ederek bu bölgeden çekip gittiler.

Çanakkale Boğazı yapısı bakımından savunmaya elverişli idi. Dolambaçlı ve oldukça uzundu; iki kıyısı da tepelikti. Fakat gerektiği kadar silahlandırılmamıştı. Güçlü bir donanmaya karşı koyacak durumda değildi. Dış savunma için seddülbahir ve kumkale’ye yirmi top konmuştu. Bunlardan yalnız dördü, onbeş kilometreye kadar atış yapabiliyordu. Elde bulunan bütün toplar, boğazın en dar yeri olan iç savunma düzeninde toplanmıştı. Önceden boş olan ara savunma mevzilerine düşman saldırıya geçmeden bataryalar, yerleştirildi. Boğazın aşağı bölümü mayınlarla kapatıldı.
 
Geri
Üst