Junior - Kacan
Forumun Küçük Kaçanı

PKK ile görüşmelerinin basına sızmasının ardından Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) içinde ve devletin diğer birimlerinde, oluşan sis perdesini ortadan kaldırmak için birbiri ardına çalışma başlatıldı.
MİT-PKK görüşmesinin Osloda değil Brükselde toplandığı, internetteki kaydın birden fazla kayıttan kesilip yapıştırıldığı, konuşmaların kalem şeklinde bir cihazla kaydedildiği ve Başbakan Erdoğana ait bir taahhüt protokolü olmadığı iddia edildi.
Hürriyet gazetesinin haberine göre sızdırmaya dair şüpheler, terör örgütü üzerinde hatta bir isme dek yoğunlaşırken, sürece dair şifreler de yavaş yavaş çözülüyor. Muammaya dönen gelişmelerde konuyu yakından takip eden uzmanlara göre ses kaydı ortam dinlemesi değil. Gizli kayıt masada bulunanlardan birinin üzerindeki kalemle yapıldı. Toplantıya aracılara güvenerek gelen MİT de zaten kayıt yapmadı.
BAŞKA ŞEHİRLER DE VAR
- Bir diğer önemli ve yanlış bilinen nokta da görüşme serisinin sadece Osloda yapıldığı. Aslında Avrupanın çeşitli şehirleri de seçildi. İlginç bir şekilde uzmanlar, kayıtları sızan bu görüşmenin Osloda değil Mayıs başı 2010da Brükselde yapılmış olabileceğine işaret ediyor. Dikkat çekilen bir iddia da gizlice dinlenen görüşme sayısının birden fazla olduğu yönünde. Ama montajlanarak sızdırılan görüşmede, MİTi zor durumda bırakmak için özellikle en hassas bölümler kesip yapıştırılarak birleştirilmiş. Bu da sızdırılması muhtemel yeni ses kayıtlarına işaret ediyor.
- İddia edildiği gibi Başbakan Erdoğanın imzaladığı bir taahhüt protokolü ise kesinlikle yok. Sadece Abdullah Öcalanın gönderdiği teklifler paketi var.
Haberin devamı ↓reklam
10DAN FAZLA İSİM GÖRÜŞTÜ
- Yine kayıtlarda koordinatör ülke temsilcisi diye ismi geçen kişinin de İngiliz veya Norveçli olmasının pek bir önemi yok. Çünkü moderatör ülke yok. Bu görüşmelerde 10dan fazla isim yer aldı. Hatta bazen PKK üzerinde etkisi olduğuna inanılan, güvenilir bazı bağımsız kurumların da rol aldığı güçlü iddialar arasında.
- Görüşme yerleri güvenlik nedeni ile sürekli değişti. PKK veya MİT haricinde görüşmelere katılan arabuluculara yönelik sızdırmaya ilişkin bir inceleme yapılıyor. Kurum içinden sızma ise ihtimal dâhilinde görülmüyor. Yapılsa çok önceden yapılırdı deniliyor. Bu görüşmeler trafiği çeşitli eksenlerde önceki müsteşarlar, hükümetler dönemi de dâhil hep yapıldı. O nedenle, devlet birimlerinin talimatıyla hareket eden Müsteşar Hakan Fidan ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş üzerinden her şey yeniymiş gibi bir tartışmanın da haksızlık olduğu belirtiliyor. Ayrıca terörün tekrar tırmanışa geçtiği son dönemin öncesinde uzunca bir süre kan akmamasının perde arkasında da yine Ankaranın, başta MİT ile Hakan Fidanın görüşmelerde PKK üzerindeki etkisinin olduğu ifade ediliyor.
İSRAİLİN MİSİLLEME FAKTÖRÜ
- Bununla birlikte, 3. ülke istihbaratının bu işin içinde olup gizli kayıt yapıp yapmadığı ve bunu sızdırıp sızdırmadığı veya PKK mensuplarının bu kayıtları bu ülke istihbaratlarına verip vermediğine yönelik soruşturma da yapılıyor. Burada akla hemen Türkiyenin ciddi kriz içinde olduğu İsrail için Acaba misilleme mi yaptı diye geliyor. Ancak Ankarada hemen popüler, Şu veya bu yaptı kolaycılığına kaçılmayacak kadar ciddi bir tahkikat var. Bazı kaynaklar ise İsrailin elinin kolunun uzun bir istihbarat yapısına sahip olduğunu, zamanında Abdullah Öcalanın Suriyeden çıkışı sonrası takipte Türkiyeye yine İsrailin bilgi verdiğini, bu kez de tersine Türkiye aleyhine çalışmasının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Kaynaklar, bazen de yabancı servislerin içeriden taşeron kullandığını, bu nedenle her olasılığın irdelendiğini ifade ediyor.
YERLER SON ANDA SÖYLENDİ
- Kurumun kayıt yapmış olabileceğine yönelik iddia da ayakları yere basan bir tez değil. MİTe ait özel uçakla gelen ve yaklaşık 10-12 kişi olan ekibin ya da bir başka öncü grubun önceden gidip orada dinleme faaliyeti ile ilgili bir altyapı sağlaması mümkün değil. Çünkü yerler hep son anda söylendi ve MİT de arabuluculara güvendi.
- MİTin devreye girmesine giden süreçte ise ilk teklif yine arabulucu konumundaki etkin bağımsız kuruluşlardan geldi. Norveçten geldiğini söylemek ise bu noktada hatalı olur. Norveç sadece sürece yardımcı olmaya çalışan ülkelerden biri ama tek belirleyici değil. Hatta bu dönemde Mahmur Kampına PKKlıların dönmesine ek olarak üst düzey bazı isimlerin de Norveçe gelebileceği bile seslendirildi. Zamanında basında yer alan, PKKnın yöneticilerinin Kuzey Avrupa ülkelerine gidebileceği iddiaları da hep buradan çıktı. ABD tarafının da konu ile ilgili gelişmelere hâkim olduğu iddia ediliyor. Tüm bu görüşmeler olurken benzer görüşmeler, Türkiye, Kuzey Irak, Bağdat ekseninde de yapıldı.
- Şimdi, görüşmeye devam edilip edilmeyeceği en büyük soru. Genel hava, zamanla yola bir şekilde devam edilebileceği yönünde. Aracıların getirdiği bilgiler ya da bir başka istihbarat oluşumunun aracılığının istenmediği belirtilerek, İnisiyatifin artık elde tutulmalı deniliyor. Süreç darbe aldığından şimdilik aksasa da yeniden yürüyebilir. Ama kesin olan şu an görüşme yok. Bu noktada devletin ilgili birimlerinin de görüşmeler olsa da bugüne dek terörle mücadelede taviz verdiği bir durum yok deniliyor.
SİPARİŞ TAKTİK İDDİASI
- Bir bilinmeyen nokta ise ne oldu da görüşmeler böyle devam ederken birden olaylar tırmanışa geçti. Bazılarına göre o sessiz eylemsizlik sürecinde devlet dağdaki eylem yapmayan terörist unsurlara harekâtlar düzenleyerek ağır kayıplar verdirdi ve yoğun KCK operasyonları oldu. PKK da saldırıya geçti. Bazılarına göre ise PKK içindeki aşırı uçlar, varoluş sebeplerini kaybetme paniği ile süreci dinamitledi. Ama asıl konunun, PKKnın Türkiyeye husumeti olan uluslararası yabancı servislerin güdümü ile sipariş taktik uygulaması olduğu iddia ediliyor.
- Ne olursa olsun sızdırmanın, süreci baltalamak, devleti uzaklaştırmak, zinciri kırmak, Hakan Fidanı ve siyasi otoriteyi zor duruma düşürmeye dek birçok amacı olabilir. Kaynaklar, dinleme ve sonrasında bunun hangi ellerden geçip, nasıl sızdığı ile ilgili incelemede devletin sona yaklaştığını ve tüm resmin yakında öğrenileceğini belirtiyorlar.
KaynaK