
Hayır, henüz Türk vatandaşı olmadı. Alex De Souzanın bu konuda bir başvurusu bile yok Ama Türkiyeyi anlamaya, öğrenmeye ve saygı göstermeye çalışan bir Brezilyalı gibi yaşıyor.
Alexsandro De Souza Hakkında söylenecek çok şey var Alexin. Sadece Türkiye liginde en uzun süre forma giyen yabancılardan biri değil, oynadığı her sezona çeşit getiren hatta ligin sonucu belirleyen bir isim oldu. Forma giydiği Fenerbahçenin şampiyonlukla sonlandırdığı 2010/11 sezonunda ise futbol jargonumuza yeni bir birim koydu. Spor yorumcuları, futbolseverlerin bir futbolcuyu anlatırken kullandığı Bir Alex değil birimi.
Türkiyede yedi sezondur oynuyordu ancak Türk vatandaşlığına geçmesi ilk kez bu yıl gündeme geldi. Özellikle 19 Nisanda Başbakan Erdoğanı ziyaret etmesi, Brezilyalı futbolcunun Türk olmasının an meselesi olduğu izlenimini yarattı. (Dereyi görmeden paçaları sıvayan Türkiye basını ona bir simi bile buldu: Ali) Yine basında alan haberlere göre başvurusu 3 Mayısta kabul edildi ve Aleks ismini aldı. (Alex, Türk vatandaşı oldu) Oysa aynı gün Hürriyetin Ankara temsilcisi Metehan Demir, futbolcunun İçişleri Bakanlığına vatandaşlık için başvurusunun bulunmadığını söylüyordu. (Zaten vatandaşlık başvurusu kabul edildi diyen haberlerde herhangi bir kaynak belirtilmemişti.)
HaberVsnin edindiği son bilgiler, Alexin Türk vatandaşlığına geçmek için başvurmadığını doğruluyor. Buna göre Alex, başvuru yapmak için ülkesindeki hukuksal durumu öğrenmek istiyor.
Ancak vatandaşlık konusu bir yana Türkiye Alexi, Alex de Türkiyeyi fazlasıyla benimsedi. Tatiller dahil yılın tümünü burada geçirmesi, çocuklarının İstanbulda doğmasını istemesi, dilimizi öğrenmesi, kısacası Türkiyeli bir vatandaş gibi yaşaması onu diğer yabancı futbolculardan farklı kılıyor.
HaberVs muhabiri Savaş Yücepur, Fenerbahçe muhabirleriyle görüştü ve Türkiyeli Alexi derledi.
Düzenli bir aile yaşamı olan Alex, eşi Daianne ve üç çocuğu ile birlikte Beykoz Konaklarında oturuyor. Bir insanın anne ya da baba olduğu zaman çok olgunlaştığını düşünen Alex, çocuklarına çok düşkün. Geçtiğimiz sezon, Fenerbahçenin diğer Brezilyalılarının karıştığı iddia edilen magazin haberlerinde isminin hiç anılmaması, onlara mesafeli durması belki de bu yüzden.
Kendini ülkede misafir bir futbolcudan ziyade, Türkiyede yaşamayı bilinçli tercih eden bir profesyonel olarak görüyor. Memleket özlemiyle yanıp tutuşan, her küçük tatil fırsatını bu yönde değerlendiren Güney Amerikalı futbolcuların aksine burada kalıcı bir düzen kurmaya çaba harcıyor.
Daianne ve Alexin büyük kızı Maria, Alex Fenerbahçeye geldiğinde yeni doğmuştu. Çift diğer iki çocuğunu (küçük kızı Antonia oğlu Felipe) ise Türkiyede doğurdu. Bilsen Kolejinde eğitim gören Marianın Türkçesi kusursuz. Fenerbahçenin 6-0 kazandığı Ankaragücü maçı sonrası kameralar karşısında Türkçe konuşan Maria, izleyenleri şaşırtmıştı. Bunun nedeni Marianın yabancı öğrencilerle değil, Türk öğrencilerle birlikte eğitim görmesi.
Türkçe konuşuyor, yazıyor
Aslında Alex de Türkçe konuşuyor ve günlük hayatta tercümanı olmadan dolaşıyor. Dost sohbetlerinde akıcı bir Türkçe ile konuşan De Souza, gittiği restoranlarda siparişlerini Türkçe konuşarak verdiğinde büyük bir şaşkınlıkla karşılanıyor. Buna rağmen Türkçede bir kelimenin birden fazla anlama gelmesi ve yanlış anlaşılma ihtimalinden çekiniyor ve röportajlarında, Türkiyeye geldiği günden beri beraber çalıştığı tercüman Sametin yardımını tercih ediyor. Twitterda Portekizcenin yanı sıra Türkçe de yazıyor.
Türk halkı ile Brezilya halkının duygusal yapıda olduğunu ve bu yüzden birbirlerine oldukça benzediğini söyleyen Alex, gittiği her yerde insanlardan tarafından çok sıcak karşılanmasının kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor. Türkiye ile ilgili en sevdiği şey insanlar arasındaki samimiyet. Ona göre kendi ülkesinde erkekler genelde karşı cinsle arkadaşlık yapıyor ve kendi cinsleri ile ilişkilerinde mesafe koyuyor ama Türkiyede iki kadın ya da iki erkek çok iyi arkadaş olabiliyor ve dertlerini paylaşabiliyor.
Deplasman yolculuklarında bile Alexi gözlüğünü takmış kitap okurken görebilirsiniz. Özellikle tarih ile ilgili kitapları okumaktan zevk alıyor. Nutuk dâhil olmak üzere Atatürkün hayatı ve yaptıkları ile ilgili birçok kitap okuyan futbolcu, Mustafa Kemal Atatürke saygı beslediğini dile getiriyor.
Elmalı nargile
Hızlı otomobilleri seven Alexin şu anda bir Lamborghini Gallardosu var. Aracı her ne kadar bir hız makinesi olsa da trafik kurallarına uyan futbolcu, Türkiye ve Brezilyanın ortak noktalarından bir tanesinin de trafik terörü olduğunu düşünüyor. Arkadaşları ile birlikte Caddebostan kafelerinde oturup sohbet etmeyi çok seviyor. Zaman zaman zaman nargile uçuyor. Favorisi, kokusunu çok sevdiği elmalı nargile. Bir diğer tutkusu da snowboard. Fırsat buldukça ailesiyle Kartepeye gidiyor.
Kebap ve zeytinyağlılar
Alexin Türk mutfağıyla da arası iyi. Kebabın her çeşidini ve zeytinyağlıları tercih ediyor. Zaman zaman Brezilya mutfağından da yemekler yaptıran Alex dışarıda yemek yiyecekse tercihi Boğaziçi ve balık yemek oluyor. Rahat ve sade giyinmeyi tercih ediyor. Marka takıntısı yok. Türkiyeli sanatçılardan Sezen Aksuyu seven futbolcunun sinema ve tiyatroya arası çok iyi değil. İzlediği kısıtlı sayıda film, Brezilyadan getirdiği DVDler. Ancak Cem Yılmazın film ve gösterilerini de defalarca izlemiş. Yılmaz ile tanıştığında gülmekten kırıldığını dile getiriyor.
Fenerbahçe Taraftarları söylediğini yapar ve Kadıköydeki Yoğurtçu Parkına onun heykelini dikerse Alex, Türkiyede aktif spor yaşantısına devam ederken heykeli dikilen ilk futbolcu olacak. Alex bu durumu da yine Türkiye gerçekleriyle açıklıyor:
Ben bunu hak edecek ne yaptım ki. Türkiyedeki taraftarlar futbolu adeta bir din gibi görüyor!