Pavlov’un köpeklerinden Canın koyunlarına

Vtnsvr

New member
Gökçe Fırat

Can Dündar’ın belgeseli Atatürk’e ve Kurtuluş Savaşımıza karşı en adisinden bir Şeriatçı karalama örneği değil sadece, dahası da var; bu belgesel Atatürk’ün kişiliğine ve O’nun kişiliğinde var olmuş Türk milletine karşı girişilen en kapsamlı psikolojik saldırı örneği.

Bu nedenle belgeselin yarattığı asıl tahribatın da bu psikolojik cepheden geleceğini görmemiz gerekiyor.

Ama nasıl?

Can Dündar’ın siyasi referansının tümüyle Şeriatçılar olduğunu görmüştük.

Can’ın psikoloji referansı ise Vamık Volkan adlı bir psikiyatrist.

Nitekim Can Dündar Hürriyet’ten Ayşe Arman’a verdiği röportajda Vamık Volkan’dan etkilendiğini itiraf ediyor.

İtiraf ettiği etkilenmenin kaynağı bir kitap.

Adı: “Ölümsüz Atatürk”

Kitap 1984’te ABD’de “Immortal Atatürk” adıyla yayınlanıyor.

On yıl sonra Türkiye’de yayınlanıyor ve yasaklanıyor.

Fakat 1998’de serbestçe satılmaya başlanıyor.

Adından anlaşılabilecek bir kitap değil, çünkü kitap Atatürk’ün ölümsüzlüğünü vurgulamıyor.

Kitabın temel tezi Atatürk’ün ne kadar sıradan bir insan olduğunu göstermek.

Yani tıpkı Can gibi Atatürk’ün “insani” yanlarını vurgulamak.

Ve onun “büyüklüğünü” böyle göstermek!

Ancak psikiyatrist, Atatürk’ü sıradan bir hastası gibi incelemeye koyuluyor ve Atatürk’ün ne kadar sıradan bir ruh hastası olduğunu ispatlıyor!

...

Pavlov’un köpekleri ve
Milli refleksin kırılması



İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümü profesörü Mehmet Kerem Doksat şöyle açıklıyor:

“Bilirsiniz, ünlü Rus fizyolog Pavlov, köpeklerine et verirken bir yandan zil çalınca ve bunu defalarca yapınca, bir süre sonra eti görmeden de zil sesini işitince hayvanın salyası akmaya başlar. Bu şartlı reflekstir: Hayvanın tabiatında olmayan bir uyaran (zil sesi), onu tabiatında olan eti görmüş gibi heyecanlandırmaktadır. Ama eğer sürekli olarak zil çalıp hiç et göstermezseniz, bir süre sonra bu şartlı refleks söner; devamının tesisi için arada et de gösterilerek pekiştirilmelidir.

Hiçbirimiz dünyaya Türk, Meksikalı, Sünnî veya Katolik olarak gelmeyiz; bunlar bize öğretilen değerler, yâni şartlı reflekslerdir. Eğer pekiştirilmezlerse, zamanla sönerler.

Bir gün Pavlov’un enstitüsünü su basar. Köpeklerin bir kısmı boğulur bir kısmı da günlerce terörize olur çünkü ölümden zor kurtulmuşlardır. Kurtarılabilenler tekrar enstitüye toplanır. Pavlov zil çalar, köpeklerde tık yok! Şu müthiş sonuca varır: Ağır travmalar, şartlı refleksleri ortadan kaldırır. İnsanı veya hayvanı en doğal, en ilkel hâline geri döndürür.

Bir yandan her gün 15–20 şehit, “kanları yerde kalmayacak” denip sürekli kanlarının yerde kalması, bir yandan Ergenekon bilmem ne deyip büyük bir çoğunluğunun suçsuz olduğuna herkesin emin olduğu, hâttâ tek suçu Atatürk’ü ve onun ilkelerini sevmek olan insanların sabaha karşı evlerinden alınarak hapse atılmaları… Bir yandan orada burada araba yakarak, polise taş atarak etnik kalkışmalar… Hepsini toplarsanız, temel güvenlik duygusu ortadan kalkıyor.

Pavlov’un köpeklerindeki gibi, bu kadar ağır travmalarla şartlı reflekslerimiz (millî duygularımız ve tepkilerimiz) kırılıyor.




Volkan’a göre Atatürk babasını küçük yaşta kaybedip ilk bunalıma giriyor.

Ondan sonra annesi başka bir adamla evleniyor ve eve gelen bu adamla birlikte bunalım kökleşiyor.

Bunun temelinde ise Mustafa’nın annesine olan “odipal bağlılığı” var!

Aslında Can’ın belgeselindeki temel ve örtük mesaj da bu.

Atatürk denilen adam sözde bizim atamız, yani bir anlamda hepimizin babası ama aslında onun babası yok!

Nitekim Can’ın belgeselinde ikide bir Mustafa’dan “yetim” olarak sözediliyor!

Ve yine Mustafa’nın annesine darılması anlatılıyor belgeselde, çünkü Atatürk’ün anası, yani bizim o başörtülü gülümseyen fotoğrafından hatırladığımız Zübeyde Hanım, “eve başka bir erkek getiriyor”!

Evet, belgeselde anlatılan dil aynen böyle, ortada Zübeyde Hanım’ın “yeniden evlenmesi”ne değil “eve yeni bir erkek getirmesi”ne vurgu var!

Farkındaysanız tez Vamık Volkan’dan aktarılma olduğu gibi.

...

Peki Can buradan nereye varmaya çalışıyor?

Atatürk’ün aslında çocukluğundan itibaren sorunlu biri olduğuna.

Nitekim belgesel boyunca Atatürk, mutsuz, yalnız, bunalımlı bir tip olarak çizilmiş.

Ancak bunlar anlık ya da dönemsel melankoliklikler değil. Atatürk çocukluğundan ölümüne derin bir melankoli içinde gösteriliyor.

Atatürk’ün sürekli içki ve sigaraya olan düşkünlüğü de örtük başka bir mesajı veriyor: Mustafa sadece annesine karşı odipal bir bağlılık içinde değildir aynı zamanda oral bir kişiliğe sahiptir!

Şimdi bu iki kavrama bakalım.

Birincisi Freud’un “odipus kompleksi” olarak bilinen ve çocuğun anneye olan bağlılığını cinsel bağlılıkla açıklayan teori.

İkincisi ise yine Freud’un çocukluk evrelerini ayırdığı ilk evre olan “oral evre”, yani ağız bağlılığı.

Mesela çocukların iki yaşına kadar anne memesine olan bağlılık dönemi.

İşimiz elbette psikoloji tartışmasına girmek değil, Freud’un kavramlarını tartışmak da değil. Ama bu kavramlar Atatürk için neden kullanılıyor onu tartışmak.

Her iki kavram da Vamık Volkan’ın kitabında Atatürk’ün kişiliği olarak konuluyor.

Şöyle ki:

Atatürk annesine olan aşkının yerine vatanı koyuyor.

Nitekim “büyük validemiz” diye söz ettiği vatana olan aşkı aslında anasına olan aşkıdır!

Yine ana memesine olan hasretini de rakı kadehi ve sigara ile gidermektedir!

Can, belgeselinde bunları çok açıktan dillendirmemiş ama anlaşılan o aşama için vakit henüz erken diye düşünmüş. Yine de Can, Vamık Volkan’dan esinlendiğini iddia ettiğine göre çok yakında o meselelere de geleceği kesin.

...

Aslında Can’ın geveleyip de söyleyemediği şeyin ne olduğunu az çok anlayabiliyoruz: Herhalde Mustafa’dan sonra sırada Zübeyde belgeseli var.

O zaman tabularla mücadele eden Can Dündar’dan bir dahaki belgeselinde yine Şeriatçıların Zübeyde Hanım hakkındaki yalanlarını gerçekmiş gibi sunmasını bekleyebiliriz.

Şeriatçılar ne derler Atatürk için?

Veled-i zina!

Yani piç!

En son Refah Partisi’nin bir milletvekili bu lafı etmiş sonra da yurtdışına kaçmıştı.

Ama Can Dündar’ın belgeselinde faydalandığı Şeriatçıların temel tezidir bu.

Onlar Atatürk’ün annesinin aslında bir fahişe olduğunu ve Selanik genelevinde çalıştığını yayarlar.

Hatta uydurma bir de belge basar dururlar.

Peki böyle bir gerçek var mıdır?

Elbette bütünüyle uydurmadır ama insanları bir yalana inandırmak da mümkündür.

Zaten Can’ın misyonu da budur.

Belgesel boyunca Şeriatçı yalanları gerçekmiş ve hatta belgeymiş gibi sunmamış mıdır?

...



Hasan Tahsin
ve milli refleks

Vaktiyle yalnızca Mustafa Kemal de terörist sayılmamıştı. Çok az bilinen bir örnek de, Osman Nevres Recep’tir (bildiğimiz adıyla ise Hasan Tahsin). Meslek olarak gazeteci olan Nevres’i her zamanki gibi terörist ilan eden güçler yine Batılılardır.

Birinci Dünya savaşı öncesi Batılı ülkeler her zamanki gibi Türkleri Orta Asya’ya gönderme düşleri kurmaktadır. 1911 yılında İtalyanlar hiçbir siyasal ya da hukuksal neden ortada yokken Trablusgarb’ı işgal ederler. Osman Nevres de o sırada Fransa’da eğitim görmektedir. Bir Fransız sinemasının (Olimpia) reklam vitrininde Trablusgarb ile ilgili afiş görür ve içeri girer.

Film baştan sonuna kadar Türklere hakaret ve iftira ile doludur. İtalyan propagandası en üst düzeydedir. Türkler barbar ve uygarlıktan payını almamış bir topluluk olarak tanıtılmaktadır. Osman Nevres daha fazla dayanamaz ve her zaman belinde taşıdığı silahını ateşleyerek sinema perdesini delik deşik eder.

Ertesi gün Fransız gazetelerinde şu haber çıkar: “Terörist Türk dehşet saçtı…” Hemen bu “anarşist” Türk’ün Fransa toprakları dışına atılması için kampanya başlatılır. Ve başarılı olunur da.



Kısacası uyanık olmak gerekmektedir ve bu belgesel türü saldırıların sonunun nerelere kadar gideceğini iyi öngörmek gerekir.

Aslında mesele son derece basittir.

Batılı emperyalistler yok etmek istedikleri uluslara saldırırken o ulusların önderlerinden başlarlar işe.

Çünkü ulusal bütünlüğü sağlayan ulusal önderdir.

Bunu gayet iyi bilen emperyalistler bu noktada psikoloji bilimini de yardıma çağırırlar.

İşte Vamık Volkan bu tür bir psikiyatristtir.

Kendisi Kıbrıs Türküdür ama Amerika’nın hizmetindedir.

Çok uzun yıllardır ABD başkanlarının psikiyatri danışmanlığını yapmaktadır.

CIA için çalışmaktadır.

Görevi ise aslında bilimsel bir çalışmadır.

Vamık Volkan, ABD’nin bölmek, parçalamak ve yutmak istediği coğrafyalarda yaşayan uluslarla ilgilenir.

O ulusların psikolojisini inceler.

Ve “uluslar nasıl birbirini boğazlamaz”ın teorisini geliştirir.

Yani görünürdeki amaç etnik kinleri, nefretleri incelemek, onları ortadan kaldırmaktır

Mesela Ermenilerle Türkler arasında ulusal bir düşmanlık mı var, orada Vamık girer devreye ve bu düşmanlığın kökenlerini inceler.

Peki inceleme dediğimiz şey nedir?

Burada izlenen yol ulusal ya da etnik düşmanlıkların ortadan kaldırılması değil, ABD’nin tehdit olarak gördüğü ulusların ulusal bilinçlerinin, tarihlerinin ve benliklerinin sorgulanması, aşındırılmasıdır.

Kısacası milli duygunun yok edilmesidir etnik psikiyatrinin görevi.

....

İşte bizi ilgilendiren şey de budur.

Bir ulusun ulusal bilincini, ulusal duygusunu ve refleksini nasıl yok edersiniz?

Bunun denenmiş, sınanmış bir yöntemi vardır, o ulusun tarihsel varlığını sorgulamaya açarsınız.

Yani o ulusun tarihini yeniden tartışırsınız.

Mesela Türkler kendilerini kahraman bir ulus olarak mı görüyorlar?

O zaman onlara ne kadar korkak bir ulus olduklarını göstermek gerekmektedir!

Ya da Türkler atalarını, yani Atatürk’ü çok mu yüceltiyorlar?

O zaman onlara Atatürk’ün ne kadar sıradan biri olduğunu gösterin.

...

Farkındaysanız son on yıldır tam da böylesi bir dönemden geçiyoruz.

Sözde demokratlık, tartışma kültürü adına neyi tartışıyoruz ve bizden neyi kabul etmemiz isteniyor?

Diyorlar ki siz soykırımcı bir milletsiniz!

Ermenilere soykırım uyguladınız.

Biz diyoruz ki hayır uygulamadık!

O zaman uyanık emperyalist diyor ki: Tamam madem uygulamadınız, bunu hemen reddetmeyin, tartışalım, öyle bir sonuca varalım.

Size mantıklı geliyor, nasılsa biz suçsuzuz, tartışmadan galip ayrılırız diyorsunuz.

Ama tartışma masası kurulduğunda hiç de ortada eşit bir tartışma şansı olmadığını görüyorsunuz.

Bir bakıyorsunuz, tüm televizyonlar, gazeteler, aydınlar sizin Ermenileri katlettiğinizi yaymaya başlıyor.

Kanıtları var mı?

Elbette yok!

Ama yalan bir kez yayıldı mı ve yalanı söyleyenlerin sayısı çok oldu mu, gerçeğin sesi çıkmaz oluyor.

Hayır diyorsunuz, gerçekleri bir de biz anlatalım.

Ama anlatamıyorsunuz, çünkü tüm propaganda kanalları size kapatılmış.

İşte o zaman anlıyorsunuz tartışmaya açmak denilen tuzağı.

Çünkü bu sürecin sonunda, ulusal gururu ve hassasiyetleri yüksek insanlar bile “acaba” demeye başlıyor!

Acaba gerçekten Ermenileri biz mi katlettik?

Yani ulusal benlikte ilk kırılma yaşanıyor...

....

Psikolojik harbin etkisi çok büyük bir hızla bu şekilde yayılıyor.

Sonra sıra Kürtlere geliyor!

Sizden tartışmanızı istiyorlar.

Tartışma başlıyor ve yine kaybediyorsunuz...

...

Bir düşünelim son dönemde neleri tartışmaya açtırdık ve neredeyiz.

Bugün Misak-ı Milli’yi pek önemsemiyoruz.

Kırmızı çizgileri umursamıyoruz.

Türk dilinin önemi kalmamış.

Bu ülkede federasyon da olabilir.

Ermenilerden özür dileyebiliriz.

Kürtlere biraz toprak verebiliriz..

Kısacası ulusal varlığımıza ait hayati her alanda ve konuda kaybetmiş durumdayız.

...

Peki sıra neye geldi?

Sıra Atatürk’e geldi.

Çünkü önemli olan ulusal önderi yok etmektir.

O halde tüm önderlere yapılanı Atatürk’e de yapalım.

O’nun ne kadar zalim bir diktatör olduğunu tartışalım.

O’nun aslında zaafları olduğunu tartışalım.

Hatta O’nun anasını bile tartışalım.

Evet, emperyalistlerin gündeminde bu vardır.

Tartışın diyorlar biz sizin atanızın anasını tartışmak istiyoruz!

Sonra?

Sonra da sıra sizin ananıza gelecek!

Hepinizinkine gelecek!

....

Ondan sonra Can Dündar çıkıyor ağlamaklı, diyor ki tamam tartışın benim belgeselimi ama biraz insaflı olun, önce izleyin sonra eleştirin!

Acıyacaksınız nerdeyse adama.

Sonra dört bir koldan saldırıyorlar; korkacak ne var ki, izleyin önce, inanmazsanız inanmazsınız!

İsterseniz eleştirin!

...

İşte asıl psikolojik harp cephesi de burada kuruluyor!

Yıllar öncesine gidiyorsunuz...

Mondros imzalanmış.

Sonra düşman askerleri İstanbul’a çıkartma yapmaya başlıyor.

Milyonlarca Türk sadece izliyor!

Demek ki önemli olan ilk adım, işgali izlettirebilmekmiş!

Ama aynı zamanda bir de masa!

Tartışacaksınız.

Tartışma masasında bizim sadrazam emperyalistlere yalvarıyor, biraz acıyın diye.

Peki izleyerek, tartışarak nereye varabilirsiniz?

...

Emperyalistler aslında şu anda beyinlerimize ve yüreklerimize yüzyılın çıkartmasını yapıyor.

Mehmet Akif, Çanakkale için ne diyordu

“Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.”

Ya şu Can’ın belgeseli?

Sizce daha büyük bir çıkartma değil mi?

...

Çıkartma sürerken iki tavır var alınacak.

Biri İstanbul’da işgalcileri karşılayan ve onlardan tokat yiyen bir Osmanlı paşası olabilirsiniz.

Ya da Dolmabahçe’den çıkartmayı izleyen bir padişah.

Belki de evinin perdesini kapatan sıradan ve suskun bir Türk...

Ama aslında hepsi aynı kapıya ve aynı kişiliğe çıkar.

İzlersiniz!

Her şeyi!

Ya da ilk kurşunu atan Hasan Tahsin olursunuz.

Hasan Tahsin’e kadar bu ülkede düşmana hiç kurşun atılmadığını bilmek ne kadar utanç verici aslında!

Peki Hasan Tahsin’i ne kadar tanıyoruz?

Hasan Tahsin’i Hasan Tahsin yapan nedir?

“İlk kurşun”dan önce de kurşun atmıştır Hasan Tahsin.

Tarihin garip cilvesi Hasan Tahsin Avrupa’dadır ve bir filme gider.

Filmde Türkler aşağılanmaktadır.

Hasan Tahsin bu filmi izlemez.

“Önce izleyeyim sonra eleştireyim” demez.

Ya ne der?

Türk’e küfredenin canına okurum der!

Ve çıkarır silahını ateş eder beyaz perdeye!

Film orada biter!

...

Hasan Tahsin’in insani ve sıradan yanıdır bu.

Hiçbir insan kendisine, anasına, babasına, atasına, milletine, bayrağına küfrettirmez.

En basit insan gerçeğidir.

İlkokulda bir çocuğun anasına küfretmeye kalkarsanız, sizinle anasının durumunu tartışmaz, bunun cevabı suratınıza yiyeceğiniz yumruktur.

Neden?

Çünkü çocuğun en insani ve sıradan yanıdır bu!

İşte Can’ın insani denilen belgeselinin bam teli de burası.

Diyor ki Can ben sizin atanıza küfredeceğim ve siz de izleyeceksiniz!

Medeni bir şekilde izleyeceksiniz!

Çıtınız çıkmayacak.

Sinemaya girecek ve orada size gösterilen yerde oturacak ve izleyeceksiniz.

Çıtınız çıkmasın, sinemadasınız!

Çıkınca fikrinizi söyleyin.

Peki çıkınca eleştirirseniz?

O zaman Can’ın medyası başlar bağırmaya: Linç ediyorsunuz Can’ı.

Peki Can’ın canı can da Atatürk’ünki patlıcan mı?

Can’ın medyası onu savunacak da Atatürk’ün medyası atasını savunmayacak mı?

Henüz büyümemiş bir çocuk çıkıp da oyunu bozmayacak mı?

....

Psikoloji bilimi ne diyor peki bu konuda?

Başka bir psikiyatristimiz insani boyuta açıklık getiriyor.

Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat diyor ki, ulusal refleks aslında şartlı reflekstir.

Yani öğrenilmiş reflekslerdir.

Mesela Atatürk’ü sevmek, bayrağı sevmek, İstiklal Marşı’nda duygulanmak, şartlı reflekslerdir ve bunlar tartışma konusu değildir.

Çocukluktan öğrenilir ve ölene kadar da korunur.

Ama bazı haller vardır ki o şartlı refleksleri kaybedersiniz.

İşte Can’ın belgeseli tam da bu iş için yapılmış.

Pavlov, deneyini köpeklerle yapıyordu.

Can bizimle.

Diyor ki sinema zili çalınca içeri girecek ve izleyeceksiniz.

Ağır gelebilir size ama kendinizi tutun.

Peki sonra?

Ondan sonra alışacaksınız.

Şartlı refleksinizi, yani atanıza sahip çıkma refleksinizi yavaş yavaş yitireceksiniz.

Önce Can bir belgesel yapacak; tartışacaksınız.

Sonra bir başkasını izleyeceksiniz.

Sonra açıktan Atatürk’e küfrettiklerinde, büstlerini yıktıklarında, bayrağınızı yaktıklarında yine izleyeceksiniz.

Çünkü yavaş yavaş şartlı refleksinizi kaybediyorsunuz.

...

Ama kimi aklıevvel uyanıklar, hem de kendilerine Atatürkçü diyenler, başka telden çalıyor.

Bunlar diyor ki; dediğiniz doğru ama biz Pavlov’un köpekleri değiliz.

Yani bilincimiz refleksimizden önce gelir.

Vay be diyorsunuz, ne bilinçli insanlar...

Peki bu bilinçli insanlarımız ne diyor?

Halk izlemesin ama ben izleyeceğim!

Neden?

Eleştirmek için!

Peki belgeselin ne olduğunu bilmiyor musun?

Can Dündar’ın ne olduğunu bilmiyor musun?

Biliyorum ama olsun, ben izleyeceğim.

İyi diyorsunuz izle.

Sonra çıkıyor filmden ve diyor ki, ben izledim kimse bu filme gitmesin?

Neden peki?

Zararlı olabilir!

Aslında Atatürkçümüz kendisini üstün bir insan olarak görmektedir.

Sıradan insanlar etkilenebilir zararlı filmden ama kendisi etkilenmez!

Bu değişik bir türdür.

Pavlov’un köpekleri vardı, Can’ın koyunları.

Can zili çalıyor ve sözde Atatürkçü, entel tayfa filme giriveriyor!

Can deney yapıyor!

Koyunumuzun temel derdi aslında sürüden ayrılmak!

Ama Ata’nın sürüsünden ayrılırken Fethullah’ın sürüsüne katıldığının farkında değil.

Kendince üstün bir uğraş içinde.

Bilimlerin şüpheyle geliştiğini düşünüyor.

Bu şüphenin kendisini bilimsel bir doğruya götüreceğine inanıyor.

Deneyi yapanın kendisi olduğunu sanıyor ama aslında deneyin kendisi üzerinde yapıldığından habersiz bir koyun.

Bilimsel bir şüphe değil, düpedüz merak onunki.

Ama insanın başına ne gelirse ya meraktan gelirmiş ya meraktan derler.

Bizim koyunumuzunki o hesap.

Karşısındaki Can duygusal çocuk değil, aslında bir kasap!

Koyun can derdinde ama Can et derdinde!

Her bir koyundan 10 YTL geldi miydi deney tamamdır.

Atatürkçülere her şeyi izletebilirsiniz.

Üstüne bir de paralarını alırsınız.

Bizimki filme girer çıkar, ama hâlâ farkında değildir yapılan deneyin.

Can canlığını yaptığı sürece koyun bulacaktır karşısında.

Mesela Atatürk hakkında bir porno film çekse yine gider bizim koyunlar meraktan!

Deseniz insaf ne olduğu belli işte, bu film porno.

Derler ki olsun ben gidip pozisyonları eleştireceğim.

Bizimkilerin Mustafa merakı o hesap...

Ama hayatta tek bir pozisyon var şu an.

Ya Can’ın müşterisi olursunuz ya da Can’ın müşterisi olmazsınız.1

http://www.turksolu.org/213/basyazi213.htm
 

caharkale

New member
alıntı:

Kısacası uyanık olmak gerekmektedir ve bu belgesel türü saldırıların sonunun nerelere kadar gideceğini iyi öngörmek gerekir.

Aslında mesele son derece basittir.

Batılı emperyalistler yok etmek istedikleri uluslara saldırırken o ulusların önderlerinden başlarlar işe.

________________

bu yazının bir yerinden alıntıladığım cümleyi göz önüne alırsak,aynı ölçüyü osmanlının son dönemlerinde 2.ci ABDÜLHAMİT ten itibaren tüm padişahlarada koyabilirmiyiz. yani emperyalistler devleti yıkmak için baştakilere önce yardımcı altında ermeni yahudi dönme ne varsa saraya koyup altından da devlet başkanını hainlikle damgalattırıp ülkeyi savaşlara sokan ittihatçılar eliyle darboğazlara sokup devleti yıkmadılarmı. şimdi kendi verdiğin bu konudaki ölçüyü osmanlıya da vur bakalım doğrumu değilmi?
 
"Ulu padişahınız tahtından şöyle bir doğrulup Anadolu'ya yüz mü çevirdi, önderlik mi etti de önce onlardan başlayacaklardı işe?" diyerek arkadaşın avukatlığını üzerime alıyorum.
 

atn42

New member
alıntı:

Kısacası uyanık olmak gerekmektedir ve bu belgesel türü saldırıların sonunun nerelere kadar gideceğini iyi öngörmek gerekir.

Aslında mesele son derece basittir.

Batılı emperyalistler yok etmek istedikleri uluslara saldırırken o ulusların önderlerinden başlarlar işe.

________________

bu yazının bir yerinden alıntıladığım cümleyi göz önüne alırsak,aynı ölçüyü osmanlının son dönemlerinde 2.ci ABDÜLHAMİT ten itibaren tüm padişahlarada koyabilirmiyiz. yani emperyalistler devleti yıkmak için baştakilere önce yardımcı altında ermeni yahudi dönme ne varsa saraya koyup altından da devlet başkanını hainlikle damgalattırıp ülkeyi savaşlara sokan ittihatçılar eliyle darboğazlara sokup devleti yıkmadılarmı. şimdi kendi verdiğin bu konudaki ölçüyü osmanlıya da vur bakalım doğrumu değilmi?
osmanlının asıl yıkılma sebebi bununlaalakalı ama tam olarak bu değil
bence halifeliğin padişaha geçmesi tüm müslüman kadınları kızları kardeşi sayılması ve hep ecnebi gelin almaları ve harem kurmaları
düşünsene ilk yabancı sultanın oğlu oldu yani kan yarı osmanlı yarı yabancı
sonra o padişah oldu yabancı gelin aldı oğlu oldu sonra o yabancı gelin aldı ve böyle devam etti
osmanlı kanı böyle bozuldu
halifelik geldi harem kuruldu (osmanlı tarihinden bahsedenler harem tarihini neden yazmazlar) ve kan bozuldu bunu bir düşünün
 

N.Zengi

Banned
Osmanlı Bizans haremi değil.Laik kafalar,haremi bir seks yuvası şeklinde telakki ediyorlar.Halbuki harem ciddi bir eğitim müessesi idi.Oraya giden kadınlar sıkı bir eğitimden geçiyorlardı.

Türkle evlenmedi yabancı ile evlendi demek ırkçı bir kafaya pardon milliyetçi bir kafaya yakışır.Türkle evlense idi o kızın ailesi "sen Osmanoğluysan ben de falan oğluyum" diyerek hanedan değişikliğine ve böylece ümmetin içinde fitneye sebep olurdu.Nitekim Çandarlı Halil Paşa'nın 5 kuşak sadrazamlık yapması,muazzam servet sahibi olması Osmanlı hanedanlığını tehdit etmiştir.Çandarlı'nın idam sebebi budur.

Irkçı kafalar "Ne mutlu Türküm diyene" diye olaya bakarlar.Aklı selim ile olaya bakılacak olursa Osmanlı ümmetin imamesi idi.O yüzden onu tehdit edecek herşeyin engellenmesi gerekirdi.

Pavlov'un deneyinin kobayları ile militarist rejimin taraftarı çok benzemektedirler.İkisi de bilmeden sadece şartlandıkları şeyi yaparlar.Gerçekleler alakaları yoktur.
 

.ibo

Banned
''Pavlov’un köpeklerindeki gibi, bu kadar ağır travmalarla şartlı reflekslerimiz (millî duygularımız ve tepkilerimiz) kırılıyor.''


İYİDE pavlovun köpekleri travmadan kurtulamadıkiii Milli Duyguları olsun :D
 

inferno90

New member
arkadaşım nasıl böyle düşünebiliyorsun .Atatürk de gayet tabi bir insandır. İcabında içkisini de sigarasını da içmiş bir insandır .Onu bu kadar peygamberleştirmek cahil kesimi uyutmaktan başka birşey değildir. Kaldı ki Can Dündar ne kadar ilerici bir insandır. Sizce o Atatürk'ü kötü göstererek eline birşey mi geçirmeye çalıştı. Yapmayın , Atatürk'ü kutsal varlık olarak değil de bir insan evladı olarak görürsek ancak o zaman onun felsefesini yani atatürkçülüğü anlamış oluruz. Aksi takdirde atatürkçülük soyut bir kavram olmaktan dışarı çıkmaz
 

atn42

New member
arkadaşım nasıl böyle düşünebiliyorsun .Atatürk de gayet tabi bir insandır. İcabında içkisini de sigarasını da içmiş bir insandır .Onu bu kadar peygamberleştirmek cahil kesimi uyutmaktan başka birşey değildir. Kaldı ki Can Dündar ne kadar ilerici bir insandır. Sizce o Atatürk'ü kötü göstererek eline birşey mi geçirmeye çalıştı. Yapmayın , Atatürk'ü kutsal varlık olarak değil de bir insan evladı olarak görürsek ancak o zaman onun felsefesini yani atatürkçülüğü anlamış oluruz. Aksi takdirde atatürkçülük soyut bir kavram olmaktan dışarı çıkmaz
Atatürk de gayet tabi bir insandır.
tıpkı osmanlı padişahları gibi değilmi
ama onlar gibi harem kurmadı kendisine
ve bu vatanı saltanatı uğruna satmaya kalkışmadı
ve terkedip gitmedi
kalıp savaşmayı tercih etti
ne için
ne uğruna
sadece ve sadece vatanını ve milletini sevdiği için
sırf bu sebepten sıradan insanlardan ayrılıyor işte
O'nu yüceleştiren ölümsüzleştiren şey bu vatana bu millete sevdalanıp sahip çıkması bu milleti ümmetçilikten kurtarıp ULUS BİLİNCİ ile milletler sahnesine yeniden çıkarması
yoksa Atatürk'te gayet tabi insandı
 

inferno90

New member
ben zaten bunun aksini söylemiyorum . Ve hala diyorum o bir insan ama dğru olanı yapmış bir insan. Atatürk'ü yüceleştirip soyutlaştırmak bizim oyuna geldiğimizin göstergesi , uyutuluyoruz. bu tartışmaları kesip biraz Onun mantığı ve felsefesini analiz edebilirsek o zaman gerçek atatürkçülüğe varabiliriz. Farkındaysan atatürkçüyüm diye geçinen bisürü tip var . Sakız gibi dolanıyo herkesin ağzında.
 

atn42

New member
piyasada bu kadar Atatürk düşmanı varken
sıradanlaştırmaya uğraşanların ekmeğine yağ sürmek neden
yaptıkları fikirleri tüm dünyaca takdir görmüş bir lideri biz yüceleştirmeyelim ne demek
kendimizi kandırmayalım
piyasada Atatürkçüyüm diye gezinen bir sürü tip var diye ATATÜRK sevdalıları gizlensinmi yani
 

1sc0rp!tX

Altın Üye
Atatürk de gayet tabi bir insandır.
tıpkı osmanlı padişahları gibi değilmi
ama onlar gibi harem kurmadı kendisine
ve bu vatanı saltanatı uğruna satmaya kalkışmadı
ve terkedip gitmedi
kalıp savaşmayı tercih etti
ne için
ne uğruna
sadece ve sadece vatanını ve milletini sevdiği için
sırf bu sebepten sıradan insanlardan ayrılıyor işte
O'nu yüceleştiren ölümsüzleştiren şey bu vatana bu millete sevdalanıp sahip çıkması bu milleti ümmetçilikten kurtarıp ULUS BİLİNCİ ile milletler sahnesine yeniden çıkarması
yoksa Atatürk'te gayet tabi insandı


bişey soracam OsmanLı gibi bir soyun Olduğu için utanıyor musun ?

bu tip şeyLeri atıp tuttuğuna göre o soydan değiLsindir !!

Eğer öyLeysen Soyunu inkar edenin ne OLduğunu söylememe gerek yoktur umarım...
 

atn42

New member

bişey soracam OsmanLı gibi bir soyun Olduğu için utanıyor musun ?

bu tip şeyLeri atıp tuttuğuna göre o soydan değiLsindir !!

Eğer öyLeysen Soyunu inkar edenin ne OLduğunu söylememe gerek yoktur umarım...

yazdıklarımda yanlış varsa cevap verirsin
hakaret için yermi arıyorsun
benim soyumdan sanane
sana soyunu soranmı olduda başkalarınınkini soruyorsun
soyunu inkar edenin ne olduğunu söylemene gerek yok
piyasadaki Atatürk düşmanlarını görüyoruz
örneği çok
 

_TozKoparaN_

Altın Üye
bu kadar komik çarpıtılmış yanlı yazılan bir konu olamaz can dündara eğer şeriatçı deniyorsa bu sadece atatürkü insanüstü görmeken kaynaklanır cok merak edıyorum can dündar gibi bir adam değil de başka bir sağ görüşlü adam çekseydi bu belgeseli nolacaktı acaba
solun abuk sabuk klişe at özlüklü saldırılarından başka bir şey değildir bu ...
 

.ibo

Banned

bişey soracam OsmanLı gibi bir soyun Olduğu için utanıyor musun ?

bu tip şeyLeri atıp tuttuğuna göre o soydan değiLsindir !!

Eğer öyLeysen Soyunu inkar edenin ne OLduğunu söylememe gerek yoktur umarım...
soyunu inkar edenin peygamber olduğunumu söylicen yoksa :D:D osmanlı bendendir amma ben osmanlıdan değilim :D

osmanlı devşirilmiştir padişahların anaları, sırp ,yunan, ermeni, rus gibi etnikliklerden ibarettir.
şimdi soy babadan gider dersen o vakit peygamberin soyu oğlundanmı yoksa kızındanmı gittiğine bak.
 

_TozKoparaN_

Altın Üye
soyunu inkar edenin peygamber olduğunumu söylicen yoksa :D:D osmanlı bendendir amma ben osmanlıdan değilim :D

osmanlı devşirilmiştir padişahların anaları, sırp ,yunan, ermeni, rus gibi etnikliklerden ibarettir.
şimdi soy babadan gider dersen o vakit peygamberin soyu oğlundanmı yoksa kızındanmı gittiğine bak.
peygamberle atatürk mukayese edilemez atatürk de kim
bırak onu osmanlı devşirildiyse biz nerden geldik ozaman biz de devşirmeyiz ayrıca t.cnin ege ve trkya bölgesini hepsi o saydığın ırklardan ozaman onlar da bizden değil öyle mi ??????????
 

1sc0rp!tX

Altın Üye
yazdıklarımda yanlış varsa cevap verirsin
hakaret için yermi arıyorsun
benim soyumdan sanane
sana soyunu soranmı olduda başkalarınınkini soruyorsun
soyunu inkar edenin ne olduğunu söylemene gerek yok
piyasadaki Atatürk düşmanlarını görüyoruz
örneği çok

Merak ettim Doğrusu bitek siz misiniz gerçek AtatürkçüLer ? SöyLer misin Atatürkçü nasıl Oluyor Awatarına resmini koyarak mı ya da nickten mi beLLi OLuyor Atatürkçü OLup OLmadığımız..nasıL OLuyor söyLeyin bizde biLELim...

ha bu arada konuya geLince Bu belgeseLi yapan adam emin OLun hepinizden daha Atatürkçü bir kişiLiğe sahip....bu Mustafa fiLmine kadar sizin içinde bir zamanLar öyLeydi ama geL gör ki sizin Kafanızda beLirLemiş OLduğunuz AtatürkçüLük özeLLikLerini yıkıp geçti...üsteLik beLgeLErLE
 

atn42

New member

Merak ettim Doğrusu bitek siz misiniz gerçek AtatürkçüLer ? SöyLer misin Atatürkçü nasıl Oluyor Awatarına resmini koyarak mı ya da nickten mi beLLi OLuyor Atatürkçü OLup OLmadığımız..nasıL OLuyor söyLeyin bizde biLELim...

ha bu arada konuya geLince Bu belgeseLi yapan adam emin OLun hepinizden daha Atatürkçü bir kişiLiğe sahip....bu Mustafa fiLmine kadar sizin içinde bir zamanLar öyLeydi ama geL gör ki sizin Kafanızda beLirLemiş OLduğunuz AtatürkçüLük özeLLikLerini yıkıp geçti...üsteLik beLgeLErLE
estağfurullah
böyle bir iddiam yok
hiç olmadı
aklı başında hiç kimsede böyle bir iddiada bulunmaz
eğer türksen
vatanı milleti devleti seviyorsan
ve bunlara zarar veren herkesin herşeyin karşısındaysan
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
 

.ibo

Banned
peygamberle atatürk mukayese edilemez atatürk de kim
bırak onu osmanlı devşirildiyse biz nerden geldik ozaman biz de devşirmeyiz ayrıca t.cnin ege ve trkya bölgesini hepsi o saydığın ırklardan ozaman onlar da bizden değil öyle mi ??????????
ne ooo peygamberi hristiyanlar gibi tanrılaştırıyormusun yoksa? neden peygamberlerde insan değilmi?allahın kulu değilmi? yoksa peygamberler insan üstü varlıklarmı? hoş insan üstü bile olsaydılar allahın kulu olmazmıydılar?

sen bana atatürk kimmiş dersen bende sana peygamberde kimmiş derim peki o zaman tartışabilecekmisin benimle.
 

dokto_r

Banned
bu yazıda soldaki faşizme cok guzel bir ornektir ben utandım ataturk cok buyuk bir lider ama tabiki insan
 

LLEHKCAH

Anarchist
zamanında din nasıl bize sadece ''allah yakar'' şekliyle öğretildiyse atatürkte aynı şekilde öğretilmiştir... kimse atatürkü sorgulayamaz hale gelmiştir... unutulan şudurki atatürkte bir insandır ve hataları olabilir... o belgeseli yapan atatürkü daha iyi anlamamız için atatürkü biraz bize yaklaştırdı... şunu demek istedi '' ülkeyi bu kadar dertten kurtaran adamda bizim gibiydi''... ama mlsf zamanlama hatası yaptı... çünkü türkiye bunu kaldıracak olgunluğa henüz ulaşmadı... 10/10 numara bir belgesel....
 

HTML

Üst