AKP nin ekonomik başarısı

ocukbocuk

Banned
Katılım
27 Eki 2005
Mesajlar
195
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
doğduğu yerden geliyor bolivarcı akım, devirerek e
aranızda benim gibi ekonomist olan varsa ( diplomalı ekonomist) dediklerimi anlar. amam ekonomist olmayanlar için terimlerde soyutlanmış olarak yazıcam.

işte AKP nin ekonomik başarısı. ülkede istikrar var diyenler dikkatlice okuyun lütfen


Kamunun
borç stoku nominal olarak düşmeye başladı. Toplam kamu brüt borç stoku 2000-2002
arasında 86 milyar YTL’den 257 milyar YTL’ye yükselirken, 2006’da 365 milyar
YTL’ye yükseldi. 2007 Eylül ayı itibarıyla 359 milyar YTL’ye geriledi.

Kamunun iç borcunda seçim sonrası yeniden sağlanmaya çalışılan bütçe
disiplini sayesinde yükselme durdu, bütçede disiplin devam ederse nominal olarak
düşüş görülecek. Kamunun iç borç stoku 2000-2002 yılları arasında 54 milyar
YTL’den 155 milyar YTL’ye yükseldi. 2002-2006 yılları arasında ise 155 milyar
YTL’den 267 milyar YTL’ye yükseldi. 2007 Eylül ayı itibarıyla 272 milyar YTL’ye
hafifçe yükseldi.

(Nominal Değer, Para, çek, senet, hisse senedi, tahvil, pul vb menkul (taşınabilir) kıymetlerin üzerinde yazılı olan değerdir.)


2uruwy0.jpg



İçeride Merkez Bankası tarafından ısrarla uygulanan, IMF destekli "yüksek faiz, ucuz döviz" politikası, Türk bankalarının ve şirketlerinin giderek daha fazla miktarda dışarıdan dövizle borçlanmalarına yol açtı.
# Özel sektörün (bankaların ve şirketlerin) dış borcu 2000 yılında 55 milyar dolar idi. Bu yılın ortasında 110 milyar dolara yükseldi.
# Kamunun borcu 2000'de 118 milyar dolar idi. Bu yılın ortasında 193 milyar dolara yükseldi.
Özel sektör dış kredi kullanarak döviz borcunu 2004 yılından sonra tırmandırmaya başladı. Özel sektörün dış borcu 2003 yılında 51 milyar dolar iken, 2004 yılında 66 milyar dolar, 2005 yılında 87 milyar dolar oldu. 2006 yılının ilk yarısında özel sektör dış borç stokunu 22 milyar dolar artırdı.


şimdi bazılarınız diyecek ki: kardeşim dış borcun çoğu özel sejtörün. evet çoğu özel sektörünm çünkü yüksek faiz politikası yüzünden özel sektör yurt içinden değil yurt dışından borçlanıyor.
# Özel sektör borç stoku neden artıyor?
# Türkiye'de Hazine yüzde 23 faizle bono satıyor. Bankaların kredi maliyetleri en az yüzde 30'larda dolanıyor.
# Halbuki özel sektör (bankalar ve şirketler) yurtdışından yüzde 5 - yüzde 8 dolayında faizle borçlanabiliyor.
Merkez Bankası bugüne kadar döviz fiyatını belli bir çizgide tuttu. Bundan sonra da döviz fiyatını artırmamak için gereken tedbiri alacağı anlaşılıyor. Tedbir denilen şey, döviz fiyatını aşağıda tutmak için devamlı olarak faizi yükseltmektir.
Bu uygulama özel sektörü dışarıdan borçlanmaya, döviz borcunu artırmaya itiyor.



sonuç : 2000 yılı kamu borç stoku: 118 milyar dolar
2007 yılı kamu borç stoku: 359 milyar dolar

artık ne demek istediğimi anlamışsınıdır herhalde

bir kişinin arkasından gidiyorsanız bıraktığı izlerede bakın. dönmenizde yardımcı olacaktır.
 
yaa dostum egerkii biri çıkıp karşına ekonomi iiyiye gidiyor derse

neden merkez bankası faizleri düşürmüyor diye sor yeter
kamunun borç stoku azalsa ne olcakki kamu diye elle tutulur birşey kaldımıki bütün herşey satıldı.
özel sektörün borç yüküne bakmak gerek gerçi arkadaşlar derlerki özel sektörün borcu ilgilendirmez bizi onlarada sadece düşüncelerinden dolayı saygı duyarm
 
Küfrettikleri kemalizmin 15 yılda başarılan mirasını ve artı tüm dönemlerde halkın zor dönemlerdeki ödedikleri vergilerle meydana gelen malvarlıklarımız satılıp elden çıkartılırken garip bir şekilde faizlerinde düşmüş olmasına ragmen azalması gereken devlet bilonço açıkları her sene katlanarak artmakta ve yine genelde emperyalist dayatması iktidarların yaptıgı borçların toplamından da fazla boçlanan AKP gelecegimizide ipotekleterek adeta emperyalizmin icra memurlugu görevini yapmaktadır.
 
22 temmuz acısı var galiba sizde... Sen ekonomist diye çıkmış bişeyler zırvalıyosun Dünyada son zamanlarda yaşanan ekonomikkrizden haberin olmayacak kadar uzaylısın galiba faiz yükselmiş yok borçlanma artmış sizin gibi azınlığın ancak böyle sanal alemde sözü sadece simdilik gecici....
ama yakında sessiz çoğunlun sesini her yerde duyacaksınız....


Detayları okuyun sevgili türkiyenin gercek vatandaşları

Bir sol efsanesinden AK Parti'ye övgü!


1973 seçimlerinde yüzde 64 gibi büyük bir oyla İstanbul Belediye Başkanı olan solun ‘efsane’ isimlerinden Ahmet İsvan, AK Parti'yi takdir etti ve 'İtiraf ediyorum AKP çok başarılı' dedi.



Solun ‘efsane’ isimlerinden Ahmet İsvan 1973 seçimlerinde yüzde 64 gibi büyük bir oyla İstanbul Belediye Başkanı olur. Karaoğlan rüzgarının estiği bir dönemde başkan olsa da, belediyecilik gelişmediği, partisince desteklenmediği için zor bir görev olur onunki. Popülist politikalara ‘hayır’ der ve partisince yalnız bırakılır. Sonraki seçimde aday gösterilmez. Üstelik Taksim’in 34 kişinin kanıyla kızıla boyandığı 1 Mayıs 1977 olaylarının hem tanığı, hem sanığı durumuna düşer. 80 darbesinde DİSK davasından 27 ay hapis yatar ama hüküm giymeden beraat eder. Herkesin ‘hukuka saygılı, dürüst ve namuslu’ diye söz ettiği az sayıdaki siyasetçiden biri o. Solun sağ refleksler gösterdiği için siyasetten silindiği, sol akil adam arayışlarının arttığı bir dönemde aklımıza düştü Ahmet İsvan. Neredeydi, ne yapıyor, ne düşünüyordu ve neden hiç konuşmuyordu? Röportaj talebimizi nezaket göstererek, zarafetle kabul etti Ahmet İsvan. Yalova Taşköprü’de yalın ve sakin bir hayat sürüyor şimdi. 1923 doğumlu olan, sahip olduğu çiftliği devretse de yaşadığı yerden, fiilen uzaklaşsa da siyaseti takip etmekten, eleştiriyor olsa da CHP üyeliğinden vazgeçmeyen İsvan’ın evine misafir olduk ve yaklaşık 5 saat konuştuk.

1973’te yüzde 64 oy oranıyla CHP’den İstanbul Belediye Başkanı olan, yıllardır siyasetten uzak duran, sol siyasetin efsane ismi Ahmet İsvan ilk kez star’a konuştu. İsvan AK Parti hükümetini başarılı buluyor, üyesi olduğu CHP’yi ise eleştirmekten kendini alamıyor.

1973’te yüzde 64 oyla CHP’den İstanbul Belediye Başkanı oldunuz. Görevden ayrıldığınız 1977’den bu yana 30 koca yıl geçti. Solun siyasetten fiziken değilse de siyaseten silindiği, sola çareler arandığı, akil adamlara akıl sorulduğu dönemdeyiz ve siz ortalarda yoksunuz! Bunca zamandır nerelerdesiniz Allah aşkına?

Durabildiğim kadar aynı yerde duruyorum. Solun içine düştüğü durumdan ben de üzgünüm. Ama ben belediye başkanlığını isteyerek terk etmedim. Partim beni aday göstermediği için seçilmedim. 80 darbesinde 27 ay hapis yattım, sonra siyasete kendi çapımda devam ettim. Parti meclisi üyesi oldum. Emekli bir siyasetçiyim ama siyasetle ilgimi hiç kesmedim.

İşte Vatan Gazetesi'nde yer alan o röportaj:

BÜTÇE DİSİPLİNİNİ SAĞLADI

Söyler misiniz o halde; Türkiye soluna ne oldu?

Sol ciddiyetsizlikten yok Türkiye’de. Biz (CHP) siyasetin büyük kısmının ekonomiyle ilgili olduğunu kavrayamadık. Hálá AKP’yi ‘mazot pahalı, buğday ucuz’ gibi, bizim de çare bulamayacağımız durumları aksettirerek eleştiriyoruz. Bu siyaset değildir. Siyaset, küreselleşen dünyada Türkiye’yi ayakta, dalganın üzerinde tutacak ekonomi politikası yürütmektir. AKP’nin bunu çok iyi yaptığını itiraf etmek zorundayım. Zorlanmadan da ediyorum.

Neden ‘itiraf’ kelimesini seçtiniz?

Muhalif parti üyesiyim. Epeydir CHP, AKP ne söylerse tersini söylüyor. Bunu yediremiyorum kendime. AKP’nin yanlışlarını feryatla söylemek ama iyi yaptıklarında da desteklemek lazım.

Neyi iyi yapıyor AK Parti?

Öncelikle ekonomide iyi işler yapıyor. 2001 krizini güçlükle atlattık. Sonra AKP geldi. Derviş’in attığı temeli tamamladı, bütçe disiplinini sağladı. Biz (CHP) yıllarca bütçe disiplinine saygı göstermemiştik. Kabahatliydik. Partime mensup çok kişi ‘Tek başımıza iktidar olmadık ki geçmiş kabahatlerin sorumlusu olalım’ derler. Ama bu söz yanlıştır.

BİZ DE SUÇ ORTAĞIYIZ

Neden yanlıştır?

İktidar değilsek de etkiliydik. Koalisyon ortağıyken Çalışma Bakanlığı bizde olurdu. Şimdi herkes biliyor ki; sosyal güvenlikte yapılan yanlışlar Türkiye’yi batırma noktasına getirdi. Fark edip gereğini yerine getirmedik. Demirel popülist harcamalar yaptığında ‘yanlıştır’ demedik. Ekonominin bizden güçlü olduğunu, ona uymamız gerektiğini bilmedik. 36 yaşında emekli ettik insanları. Sigortalıların sülalesini sigortalı yaparken bu neye varır diye hesap etmedik. Tarımda gerekli değişikliği yapmak yerine bozuk bünyeyi süspanse etmeye kalktık. Ekonomiyi el birliğiyle batırdık, suç ortağıyız yani. Ziraat Bankası’nın, Halkbank’ın görev zararlarını nasıl izah edeceğiz? İktidar değildik de böyle bir uyarımız oldu mu? Muhalefetin görevi bu değil mi? Küreselleşme nedeniyle ekonomi geçmişte olduğundan çok daha fazla etkili şimdi ve bize çok daha az hareket alanı bırakıyor. Bu dar hareket alanı içinde bile AKP’nin yanlış bir şey yaptığını görmüyorum.

CHP PARTİ DEĞİL BAYKAL KULÜBÜ

Ya CHP, söylediğiniz gibi ‘ekonominin bizden güçlü olduğunu’ öğrenebildi mi bu süre zarfında?

CHP bugün bir parti değil ki. Bir Baykal kulübü! CHP’nin ekonomiyi inceleyen bir birimi var, tartışıp politika üretiyor sanıyorsanız yanılırsınız. Genel başkan ne söylerse partinin politikası o.

Peki, neyi yanlış yapıyor AK Parti?

Akçeli konularda yanlış yapıyor. Hem yönetimde olup hem zengin olmanın yollarını bulmak kabul edilemez. Bir de ekonomide sağlanan iyileşmenin halka intikalini ihmal ettiler. ‘Ben bilirim’cilik var. Oyumuz yüksek, istediğimizi yaparız hali fiyakalılık halidir. Ama dış politikadaki açılımları, komşularla ilişki halinde ve inisiyatif alabilecek konumda bulunmaları çok iyi, doğru politikalar.

Artan terör, K. Irak’a operasyon beklentisi, Bush-Erdoğan görüşmesi ve yoğun bir diplomasi süreci var, süren. Hükümetin performansı nasıl sizce?

Süreci çook başarılı götürüyor. Kamuoyunda ortaya çıkan, histeriye benzer ‘hemen bombalayalım’ duygusunu, halkı da rencide etmeden akl-ı selim ile yürüttüler. Biz (CHP) kendilerine yardımcı olmadık. Güçlük çıkardık, suçlayıcı, hakaret edici tavır aldık. Dünyanın politik gerçeğiyle bağdaşmaz bu politika. K. Irak a defalarca girdik ama sonuç ortada. CHP hem bunu göremiyor hem aynı istikamette, şehitlerin acısıyla insanların duygularını sömürerek milliyetçilik yapmaya çalışıyor. Bu zararlı bir milliyetçiliktir.

ŞAPKADAN ÇIKAN CHP TAVŞANI

Bu süreçte Baykal’ın heyecan yaratan bir K. Irak açılımı var fakat?

Bunu duyduğuma ben de sevindim ama örgütümüz bu politikayı tartışıp da mı üretmiştir? Hayır! Bilakis tahrik edici sözler söylerken 180 derece ters istikamette bir söz etti Baykal. Doğrudur ama partide karşılığı olmayan bir politikadır.

Sözün arkası gelemez mi yani?

Baykal tam anlamıyla şapkadan tavşan çıkarttı. HEP’liler CHP’den parlamentoya girerken parti meclisi üyesiydim ben. Erdal İnönü büyüklükle, cesaretle verdi bu kararı. Ama beklenmedik bir ihanete uğradık. Çıktılar, Kürtçe yemin ettiler. Oysa biz onlara ‘Gelin Kürt yurttaşlarımızın görüşlerini parlamentoda temsil edin, ne söyleyecekseniz burada söyleyin’ demiştik. Şimdi de DTP kendini PKK’dan ayrılamaz gibi göstererek demokratların elini kolunu bağlıyor.

CHP dış politikada nerelerde hata yaptı ya da eksik kaldı?

Geçmişte Kıbrıs’a endeksli bir dış politikamız vardı. AKP bu boyunduruğu kırdı. Bunun dışında politika yapabileceğimizi gösterdi. AB konusunda umduğumdan çok daha iyi performans gösterdi. O sırada biz de (CHP) İMF, Dünya Bankası gibi, AB konusunda da yanlış ve haksız düşmanlık yaptık. AB ciddi bir hatayla Güney Kıbrıs’ı ortak aldı. Bunun sonuçları ortaya çıktıkça AB’nin kötü ve aleyhimize olduğunu söylemek yanlıştır. Evet, bize haksızlık yapılıyor fakat bu -tahmin ediyor, bekliyorum ki- AKP’nin açılımlarıyla telafi edilecek.

Üyesi olduğunuz CHP’nin sorunu ne, geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Türk solunun, Türk halkının CHP’den uzun zamandır şikayetleri var. İller ilçeler feshediliyor, delegelikler yok ediliyor. Baykal ve çevresindekileri yerinden kımıldatmayacak anti demokratik uygulamalar yapılıyor vs. Bunlar hukuksuzdur ama sorun bu değil. Sorun CHP’nin dünyayı algılayarak ekonomiye saygı içerisinde politika üretmeye çalışmamasıdır. Bir siyasi partinin görevi sadece iktidara gelmek değildir. Geldikten sonra nasıl bir program izleyeceğini söyleyebilmesi, halka umut sunabilmesidir.

CHP’de anti-Baykalcılar artıyor, bazıları Sarıgül etrafında kenetleniyor. Sarıgül bunu başarabilir mi?

Sarıgül’ün söylediği tek söz ‘Ben bu partiyi iktidar yaparım’. Kendisinin başbakan olacağını vaat ediyor yani. İyi de, senin başbakan olman benim için yeterli değil ki! Başbakan olduğunda Türkiye için ne yapacaksın? Bu olmazsa ne CHP’nin, ne başka ismin şansı yok.

UMUT YOKSA İKTİDAR DA YOK

Ülkenin nasıl bir sol siyasete ve nasıl bir muhalefete ihtiyacı var?

Sorumsuz laf etmeyecek, önlenemeyecek sakıncaları bahane gösterip iktidarı yıpratmaya çalışmayacak, ‘Üniversiteye şu kadar kişi giremiyor’ demek yerine kendisinin bu konuda ne yapacağını söyleyebilecek muhalefete ihtiyaç var. Sosyal demokrat anlayışla sağlığa, eğitime bugünkünden fazla bütçe ayrılabilir, sosyal güvenlik ne olur, bunu bilmek istiyorum. Halk da bunu bilmek ister.

Karanlık giderek azalıyor artık

‘Türkiye’de demokrasi gelişiyor. Bir zamanlar olduğundan daha az karanlıktayız. Ama dünya o kadar karmaşık hale geldi, küreselleşme siyasetçinin araçlarını o kadar azalttı ki ortam daha iyi olmasına rağmen siyasetçinin daha güçlü olduğunu söyleyemiyorum.’

Ecevit gücünü bilemedi

Başbakan Erdoğan da sizin gibi eski bir İstanbul Belediye Başkanı. Siz yüzde 64 oyla başkan seçilmiştiniz...

...O yüzde 64’de benim payım yoktur. O oy CHP’nin o dönemde gösterdiği başarının sonucudur.

Bir başkası da o oyu alır mıydı?

Evet. O oy ‘düzen değişikliği’ sloganının, Karaoğlan efsanesinin oyudur. Biz o tarihte büyük destek, güç elde etmiştik. Ecevit bunu anlamamıştır.

Ben de anlamadım?

Biz halka ciddi umut verdik. ‘Düzeni değiştireceğiz’ iddiasıyla geldik. Halkın oyu bunun içindi. Ama yapamadık.

Neden?

(düşünüyor) Şimdi burada, ölmüş eski genel başkanımı eleştirmek mecburiyetindeyim. Ecevit elindeki gücü hele de yerel yönetimlerdeki gücü değerlendiremedi. İstanbul dahil büyük şehirler bizdeydi. Buralarda düzen değişikliğini becerebilen parti görüntüsü verebilseydik Türkiye’nin kaderi değişirdi. Ben kendi çapımda çok uğraştım. Ne yazık ki, bunun önemini, gerekliliğini partime, başkanıma anlatamadım. İktidara böyle geldikten sonra çöp toplayan belediye görüntüsünde kaldık.

Herkes sizden ‘Namuslu bir politikacıdır’ diye bahsediyor....

...İnanın çok rahatsız oluyorum bu övgü sözlerinden. Tabi ki namusluyum ama namussuz olma yolu gelmedi önüme. Maddi bir şey istenmedi. Ama ben de hiçbir belediye personelini örgüt istiyor diye sürmedim, terfi ettirmedim. Bu yadırgandı. Örgüt tersine döndü. ‘Belediyede istediklerimiz olmuyor, başkan kadrolaşamadı, halkçı değil’ diyorlardı. Bunu yapmadığım için çok önemli politik güç kaynağı olan İstanbul belediyesini kaybetmek istemeyenler benim devam etmemi istemediler.

Ecevit de sizi aday göstermedi!

Öyle oldu. Bana milletvekilliği teklif etti. Reddettim. ‘Üstümde hakkın var. Ya İsvan’ın adaylığını istemiyorum, diye açıklama yap ya da merkez yoklaması yap. Ağzımdan ‘Göreve talip değilim’ lafı çıkmaz çünkü bana inanan insanlar, verdiğim sözler var. Onlara sizi bıraktım vekil olacağım diyemem’ dedim.

Ama sonuç alamadınız ve aday gösterilmediniz. Çok mu kırıldınız?

Ecevit’le ve Rahşan’la o günden sonra hiç konuşmadık.

Kürt politikamız tam bir aymazlıktı

Türkiye Irak’ın bütünlüğünü savundu hep. K. Irak politikasını belirleyen etmenlerse Türkmenler, Kerkük ve PKK idi. Ama şimdi şartlar, aktörler değişti. Türkiye de politika değişikliğine gidecek gibi. Değişen resmi ve yürütülen politikayı nasıl buluyorsunuz?

Biz yıllarca, emekli generallerin şimdi söylediği gibi, Kürt gerçeğini inkar ettik. İnanılmaz bir aymazlık yaptık. Kürtlere ‘sen yoksun’ dedik. Dilini, şarkısını, bayramını yasakladık. Evren Paşa ‘Daha ne istiyorlar, Hıdrellez’i serbest bıraktık’ demişti. Düşünebiliyor musunuz, bir halkın bayramını yasaklamış, sonra serbest bıraktığı için övünüyor. Öncelikle K. Irak’taki Kürtlerden korkmak yerine onları dost durumda tutmayı tercih etmeliyiz. Kendi Kürtlerimizin de devleti sevmesini sağlamalıyız. Nasıl Bursalıların başka ülkeyle ilişkisinden korkmuyorsak onların da orayla ilişkisinden korkulmamalı. Irak’ın bütünlüğü sağlanabilir mi emin değilim. Belli ki K. Irak Kürt Devleti kurulacak. O devletle husumetsiz bir ilişkimiz, ora halkının mutluluğu temennimiz olmalı. Yeni parametrelere göre çevremizdeki ülkelerle dostça, çıkar birliğiyle mutluluk üretebiliriz.

Kendimizden utanmalıyız ki...

Kürt ve Türk milliyetçiliği yükselişte malumunuz. Buna rağmen olur mu bu dediğiniz?

Atatürk’ün ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü yanlış yorumlayanlar oldu. Buna devlet de karşı çıkmadı. Bu yüzden Kürt vatandaşlarımızla aramızı açtık. ‘Sen Türk değilsin, Türk’ten aşağısın’ görüntüsü verdik. Halbuki Atatürk’ün o muhteşem sözü böyle bir politikanın izlenememesini gerektirirdi. O ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halk Türk milletidir’ der. Kürtçenin yasaklanması, ‘Kürt yoktur, kart kurt sesidir’ gibi gülünçlükler oldu. Kürt yurttaşlarımızla barışmak için geçmişteki uygulamaların hata olduğunu söylememiz lazım.

Gönül almak mı gerek yani?

Yanlış yaptık demek gerek. 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevinde insanlıktan nasibi olmayanların yaptıklarını anlatmamız lazım. Bir daha böyle bir şey yapmayı düşünmeyecek kadar kendimizden utanmamız, mahcup olmamız lazım. Bu cesareti göstermeliyiz. Kürt yurttaşlarımızın gerçekten bu ülkenin sahibi olduklarını göstermeliyiz. Maalesef DTP de bu insancıl politikanın yapılmasını güçleştirecek istikamette davranıyor.

kaynak : iyibilgi.com

kapak olsun buda size
 
Güzel bir analiz olmuş eline saglık.

Elindeki en degerli kurumları satarak ekonomiyi döndürebilirsiniz ama bu biryere kadar devam eder.Sonunda cıkmaza girersiniz.
Şu an akp nin bulundugu nokta bu.

Önümüzdeki 1 ay içerisinde zamlar bekliyor bizi.Zaten dogalgaza elektrige yapılan aşırı zamlarda bunun habercisi.
Ha neden cnn ntv show tv kanal d bundan söz etmiyor derseniz nedeni basit:Bu gazete ve tv lerin patronları kazanmaya devam ediyor o yüzdende sürekli istikrar istikrar diye akp ye bile tahammül edebiliyorlar.
Bu yüzdende uyuyan insanlar uyanana kadar ceplerini doldurmaya devam ediyorlar...

Yani onların akp yi savunması normal çünkü o sayede rahat yaşıyorlar.Ama milyonlarca insanın akp yi savunması sacma bir durum.Çünkü güngectikçe fakirleşmeye devam ediyorlar..
Bakalım bu kısırdöngü nereye kadar devam edecek.
İzleyip görecegiz...
 
kaan_tk nickli arkadaşa

karadeniz teknik üniversitesi maliye bölümü 2000 yılı meznuyum.
mezuniyet tez konum osmalıdan günümüze dış borçlar.
bu konuda emin ol konuşmaya yetkimde var bilgimde. ama sen bana dedğin gibi demekki bi yerlerden kuyruk acın varki benim yazdığım şeyle alakası olmayan hatta yanından bile geçmeyen bişeyler zırvalamışsın.
bak dünyadaki kıtlıkla ve darboğazla alakalı olarakta akp nin cari açık rekoru başlıklı bir konu var ordaki cevabımı oku.
ekonomi üzerine konuşacaksak ekonomik verilerle konuşalım yok eğer başka bişey hakkınd akonuşacaksak o zamn başka bir başlık aç.
 
22 temmuz acısı var galiba sizde... Sen ekonomist diye çıkmış bişeyler zırvalıyosun Dünyada son zamanlarda yaşanan ekonomikkrizden haberin olmayacak kadar uzaylısın galiba faiz yükselmiş yok borçlanma artmış sizin gibi azınlığın ancak böyle sanal alemde sözü sadece simdilik gecici....
ama yakında sessiz çoğunlun sesini her yerde duyacaksınız....


Detayları okuyun sevgili türkiyenin gercek vatandaşları

Bir sol efsanesinden AK Parti'ye övgü!


1973 seçimlerinde yüzde 64 gibi büyük bir oyla İstanbul Belediye Başkanı olan solun ‘efsane’ isimlerinden Ahmet İsvan, AK Parti'yi takdir etti ve 'İtiraf ediyorum AKP çok başarılı' dedi.



Solun ‘efsane’ isimlerinden Ahmet İsvan 1973 seçimlerinde yüzde 64 gibi büyük bir oyla İstanbul Belediye Başkanı olur. Karaoğlan rüzgarının estiği bir dönemde başkan olsa da, belediyecilik gelişmediği, partisince desteklenmediği için zor bir görev olur onunki. Popülist politikalara ‘hayır’ der ve partisince yalnız bırakılır. Sonraki seçimde aday gösterilmez. Üstelik Taksim’in 34 kişinin kanıyla kızıla boyandığı 1 Mayıs 1977 olaylarının hem tanığı, hem sanığı durumuna düşer. 80 darbesinde DİSK davasından 27 ay hapis yatar ama hüküm giymeden beraat eder. Herkesin ‘hukuka saygılı, dürüst ve namuslu’ diye söz ettiği az sayıdaki siyasetçiden biri o. Solun sağ refleksler gösterdiği için siyasetten silindiği, sol akil adam arayışlarının arttığı bir dönemde aklımıza düştü Ahmet İsvan. Neredeydi, ne yapıyor, ne düşünüyordu ve neden hiç konuşmuyordu? Röportaj talebimizi nezaket göstererek, zarafetle kabul etti Ahmet İsvan. Yalova Taşköprü’de yalın ve sakin bir hayat sürüyor şimdi. 1923 doğumlu olan, sahip olduğu çiftliği devretse de yaşadığı yerden, fiilen uzaklaşsa da siyaseti takip etmekten, eleştiriyor olsa da CHP üyeliğinden vazgeçmeyen İsvan’ın evine misafir olduk ve yaklaşık 5 saat konuştuk.

1973’te yüzde 64 oy oranıyla CHP’den İstanbul Belediye Başkanı olan, yıllardır siyasetten uzak duran, sol siyasetin efsane ismi Ahmet İsvan ilk kez star’a konuştu. İsvan AK Parti hükümetini başarılı buluyor, üyesi olduğu CHP’yi ise eleştirmekten kendini alamıyor.

1973’te yüzde 64 oyla CHP’den İstanbul Belediye Başkanı oldunuz. Görevden ayrıldığınız 1977’den bu yana 30 koca yıl geçti. Solun siyasetten fiziken değilse de siyaseten silindiği, sola çareler arandığı, akil adamlara akıl sorulduğu dönemdeyiz ve siz ortalarda yoksunuz! Bunca zamandır nerelerdesiniz Allah aşkına?

Durabildiğim kadar aynı yerde duruyorum. Solun içine düştüğü durumdan ben de üzgünüm. Ama ben belediye başkanlığını isteyerek terk etmedim. Partim beni aday göstermediği için seçilmedim. 80 darbesinde 27 ay hapis yattım, sonra siyasete kendi çapımda devam ettim. Parti meclisi üyesi oldum. Emekli bir siyasetçiyim ama siyasetle ilgimi hiç kesmedim.

İşte Vatan Gazetesi'nde yer alan o röportaj:

BÜTÇE DİSİPLİNİNİ SAĞLADI

Söyler misiniz o halde; Türkiye soluna ne oldu?

Sol ciddiyetsizlikten yok Türkiye’de. Biz (CHP) siyasetin büyük kısmının ekonomiyle ilgili olduğunu kavrayamadık. Hálá AKP’yi ‘mazot pahalı, buğday ucuz’ gibi, bizim de çare bulamayacağımız durumları aksettirerek eleştiriyoruz. Bu siyaset değildir. Siyaset, küreselleşen dünyada Türkiye’yi ayakta, dalganın üzerinde tutacak ekonomi politikası yürütmektir. AKP’nin bunu çok iyi yaptığını itiraf etmek zorundayım. Zorlanmadan da ediyorum.

Neden ‘itiraf’ kelimesini seçtiniz?

Muhalif parti üyesiyim. Epeydir CHP, AKP ne söylerse tersini söylüyor. Bunu yediremiyorum kendime. AKP’nin yanlışlarını feryatla söylemek ama iyi yaptıklarında da desteklemek lazım.

Neyi iyi yapıyor AK Parti?

Öncelikle ekonomide iyi işler yapıyor. 2001 krizini güçlükle atlattık. Sonra AKP geldi. Derviş’in attığı temeli tamamladı, bütçe disiplinini sağladı. Biz (CHP) yıllarca bütçe disiplinine saygı göstermemiştik. Kabahatliydik. Partime mensup çok kişi ‘Tek başımıza iktidar olmadık ki geçmiş kabahatlerin sorumlusu olalım’ derler. Ama bu söz yanlıştır.

BİZ DE SUÇ ORTAĞIYIZ

Neden yanlıştır?

İktidar değilsek de etkiliydik. Koalisyon ortağıyken Çalışma Bakanlığı bizde olurdu. Şimdi herkes biliyor ki; sosyal güvenlikte yapılan yanlışlar Türkiye’yi batırma noktasına getirdi. Fark edip gereğini yerine getirmedik. Demirel popülist harcamalar yaptığında ‘yanlıştır’ demedik. Ekonominin bizden güçlü olduğunu, ona uymamız gerektiğini bilmedik. 36 yaşında emekli ettik insanları. Sigortalıların sülalesini sigortalı yaparken bu neye varır diye hesap etmedik. Tarımda gerekli değişikliği yapmak yerine bozuk bünyeyi süspanse etmeye kalktık. Ekonomiyi el birliğiyle batırdık, suç ortağıyız yani. Ziraat Bankası’nın, Halkbank’ın görev zararlarını nasıl izah edeceğiz? İktidar değildik de böyle bir uyarımız oldu mu? Muhalefetin görevi bu değil mi? Küreselleşme nedeniyle ekonomi geçmişte olduğundan çok daha fazla etkili şimdi ve bize çok daha az hareket alanı bırakıyor. Bu dar hareket alanı içinde bile AKP’nin yanlış bir şey yaptığını görmüyorum.

CHP PARTİ DEĞİL BAYKAL KULÜBÜ

Ya CHP, söylediğiniz gibi ‘ekonominin bizden güçlü olduğunu’ öğrenebildi mi bu süre zarfında?

CHP bugün bir parti değil ki. Bir Baykal kulübü! CHP’nin ekonomiyi inceleyen bir birimi var, tartışıp politika üretiyor sanıyorsanız yanılırsınız. Genel başkan ne söylerse partinin politikası o.

Peki, neyi yanlış yapıyor AK Parti?

Akçeli konularda yanlış yapıyor. Hem yönetimde olup hem zengin olmanın yollarını bulmak kabul edilemez. Bir de ekonomide sağlanan iyileşmenin halka intikalini ihmal ettiler. ‘Ben bilirim’cilik var. Oyumuz yüksek, istediğimizi yaparız hali fiyakalılık halidir. Ama dış politikadaki açılımları, komşularla ilişki halinde ve inisiyatif alabilecek konumda bulunmaları çok iyi, doğru politikalar.

Artan terör, K. Irak’a operasyon beklentisi, Bush-Erdoğan görüşmesi ve yoğun bir diplomasi süreci var, süren. Hükümetin performansı nasıl sizce?

Süreci çook başarılı götürüyor. Kamuoyunda ortaya çıkan, histeriye benzer ‘hemen bombalayalım’ duygusunu, halkı da rencide etmeden akl-ı selim ile yürüttüler. Biz (CHP) kendilerine yardımcı olmadık. Güçlük çıkardık, suçlayıcı, hakaret edici tavır aldık. Dünyanın politik gerçeğiyle bağdaşmaz bu politika. K. Irak a defalarca girdik ama sonuç ortada. CHP hem bunu göremiyor hem aynı istikamette, şehitlerin acısıyla insanların duygularını sömürerek milliyetçilik yapmaya çalışıyor. Bu zararlı bir milliyetçiliktir.

ŞAPKADAN ÇIKAN CHP TAVŞANI

Bu süreçte Baykal’ın heyecan yaratan bir K. Irak açılımı var fakat?

Bunu duyduğuma ben de sevindim ama örgütümüz bu politikayı tartışıp da mı üretmiştir? Hayır! Bilakis tahrik edici sözler söylerken 180 derece ters istikamette bir söz etti Baykal. Doğrudur ama partide karşılığı olmayan bir politikadır.

Sözün arkası gelemez mi yani?

Baykal tam anlamıyla şapkadan tavşan çıkarttı. HEP’liler CHP’den parlamentoya girerken parti meclisi üyesiydim ben. Erdal İnönü büyüklükle, cesaretle verdi bu kararı. Ama beklenmedik bir ihanete uğradık. Çıktılar, Kürtçe yemin ettiler. Oysa biz onlara ‘Gelin Kürt yurttaşlarımızın görüşlerini parlamentoda temsil edin, ne söyleyecekseniz burada söyleyin’ demiştik. Şimdi de DTP kendini PKK’dan ayrılamaz gibi göstererek demokratların elini kolunu bağlıyor.

CHP dış politikada nerelerde hata yaptı ya da eksik kaldı?

Geçmişte Kıbrıs’a endeksli bir dış politikamız vardı. AKP bu boyunduruğu kırdı. Bunun dışında politika yapabileceğimizi gösterdi. AB konusunda umduğumdan çok daha iyi performans gösterdi. O sırada biz de (CHP) İMF, Dünya Bankası gibi, AB konusunda da yanlış ve haksız düşmanlık yaptık. AB ciddi bir hatayla Güney Kıbrıs’ı ortak aldı. Bunun sonuçları ortaya çıktıkça AB’nin kötü ve aleyhimize olduğunu söylemek yanlıştır. Evet, bize haksızlık yapılıyor fakat bu -tahmin ediyor, bekliyorum ki- AKP’nin açılımlarıyla telafi edilecek.

Üyesi olduğunuz CHP’nin sorunu ne, geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Türk solunun, Türk halkının CHP’den uzun zamandır şikayetleri var. İller ilçeler feshediliyor, delegelikler yok ediliyor. Baykal ve çevresindekileri yerinden kımıldatmayacak anti demokratik uygulamalar yapılıyor vs. Bunlar hukuksuzdur ama sorun bu değil. Sorun CHP’nin dünyayı algılayarak ekonomiye saygı içerisinde politika üretmeye çalışmamasıdır. Bir siyasi partinin görevi sadece iktidara gelmek değildir. Geldikten sonra nasıl bir program izleyeceğini söyleyebilmesi, halka umut sunabilmesidir.

CHP’de anti-Baykalcılar artıyor, bazıları Sarıgül etrafında kenetleniyor. Sarıgül bunu başarabilir mi?

Sarıgül’ün söylediği tek söz ‘Ben bu partiyi iktidar yaparım’. Kendisinin başbakan olacağını vaat ediyor yani. İyi de, senin başbakan olman benim için yeterli değil ki! Başbakan olduğunda Türkiye için ne yapacaksın? Bu olmazsa ne CHP’nin, ne başka ismin şansı yok.

UMUT YOKSA İKTİDAR DA YOK

Ülkenin nasıl bir sol siyasete ve nasıl bir muhalefete ihtiyacı var?

Sorumsuz laf etmeyecek, önlenemeyecek sakıncaları bahane gösterip iktidarı yıpratmaya çalışmayacak, ‘Üniversiteye şu kadar kişi giremiyor’ demek yerine kendisinin bu konuda ne yapacağını söyleyebilecek muhalefete ihtiyaç var. Sosyal demokrat anlayışla sağlığa, eğitime bugünkünden fazla bütçe ayrılabilir, sosyal güvenlik ne olur, bunu bilmek istiyorum. Halk da bunu bilmek ister.

Karanlık giderek azalıyor artık

‘Türkiye’de demokrasi gelişiyor. Bir zamanlar olduğundan daha az karanlıktayız. Ama dünya o kadar karmaşık hale geldi, küreselleşme siyasetçinin araçlarını o kadar azalttı ki ortam daha iyi olmasına rağmen siyasetçinin daha güçlü olduğunu söyleyemiyorum.’

Ecevit gücünü bilemedi

Başbakan Erdoğan da sizin gibi eski bir İstanbul Belediye Başkanı. Siz yüzde 64 oyla başkan seçilmiştiniz...

...O yüzde 64’de benim payım yoktur. O oy CHP’nin o dönemde gösterdiği başarının sonucudur.

Bir başkası da o oyu alır mıydı?

Evet. O oy ‘düzen değişikliği’ sloganının, Karaoğlan efsanesinin oyudur. Biz o tarihte büyük destek, güç elde etmiştik. Ecevit bunu anlamamıştır.

Ben de anlamadım?

Biz halka ciddi umut verdik. ‘Düzeni değiştireceğiz’ iddiasıyla geldik. Halkın oyu bunun içindi. Ama yapamadık.

Neden?

(düşünüyor) Şimdi burada, ölmüş eski genel başkanımı eleştirmek mecburiyetindeyim. Ecevit elindeki gücü hele de yerel yönetimlerdeki gücü değerlendiremedi. İstanbul dahil büyük şehirler bizdeydi. Buralarda düzen değişikliğini becerebilen parti görüntüsü verebilseydik Türkiye’nin kaderi değişirdi. Ben kendi çapımda çok uğraştım. Ne yazık ki, bunun önemini, gerekliliğini partime, başkanıma anlatamadım. İktidara böyle geldikten sonra çöp toplayan belediye görüntüsünde kaldık.

Herkes sizden ‘Namuslu bir politikacıdır’ diye bahsediyor....

...İnanın çok rahatsız oluyorum bu övgü sözlerinden. Tabi ki namusluyum ama namussuz olma yolu gelmedi önüme. Maddi bir şey istenmedi. Ama ben de hiçbir belediye personelini örgüt istiyor diye sürmedim, terfi ettirmedim. Bu yadırgandı. Örgüt tersine döndü. ‘Belediyede istediklerimiz olmuyor, başkan kadrolaşamadı, halkçı değil’ diyorlardı. Bunu yapmadığım için çok önemli politik güç kaynağı olan İstanbul belediyesini kaybetmek istemeyenler benim devam etmemi istemediler.

Ecevit de sizi aday göstermedi!

Öyle oldu. Bana milletvekilliği teklif etti. Reddettim. ‘Üstümde hakkın var. Ya İsvan’ın adaylığını istemiyorum, diye açıklama yap ya da merkez yoklaması yap. Ağzımdan ‘Göreve talip değilim’ lafı çıkmaz çünkü bana inanan insanlar, verdiğim sözler var. Onlara sizi bıraktım vekil olacağım diyemem’ dedim.

Ama sonuç alamadınız ve aday gösterilmediniz. Çok mu kırıldınız?

Ecevit’le ve Rahşan’la o günden sonra hiç konuşmadık.

Kürt politikamız tam bir aymazlıktı

Türkiye Irak’ın bütünlüğünü savundu hep. K. Irak politikasını belirleyen etmenlerse Türkmenler, Kerkük ve PKK idi. Ama şimdi şartlar, aktörler değişti. Türkiye de politika değişikliğine gidecek gibi. Değişen resmi ve yürütülen politikayı nasıl buluyorsunuz?

Biz yıllarca, emekli generallerin şimdi söylediği gibi, Kürt gerçeğini inkar ettik. İnanılmaz bir aymazlık yaptık. Kürtlere ‘sen yoksun’ dedik. Dilini, şarkısını, bayramını yasakladık. Evren Paşa ‘Daha ne istiyorlar, Hıdrellez’i serbest bıraktık’ demişti. Düşünebiliyor musunuz, bir halkın bayramını yasaklamış, sonra serbest bıraktığı için övünüyor. Öncelikle K. Irak’taki Kürtlerden korkmak yerine onları dost durumda tutmayı tercih etmeliyiz. Kendi Kürtlerimizin de devleti sevmesini sağlamalıyız. Nasıl Bursalıların başka ülkeyle ilişkisinden korkmuyorsak onların da orayla ilişkisinden korkulmamalı. Irak’ın bütünlüğü sağlanabilir mi emin değilim. Belli ki K. Irak Kürt Devleti kurulacak. O devletle husumetsiz bir ilişkimiz, ora halkının mutluluğu temennimiz olmalı. Yeni parametrelere göre çevremizdeki ülkelerle dostça, çıkar birliğiyle mutluluk üretebiliriz.

Kendimizden utanmalıyız ki...

Kürt ve Türk milliyetçiliği yükselişte malumunuz. Buna rağmen olur mu bu dediğiniz?

Atatürk’ün ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü yanlış yorumlayanlar oldu. Buna devlet de karşı çıkmadı. Bu yüzden Kürt vatandaşlarımızla aramızı açtık. ‘Sen Türk değilsin, Türk’ten aşağısın’ görüntüsü verdik. Halbuki Atatürk’ün o muhteşem sözü böyle bir politikanın izlenememesini gerektirirdi. O ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halk Türk milletidir’ der. Kürtçenin yasaklanması, ‘Kürt yoktur, kart kurt sesidir’ gibi gülünçlükler oldu. Kürt yurttaşlarımızla barışmak için geçmişteki uygulamaların hata olduğunu söylememiz lazım.

Gönül almak mı gerek yani?

Yanlış yaptık demek gerek. 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevinde insanlıktan nasibi olmayanların yaptıklarını anlatmamız lazım. Bir daha böyle bir şey yapmayı düşünmeyecek kadar kendimizden utanmamız, mahcup olmamız lazım. Bu cesareti göstermeliyiz. Kürt yurttaşlarımızın gerçekten bu ülkenin sahibi olduklarını göstermeliyiz. Maalesef DTP de bu insancıl politikanın yapılmasını güçleştirecek istikamette davranıyor.


kapak olsun buda size

kopyala yapıştırmı yapıyorsun yokmu senin benim söylediklerime verebilcek kadar bilgin varsa kendin yazda görelim 22 temmuzun sancısı var tabe az kitapları karıştırdı gör gerçekleri dostum dünyada ekonomik kriz varken bizim 3 bakanımız çıktı dediki ekonomi süper dedi ertesi gün ekonomide sarsılma var dedi tren raydan çıkabilir dedi.

en azından bana kapak olmaz dostum sen merak etme ben kendimi babamın parasıyla amortiye almışım((allaha şükürler olsun))) asıl sen düşün veya benden daha aşagıdaki insanlar düşünsünler her hafta cari açıgı kapatmak için zam geldiginde gel aslanlar gibi konussana yada ülkemin en güsel okulları yada orman arazileri satılınca gel konussuna dilini yutarsın anca sen yada çıkar karşıma kopyala yapıştır yaparsın anca.

bak bunlar sana ilerde kapak olurmu bilmiyorum

varsa verebilcegin kendi cevapların ver yoksa okumanı tavsiye ediyorum
 
Ben bir şey biliyorum 39 yıllık hayatımın 16 yılı ticaretle iş verenlikle geçti son beş yıldaki kadar istikrarlı ve geleceğe güvenle baktığım bir ticari hayatım olmadı bu ülkeye ayda 600.000 Mark ( Alman MArkı ) döviz getirdiğim 2000 li yıllarda bi koalisyon geldi ve beni ve benim gibi etrafımda tanıdığım en az yüzlerce iş adamını yerle bir etti 1,5 yıl iş yapamadım ama şimdi çok şükür her şey stabil işte toplumun genelinin durumu bu toplum ekonomi fakülteleri bitirmesede bu ekonominin içinde hayatını veriyor neyin ne olduğunu her zaman teori bilmez siz buyrun birazda tecrübeye ve pratiğe kulak verin bence....
 
Ben bir şey biliyorum 39 yıllık hayatımın 16 yılı ticaretle iş verenlikle geçti son beş yıldaki kadar istikrarlı ve geleceğe güvenle baktığım bir ticari hayatım olmadı bu ülkeye ayda 600 Mark ( Alman MArkı ) döviz getirdiğim 2000 li yıllarda bi koalisyon geldi ve beni ve benim gibi etrafımda tanıdığım en az yüzlerce iş adamını yerle bir etti 1,5 yıl iş yapamadım ama şimdi çok şükür her şey stabil işte toplumun genelinin durumu bu toplum ekonomi fakülteleri bitirmesede bu ekonominin içinde hayatını veriyor neyin ne olduğunu her zaman teori bilmez siz buyrun birazda tecrübeye ve pratiğe kulak verin bence....

burda bahsettiğimiz makro ekonomi yani devlet ekonomisi. senin işlerin iyi olabilir ama
rakamlar genel durumun öyle olmadığını söylüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; 2007 yılının ilk 5 ayında kapanan işyeri sayısı 10 bin 810 iken, 2008 yılının aynı döneminde, yaklaşık yüzde 100 artışla 21 bin 335’e ulaşmış.

5 yıl öncesi ile kıyasladığımızda, 2008’de kapanan işyeri sayısı, 2004 yılına kıyasla yüzde 333 artmış durumda!..

Kapanan işyeri sayısına, son 10 yıllık dönem itibariyle baktığımızda, 2008 yılında son 10 yılın rekorunun kırıldığını fark ediyoruz. 1999 yılının tamamında yani 12 ayında, kapanan işyeri sayısı 10 bin 166 iken, 2008 yılının sadece 5 ayında 21 bin 335’e ulaştı.
belki bu sayıalra bakarak ne demek isteiğimi anlamışsınızdır.
 
hala utanmadan istikrar var diyorlar ya deli olmamak elde değil .yaw kardeşim biz ugandanın ekonomisinden mi bahsediyoruz .tüik de ekonominin çökmek üzere olduğunu doğruluyor .hala kendinizi kandırın bakalım siz
 
eee ne olacak bu millet nasıl görmüyo bunları anlamıyorum..
 
Kaan_tk,

chp'li değilim. Bir parti taraftarı değilim. Ülkesini sewen biri olarak ülkemin doğru ekonomi politikalarıyla idare edilmesini istiyorum. Ocukbocuk'un werdiği rakamlar ortada. Ekonominin durumu hiç içaçıcı değil. Konuyla ilgili bende yarın bir yazı yazmayı düşünüyorum. Keşke ekonomi yönetimi parti sewgisiyle olsaydı ama ekonomi rakamlara dayanır.


Ben bir şey biliyorum 39 yıllık hayatımın 16 yılı ticaretle iş verenlikle geçti son beş yıldaki kadar istikrarlı ve geleceğe güvenle baktığım bir ticari hayatım olmadı bu ülkeye ayda 600 Mark ( Alman MArkı ) döviz getirdiğim 2000 li yıllarda bi koalisyon geldi ve beni ve benim gibi etrafımda tanıdığım en az yüzlerce iş adamını yerle bir etti 1,5 yıl iş yapamadım ama şimdi çok şükür her şey stabil işte toplumun genelinin durumu bu toplum ekonomi fakülteleri bitirmesede bu ekonominin içinde hayatını veriyor neyin ne olduğunu her zaman teori bilmez siz buyrun birazda tecrübeye ve pratiğe kulak verin bence....

Dedikleriniz çok güzel ama balon olabileceği fikrine ne derseniz ? Yani geçici. İçinde bulunduğumuz durum ile ekonomik şartların we gerçeklerin birbiriyle örtüşmemesi gibi bir durum war.
Mesut Yılmaz'ın bu ülke için benim gözümde yaptığı yegane faydalı iş Seka arazisinin Ford'a tahsis edilerek milyarlarca Dollar ihracat gelirine ulaşmamızı sağlamasıdır. akp yi bundan önceki partilerle kıyaslamanız çok doğru değil. Zira o hükümetler başarısızında başarısızıydılar.
Ocukcocuk'un açıkladığı werilerde cabası. Makro denge bozuluyor. Mikro ekonomiye gelince birşeyler de ben ekleyim. Piyasada çok ciddi bir nakit sıkıntısı yaşanıyor. Kapanan şirket sayısında çok büyük artış war. Ödenemeyen çekler/protestolu senetler, kredi kartı borçluları hep göz ardı ediliyor ama işin aslı gelişmeler çok wahim.
 
22 temmuz acısı var galiba sizde... Sen ekonomist diye çıkmış bişeyler zırvalıyosun Dünyada son zamanlarda yaşanan ekonomikkrizden haberin olmayacak kadar uzaylısın galiba faiz yükselmiş yok borçlanma artmış sizin gibi azınlığın ancak böyle sanal alemde sözü sadece simdilik gecici....
ama yakında sessiz çoğunlun sesini her yerde duyacaksınız....


Detayları okuyun sevgili türkiyenin gercek vatandaşları

Bir sol efsanesinden AK Parti'ye övgü!


1973 seçimlerinde yüzde 64 gibi büyük bir oyla İstanbul Belediye Başkanı olan solun ‘efsane’ isimlerinden Ahmet İsvan, AK Parti'yi takdir etti ve 'İtiraf ediyorum AKP çok başarılı' dedi.



Solun ‘efsane’ isimlerinden Ahmet İsvan 1973 seçimlerinde yüzde 64 gibi büyük bir oyla İstanbul Belediye Başkanı olur. Karaoğlan rüzgarının estiği bir dönemde başkan olsa da, belediyecilik gelişmediği, partisince desteklenmediği için zor bir görev olur onunki. Popülist politikalara ‘hayır’ der ve partisince yalnız bırakılır. Sonraki seçimde aday gösterilmez. Üstelik Taksim’in 34 kişinin kanıyla kızıla boyandığı 1 Mayıs 1977 olaylarının hem tanığı, hem sanığı durumuna düşer. 80 darbesinde DİSK davasından 27 ay hapis yatar ama hüküm giymeden beraat eder. Herkesin ‘hukuka saygılı, dürüst ve namuslu’ diye söz ettiği az sayıdaki siyasetçiden biri o. Solun sağ refleksler gösterdiği için siyasetten silindiği, sol akil adam arayışlarının arttığı bir dönemde aklımıza düştü Ahmet İsvan. Neredeydi, ne yapıyor, ne düşünüyordu ve neden hiç konuşmuyordu? Röportaj talebimizi nezaket göstererek, zarafetle kabul etti Ahmet İsvan. Yalova Taşköprü’de yalın ve sakin bir hayat sürüyor şimdi. 1923 doğumlu olan, sahip olduğu çiftliği devretse de yaşadığı yerden, fiilen uzaklaşsa da siyaseti takip etmekten, eleştiriyor olsa da CHP üyeliğinden vazgeçmeyen İsvan’ın evine misafir olduk ve yaklaşık 5 saat konuştuk.

1973’te yüzde 64 oy oranıyla CHP’den İstanbul Belediye Başkanı olan, yıllardır siyasetten uzak duran, sol siyasetin efsane ismi Ahmet İsvan ilk kez star’a konuştu. İsvan AK Parti hükümetini başarılı buluyor, üyesi olduğu CHP’yi ise eleştirmekten kendini alamıyor.

1973’te yüzde 64 oyla CHP’den İstanbul Belediye Başkanı oldunuz. Görevden ayrıldığınız 1977’den bu yana 30 koca yıl geçti. Solun siyasetten fiziken değilse de siyaseten silindiği, sola çareler arandığı, akil adamlara akıl sorulduğu dönemdeyiz ve siz ortalarda yoksunuz! Bunca zamandır nerelerdesiniz Allah aşkına?

Durabildiğim kadar aynı yerde duruyorum. Solun içine düştüğü durumdan ben de üzgünüm. Ama ben belediye başkanlığını isteyerek terk etmedim. Partim beni aday göstermediği için seçilmedim. 80 darbesinde 27 ay hapis yattım, sonra siyasete kendi çapımda devam ettim. Parti meclisi üyesi oldum. Emekli bir siyasetçiyim ama siyasetle ilgimi hiç kesmedim.

İşte Vatan Gazetesi'nde yer alan o röportaj:

BÜTÇE DİSİPLİNİNİ SAĞLADI

Söyler misiniz o halde; Türkiye soluna ne oldu?

Sol ciddiyetsizlikten yok Türkiye’de. Biz (CHP) siyasetin büyük kısmının ekonomiyle ilgili olduğunu kavrayamadık. Hálá AKP’yi ‘mazot pahalı, buğday ucuz’ gibi, bizim de çare bulamayacağımız durumları aksettirerek eleştiriyoruz. Bu siyaset değildir. Siyaset, küreselleşen dünyada Türkiye’yi ayakta, dalganın üzerinde tutacak ekonomi politikası yürütmektir. AKP’nin bunu çok iyi yaptığını itiraf etmek zorundayım. Zorlanmadan da ediyorum.

Neden ‘itiraf’ kelimesini seçtiniz?

Muhalif parti üyesiyim. Epeydir CHP, AKP ne söylerse tersini söylüyor. Bunu yediremiyorum kendime. AKP’nin yanlışlarını feryatla söylemek ama iyi yaptıklarında da desteklemek lazım.

Neyi iyi yapıyor AK Parti?

Öncelikle ekonomide iyi işler yapıyor. 2001 krizini güçlükle atlattık. Sonra AKP geldi. Derviş’in attığı temeli tamamladı, bütçe disiplinini sağladı. Biz (CHP) yıllarca bütçe disiplinine saygı göstermemiştik. Kabahatliydik. Partime mensup çok kişi ‘Tek başımıza iktidar olmadık ki geçmiş kabahatlerin sorumlusu olalım’ derler. Ama bu söz yanlıştır.

BİZ DE SUÇ ORTAĞIYIZ

Neden yanlıştır?

İktidar değilsek de etkiliydik. Koalisyon ortağıyken Çalışma Bakanlığı bizde olurdu. Şimdi herkes biliyor ki; sosyal güvenlikte yapılan yanlışlar Türkiye’yi batırma noktasına getirdi. Fark edip gereğini yerine getirmedik. Demirel popülist harcamalar yaptığında ‘yanlıştır’ demedik. Ekonominin bizden güçlü olduğunu, ona uymamız gerektiğini bilmedik. 36 yaşında emekli ettik insanları. Sigortalıların sülalesini sigortalı yaparken bu neye varır diye hesap etmedik. Tarımda gerekli değişikliği yapmak yerine bozuk bünyeyi süspanse etmeye kalktık. Ekonomiyi el birliğiyle batırdık, suç ortağıyız yani. Ziraat Bankası’nın, Halkbank’ın görev zararlarını nasıl izah edeceğiz? İktidar değildik de böyle bir uyarımız oldu mu? Muhalefetin görevi bu değil mi? Küreselleşme nedeniyle ekonomi geçmişte olduğundan çok daha fazla etkili şimdi ve bize çok daha az hareket alanı bırakıyor. Bu dar hareket alanı içinde bile AKP’nin yanlış bir şey yaptığını görmüyorum.

CHP PARTİ DEĞİL BAYKAL KULÜBÜ

Ya CHP, söylediğiniz gibi ‘ekonominin bizden güçlü olduğunu’ öğrenebildi mi bu süre zarfında?

CHP bugün bir parti değil ki. Bir Baykal kulübü! CHP’nin ekonomiyi inceleyen bir birimi var, tartışıp politika üretiyor sanıyorsanız yanılırsınız. Genel başkan ne söylerse partinin politikası o.

Peki, neyi yanlış yapıyor AK Parti?

Akçeli konularda yanlış yapıyor. Hem yönetimde olup hem zengin olmanın yollarını bulmak kabul edilemez. Bir de ekonomide sağlanan iyileşmenin halka intikalini ihmal ettiler. ‘Ben bilirim’cilik var. Oyumuz yüksek, istediğimizi yaparız hali fiyakalılık halidir. Ama dış politikadaki açılımları, komşularla ilişki halinde ve inisiyatif alabilecek konumda bulunmaları çok iyi, doğru politikalar.

Artan terör, K. Irak’a operasyon beklentisi, Bush-Erdoğan görüşmesi ve yoğun bir diplomasi süreci var, süren. Hükümetin performansı nasıl sizce?

Süreci çook başarılı götürüyor. Kamuoyunda ortaya çıkan, histeriye benzer ‘hemen bombalayalım’ duygusunu, halkı da rencide etmeden akl-ı selim ile yürüttüler. Biz (CHP) kendilerine yardımcı olmadık. Güçlük çıkardık, suçlayıcı, hakaret edici tavır aldık. Dünyanın politik gerçeğiyle bağdaşmaz bu politika. K. Irak a defalarca girdik ama sonuç ortada. CHP hem bunu göremiyor hem aynı istikamette, şehitlerin acısıyla insanların duygularını sömürerek milliyetçilik yapmaya çalışıyor. Bu zararlı bir milliyetçiliktir.

ŞAPKADAN ÇIKAN CHP TAVŞANI

Bu süreçte Baykal’ın heyecan yaratan bir K. Irak açılımı var fakat?

Bunu duyduğuma ben de sevindim ama örgütümüz bu politikayı tartışıp da mı üretmiştir? Hayır! Bilakis tahrik edici sözler söylerken 180 derece ters istikamette bir söz etti Baykal. Doğrudur ama partide karşılığı olmayan bir politikadır.

Sözün arkası gelemez mi yani?

Baykal tam anlamıyla şapkadan tavşan çıkarttı. HEP’liler CHP’den parlamentoya girerken parti meclisi üyesiydim ben. Erdal İnönü büyüklükle, cesaretle verdi bu kararı. Ama beklenmedik bir ihanete uğradık. Çıktılar, Kürtçe yemin ettiler. Oysa biz onlara ‘Gelin Kürt yurttaşlarımızın görüşlerini parlamentoda temsil edin, ne söyleyecekseniz burada söyleyin’ demiştik. Şimdi de DTP kendini PKK’dan ayrılamaz gibi göstererek demokratların elini kolunu bağlıyor.

CHP dış politikada nerelerde hata yaptı ya da eksik kaldı?

Geçmişte Kıbrıs’a endeksli bir dış politikamız vardı. AKP bu boyunduruğu kırdı. Bunun dışında politika yapabileceğimizi gösterdi. AB konusunda umduğumdan çok daha iyi performans gösterdi. O sırada biz de (CHP) İMF, Dünya Bankası gibi, AB konusunda da yanlış ve haksız düşmanlık yaptık. AB ciddi bir hatayla Güney Kıbrıs’ı ortak aldı. Bunun sonuçları ortaya çıktıkça AB’nin kötü ve aleyhimize olduğunu söylemek yanlıştır. Evet, bize haksızlık yapılıyor fakat bu -tahmin ediyor, bekliyorum ki- AKP’nin açılımlarıyla telafi edilecek.

Üyesi olduğunuz CHP’nin sorunu ne, geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Türk solunun, Türk halkının CHP’den uzun zamandır şikayetleri var. İller ilçeler feshediliyor, delegelikler yok ediliyor. Baykal ve çevresindekileri yerinden kımıldatmayacak anti demokratik uygulamalar yapılıyor vs. Bunlar hukuksuzdur ama sorun bu değil. Sorun CHP’nin dünyayı algılayarak ekonomiye saygı içerisinde politika üretmeye çalışmamasıdır. Bir siyasi partinin görevi sadece iktidara gelmek değildir. Geldikten sonra nasıl bir program izleyeceğini söyleyebilmesi, halka umut sunabilmesidir.

CHP’de anti-Baykalcılar artıyor, bazıları Sarıgül etrafında kenetleniyor. Sarıgül bunu başarabilir mi?

Sarıgül’ün söylediği tek söz ‘Ben bu partiyi iktidar yaparım’. Kendisinin başbakan olacağını vaat ediyor yani. İyi de, senin başbakan olman benim için yeterli değil ki! Başbakan olduğunda Türkiye için ne yapacaksın? Bu olmazsa ne CHP’nin, ne başka ismin şansı yok.

UMUT YOKSA İKTİDAR DA YOK

Ülkenin nasıl bir sol siyasete ve nasıl bir muhalefete ihtiyacı var?

Sorumsuz laf etmeyecek, önlenemeyecek sakıncaları bahane gösterip iktidarı yıpratmaya çalışmayacak, ‘Üniversiteye şu kadar kişi giremiyor’ demek yerine kendisinin bu konuda ne yapacağını söyleyebilecek muhalefete ihtiyaç var. Sosyal demokrat anlayışla sağlığa, eğitime bugünkünden fazla bütçe ayrılabilir, sosyal güvenlik ne olur, bunu bilmek istiyorum. Halk da bunu bilmek ister.

Karanlık giderek azalıyor artık

‘Türkiye’de demokrasi gelişiyor. Bir zamanlar olduğundan daha az karanlıktayız. Ama dünya o kadar karmaşık hale geldi, küreselleşme siyasetçinin araçlarını o kadar azalttı ki ortam daha iyi olmasına rağmen siyasetçinin daha güçlü olduğunu söyleyemiyorum.’

Ecevit gücünü bilemedi

Başbakan Erdoğan da sizin gibi eski bir İstanbul Belediye Başkanı. Siz yüzde 64 oyla başkan seçilmiştiniz...

...O yüzde 64’de benim payım yoktur. O oy CHP’nin o dönemde gösterdiği başarının sonucudur.

Bir başkası da o oyu alır mıydı?

Evet. O oy ‘düzen değişikliği’ sloganının, Karaoğlan efsanesinin oyudur. Biz o tarihte büyük destek, güç elde etmiştik. Ecevit bunu anlamamıştır.

Ben de anlamadım?

Biz halka ciddi umut verdik. ‘Düzeni değiştireceğiz’ iddiasıyla geldik. Halkın oyu bunun içindi. Ama yapamadık.

Neden?

(düşünüyor) Şimdi burada, ölmüş eski genel başkanımı eleştirmek mecburiyetindeyim. Ecevit elindeki gücü hele de yerel yönetimlerdeki gücü değerlendiremedi. İstanbul dahil büyük şehirler bizdeydi. Buralarda düzen değişikliğini becerebilen parti görüntüsü verebilseydik Türkiye’nin kaderi değişirdi. Ben kendi çapımda çok uğraştım. Ne yazık ki, bunun önemini, gerekliliğini partime, başkanıma anlatamadım. İktidara böyle geldikten sonra çöp toplayan belediye görüntüsünde kaldık.

Herkes sizden ‘Namuslu bir politikacıdır’ diye bahsediyor....

...İnanın çok rahatsız oluyorum bu övgü sözlerinden. Tabi ki namusluyum ama namussuz olma yolu gelmedi önüme. Maddi bir şey istenmedi. Ama ben de hiçbir belediye personelini örgüt istiyor diye sürmedim, terfi ettirmedim. Bu yadırgandı. Örgüt tersine döndü. ‘Belediyede istediklerimiz olmuyor, başkan kadrolaşamadı, halkçı değil’ diyorlardı. Bunu yapmadığım için çok önemli politik güç kaynağı olan İstanbul belediyesini kaybetmek istemeyenler benim devam etmemi istemediler.

Ecevit de sizi aday göstermedi!

Öyle oldu. Bana milletvekilliği teklif etti. Reddettim. ‘Üstümde hakkın var. Ya İsvan’ın adaylığını istemiyorum, diye açıklama yap ya da merkez yoklaması yap. Ağzımdan ‘Göreve talip değilim’ lafı çıkmaz çünkü bana inanan insanlar, verdiğim sözler var. Onlara sizi bıraktım vekil olacağım diyemem’ dedim.

Ama sonuç alamadınız ve aday gösterilmediniz. Çok mu kırıldınız?

Ecevit’le ve Rahşan’la o günden sonra hiç konuşmadık.

Kürt politikamız tam bir aymazlıktı

Türkiye Irak’ın bütünlüğünü savundu hep. K. Irak politikasını belirleyen etmenlerse Türkmenler, Kerkük ve PKK idi. Ama şimdi şartlar, aktörler değişti. Türkiye de politika değişikliğine gidecek gibi. Değişen resmi ve yürütülen politikayı nasıl buluyorsunuz?

Biz yıllarca, emekli generallerin şimdi söylediği gibi, Kürt gerçeğini inkar ettik. İnanılmaz bir aymazlık yaptık. Kürtlere ‘sen yoksun’ dedik. Dilini, şarkısını, bayramını yasakladık. Evren Paşa ‘Daha ne istiyorlar, Hıdrellez’i serbest bıraktık’ demişti. Düşünebiliyor musunuz, bir halkın bayramını yasaklamış, sonra serbest bıraktığı için övünüyor. Öncelikle K. Irak’taki Kürtlerden korkmak yerine onları dost durumda tutmayı tercih etmeliyiz. Kendi Kürtlerimizin de devleti sevmesini sağlamalıyız. Nasıl Bursalıların başka ülkeyle ilişkisinden korkmuyorsak onların da orayla ilişkisinden korkulmamalı. Irak’ın bütünlüğü sağlanabilir mi emin değilim. Belli ki K. Irak Kürt Devleti kurulacak. O devletle husumetsiz bir ilişkimiz, ora halkının mutluluğu temennimiz olmalı. Yeni parametrelere göre çevremizdeki ülkelerle dostça, çıkar birliğiyle mutluluk üretebiliriz.

Kendimizden utanmalıyız ki...

Kürt ve Türk milliyetçiliği yükselişte malumunuz. Buna rağmen olur mu bu dediğiniz?

Atatürk’ün ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü yanlış yorumlayanlar oldu. Buna devlet de karşı çıkmadı. Bu yüzden Kürt vatandaşlarımızla aramızı açtık. ‘Sen Türk değilsin, Türk’ten aşağısın’ görüntüsü verdik. Halbuki Atatürk’ün o muhteşem sözü böyle bir politikanın izlenememesini gerektirirdi. O ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halk Türk milletidir’ der. Kürtçenin yasaklanması, ‘Kürt yoktur, kart kurt sesidir’ gibi gülünçlükler oldu. Kürt yurttaşlarımızla barışmak için geçmişteki uygulamaların hata olduğunu söylememiz lazım.

Gönül almak mı gerek yani?

Yanlış yaptık demek gerek. 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevinde insanlıktan nasibi olmayanların yaptıklarını anlatmamız lazım. Bir daha böyle bir şey yapmayı düşünmeyecek kadar kendimizden utanmamız, mahcup olmamız lazım. Bu cesareti göstermeliyiz. Kürt yurttaşlarımızın gerçekten bu ülkenin sahibi olduklarını göstermeliyiz. Maalesef DTP de bu insancıl politikanın yapılmasını güçleştirecek istikamette davranıyor.


kapak olsun buda size

İnanamıyorum yaa, Hala Akp yi ekonomik konularda savunmaya kalkışanlar, onuda geçtim iyi olduğunu düşünenler var. Arkadaşlar görünen köy kılavuz istemez, böyle CHP yi kötülemek için yazılmış saçma bir haberi kopyala yapıştır yapıp insanların aklını bulandırma. Bunları buraya yazmadan önce siteyi bir araştır, birazcık bilgilen, ondan sonra yapmazsın zaten böyle şeyler.. Ben beğenmesemde Kötülediğin Syn Deniz baykal, Tayyib den 1000kat daha iyidir. Bize azınlı demişsin; bu ülkenin %56sı AKP yi istemedi:durdurun

kaan_tk arkadaşım, Bu ülkede Türk, kürt, laz, çerkes vs kim olursa olsun kendini benden farklı görenlerle işim olmaz, Atatürk bu sebepten Ne Mutlu Türküm Diyene demiştir, bazı kürtler kendilerini farklı bir millet farklı bir ırk olarak gördüğü sürece zaten bu ülkede birlik olmaz. Bu topraklarda yaşayan herkes Türk tür. Dünde Türk tü, Ebediyende Türk kalacaktır..
 
22 Temmuz acısı...

İşte bugünde türkiyede yaşanan gerçekler buu azınlık sınıfı insanlar birtakım odaklardan destek görerek çoğunluğa söz geçirmeye çalışıyor...
Hiç unutmam 22 temmuz öncesi dönemde de böyleydi ama sonuçta bu ülkenin gerçek sahiplari onlara hakkettiği dersi verdi ama bu ne yüzsüzlük hala her köşeden yine bunların sesi çıkıyor...Aslından bunları sesi böyle her yönde gereğinde fazla duyulması Bizim zamanında harekete geçip sesimizi duyurmamızdı Artık bizimde Sesimizi duyacaksını istesenizde istemesiniz de....


Kaan_tk,

chp'li değilim. Bir parti taraftarı değilim. Ülkesini sewen biri olarak ülkemin doğru ekonomi politikalarıyla idare edilmesini istiyorum. Ocukbocuk'un werdiği rakamlar ortada. Ekonominin durumu hiç içaçıcı değil. Konuyla ilgili bende yarın bir yazı yazmayı düşünüyorum. Keşke ekonomi yönetimi parti sewgisiyle olsaydı ama ekonomi rakamlara dayanır.




Dedikleriniz çok güzel ama balon olabileceği fikrine ne derseniz ? Yani geçici. İçinde bulunduğumuz durum ile ekonomik şartların we gerçeklerin birbiriyle örtüşmemesi gibi bir durum war.
Mesut Yılmaz'ın bu ülke için benim gözümde yaptığı yegane faydalı iş Seka arazisinin Ford'a tahsis edilerek milyarlarca Dollar ihracat gelirine ulaşmamızı sağlamasıdır. akp yi bundan önceki partilerle kıyaslamanız çok doğru değil. Zira o hükümetler başarısızında başarısızıydılar.
Ocukcocuk'un açıkladığı werilerde cabası. Makro denge bozuluyor. Mikro ekonomiye gelince birşeyler de ben ekleyim. Piyasada çok ciddi bir nakit sıkıntısı yaşanıyor. Kapanan şirket sayısında çok büyük artış war. Ödenemeyen çekler/protestolu senetler, kredi kartı borçluları hep göz ardı ediliyor ama işin aslı gelişmeler çok wahim.

2002 yılından bu yana ekonomomi daha kötüye gitti diyosan yazıklar olsun sana derim...:vur
 
AKP nin ekonomik başarısı maşarısı yoktur.

AKP ekonomimizi yabancıya bağlamıştır var mı ötesi

o belgelerde sattıkları yerlerin parasıyla oluşturulan düzmece belgelerdir.
 
İnanamıyorum yaa, Hala Akp yi ekonomik konularda savunmaya kalkışanlar, onuda geçtim iyi olduğunu düşünenler var. Arkadaşlar görünen köy kılavuz istemez, böyle CHP yi kötülemek için yazılmış saçma bir haberi kopyala yapıştır yapıp insanların aklını bulandırma. Bunları buraya yazmadan önce siteyi bir araştır, birazcık bilgilen, ondan sonra yapmazsın zaten böyle şeyler.. Ben beğenmesemde Kötülediğin Syn Deniz baykal, Tayyib den 1000kat daha iyidir. Bize azınlı demişsin; bu ülkenin %56sı AKP yi istemedi:durdurun

kaan_tk arkadaşım, Bu ülkede Türk, kürt, laz, çerkes vs kim olursa olsun kendini benden farklı görenlerle işim olmaz, Atatürk bu sebepten Ne Mutlu Türküm Diyene demiştir, bazı kürtler kendilerini farklı bir millet farklı bir ırk olarak gördüğü sürece zaten bu ülkede birlik olmaz. Bu topraklarda yaşayan herkes Türk tür. Dünde Türk tü, Ebediyende Türk kalacaktır..


Şimdi yazdıklarınıza bakarsanız. % 56 Akp istemedi demişsiniz. Peki o zaman geri kalan Deniz Baykal ımı istedi. Beşikteki bebekler ya da 18 yaşını aşmamış çocuklar da mı % 56 nın içinde merak ettim doğrusu. Mantık olarak bir de Deniz Baykal bakanlığı döneminde mazot karnelerini halk unuttumu. Kendi partisinde bile yeri meşru halde değilken. Sırf Atatürk ün partisi Chp adına aldığı bütün solun alabileceği oyu aldı. Şimdi Tayyip Erdoğan tek başına bir parti tek başına aldığı oylara bakacaksın liderlik vasfı kimde var göreceksinz.. Yaş yetmiş iş bitmiş Deniz Baykal ömrü % 30 bile göreceğini kanaat getrimiyorum ve de hiç bir sol parti % 30 oy bile alamyıcanı görmek pek gözükmüyor.
 
ekonomik kriz başarısımı
 
heto14 mantıklı bı yorumun varsa onu yaz bundan sonra ve sevıyenı koru lutfen gereklı cezayı alacaksın!
 
catlayın akp sizin cok canınızı yakmıs:)
avrupanın 6. buyuk ekonomısı olduk tabı sizin
kulaklarınız var gercegı duymaz
gozlerınız var gercegı gormez
diliniz var gercekleri soyleyemez.RTE
 
Geri
Üst