kaptan61ts
New member
CAKP MARİFETLERİ
Başarılı bir asker, devrimci bir devlet adamı ..
Kendi kaderini ulusuyla birleştiren bir adam !
1915'de Çanakkale'de ingilizlere tarihlerinin en büyük yenilgilerinden birini yaşattı .
1918 yılında Birinci Dünya Savaşı'ndan yenilgi yüzü görmeden çıkan tek Osmanlı komutanıydı .
4 yıl sonra halkını etrafında toplayarak emperyalist güçlerin desteklediği işgalci yunan güçlerini yendi ve ulusuna bağımsızlık yolunu açtı .
1923 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntıları üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu ve ilk cumhurbaşkanı oldu .
6 ay sonra şeriata karşı mücadele başlatıp kazanan ilk lider oldu .
Ektiği demokrasi tohumları sayesinde Türk Ulusu içeride ve dışarıda bir çok zorluklara göğüs gerdi .
Stalin onu faşist adl etti .
Hitler ve Mussollini komünist olarak gördü .
Bazıları da diktatör dedi .
halkı ise ona ATATÜRK dedi ..!!
O HALK NERDE...? O ZAMANIN ÜLKESİ NERDE.. ?
ONU VE DEVRİMLERİNİ UNUTTUMU HALKI ..
AKP PARTİSİNİ SAVUNAN ARKADAŞLAR..BENDE SİZİN GİBİ ÜLKEMİ SEVİYORUM..PARTİYİ KARALAMAK DEĞİL YAPILANLARI SERGİLEMEK VE YALANCI OLMAMAK İÇİN BİRKAÇ DÖKÜMAN KOYDUM..AKP GİDER BAŞKA PARTİ GELİR O PARTİ DE MUSTAFA KEMALİN KUDRUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİNE KARŞI DAVRANIŞLARDA OLURSA..TEK BAŞIMA DA KALSAM KARŞI DURACAĞIM.
1-En Yüksek İç Borç: 251 Katrilyon (180 Milyar Dolar)
AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Hazine’nin iç borç stoku 150 katrilyon liraydı.
2006 Aralık sonu itibari ile hazine iç borç stoku 251 katrilyon liraya ulaşmıştır.
AKP son 4 yılda hazine’nin iç borç stokunu 101 katrilyon lira arttırmıştır.
Dolar cinsinden iç borç stokuna bakıldığında; 2002 yılı sonunda 92 milyar dolar olan iç borç 2006 yılı sonunda 180 milyar dolara yükselmiştir.
AKP iç borcu dolar cinsinden 88 milyar dolar artırmıştır.
2-En Yüksek Dış Borç: 302 Milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiye’nin toplam dış borcu toplam 171 milyar dolardı.
2006 yılı sonu itibari ile toplam dış borç 302 milyar dolardır.
AKP’nin 4 yıllık iktidarı döneminde ülkenin toplam dış borcu %77 oranında 131 milyar dolar artmıştır.
3-En Yüksek Toplam Borç: 381 Milyar Dolar
AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam dış borcu ile hazine’nin toplam iç Borcu toplamı olan toplam borç 212 milyar dolardı.
2006 yılı sonunda ise hazine’nin toplam iç borcu ile ülkenin toplam dış borcunun toplamı olan toplam borç 381 dolar olmuştur.
4-En Yüksek Kişi Başına Borç: 6.600 Dolar
AKP iktidara geldiğinde kişi başına düşen toplam borç tutarı 3.845 Dolardı.
2006 yılında ise kişi başına borç 6.660 dolar olmuştur.
5-En Yüksek Dolar Bazında Hazine Borçlanma Faizi: %27.6
AKP döneminde Hazine Dolar cinsinde 2003 yılında %46.3, 2004 yılında %30.8, 2005 yılında %23.1 ve 2006 yılında %10.2 olmak üzere son 4 yılda ortalama %27.6 oranında borçlanmıştır.
Halbuki Ecevit döneminde bile yani 1999–2002 yılları arasında dolar cinsi hazine borçlanma maliyeti %13.9 idi.
AKP dolar cinsinde en yüksek faizle borçlanan Cumhuriyet Hükümetidir. Bu da yabancı yatırımcılara en fazla kaynak aktardığı anlamına gelmektedir.
6-En Yüksek İthalat: 137 Milyar Dolar
2002 yılı sonunda ithalat 52.5 milyar dolardı.
2006 yılı sonunda ithalat 137 milyar dolar olmuştur.
Söz konusu tutar Cumhuriyet Tarihinin en yüksek rakamıdır.
AKP en yüksek ihracat yaptım derken en yüksek ithalatı gizlemektedir.
7-En Yüksek İthalata Bağlı İhracat: %68
1997 yılında 100 birim ihracat için 56 birim ithalat yapmak gerekiyordu. Bu oran yani ithalatın ihracata bağlılık oranı sürekli yükselmiş ve 2002 yılında %62’ ye çıkmıştır.
AKP’ nin 4 yıllık iktidarı döneminde düşük döviz kuru nedeni ile ihracatın ithalata bağımlılığı daha da artarak %68’e yükselmiştir. Bunun manası 100 birimlik ihracat için 67 birimlik ithalat yapılması zorunlu olmuştur.
Bu da ihracat artışının ithalat artışını zorunlu kıldığını ve artan ihracatın ülkeye döviz kazandırmak bir yana döviz kaybettirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
8-En Yüksek Dış Ticaret Açığı: 52 Milyar Dolar
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda dış ticaret açığı yani ithalat ihracat farkı 15.6 milyar dolardı.
2006 yılı sonu itibari ile dış ticaret açığı 52 milyar dolardır.
AKP’nin 4 yıllık iktidarı döneminde Türkiye ekonomisi toplam 152 milyar dolar dış ticaret açığı vermiştir. 1950-2002 yılları arasındaki 52 yılda oluşan toplam dış ticaret açığı ise 194 Milyar Dolardır.
9-En Yüksek Cari Açık: 35 Milyar Dolar
2002 yılı sonunda cari açık yani ülkeye mal ve hizmet karşılığı giren ve çıkan döviz farkı 1.5 milyar dolardı.
2006 yılı sonunda cari açık 35 milyar doları aşmıştır.
AKP iktidara geldiğinde GSMH’nin binde 9’u oranında olan cari açık 2006 yılı sonunda GSMH’nin %9’una ulaşmıştır.
2003–2006 yılları arasında toplam 77 milyar dolar cari açık oluşmuştur. Hâlbuki 1950–2002 yılları arasındaki 52 yılda toplam 45 Milyar Dolar cari açık meydana gelmiştir.
10-En Fazla Sıcak Para: 80 Milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiyede’ki sıcak para miktarı 24 Milyar Dolardı.
2006 yılına gelindiğinde ülkedeki sıcak para miktarı 80 Milyar Dolara yaklaşmıştır. Sıcak para miktarındaki 56 milyar dolar tutarındaki artış; ülkeye 56 milyar dolarlık sermaye girişi olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim 2003-2006 yılları arasında ülkeye giriş yapan toplam sıcak para 32 Milyar dolardır.
32 Milyar dolar olarak ülkeye giriş yapan sıcak para doların değer kaybetmesi ve borsa endeksinin yükselmesi sayesinde 80 milyar dolarlık bir varlık haline gelmiştir.
Yabancı yatırımcılar borsaya 13 milyar dolar sıcak para girişi yapmış daha sonra düşen döviz kuru ve yükselen borsa endeksi nedeniyle 32.5 milyar dolarlık bir varlığa sahip olmuşlardır.
11-En Yüksek Dışarıya Kaynak Transferi: 35 Milyar Dolar
2003-2006 yılları arasında cari açığı finanse etmek için yurda giren ve dış borçlanma için 35 milyar dolar faiz ödenmiştir.
12-En Yüksek Kredi Kartı Borçları: 20 Katrilyon
2002 yılı sonunda kredi kartı borçları 4 katrilyon idi.
2006 yılında ise kredi kartı borçları 20 katrilyon liraya ulaşmıştır.
13-En Yüksek Bankacılıkta Yabancı payı: %37
AKP döneminde yabancı bankalar Türk bankalarının %37 sini ele geçirmişlerdir. Yabancı bankalar Türkiye’de şube açmak yerine daha çok var olan bankaları satın almışlardır.
Özelleştirme ve TMSF satışları ile mali sektör yabancıların kontrolüne geçmiştir.
Bankaların yabancıların eline geçmesi demek Türkiye ekonomisinin yabancıların kontrolüne girmesi demektir.
13-En Yüksek Tarımsal Üretimden Kopuş: 1.280.000 kişi
AKP döneminde istihdam edilen nüfus 1.280.000 kişi azalarak 6.809.000 kişiye düşmüştür.
Aynı dönemde sanayi sektörü ise sadece 757.000 kişiye iş sağladığı için 523.000 kişi işsiz kalmıştır.
14-En Yüksek İşsiz Sayısı: 4.321.000
2002 yılı sonunda işsiz sayısı 3.484.000 kişi idi.
2006 yılı sonunda resmi işsiz sayısı 2.344.000,iş bulma umudunu kaybettiği için iş aramaktan vazgeçenlerin sayısı 1.977.000 kişiye yükselmiştir. Böylece resmi rakamlardaki işsiz sayısı 4.321.000 kişiye ulaşmıştır.
15-En Yüksek TL Cinsinden Rantiye Geliri: %26
AKP döneminde parasını bonoya yatıranlar yıllık %26, borsaya yatıranlar %25.4 oranında reel gelir elde etmişlerdir.
Dolar kurunun sürekli düşmesi nedeni ile yurt dışından dolar cinsinden ülkeye gelip TL’ ye çevrilerek borsa ve bonoya yatırım yapan yerli ve yabancı rantiyeciler; hem borsa ve bonodan hem de doların değer kaybetmesinden kazanmışlardır.
16-En Yüksek Dolar Cinsinden Rantiye Geliri: %85.5
100 doları 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL’ye çevirip 165.000.000 TL’ye sahip olan rantiyeci bunu hazineye borç vererek değerlendirdiğinde 2006 yılı sonu itibari ile; 409.000.000 TL’ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibari ile 1.430.000 TL’den dolara çevirdiğinde 286 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 286 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da dolar bazında yıllık %46.5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
17-En Yüksek Dolaylı Vergi Oranı: %72
Zengin ve fakirden eşit tutarda alındığı için adaletsiz olan dolaylı vergiler AKP döneminde temel vergi kaynağı haline gelmiştir.
AKP iktidarından önce vergi gelirlerinin %66.3 ‘ünü dolaylı vergiler oluştururdu.
AKP iktidarında vergi gelirlerinin %72’si dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
18-En Yüksek Kapanan Şirket Sayısı: 8.996
2002 yılında 3.495 adet şirket kapanmıştır.
2006 yılında kapanan şirket sayısı 8.996’ya yükselmiştir.
Kapanan şirket sayısındaki artış %157’dir.
19-En Uzun IMF Denetim ve Yönetimindeki Dönem
Türkiye’nin 1946 da başlayan 60 yıllık sürede IMF gözetim ve denetimi altındaki en uzun dönemi 1998–2008 yılları arasındaki 10 yıllık dönemdir. 1980–1988 yılları arasında en uzun IMF gözetim ve denetimindeki süre, AKP iktidarında 10 yıla çıkarılmıştır. ANAP iktidarından sonra tüm iktidar süresini IMF gözetim ve denetiminde geçiren tek parti AKP iktidarı olmuştur.
AKP hükümeti kendinden önceki Ecevit Hükümetinin IMF ile yaptığı Stand-by anlaşmasını aynen uygulamış ve bu anlaşmanın süresi bittiğinde Mayıs 2005 ‘de IMF ile yeni bir Stand-by anlaşması yaparak 2008 yılına kadar ekonominin yönetim ve denetimini IMF’ ye devretmiştir.
20-En Fazla Açlık Sınırı Altındaki Kişi Sayısı: 1.870.000 kişi
Resmi rakamlara göre 1.870.000 kişi açlık sınırının altındadır. Yani aylık 143 milyon liralık gelire sahip değildir.
21-En Yüksek Yoksulluk Sınırı Altındaki Kişi Sayısı: 58.724.000 kişi
Nüfusun %82 si aylık 363 milyon liralık gelirin altında olduğu için yoksulluk sınırı altındaki kişi sayısı 58.724.000 kişidir.
AKP’NİN İLK’LERİ
-İlk defa bir başbakan zam isteyen memur sendikalarına “IMF’yi ikna edin” dedi.
-İlk defa bir başbakan “tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz” dedi.
-İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
-İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı.
-İlk kez yunan kilise bankası Türkiye’de banka satın aldı.
-İlk defa domuz kesimlik hayvanlar sınıfına alında ve teşvik kredisi verildi.
-İlk defa kamunun kamuya olan borcu piyasadan borçlanılarak ödendi.
-İlk defa düşük faizli dış borç yüksek faizli iç borç ile ödendi.
-İlk kez İsrailli iş adamına gizli şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
-ilk defa bir başbakan işsizliğin dünya gerçeği olduğunu söyledi.
-İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
-İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
-İlk defa borç GSMH’yi aştı.
-İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
-İlk defa bir başbakan faizin dünya gerçeği olduğunu söyledi.
-İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
-İlk defa zina suç olmaktan çıkarıldı.
-İlk defa kapkaç diye bir sektör ortaya çıktı.
-İlk defa bir başbakan Müslüman topraklarını işgal eden hristiyan ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
-İlk defa bir başbakan “bir dönem dini kullandık” dedi.
-İlk defa dar gelirlinin alım gücü bu kadar düştü.
-İlk defa bir başbakan en fazla yurtdışı seyahati yaptı.
-İlk defa bir başbakan yapılan bir ihalede önce uçak istedi sonra mercedese razı oldu.
-İlk defa enflasyon %10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi.
-İlk defa fındık üreticileri en büyük miting yaptı.
-İlk defa bir başbakan ve dışişleri bakanı, İslamiyeti yok etmeye yemin eden bir papanın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
-İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların kontrolüne geçti.
-İlk defa bir başbakan Türkiye’yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
-İlk defa bir başbakan “ toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya” dedi.
-İlk defa kilise ve havralar imar planlarında yer aldı.
-İlk defa bir başbakan Yahudi Think Tank kuruluşundan “üstün cesaret ödülü” aldı." NEYİN CESARETİ İSE "
-İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
-İlk defa TBMM tarafından tezkerenin reddedilmesine rağmen Dışişleri Bakanlığı genelgesi ile savaş araç ve gereçleri Türkiye üzerinden Irak’a aktarıldı.
-İlk defa bir başbakan başdanışmanı Amerikalılara başbakan için “bu adamı kullanın, dini inancı size yardımcı olacaktır. Onu süpürge deliğinden aşağı atmayın” dedi.
-İlk defa bir Türkiye başbakanı, İslam dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’un yani
Büyük İsrail Projesinin Eşbaşkanı oldu.
Burada yazılanları okuyup araştırıp değerlendiren ve fikir sahibi (olumlu )olabiliyorsan sen AKP li değilsin vatanına bağlı Türk gencisin.Her kim olursa olsun hangi parti olursa olsun Ülkene karşı yapılanlara ;Atalarını Hatırladıkça layık olmadığını bilecek ve karşı duracaksın.kudret damarlarındaki ASİL kanda.
KAYNAK=D.İ.E ..T.C. RESMİ GAZETESİ VE YAZILI BASIN..( KONUŞMALAR İÇİN)
ek_1
Eski ceza yasasındaki 440 441 442 443 no’lu “Evli Kadın eli erkeğin zinası” nı düzenleyen maddeler yeni yasada yok.
Kendi rızası ile yaş indirildi.
Teşhiri engellendi.
Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Kanun No. 5349 Kabul Tarihi : 11.5.2005
MADDE 1. — 4.11.2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “Özel ceza kanunları ile ceza içeren” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) Ağır para cezasından dönüştürülen adlî para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak yüzmilyon Türk Lirası esas alınır.
MADDE 2. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 6. — (1) Kanunlarda öngörülen “ağır hapis” cezaları, “hapis” cezasına dönüştürülmüştür.
(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenmiş olan suçlarla ilgili olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 13 ve 15 inci maddelerinin uygulanması zarureti bulunan hallerde;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır yirmidört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır yedi gün, üst sınır beş yıl olarak,
Uygulanır.
MADDE 3. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi
Madde 7. — (1) Kanunlarda, “hafif hapis” veya “hafif para” cezası olarak öngörülen yaptırımlar, idari para cezasına dönüştürülmüştür. İdari para cezasının hesaplanmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükümleri uygulanır. İlgili kanunda “hafif hapis” cezasının üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezasının hesaplanmasında esas alınacak gün sayısının üst sınırı, yediyüzotuzdur.
(2) Kanunlarda, “hafif hapis cezası” ile “hafif para cezası”nın seçimlik olarak veya birlikte öngörüldüğü hallerde, idari para cezası yaptırımının belirlenmesinde “hafif hapis cezası” esas alınır.
(3) Kanunlarda, sadece “hafif para cezası”nın öngörüldüğü ve cezanın alt veya üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezası, yüzyirmimilyon Türk Lirasından az, onsekizmilyar Türk Lirasından fazla olamaz.
(4) Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir.
MADDE 4. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında geçen “1 Nisan 2005¨ ibaresi “1 Haziran 2005¨ olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(4) Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz.
MADDE 5. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında geçen “1 Nisan 2005¨ ibaresi “1 Haziran 2005¨ olarak değiştirilmiştir.
MADDE 6. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1. — (1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2006 tarihine kadar uygulanır.
MADDE 7. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 8. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
17 Mayıs 2005
Balge: Resmi Gazete
ek_2
ABD'li komutandan çuval skandalı !
Irak'ta Türk askerlerinin başına çuval geçiren ABD'li komutan olay anını anlattı.
4 Temmuz 2003’teki çuval olayını karşı tarafın kilit adamlarından Amerikalı tim lideri, Hürriyet’e anlattı. Albay William Mayville komutasındaki tim lideri, gözcüleri parayla satın alıp, baskını gerçekleştirdiklerini söyledi. "Gafil avladık" diyen tim lideri, Türk askerlerinin baskın sırasında televizyon seyrettiklerini öne sürdü.
KUZEY Irak’ta 4 Temmuz 2003’deki çuval vakasının kilit adamı emekli Korgeneral Köksal Karabay’ın önceki gece Habertürk’te yayınlanan açıklamalarının ardından, olayın karşı taraftaki kilit adamlarından Amerikalı tim lideri de vakayı baştan sona Hürriyet’e anlattı. Adının açıklanmasını istemeyen, ancak ismi belirtilmeden resminin yayınlanmasına izin veren 26 yaşındaki Amerikalı tim lideri, Albay William Mayville komutasındaki 173. Hava İndirme Tugayı askerleri olarak Süleymaniye’deki Türk Özel Kuvvetler Karargahı’na yaptıkları baskının Türk askeri için tamamen bir sürpriz olduğunu söyledi. Korgeneral Karabay’ın, "Türk askerleri bina içinde hazırlıklı bekliyordu" şeklindeki açıklamasına karşın, ABD’li asker, Türk askerlerinin hazırlıksız yakalandığını ve baskın sırasında kanapede televizyon seyrettiklerini iddia etti. Amerikalı asker ayrıca, Türk karargahının gözcü olarak tuttuğu yerel muhafızları da parayla satın aldıklarını, dolayısıyla Türk askerinin, baskın konusunda uyarılmadığını ileri sürdü.
İLK BİZ GİRDİK
Baskını anlatan Amerikalı eski asker 2 ayrı çemberde müdahaleye hazır bekleyen destek güçlerine havaya aydınlatma fişeği atarak baskına başladıklarını haber verdiklerini söyledi. "Çok iyi asker olan, silahlarını çok iyi kullanmasını bilen Türk Özel Timi silahlarına sarılsaydı çoğunuz ölürdünüz. ALLAH Türk komutan askerlerine silahlarınızı bırakın emri verdi" diye hatırlatınca Amerikalı eski asker, Hürriyet’e şöyle konuştu: "Askerlerinizi gafil avladık. Savaşmaya fırsatları bile olmadı. Maalesef askerleriniz, bir tehlike olduğunda haber vermeleri için Arap görünüşlü gözcüler tutmuşlardı. Bu gözcülere para verip onları satın aldık ve askerlerinizin yaklaşan tehlikeden haberleri olmadı. Çevredeki destek gücümüze karargaha saldırıya geçtiğimizi haber vermek için aydınlatma cephanesini ateşledik. Türk karargahının kapısından ilk benim timim girdi. TV seyreden Türk askerler tamamen savunmasız avlandılar. Timimin hedefi ilk katı güvenlik altına almaktı. Katın güvenliğini sağladık, odadaki beş kişiyi göz altına aldık. Baskını sayıları 60 askeri geçen iki takım gerçekleştirdi. Yanlış hatırlamıyorsam Türk askerlerinin sayısı 12-15 kişiydi. Baskına çok iyi hazırlanmıştık. Elimizde iki binalı Türk karargahının planları vardı. Her takım bir katı temizleyecekti. İnce tanzimle ve süratle plan uygulandı.
YERLE BİR EDERDİK
ABD Ordusu’nun bu paraşütçü birliği çok iyi eğitilmiş elit askerlerden oluşuyordu. Benim bulunduğum birinci takım, ilk binayı güvenlik altına aldı. İkinci takım ikinci binaya girdi. Askerlerinizin silahlarına davranacak zamanları olmadı. Çünkü silahlar binaların üst katlarında muhafaza ediliyordu. Onları karşılık veremeden gözaltına aldık. Bizim geldiğimizi bilselerdi ve biz binaya girerken benim timime ateş açsalardı epeyi kayıp verirdik ama onlar hesabına kötü bir karar olurdu çünkü silahlı destek gücümüzde 6 adet 240B makineli tüfek ile altı kademeli füzeler vardı. Humvee’lerimiz 50 kalibrelik makinalı tüfeklerle ve MK-19 otomatik el bombası atıcılarıyla donatılmıştı. Her Humvee’de AT-4 tanksavar silahlarından 6 tane bulunuyordu. Bu silahlarla Türk karargahını ve içindeki herkesi yerle bir edebilirdik. Tanrıya şükür bu raddeye gelinmedi. Çünkü müttefikler birbiriyle savaşmazlar."
Türk karargáhının damı
Hürriyet’e konuşan tim lideri baskının yapıldığı Türk karargáhının damında. Adının açıklanmasını istemeyen, ancak fotoğrafının yayınlanmasına izin veren Amerikalı tim komutanı takım olarak görevlerinin birinci katı temizlemek olduğunu söyledi.
ALLAH’tan tek kurşun sıkılmadı
Amerika’da bulup konuştuğumuz takım lideri, Hürriyet’in "Süleymaniye’deki Türk Özel Timi’nin sizin yakın bir müttefikiniz olan bir ülkenin askerleri olduğunu biliyordunuz ve karargahlarını daha önce dostça ziyaret etmiştiniz. Neden iki ülkenin ilişkilerini sarsan bu baskını yapma ihtiyacını hissetttiniz?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Kerkük’ün yeni seçilmiş valisine suikast girişiminde bulunmayı plandıkları istihbaratını aldığımız için Türk askerlerini gözaltına aldık. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren askerler bulundurmaması gerekirdi. Baskını çok iyi ve hızlı bir şekilde planladık. Neyse ki tek bir kurşun sıkılmadan tamamlandı. Türk olduklarını bildiğimiz için müttefik bir ülkenin askerine yapılması gereken muameleyi yaptık ve onlara saygıda kusur etmedik. Ellerindeki tüm silahlara ve haberleşme aletlerine el koyduk. Ne gariptir ki bunların hepsi ABD’den temin edilen silah ve cihazlardı. Askerlerinizin hükümetiniz adına durumu gözlemek üzere orada bulunmaları gerekiyordu, fakat gece dürbünleri ve çok sayıda silahı binadan taşırken o zaman onlar bize gözlemci olarak değil suikast yapmaya gelmiş bir tim olarak göründü. Gözlemcilerin bu kadar silahı ve cephanesi olamazdı. Benim açımdan, bu baskın Kerkük’te barışı sağlamak için yapılabilecek tek eylemdi. Kerkük şehrinde hak iddia eden çok etnik grup var. Kürt valisine yapılacak bir suikast değişik etnik grupların kitlesel karşılık vermelerine yol açabilirdi. Bölgedeki istikrar bizim ilk önceliğimizdi ve Valiye suikast yapılması riskini alamazdık."
Turuncu elbise standart uygulama
Türk Özel Kuvvetleri Komutanının Amerikalı askerler tarafından dövüldüğüne ve Türk askerlerine Kerkük Hava üssünde teröristlere giydirilen turuncu elbisenin giydirildiğine değindiğimde Amerikalı asker, Amerikan Ordusu’nun savunmasını şöyle yaptı: "Türk komutan hiç dövülmedi. Türkiye’nin müttefikimiz olduğunu biliyorduk ve askerlerinize saygıyla muamele ettik. Her gözaltına alınanın başına gevşek plastik kum torbası geçirmemiz standart bir uygulamamızdır. Gene de binalarda çok sayıdaki silahlara el koyarken biz askerlerinizi dışarı çıkartıp en rahat edebilecekleri şekilde gölgede oturttuk. Gözaltına alınanlara turuncu giysinin de giydirilmesi standart bir uygulamadır. Kimliklerinin karıştırılmaması için turuncu elbise giydiriyoruz."
Bir gün önce
3 Temmuz 2003 günü Kerkük’te çekilmiş bu fotoğrafta, Hürriyet’e konuşan ABD’li tim komutanı Saddam resminin önünde görülüyor. Yanındakiler, Albay Mayville komutasındaki 173. Hava İndirme Tugayı’ndan arkadaşları. İki farklı üniforma giymiş kişi ise peşmerge.
Baskın anı
Amerikalı askerler ve Kürt peşmergeler tarafından Türk timine baskın sırasında çekilmiş bir fotoğraf. Tam teçhizatlı ABD askerinin sırtında roketatar elinde ise otomatik tüfek var. Baskını anlatan ABD’li tim komutanı 2004 Temmuz’unda Irak dönüşü ordudan ayrılmış.
Hürriyet
ek_3
[ Başbakan başdanışmanı Amerikalılara başbakan için “bu adamı kullanın, dini inancı size yardımcı olacaktır. Onu süpürge deliğinden aşağı atmayın” dedi.]
İNGİLİZCE TEYP KAYDI
This man is an honest man. And he has his own beliefs and he is true to his beliefs. Please try to… I’d say “exploit” is a bad word, but kullanmak or use… (Zapsu burada Türkçe kullanmak sözcüğünü telaffuz ediyor ve İngilizce nasıl denir anlamında dinleyicilere bakıyor ve bir Türk dinleyicinin hatırlatması üzerine sözlerine devam ediyor) take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use… Here and in Europe you should take advantage of that. This is my offer…
TÜRKÇE ÇEVİRİSİ
Bu adam dürüst bir adam. Kendi inançlarına sahip ve bu inançlarında samimi. Lütfen şunu yapmaya çalışın… “Sömürmek” kötü bir kelime, ama kullanmak… Bu adamdan yararlanın. Çünkü bu kişinin çok itibarı var, hem kendi inançları nedeniyle Müslüman dünyasında, hem de Batı tipi demokrasiye inanıyor. Bence onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine onu kullanın… Burada ve Avrupa’da bundan yararlanmalısınız. Teklifim budur.
Milliyet Washington muhabiri Yasemin Çongar’ın geçen cuma günü gazetemizin manşetinde yer alan “ABD’de Hamas Kavgası” başlıklı haberi, Türkiye’nin siyasi gündeminin en önemli tartışma konularından biri haline geldi.
Çongar, bu haberinde AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu’nun Washington’daki American Enterprise Institute adlı araştırma kuruluşunda (think tank) Amerikalılarla yaptıkları tartışmaları aktarıyordu.
Haberin en çok hassasiyet yaratan noktalarından biri, Zapsu’nun Başbakan Erdoğan’ı kastederek, Amerikan tarafına “Bu adamı kullanın” dediğini aktaran bölümdü.
Zapsu’nun bu sözleri önceki akşam AKP’nin Merkez Yürütme Kurulu toplantısında da ele alındı. Milliyet AKP muhabiri Abdullah Karakuş’un aktardığına göre, toplantıya katılan Şaban Dişli, konuyu haberleştiren gazetecilerin çeviri hatası yaptıklarını söyledi. Dişli, “Erdoğan’ın tüm dünyada kredibilitesi var, kredibilitesini kullanın dedik; Erdoğan’ı kullanın demedik” şeklinde konuştu.
Milliyet, bu konuda herhangi bir yanlış anlamaya yer vermemek üzere Washington muhabiri Yasemin Çongar’ın elindeki teyp kaydından Zapsu’nun bu konudaki sözlerinin İngilizce orijinali ile Türkçe çevirisini okurlarınının dikkatine getiriyor:
‘Onu sömürün’ de dedi mi?
Zapsu, konuşmasında Amerikalıların Erdoğan’ı “kullanmaları” anlamına gelen sözler sarf ederken, önce İngilizce “kullanma” fiiline kıyasla daha ağır bir anlam içeren “exploit” sözcüğünü kullanıyor, ancak bunun yanlış olacağını hemen fark ederek düzeltiyor.
Redhouse Sözlüğü, exploit sözcüğüne Türkçe şu karşılıkları veriyor: “Sömürmek, istismar etmek, kendi çıkarına kullanmak, istifade etmek.”
Haber: Milliyet
ek_4
Apartman kilise [ Resmi Gazete ]
4928 No.lu ve 15.07.2003 tarihli Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da ‘cami’ kelimesi ‘ibadethane’ olarak değiştirilerek apartman kiliselerinin önündeki yasal engel kaldırıldı.
(25173 sayılı Resmi Gazete - Yayın tarihi:19 Temmuz 2003 Cumartesi)
EK_5 özelleştirme Adına Türk Halkının Alınterini Peşkeş çekmeleri

EK_6
İlk defa bir başbakan Yahudi Think Tank kuruluşundan “üstün cesaret ödülü” aldı. " NEYİN CESARETİ İSE "
Bakara suresi 120. Ayet şöyle buyuruyor;
"sen dinlerine uymadıkça, ne yahudiler ve ne de hristiyanlar asla senden razı olmazlar. de ki :' ALLAH'ın yolu asıl doğru yoldur.' sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, ALLAH'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır."
YENİ BULGULAR:
Bu adam ülkede özelleştirmedik yer bırakmadı....
Kaynak:http://www.hackhell.com/showthread.php?t=401345
Bu adam şehide ''kelle'' , apo ya ''sayın'' dedi..
kaynak:http://www.youtube.com/watch?v=jyj3NsrIaJk
Bu adam çiftçiye resmen ''sövdü''
kaynak:http://www.youtube.com/watch?v=q8TiQMQAi8k&mode=related&search=
Bu adam ''terörist'' in dizinin dibinde oturuyordu
http://www.youtube.com/watch?v=f6dmgJz_2Tk&mode=related&search=
'Elhamdürullah şeriatçıyız'' dan tutta, ''içki yasaklansın'' dan ''İstanbul u Medine yapacağız'' akadar söylediği o iğrenç sözler var!
http://www.youtube.com/watch?v=jKaO_dyKIpA&mode=related&search=
Bak bunlar bedava kitap dağıtmışları..Ama içnde Atatürk e yönelik nasıl pis hakaretler vardı onların içinde
http://www.hukuki.net/topic.asp?TOPIC_ID=3664
Oğluna Çürük Raporu Aldırdı..
kaynak:http://www.ufukotesi.com/yazigoster.asp?yazi_no=20070654
Papa'nın ölümünden sonra bayrakların yarıya indirilmesi
kaynak:http://www.istanbul.gov.tr/images/docs/emir.doc
İlkokullarda Hiristiyanlık Probagandası...
http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-70738.html
Başbakan Erdoğan: “Başörtüsü konusunda hiçbir yerde, kimseye söz vermedim. Vaat etmediklerimizi, vaat edilmiş gibi gösteren, provake edenler var.” dedi
Başbakan “Çocuğum işsiz” diyen vatandaşı “Senin çocuğun da işsiz kalsın! Otur, otur! Bana kişisel sorunlarını getirme…” diye azarladı. (AKP Keçiören İlçe Kongresi) Radikal-çevrimiçi / Türkiye / 'Senin çocuk işsiz kalsın'
· “Lan…Sus…Hadi ananı al git buradan!” diyen başbakanın arkadaşları da benzer üslupla konuştular:
Tarım Bakanı, çiftçilere hitaben: “Gözünüzü toprak doyursun.”dedi.
Maliye Bakanı: “Babalar gibi satarım.”dedi.
AKP Urfa Milletvekili, sel mağduru vatandaşı şöyle azarladı: “Fazla konuşma!”
kay:http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=182616
AKP 2.DÖNEMDE TOPRAK SATISINI 2 YE KATLADI...
..siyonist hareket yahudi sayısının ve toprağının artması ile güçlenmeye başladı.Siyonistler bölgede bir Yahudi devleti kurma planlarında Osmanlı İmparatorluğu, Britanya, İmparatorluk Almanyası gibi tüm egemen güçlerle ilişki kurdu ve destek aramaya başladı. 1896 yılında Filistin'i Siyonist harekete bağışlaması yolunda Osmanlı İmparatorluğunu ikna etmeye yönelik bir plan ortaya atıldı. 1854 te Osmanlı Devleti Kırım Harbine girerken ilk dış borcunu alıyordu.Otuz sene içinde Osmanlı Maliyesi borç ve faiz ödemelerine dayanamayarak aynen bugünkü gibi iflas etti. Duyun-Umumiye'yi yani bir çeşit bugünkü İMF yi kabul ederek maliyesini,iktisadi idaresini Avrupalılara teslim etmişti.Teodor Herzel 1896 yılında Osmanlı İstihbaratının Avrupadaki ajanlarından Newlinski ile İstanbula gelerek II.Abdülhamit'le görüştü.Yirmi milyon altın karşılığında Filstin'e yahudi göçünün serbest bırakılmasını yani Filistin'i satınalmak istedi.Abdülhamit şiddetle Teodor Herzl'in teklifini reddetti. Newlinskiy'e Herzl'e iletmesi için şu cevabı verdi: 'Eğer Bay Herzl senin benim arkadaşım olduğu gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın.Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir.Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz.Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne'de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanlarında kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana ait değildir,Türk milletinindir.Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım, Museviler milyonlarını saklasınlar, benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar, Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilirler.Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilr. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.' İSRAİLDE TOPRAK SATISI İLE KURULDU..
-------------------

En çok Yunanlar
Önce haritanın genel tablosunu verelim:
Geçen yıl itibarıyla Türkiye'de yabancılara ait taşınmazların toplamı:
47 bin 912...
Bunların yüzde 79'u, 5 ülke tarafından alınmış. Bu ülkeler sırasıyla:
Yunanistan, Almanya, Suriye, İngiltere ve Hollanda...
Bu 5 ülke yurttaşlarının Türkiye'de sahip olduğu taşınmaz toplamı:
38 bin 11....
Ayrıntılı döküm verecek olursak:
Yunanlar 12 bin 535...
Almanlar 12 bin 53
İngilizler 6 bin 983
Suriyeliler 4 bin 607
Hollandalılar 1833...
Diğer ülke yurttaşlarının toplam taşınmazı ise 9 bin 901...
İsrail ilk 5'te yok...
Yabancıların gayrimenkul alımlarında 2,5 hektar sınırı olduğunu hatırlatıp ayrıntılara geçelim:
Coğrafi dağılıma bakıldığında Doğu Anadolu dışında bütün Türkiye coğrafyasında yabancıların taşınmaz sahibi olduğunu görüyoruz; ama yoğunluk Marmara, Güney Anadolu ve Ege'de görülüyor.
Belli bölgelerde belli ülke yurttaşlarının ağırlığı da hemen göze çarpıyor:
Trakya'da ve Marmara'da Yunanlar,
Karadeniz, Güney Anadolu ve İç Ege'de Almanlar,
Güneydoğu'da Suriyeliler...
İstanbul yoğunluğu
En yoğun satış yapılan kentlere bakalım:
Listenin başında İstanbul var:
Toplam 9 bin 893 taşınmaz satışı yapılmış.
Onu Antalya izliyor: 8 bin 718...
Üçüncü sırada birbirine çok yakın rakamlarla üç il var:
Muğla: 4 bin 948
Bursa: 4 bin 357
İzmir: 4 bin 156
Hatay geride: 3 bin 548
Ankara 766'da kalmış.
Diyarbakır 17 ile sonlarda...
TOPRAK SATILMAZ SATILAN VATANDIR...BU TOPRAKLARI VATAN YAPMAK İÇİN KAÇ NEFER ŞEHİT DÜŞTÜ VE DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR.
İlk defa bir başbakan “ toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya” dedi.
"BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR , TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR."
Bastığın yerleri toprak diyere geçme tanı
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı
Kİm bu cennet vatan için olmazki feda
Şuheda fışkıracak toprağı sıksanda şu heda
Canı cananı bütün varımı alsa da Hüda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli
Değmesin mabed'imin göğsüne na mahrem eli
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
http://haber.mynet.com/detay/guncel/AKP-doneminde-yabancilara-toprak-satisi-ikiye-katl/06Nisan2008/N141076
İsrail Devleti Nasıl Kuruldu..Toprak satısı ile dğilmi.Topragın Kullanma hakkını değilde Neden Mülkiyetini satıyorsunuz neden sınırdaki topraklar satılıyor ....?
-İlk defa bir Türkiye başbakanı, İslam dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’un yani
Büyük İsrail Projesinin Eşbaşkanı oldu.
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/mdA7v16Xmag&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/mdA7v16Xmag&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]
AKP Milletvekili Turhan Çömez’in Açıklamaları: “Bağdat’a ilk bomba düştüğünde parayı isteriz” dediler..kendi sesinden dinleyin
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/4zcV1fHA1WE&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/4zcV1fHA1WE&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]
MAKAMLA BERABER DÜŞÜNCENİZDE Mİ DEĞİŞTİ...
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/nKrrqzfB09M&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/nKrrqzfB09M&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]
ELİ KANLI TERÖR LİDER P.Ç SAY...ŞEHİDİME .....!
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/vjPZErcwvTM&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/vjPZErcwvTM&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]

T.C DEVLETİNE CUMHURBAŞKANI OLDU...!
T.C DEVLETİNE BAŞBAKAN OLDU..

[/URL][/IMG]
ÖZELLİKLER AKP Yİ SAVUNAN ARKADAŞLARDAN YORUM BEKLİYORUM..LÜTFEN YORUM YAZARKEN TARAFSIZ OLMAYA CALIŞIN..PARTİDEN ZİYADE VATAN ÖNEMLİ.
BU ÜLkE BİZİM , HEPİMİZİN DİYENLERE SELAMLAR...
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir....!
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Başarılı bir asker, devrimci bir devlet adamı ..
Kendi kaderini ulusuyla birleştiren bir adam !
1915'de Çanakkale'de ingilizlere tarihlerinin en büyük yenilgilerinden birini yaşattı .
1918 yılında Birinci Dünya Savaşı'ndan yenilgi yüzü görmeden çıkan tek Osmanlı komutanıydı .
4 yıl sonra halkını etrafında toplayarak emperyalist güçlerin desteklediği işgalci yunan güçlerini yendi ve ulusuna bağımsızlık yolunu açtı .
1923 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntıları üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu ve ilk cumhurbaşkanı oldu .
6 ay sonra şeriata karşı mücadele başlatıp kazanan ilk lider oldu .
Ektiği demokrasi tohumları sayesinde Türk Ulusu içeride ve dışarıda bir çok zorluklara göğüs gerdi .
Stalin onu faşist adl etti .
Hitler ve Mussollini komünist olarak gördü .
Bazıları da diktatör dedi .
halkı ise ona ATATÜRK dedi ..!!
O HALK NERDE...? O ZAMANIN ÜLKESİ NERDE.. ?
AKP PARTİSİNİ SAVUNAN ARKADAŞLAR..BENDE SİZİN GİBİ ÜLKEMİ SEVİYORUM..PARTİYİ KARALAMAK DEĞİL YAPILANLARI SERGİLEMEK VE YALANCI OLMAMAK İÇİN BİRKAÇ DÖKÜMAN KOYDUM..AKP GİDER BAŞKA PARTİ GELİR O PARTİ DE MUSTAFA KEMALİN KUDRUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİNE KARŞI DAVRANIŞLARDA OLURSA..TEK BAŞIMA DA KALSAM KARŞI DURACAĞIM.
1-En Yüksek İç Borç: 251 Katrilyon (180 Milyar Dolar)
AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Hazine’nin iç borç stoku 150 katrilyon liraydı.
2006 Aralık sonu itibari ile hazine iç borç stoku 251 katrilyon liraya ulaşmıştır.
AKP son 4 yılda hazine’nin iç borç stokunu 101 katrilyon lira arttırmıştır.
Dolar cinsinden iç borç stokuna bakıldığında; 2002 yılı sonunda 92 milyar dolar olan iç borç 2006 yılı sonunda 180 milyar dolara yükselmiştir.
AKP iç borcu dolar cinsinden 88 milyar dolar artırmıştır.
2-En Yüksek Dış Borç: 302 Milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiye’nin toplam dış borcu toplam 171 milyar dolardı.
2006 yılı sonu itibari ile toplam dış borç 302 milyar dolardır.
AKP’nin 4 yıllık iktidarı döneminde ülkenin toplam dış borcu %77 oranında 131 milyar dolar artmıştır.
3-En Yüksek Toplam Borç: 381 Milyar Dolar
AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam dış borcu ile hazine’nin toplam iç Borcu toplamı olan toplam borç 212 milyar dolardı.
2006 yılı sonunda ise hazine’nin toplam iç borcu ile ülkenin toplam dış borcunun toplamı olan toplam borç 381 dolar olmuştur.
4-En Yüksek Kişi Başına Borç: 6.600 Dolar
AKP iktidara geldiğinde kişi başına düşen toplam borç tutarı 3.845 Dolardı.
2006 yılında ise kişi başına borç 6.660 dolar olmuştur.
5-En Yüksek Dolar Bazında Hazine Borçlanma Faizi: %27.6
AKP döneminde Hazine Dolar cinsinde 2003 yılında %46.3, 2004 yılında %30.8, 2005 yılında %23.1 ve 2006 yılında %10.2 olmak üzere son 4 yılda ortalama %27.6 oranında borçlanmıştır.
Halbuki Ecevit döneminde bile yani 1999–2002 yılları arasında dolar cinsi hazine borçlanma maliyeti %13.9 idi.
AKP dolar cinsinde en yüksek faizle borçlanan Cumhuriyet Hükümetidir. Bu da yabancı yatırımcılara en fazla kaynak aktardığı anlamına gelmektedir.
6-En Yüksek İthalat: 137 Milyar Dolar
2002 yılı sonunda ithalat 52.5 milyar dolardı.
2006 yılı sonunda ithalat 137 milyar dolar olmuştur.
Söz konusu tutar Cumhuriyet Tarihinin en yüksek rakamıdır.
AKP en yüksek ihracat yaptım derken en yüksek ithalatı gizlemektedir.
7-En Yüksek İthalata Bağlı İhracat: %68
1997 yılında 100 birim ihracat için 56 birim ithalat yapmak gerekiyordu. Bu oran yani ithalatın ihracata bağlılık oranı sürekli yükselmiş ve 2002 yılında %62’ ye çıkmıştır.
AKP’ nin 4 yıllık iktidarı döneminde düşük döviz kuru nedeni ile ihracatın ithalata bağımlılığı daha da artarak %68’e yükselmiştir. Bunun manası 100 birimlik ihracat için 67 birimlik ithalat yapılması zorunlu olmuştur.
Bu da ihracat artışının ithalat artışını zorunlu kıldığını ve artan ihracatın ülkeye döviz kazandırmak bir yana döviz kaybettirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
8-En Yüksek Dış Ticaret Açığı: 52 Milyar Dolar
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda dış ticaret açığı yani ithalat ihracat farkı 15.6 milyar dolardı.
2006 yılı sonu itibari ile dış ticaret açığı 52 milyar dolardır.
AKP’nin 4 yıllık iktidarı döneminde Türkiye ekonomisi toplam 152 milyar dolar dış ticaret açığı vermiştir. 1950-2002 yılları arasındaki 52 yılda oluşan toplam dış ticaret açığı ise 194 Milyar Dolardır.
9-En Yüksek Cari Açık: 35 Milyar Dolar
2002 yılı sonunda cari açık yani ülkeye mal ve hizmet karşılığı giren ve çıkan döviz farkı 1.5 milyar dolardı.
2006 yılı sonunda cari açık 35 milyar doları aşmıştır.
AKP iktidara geldiğinde GSMH’nin binde 9’u oranında olan cari açık 2006 yılı sonunda GSMH’nin %9’una ulaşmıştır.
2003–2006 yılları arasında toplam 77 milyar dolar cari açık oluşmuştur. Hâlbuki 1950–2002 yılları arasındaki 52 yılda toplam 45 Milyar Dolar cari açık meydana gelmiştir.
10-En Fazla Sıcak Para: 80 Milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiyede’ki sıcak para miktarı 24 Milyar Dolardı.
2006 yılına gelindiğinde ülkedeki sıcak para miktarı 80 Milyar Dolara yaklaşmıştır. Sıcak para miktarındaki 56 milyar dolar tutarındaki artış; ülkeye 56 milyar dolarlık sermaye girişi olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim 2003-2006 yılları arasında ülkeye giriş yapan toplam sıcak para 32 Milyar dolardır.
32 Milyar dolar olarak ülkeye giriş yapan sıcak para doların değer kaybetmesi ve borsa endeksinin yükselmesi sayesinde 80 milyar dolarlık bir varlık haline gelmiştir.
Yabancı yatırımcılar borsaya 13 milyar dolar sıcak para girişi yapmış daha sonra düşen döviz kuru ve yükselen borsa endeksi nedeniyle 32.5 milyar dolarlık bir varlığa sahip olmuşlardır.
11-En Yüksek Dışarıya Kaynak Transferi: 35 Milyar Dolar
2003-2006 yılları arasında cari açığı finanse etmek için yurda giren ve dış borçlanma için 35 milyar dolar faiz ödenmiştir.
12-En Yüksek Kredi Kartı Borçları: 20 Katrilyon
2002 yılı sonunda kredi kartı borçları 4 katrilyon idi.
2006 yılında ise kredi kartı borçları 20 katrilyon liraya ulaşmıştır.
13-En Yüksek Bankacılıkta Yabancı payı: %37
AKP döneminde yabancı bankalar Türk bankalarının %37 sini ele geçirmişlerdir. Yabancı bankalar Türkiye’de şube açmak yerine daha çok var olan bankaları satın almışlardır.
Özelleştirme ve TMSF satışları ile mali sektör yabancıların kontrolüne geçmiştir.
Bankaların yabancıların eline geçmesi demek Türkiye ekonomisinin yabancıların kontrolüne girmesi demektir.
13-En Yüksek Tarımsal Üretimden Kopuş: 1.280.000 kişi
AKP döneminde istihdam edilen nüfus 1.280.000 kişi azalarak 6.809.000 kişiye düşmüştür.
Aynı dönemde sanayi sektörü ise sadece 757.000 kişiye iş sağladığı için 523.000 kişi işsiz kalmıştır.
14-En Yüksek İşsiz Sayısı: 4.321.000
2002 yılı sonunda işsiz sayısı 3.484.000 kişi idi.
2006 yılı sonunda resmi işsiz sayısı 2.344.000,iş bulma umudunu kaybettiği için iş aramaktan vazgeçenlerin sayısı 1.977.000 kişiye yükselmiştir. Böylece resmi rakamlardaki işsiz sayısı 4.321.000 kişiye ulaşmıştır.
15-En Yüksek TL Cinsinden Rantiye Geliri: %26
AKP döneminde parasını bonoya yatıranlar yıllık %26, borsaya yatıranlar %25.4 oranında reel gelir elde etmişlerdir.
Dolar kurunun sürekli düşmesi nedeni ile yurt dışından dolar cinsinden ülkeye gelip TL’ ye çevrilerek borsa ve bonoya yatırım yapan yerli ve yabancı rantiyeciler; hem borsa ve bonodan hem de doların değer kaybetmesinden kazanmışlardır.
16-En Yüksek Dolar Cinsinden Rantiye Geliri: %85.5
100 doları 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL’ye çevirip 165.000.000 TL’ye sahip olan rantiyeci bunu hazineye borç vererek değerlendirdiğinde 2006 yılı sonu itibari ile; 409.000.000 TL’ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibari ile 1.430.000 TL’den dolara çevirdiğinde 286 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 286 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da dolar bazında yıllık %46.5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
17-En Yüksek Dolaylı Vergi Oranı: %72
Zengin ve fakirden eşit tutarda alındığı için adaletsiz olan dolaylı vergiler AKP döneminde temel vergi kaynağı haline gelmiştir.
AKP iktidarından önce vergi gelirlerinin %66.3 ‘ünü dolaylı vergiler oluştururdu.
AKP iktidarında vergi gelirlerinin %72’si dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
18-En Yüksek Kapanan Şirket Sayısı: 8.996
2002 yılında 3.495 adet şirket kapanmıştır.
2006 yılında kapanan şirket sayısı 8.996’ya yükselmiştir.
Kapanan şirket sayısındaki artış %157’dir.
19-En Uzun IMF Denetim ve Yönetimindeki Dönem
Türkiye’nin 1946 da başlayan 60 yıllık sürede IMF gözetim ve denetimi altındaki en uzun dönemi 1998–2008 yılları arasındaki 10 yıllık dönemdir. 1980–1988 yılları arasında en uzun IMF gözetim ve denetimindeki süre, AKP iktidarında 10 yıla çıkarılmıştır. ANAP iktidarından sonra tüm iktidar süresini IMF gözetim ve denetiminde geçiren tek parti AKP iktidarı olmuştur.
AKP hükümeti kendinden önceki Ecevit Hükümetinin IMF ile yaptığı Stand-by anlaşmasını aynen uygulamış ve bu anlaşmanın süresi bittiğinde Mayıs 2005 ‘de IMF ile yeni bir Stand-by anlaşması yaparak 2008 yılına kadar ekonominin yönetim ve denetimini IMF’ ye devretmiştir.
20-En Fazla Açlık Sınırı Altındaki Kişi Sayısı: 1.870.000 kişi
Resmi rakamlara göre 1.870.000 kişi açlık sınırının altındadır. Yani aylık 143 milyon liralık gelire sahip değildir.
21-En Yüksek Yoksulluk Sınırı Altındaki Kişi Sayısı: 58.724.000 kişi
Nüfusun %82 si aylık 363 milyon liralık gelirin altında olduğu için yoksulluk sınırı altındaki kişi sayısı 58.724.000 kişidir.
AKP’NİN İLK’LERİ
-İlk defa bir başbakan zam isteyen memur sendikalarına “IMF’yi ikna edin” dedi.
-İlk defa bir başbakan “tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz” dedi.
-İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
-İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı.
-İlk kez yunan kilise bankası Türkiye’de banka satın aldı.
-İlk defa domuz kesimlik hayvanlar sınıfına alında ve teşvik kredisi verildi.
-İlk defa kamunun kamuya olan borcu piyasadan borçlanılarak ödendi.
-İlk defa düşük faizli dış borç yüksek faizli iç borç ile ödendi.
-İlk kez İsrailli iş adamına gizli şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
-ilk defa bir başbakan işsizliğin dünya gerçeği olduğunu söyledi.
-İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
-İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
-İlk defa borç GSMH’yi aştı.
-İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
-İlk defa bir başbakan faizin dünya gerçeği olduğunu söyledi.
-İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
-İlk defa zina suç olmaktan çıkarıldı.
-İlk defa kapkaç diye bir sektör ortaya çıktı.
-İlk defa bir başbakan Müslüman topraklarını işgal eden hristiyan ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
-İlk defa bir başbakan “bir dönem dini kullandık” dedi.
-İlk defa dar gelirlinin alım gücü bu kadar düştü.
-İlk defa bir başbakan en fazla yurtdışı seyahati yaptı.
-İlk defa bir başbakan yapılan bir ihalede önce uçak istedi sonra mercedese razı oldu.
-İlk defa enflasyon %10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi.
-İlk defa fındık üreticileri en büyük miting yaptı.
-İlk defa bir başbakan ve dışişleri bakanı, İslamiyeti yok etmeye yemin eden bir papanın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
-İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların kontrolüne geçti.
-İlk defa bir başbakan Türkiye’yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
-İlk defa bir başbakan “ toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya” dedi.
-İlk defa kilise ve havralar imar planlarında yer aldı.
-İlk defa bir başbakan Yahudi Think Tank kuruluşundan “üstün cesaret ödülü” aldı." NEYİN CESARETİ İSE "
-İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
-İlk defa TBMM tarafından tezkerenin reddedilmesine rağmen Dışişleri Bakanlığı genelgesi ile savaş araç ve gereçleri Türkiye üzerinden Irak’a aktarıldı.
-İlk defa bir başbakan başdanışmanı Amerikalılara başbakan için “bu adamı kullanın, dini inancı size yardımcı olacaktır. Onu süpürge deliğinden aşağı atmayın” dedi.
-İlk defa bir Türkiye başbakanı, İslam dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’un yani
Büyük İsrail Projesinin Eşbaşkanı oldu.
Burada yazılanları okuyup araştırıp değerlendiren ve fikir sahibi (olumlu )olabiliyorsan sen AKP li değilsin vatanına bağlı Türk gencisin.Her kim olursa olsun hangi parti olursa olsun Ülkene karşı yapılanlara ;Atalarını Hatırladıkça layık olmadığını bilecek ve karşı duracaksın.kudret damarlarındaki ASİL kanda.
KAYNAK=D.İ.E ..T.C. RESMİ GAZETESİ VE YAZILI BASIN..( KONUŞMALAR İÇİN)
ek_1
Eski ceza yasasındaki 440 441 442 443 no’lu “Evli Kadın eli erkeğin zinası” nı düzenleyen maddeler yeni yasada yok.
Kendi rızası ile yaş indirildi.
Teşhiri engellendi.
Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Kanun No. 5349 Kabul Tarihi : 11.5.2005
MADDE 1. — 4.11.2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “Özel ceza kanunları ile ceza içeren” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) Ağır para cezasından dönüştürülen adlî para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak yüzmilyon Türk Lirası esas alınır.
MADDE 2. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 6. — (1) Kanunlarda öngörülen “ağır hapis” cezaları, “hapis” cezasına dönüştürülmüştür.
(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenmiş olan suçlarla ilgili olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 13 ve 15 inci maddelerinin uygulanması zarureti bulunan hallerde;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır yirmidört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır yedi gün, üst sınır beş yıl olarak,
Uygulanır.
MADDE 3. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi
Madde 7. — (1) Kanunlarda, “hafif hapis” veya “hafif para” cezası olarak öngörülen yaptırımlar, idari para cezasına dönüştürülmüştür. İdari para cezasının hesaplanmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükümleri uygulanır. İlgili kanunda “hafif hapis” cezasının üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezasının hesaplanmasında esas alınacak gün sayısının üst sınırı, yediyüzotuzdur.
(2) Kanunlarda, “hafif hapis cezası” ile “hafif para cezası”nın seçimlik olarak veya birlikte öngörüldüğü hallerde, idari para cezası yaptırımının belirlenmesinde “hafif hapis cezası” esas alınır.
(3) Kanunlarda, sadece “hafif para cezası”nın öngörüldüğü ve cezanın alt veya üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezası, yüzyirmimilyon Türk Lirasından az, onsekizmilyar Türk Lirasından fazla olamaz.
(4) Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir.
MADDE 4. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında geçen “1 Nisan 2005¨ ibaresi “1 Haziran 2005¨ olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(4) Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz.
MADDE 5. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında geçen “1 Nisan 2005¨ ibaresi “1 Haziran 2005¨ olarak değiştirilmiştir.
MADDE 6. — Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1. — (1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2006 tarihine kadar uygulanır.
MADDE 7. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 8. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
17 Mayıs 2005
Balge: Resmi Gazete
ek_2
ABD'li komutandan çuval skandalı !
Irak'ta Türk askerlerinin başına çuval geçiren ABD'li komutan olay anını anlattı.
4 Temmuz 2003’teki çuval olayını karşı tarafın kilit adamlarından Amerikalı tim lideri, Hürriyet’e anlattı. Albay William Mayville komutasındaki tim lideri, gözcüleri parayla satın alıp, baskını gerçekleştirdiklerini söyledi. "Gafil avladık" diyen tim lideri, Türk askerlerinin baskın sırasında televizyon seyrettiklerini öne sürdü.
KUZEY Irak’ta 4 Temmuz 2003’deki çuval vakasının kilit adamı emekli Korgeneral Köksal Karabay’ın önceki gece Habertürk’te yayınlanan açıklamalarının ardından, olayın karşı taraftaki kilit adamlarından Amerikalı tim lideri de vakayı baştan sona Hürriyet’e anlattı. Adının açıklanmasını istemeyen, ancak ismi belirtilmeden resminin yayınlanmasına izin veren 26 yaşındaki Amerikalı tim lideri, Albay William Mayville komutasındaki 173. Hava İndirme Tugayı askerleri olarak Süleymaniye’deki Türk Özel Kuvvetler Karargahı’na yaptıkları baskının Türk askeri için tamamen bir sürpriz olduğunu söyledi. Korgeneral Karabay’ın, "Türk askerleri bina içinde hazırlıklı bekliyordu" şeklindeki açıklamasına karşın, ABD’li asker, Türk askerlerinin hazırlıksız yakalandığını ve baskın sırasında kanapede televizyon seyrettiklerini iddia etti. Amerikalı asker ayrıca, Türk karargahının gözcü olarak tuttuğu yerel muhafızları da parayla satın aldıklarını, dolayısıyla Türk askerinin, baskın konusunda uyarılmadığını ileri sürdü.
İLK BİZ GİRDİK
Baskını anlatan Amerikalı eski asker 2 ayrı çemberde müdahaleye hazır bekleyen destek güçlerine havaya aydınlatma fişeği atarak baskına başladıklarını haber verdiklerini söyledi. "Çok iyi asker olan, silahlarını çok iyi kullanmasını bilen Türk Özel Timi silahlarına sarılsaydı çoğunuz ölürdünüz. ALLAH Türk komutan askerlerine silahlarınızı bırakın emri verdi" diye hatırlatınca Amerikalı eski asker, Hürriyet’e şöyle konuştu: "Askerlerinizi gafil avladık. Savaşmaya fırsatları bile olmadı. Maalesef askerleriniz, bir tehlike olduğunda haber vermeleri için Arap görünüşlü gözcüler tutmuşlardı. Bu gözcülere para verip onları satın aldık ve askerlerinizin yaklaşan tehlikeden haberleri olmadı. Çevredeki destek gücümüze karargaha saldırıya geçtiğimizi haber vermek için aydınlatma cephanesini ateşledik. Türk karargahının kapısından ilk benim timim girdi. TV seyreden Türk askerler tamamen savunmasız avlandılar. Timimin hedefi ilk katı güvenlik altına almaktı. Katın güvenliğini sağladık, odadaki beş kişiyi göz altına aldık. Baskını sayıları 60 askeri geçen iki takım gerçekleştirdi. Yanlış hatırlamıyorsam Türk askerlerinin sayısı 12-15 kişiydi. Baskına çok iyi hazırlanmıştık. Elimizde iki binalı Türk karargahının planları vardı. Her takım bir katı temizleyecekti. İnce tanzimle ve süratle plan uygulandı.
YERLE BİR EDERDİK
ABD Ordusu’nun bu paraşütçü birliği çok iyi eğitilmiş elit askerlerden oluşuyordu. Benim bulunduğum birinci takım, ilk binayı güvenlik altına aldı. İkinci takım ikinci binaya girdi. Askerlerinizin silahlarına davranacak zamanları olmadı. Çünkü silahlar binaların üst katlarında muhafaza ediliyordu. Onları karşılık veremeden gözaltına aldık. Bizim geldiğimizi bilselerdi ve biz binaya girerken benim timime ateş açsalardı epeyi kayıp verirdik ama onlar hesabına kötü bir karar olurdu çünkü silahlı destek gücümüzde 6 adet 240B makineli tüfek ile altı kademeli füzeler vardı. Humvee’lerimiz 50 kalibrelik makinalı tüfeklerle ve MK-19 otomatik el bombası atıcılarıyla donatılmıştı. Her Humvee’de AT-4 tanksavar silahlarından 6 tane bulunuyordu. Bu silahlarla Türk karargahını ve içindeki herkesi yerle bir edebilirdik. Tanrıya şükür bu raddeye gelinmedi. Çünkü müttefikler birbiriyle savaşmazlar."
Türk karargáhının damı
Hürriyet’e konuşan tim lideri baskının yapıldığı Türk karargáhının damında. Adının açıklanmasını istemeyen, ancak fotoğrafının yayınlanmasına izin veren Amerikalı tim komutanı takım olarak görevlerinin birinci katı temizlemek olduğunu söyledi.
ALLAH’tan tek kurşun sıkılmadı
Amerika’da bulup konuştuğumuz takım lideri, Hürriyet’in "Süleymaniye’deki Türk Özel Timi’nin sizin yakın bir müttefikiniz olan bir ülkenin askerleri olduğunu biliyordunuz ve karargahlarını daha önce dostça ziyaret etmiştiniz. Neden iki ülkenin ilişkilerini sarsan bu baskını yapma ihtiyacını hissetttiniz?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Kerkük’ün yeni seçilmiş valisine suikast girişiminde bulunmayı plandıkları istihbaratını aldığımız için Türk askerlerini gözaltına aldık. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren askerler bulundurmaması gerekirdi. Baskını çok iyi ve hızlı bir şekilde planladık. Neyse ki tek bir kurşun sıkılmadan tamamlandı. Türk olduklarını bildiğimiz için müttefik bir ülkenin askerine yapılması gereken muameleyi yaptık ve onlara saygıda kusur etmedik. Ellerindeki tüm silahlara ve haberleşme aletlerine el koyduk. Ne gariptir ki bunların hepsi ABD’den temin edilen silah ve cihazlardı. Askerlerinizin hükümetiniz adına durumu gözlemek üzere orada bulunmaları gerekiyordu, fakat gece dürbünleri ve çok sayıda silahı binadan taşırken o zaman onlar bize gözlemci olarak değil suikast yapmaya gelmiş bir tim olarak göründü. Gözlemcilerin bu kadar silahı ve cephanesi olamazdı. Benim açımdan, bu baskın Kerkük’te barışı sağlamak için yapılabilecek tek eylemdi. Kerkük şehrinde hak iddia eden çok etnik grup var. Kürt valisine yapılacak bir suikast değişik etnik grupların kitlesel karşılık vermelerine yol açabilirdi. Bölgedeki istikrar bizim ilk önceliğimizdi ve Valiye suikast yapılması riskini alamazdık."
Turuncu elbise standart uygulama
Türk Özel Kuvvetleri Komutanının Amerikalı askerler tarafından dövüldüğüne ve Türk askerlerine Kerkük Hava üssünde teröristlere giydirilen turuncu elbisenin giydirildiğine değindiğimde Amerikalı asker, Amerikan Ordusu’nun savunmasını şöyle yaptı: "Türk komutan hiç dövülmedi. Türkiye’nin müttefikimiz olduğunu biliyorduk ve askerlerinize saygıyla muamele ettik. Her gözaltına alınanın başına gevşek plastik kum torbası geçirmemiz standart bir uygulamamızdır. Gene de binalarda çok sayıdaki silahlara el koyarken biz askerlerinizi dışarı çıkartıp en rahat edebilecekleri şekilde gölgede oturttuk. Gözaltına alınanlara turuncu giysinin de giydirilmesi standart bir uygulamadır. Kimliklerinin karıştırılmaması için turuncu elbise giydiriyoruz."
Bir gün önce
3 Temmuz 2003 günü Kerkük’te çekilmiş bu fotoğrafta, Hürriyet’e konuşan ABD’li tim komutanı Saddam resminin önünde görülüyor. Yanındakiler, Albay Mayville komutasındaki 173. Hava İndirme Tugayı’ndan arkadaşları. İki farklı üniforma giymiş kişi ise peşmerge.
Baskın anı
Amerikalı askerler ve Kürt peşmergeler tarafından Türk timine baskın sırasında çekilmiş bir fotoğraf. Tam teçhizatlı ABD askerinin sırtında roketatar elinde ise otomatik tüfek var. Baskını anlatan ABD’li tim komutanı 2004 Temmuz’unda Irak dönüşü ordudan ayrılmış.
Hürriyet
ek_3
[ Başbakan başdanışmanı Amerikalılara başbakan için “bu adamı kullanın, dini inancı size yardımcı olacaktır. Onu süpürge deliğinden aşağı atmayın” dedi.]
İNGİLİZCE TEYP KAYDI
This man is an honest man. And he has his own beliefs and he is true to his beliefs. Please try to… I’d say “exploit” is a bad word, but kullanmak or use… (Zapsu burada Türkçe kullanmak sözcüğünü telaffuz ediyor ve İngilizce nasıl denir anlamında dinleyicilere bakıyor ve bir Türk dinleyicinin hatırlatması üzerine sözlerine devam ediyor) take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use… Here and in Europe you should take advantage of that. This is my offer…
TÜRKÇE ÇEVİRİSİ
Bu adam dürüst bir adam. Kendi inançlarına sahip ve bu inançlarında samimi. Lütfen şunu yapmaya çalışın… “Sömürmek” kötü bir kelime, ama kullanmak… Bu adamdan yararlanın. Çünkü bu kişinin çok itibarı var, hem kendi inançları nedeniyle Müslüman dünyasında, hem de Batı tipi demokrasiye inanıyor. Bence onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine onu kullanın… Burada ve Avrupa’da bundan yararlanmalısınız. Teklifim budur.
Milliyet Washington muhabiri Yasemin Çongar’ın geçen cuma günü gazetemizin manşetinde yer alan “ABD’de Hamas Kavgası” başlıklı haberi, Türkiye’nin siyasi gündeminin en önemli tartışma konularından biri haline geldi.
Çongar, bu haberinde AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu’nun Washington’daki American Enterprise Institute adlı araştırma kuruluşunda (think tank) Amerikalılarla yaptıkları tartışmaları aktarıyordu.
Haberin en çok hassasiyet yaratan noktalarından biri, Zapsu’nun Başbakan Erdoğan’ı kastederek, Amerikan tarafına “Bu adamı kullanın” dediğini aktaran bölümdü.
Zapsu’nun bu sözleri önceki akşam AKP’nin Merkez Yürütme Kurulu toplantısında da ele alındı. Milliyet AKP muhabiri Abdullah Karakuş’un aktardığına göre, toplantıya katılan Şaban Dişli, konuyu haberleştiren gazetecilerin çeviri hatası yaptıklarını söyledi. Dişli, “Erdoğan’ın tüm dünyada kredibilitesi var, kredibilitesini kullanın dedik; Erdoğan’ı kullanın demedik” şeklinde konuştu.
Milliyet, bu konuda herhangi bir yanlış anlamaya yer vermemek üzere Washington muhabiri Yasemin Çongar’ın elindeki teyp kaydından Zapsu’nun bu konudaki sözlerinin İngilizce orijinali ile Türkçe çevirisini okurlarınının dikkatine getiriyor:
‘Onu sömürün’ de dedi mi?
Zapsu, konuşmasında Amerikalıların Erdoğan’ı “kullanmaları” anlamına gelen sözler sarf ederken, önce İngilizce “kullanma” fiiline kıyasla daha ağır bir anlam içeren “exploit” sözcüğünü kullanıyor, ancak bunun yanlış olacağını hemen fark ederek düzeltiyor.
Redhouse Sözlüğü, exploit sözcüğüne Türkçe şu karşılıkları veriyor: “Sömürmek, istismar etmek, kendi çıkarına kullanmak, istifade etmek.”
Haber: Milliyet
ek_4
Apartman kilise [ Resmi Gazete ]
4928 No.lu ve 15.07.2003 tarihli Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da ‘cami’ kelimesi ‘ibadethane’ olarak değiştirilerek apartman kiliselerinin önündeki yasal engel kaldırıldı.
(25173 sayılı Resmi Gazete - Yayın tarihi:19 Temmuz 2003 Cumartesi)
EK_5 özelleştirme Adına Türk Halkının Alınterini Peşkeş çekmeleri

EK_6
İlk defa bir başbakan Yahudi Think Tank kuruluşundan “üstün cesaret ödülü” aldı. " NEYİN CESARETİ İSE "
Bakara suresi 120. Ayet şöyle buyuruyor;
"sen dinlerine uymadıkça, ne yahudiler ve ne de hristiyanlar asla senden razı olmazlar. de ki :' ALLAH'ın yolu asıl doğru yoldur.' sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, ALLAH'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır."
YENİ BULGULAR:
Bu adam ülkede özelleştirmedik yer bırakmadı....
Kaynak:http://www.hackhell.com/showthread.php?t=401345
Bu adam şehide ''kelle'' , apo ya ''sayın'' dedi..
kaynak:http://www.youtube.com/watch?v=jyj3NsrIaJk
Bu adam çiftçiye resmen ''sövdü''
kaynak:http://www.youtube.com/watch?v=q8TiQMQAi8k&mode=related&search=
Bu adam ''terörist'' in dizinin dibinde oturuyordu
http://www.youtube.com/watch?v=f6dmgJz_2Tk&mode=related&search=
'Elhamdürullah şeriatçıyız'' dan tutta, ''içki yasaklansın'' dan ''İstanbul u Medine yapacağız'' akadar söylediği o iğrenç sözler var!
http://www.youtube.com/watch?v=jKaO_dyKIpA&mode=related&search=
Bak bunlar bedava kitap dağıtmışları..Ama içnde Atatürk e yönelik nasıl pis hakaretler vardı onların içinde
http://www.hukuki.net/topic.asp?TOPIC_ID=3664
Oğluna Çürük Raporu Aldırdı..
kaynak:http://www.ufukotesi.com/yazigoster.asp?yazi_no=20070654
Papa'nın ölümünden sonra bayrakların yarıya indirilmesi
kaynak:http://www.istanbul.gov.tr/images/docs/emir.doc
İlkokullarda Hiristiyanlık Probagandası...
http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-70738.html
Başbakan Erdoğan: “Başörtüsü konusunda hiçbir yerde, kimseye söz vermedim. Vaat etmediklerimizi, vaat edilmiş gibi gösteren, provake edenler var.” dedi
Başbakan “Çocuğum işsiz” diyen vatandaşı “Senin çocuğun da işsiz kalsın! Otur, otur! Bana kişisel sorunlarını getirme…” diye azarladı. (AKP Keçiören İlçe Kongresi) Radikal-çevrimiçi / Türkiye / 'Senin çocuk işsiz kalsın'
· “Lan…Sus…Hadi ananı al git buradan!” diyen başbakanın arkadaşları da benzer üslupla konuştular:
Tarım Bakanı, çiftçilere hitaben: “Gözünüzü toprak doyursun.”dedi.
Maliye Bakanı: “Babalar gibi satarım.”dedi.
AKP Urfa Milletvekili, sel mağduru vatandaşı şöyle azarladı: “Fazla konuşma!”
kay:http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=182616
AKP 2.DÖNEMDE TOPRAK SATISINI 2 YE KATLADI...
..siyonist hareket yahudi sayısının ve toprağının artması ile güçlenmeye başladı.Siyonistler bölgede bir Yahudi devleti kurma planlarında Osmanlı İmparatorluğu, Britanya, İmparatorluk Almanyası gibi tüm egemen güçlerle ilişki kurdu ve destek aramaya başladı. 1896 yılında Filistin'i Siyonist harekete bağışlaması yolunda Osmanlı İmparatorluğunu ikna etmeye yönelik bir plan ortaya atıldı. 1854 te Osmanlı Devleti Kırım Harbine girerken ilk dış borcunu alıyordu.Otuz sene içinde Osmanlı Maliyesi borç ve faiz ödemelerine dayanamayarak aynen bugünkü gibi iflas etti. Duyun-Umumiye'yi yani bir çeşit bugünkü İMF yi kabul ederek maliyesini,iktisadi idaresini Avrupalılara teslim etmişti.Teodor Herzel 1896 yılında Osmanlı İstihbaratının Avrupadaki ajanlarından Newlinski ile İstanbula gelerek II.Abdülhamit'le görüştü.Yirmi milyon altın karşılığında Filstin'e yahudi göçünün serbest bırakılmasını yani Filistin'i satınalmak istedi.Abdülhamit şiddetle Teodor Herzl'in teklifini reddetti. Newlinskiy'e Herzl'e iletmesi için şu cevabı verdi: 'Eğer Bay Herzl senin benim arkadaşım olduğu gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın.Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir.Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz.Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne'de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanlarında kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana ait değildir,Türk milletinindir.Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım, Museviler milyonlarını saklasınlar, benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar, Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilirler.Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilr. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.' İSRAİLDE TOPRAK SATISI İLE KURULDU..
-------------------

En çok Yunanlar
Önce haritanın genel tablosunu verelim:
Geçen yıl itibarıyla Türkiye'de yabancılara ait taşınmazların toplamı:
47 bin 912...
Bunların yüzde 79'u, 5 ülke tarafından alınmış. Bu ülkeler sırasıyla:
Yunanistan, Almanya, Suriye, İngiltere ve Hollanda...
Bu 5 ülke yurttaşlarının Türkiye'de sahip olduğu taşınmaz toplamı:
38 bin 11....
Ayrıntılı döküm verecek olursak:
Yunanlar 12 bin 535...
Almanlar 12 bin 53
İngilizler 6 bin 983
Suriyeliler 4 bin 607
Hollandalılar 1833...
Diğer ülke yurttaşlarının toplam taşınmazı ise 9 bin 901...
İsrail ilk 5'te yok...
Yabancıların gayrimenkul alımlarında 2,5 hektar sınırı olduğunu hatırlatıp ayrıntılara geçelim:
Coğrafi dağılıma bakıldığında Doğu Anadolu dışında bütün Türkiye coğrafyasında yabancıların taşınmaz sahibi olduğunu görüyoruz; ama yoğunluk Marmara, Güney Anadolu ve Ege'de görülüyor.
Belli bölgelerde belli ülke yurttaşlarının ağırlığı da hemen göze çarpıyor:
Trakya'da ve Marmara'da Yunanlar,
Karadeniz, Güney Anadolu ve İç Ege'de Almanlar,
Güneydoğu'da Suriyeliler...
İstanbul yoğunluğu
En yoğun satış yapılan kentlere bakalım:
Listenin başında İstanbul var:
Toplam 9 bin 893 taşınmaz satışı yapılmış.
Onu Antalya izliyor: 8 bin 718...
Üçüncü sırada birbirine çok yakın rakamlarla üç il var:
Muğla: 4 bin 948
Bursa: 4 bin 357
İzmir: 4 bin 156
Hatay geride: 3 bin 548
Ankara 766'da kalmış.
Diyarbakır 17 ile sonlarda...
TOPRAK SATILMAZ SATILAN VATANDIR...BU TOPRAKLARI VATAN YAPMAK İÇİN KAÇ NEFER ŞEHİT DÜŞTÜ VE DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR.
İlk defa bir başbakan “ toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya” dedi.
"BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR , TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR."
Bastığın yerleri toprak diyere geçme tanı
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı
Kİm bu cennet vatan için olmazki feda
Şuheda fışkıracak toprağı sıksanda şu heda
Canı cananı bütün varımı alsa da Hüda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli
Değmesin mabed'imin göğsüne na mahrem eli
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
http://haber.mynet.com/detay/guncel/AKP-doneminde-yabancilara-toprak-satisi-ikiye-katl/06Nisan2008/N141076
İsrail Devleti Nasıl Kuruldu..Toprak satısı ile dğilmi.Topragın Kullanma hakkını değilde Neden Mülkiyetini satıyorsunuz neden sınırdaki topraklar satılıyor ....?
-İlk defa bir Türkiye başbakanı, İslam dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’un yani
Büyük İsrail Projesinin Eşbaşkanı oldu.
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/mdA7v16Xmag&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/mdA7v16Xmag&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]
AKP Milletvekili Turhan Çömez’in Açıklamaları: “Bağdat’a ilk bomba düştüğünde parayı isteriz” dediler..kendi sesinden dinleyin
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/4zcV1fHA1WE&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/4zcV1fHA1WE&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]
MAKAMLA BERABER DÜŞÜNCENİZDE Mİ DEĞİŞTİ...
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/nKrrqzfB09M&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/nKrrqzfB09M&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]
ELİ KANLI TERÖR LİDER P.Ç SAY...ŞEHİDİME .....!
[VIDEO]<object width="425" height="355"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/vjPZErcwvTM&hl=en"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/vjPZErcwvTM&hl=en" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="355"></embed></object>[/VIDEO]

T.C DEVLETİNE CUMHURBAŞKANI OLDU...!
T.C DEVLETİNE BAŞBAKAN OLDU..

ÖZELLİKLER AKP Yİ SAVUNAN ARKADAŞLARDAN YORUM BEKLİYORUM..LÜTFEN YORUM YAZARKEN TARAFSIZ OLMAYA CALIŞIN..PARTİDEN ZİYADE VATAN ÖNEMLİ.
BU ÜLkE BİZİM , HEPİMİZİN DİYENLERE SELAMLAR...
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir....!
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!