“Danıştay’ın Türk Milleti” hangi galakside yaşıyor?

T

Banned
Katılım
8 May 2006
Mesajlar
3,665
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Hani, "mahalle baskısı" diyorlar ya... Hani, "başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılması pek önemli değil ama; Hukuk mezunu başörtülü ileride savcı veya hakim olursa, başı açıklar aleyhinde karar verir" paranoyasını ileri sürüyorlar ya; bunun "mefhum-u muhalifi"ni, yani "tersini" hiç düşünmüyorlar...

Oysa, "aklı ve mantığı" olan bir insan şöyle düşünür: "Yargı kürsüsündeki bayan başörtülü ise ve başı açıklar aleyhinde karar verebileceği iddia ediliyorsa, aynı iddia başı açık hakimler ve savcılar için de geçerlidir... Pekalâ, onlar da başörtülü bir sanık aleyhinde karar verebilirler!.."
Öyle değil midir?..
Böyle karar vermezler mi?..

BU KAFAYA GÜVEN DUYULUR MU? İşte, en son örneği...
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan'ın sarfettiği son sözler, "başı açık hakim ve savcılar"a ne kadar "güven" duyulabileceğini ortaya koymuştur...
Ya da, "ne kadar güven duyulmayacağını!"
Buyrun, Tansel Çölaşan'ın "ihsas-ı rey" olarak kabul edilebilecek sözlerini birlikte okuyalım:
¥ "Hem özgürlük diyorsunuz, hem de kapanmak istiyorsunuz. Kapanmanın özgürlüğü olur mu? Kadınlara yönelik en ağır baskı, din adına yapılan baskıdır! Kur'an-ı Kerim'de kapanma yoktur!"
¥ "27 Mayıs bir devrimdir... İdam edilen Menderes hükümeti üyeleri çocuk ve bebek davalarından değil, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete ihanetten yargılanmalıydı... Ama öyle olmadı, tarih o noktada bu cezayı verdi. Ama cezalandırılmaları gerekirdi. Sonra ne oldu? Çok güzel bir Cumhuriyet dönemi."
¥ "Temiz bir sesle Türkçe ezanı dinliyordum. O ses bana dini sevdirdi. Sonra birden bizden olmayan o dille, Arapça ile ezan başladı. Ben o etkiyi kaybettim. Ondan sonra da hiç düşünmedim namaz kılmayı. Aynı dönemde Ulus Gazetesi'nde, Menderes'in paçavralar içinde oturan Said Nursi'nin elini öptüğünü gösteren fotoğrafı yayınlandı. Ulus Gazetesi bunu kötü bir şey olarak gösterdi. Bunlar beni soğuttu."

"KADIN" DEĞİL, SANKİ MİLİTAN!
Evet, birkaç gündür tartışılan bu sözler, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan'a ait!..
Yani, "başı açık" bir kadına!..
Tansel Hanım'ın "başsavcı" değil de "baş hakim" olduğunu varsayın ve söyleyin hele:
"Böyle bir kadından, başörtülü hanımlar lehine karar çıkar mı?.. Böylesine darbeci bir kafa, özgürlük lehinde bir karar verir mi?.."
Şu hâle bakın;
Bir "başsavcı" çıkıyor ve "idam"ları savunuyor!..
27 Mayıs darbesinin "kanlı bir ihtilal" değil de, "devrim" olduğunu iddia ediyor!..
Düşünebiliyor musunuz;
Hem de, bir "kadın" söylüyor bunları!..
Kadınlar ki, "duygusal" olurlar!..
Kadınlar ki; sadece insanlara karşı değil, hayvanlara bile "merhametli" ve "yufka yürekli" olurlar!..
Kadınlar ki, "savaş"lara ve "ölüm"lere karşıdırlar!.. Onlar "barış" isterler!..
Bu nasıl "kadın"dır ki;
"Darbe"yi savunduğu yetmiyormuş gibi, "Bir başbakan, iki bakanın darağacında sallandırılmasını" neredeyse zil takıp oynayacak kadar normal karşılıyor!..
"Kadın" değil, sanki "militan"!..
Böyle bir "yargı mensubu"nun karşısında "özgürlük" nasıl savunulur?.. "Din" nasıl savunulur ve "örtü" nasıl savunulur?
Bir "kafa" ki, "örtü"ye hepten karşı!.. Örtüyü, bir "baskı aracı" olarak görüyor!..
Farzedin ki, Tansel Çölaşan "Savcı" değil, bir "hakim"dir ve karşısında da "başörtülü bir sanık" vardır!..
Söyleyin Allah aşkına;
Vereceği karar, hiç "başörtülü lehinde" olur mu?..
Var mı böyle bir ihtimal?..
Böyle "başı açık" ama "beyni yasakçı ve darbeci" bir "kafa"dan hiç "örtü lehine" karar çıkar mı?..
Çıkmaz!.. Çıkamaz!.. Çıkabilemez!..
Çıkmasının imkânı ve mümkünatı yoktur...
Böyle bir ihtimal, tahayyül bile edilemez!..

DANIŞTAY’DAN YİNE YASAK!
Nitekim, dün bir defa daha gördük bunu!..
Tansel Çölaşan hanımın "başsavcı" olduğu Danıştay'dan; yine "tartışmalı" bir karar, yine "kaos" çıktı!..
Dün saat 16.30'da ajanslardan geçen haber şu şekildeydi:
"Danıştay 8. Dairesi, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın, “başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılmasını öngören değişikliklerin yapıldığı Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerine göre uygulama yapılabilmesi için ayrıca bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığına” ilişkin rektörlüklere gönderdiği yazıyı “genelge” olarak kabul ederek, oy birliği ile yürütmesini durdurdu."
Aslına bakarsanız, hiç yadırgamadım...
"Danıştay'dan beklenir" dedim, kendi kendime!..
Öyle ya;
"Danıştay bunu hep yapıyor!.."
Ne yani, daha önceki kararları çok mu makbuldü?..

ÖRTÜ KÖTÜ ÖRNEK, ZİNA İYİ Mİ?.
Hele hatırlayın;
Danıştay, 2006 yılında da okula geliş gidişlerinde başörtüsü takan Aytaç Kılınç adlı bir öğretmenin, anaokuluna müdür olmasını 'sakıncalı' bulmuştu.
Danıştay, okul dışında da eğitimin 'bir biçimde sürdüğünü' savunarak, okulda başı açık görev yapan öğretmenin okul dışında başını örtmesini laikliğe ve başörtüsü yasağına aykırı bulmuştu.
Kararda, öğretmenin 'dışarıda da en iyi örnek olması gerektiği' vurgulanarak, başörtülü olmanın öğrencilere "kötü örnek" olduğu ima edilmişti.
Ne garip değil mi;
"Başörtülü öğretmen"in, sokakta bile olsa, "öğrencilere kötü örnek" olacağına hükmeden Danıştay'ımız; "erkeklerle düşüp kalktığı, onlarla zina yaptığı" gerekçesiyle görevden uzaklaştırılan S.O. adlı öğretmenin göreve tekrar dönmesinde hiçbir sakınca görmemişti!..
Sizin anlayacağınız;
Başörtülü öğretmen, "sokakta" bile olsa, öğrencilere kötü örnek!..
Başı açık öğretmen, "yatakta" bile olsa, öğrencilere iyi örnek!..
Mi acaba?..

DANIŞTAY'DAN MİSİLLEME Mİ?
Danıştay'ın "hakim"lerine hakim olan "kafa" bu olmalı ki; "Meclis'in iradesi"ni takmadıkları gibi; geçtiğimiz günlerde de “Anayasa’yı takmadıklarını” ortaya koymuşlardı!..
Malûm, “iki Alevi öğrenci velisi”nin başvurusu üzerine, Danıştay karar vermişti:
“Anayasa’nın 24. maddesinde, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretiminin zorunlu olduğunun belirtilmesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi olmasına rağmen, içerik olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceği açık olduğundan ve din eğitiminin de ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olması karşısında, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
......
Ne garip değil mi;
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın “örtü” ve “darbe” ile ilgili sözleri, “hastalıklı bir ruhun hezeyanları” olarak yorumlanıp; Danıştay’dan, “Herkesin sözü kendisini bağlar!.. Biz bu görüşlere katılmıyoruz” şeklinde bir açıklama beklenirken, dün “beklenmedik açıklama” geldi Danıştay’dan!..
Adeta;
“Açıklama öyle olmaz, böyle olur!.. Al sana açıklama!” dedirten bir cevap!..
Adeta;
Tansel Çölaşan’a yönelik eleştirilere “misilleme” türünden bir karar!..

HANGİ TÜRK MİLLETİ ADINA?

Her şeyi anlıyorum ve anlayışla karşılıyorum da, şunu hâlâ bir türlü anlayabilmiş değilim:
Mahkemelerdeki bütün “hâkimler” gibi, “Danıştay’ın hâkimleri” de, kararlarının en tepesine “Türk Milleti Adına” yazdırıyorlar!..
Böylece demek istiyorlar ki;
“Türk Milleti Adına karar veriyoruz!”
Öyle mi acaba?..
İşte benim anlayamadığım şey de bu!.. Bu nasıl “Türk Milleti”dir ki; “öz” başka, “söz” başka!..
Benim bildiğim Türk Milleti;
“Başörtüsüne serbestlik” ister!..
Benim bildiğim Türk Milleti;
“Çocuğunun din dersi görmesini” ister!..
Benim bildiğim Türk Milleti;
“Zina yapan kadının cezalandırılmasını” ister!..
Gelin görün ki;
“Türk Milleti Adına” karar veren Danıştay’ın hakimleri; herhalde “cahil halkın bilmeyeceğini” düşünüyorlar ve onun adına ama, “onun taleplerinin hilafına” karar veriyorlar!..
Şahsen ben;
“Danıştay’ın Türk Milleti”nin nerede yaşadığını çok çok merak ediyorum... Bu Türk Milleti, acaba uzayın neresinde, hangi “galaksi”de yaşıyor ki, “başörtüsü”ne de karşıdır, “din dersi”ne de!..
Yoksa, “CHP’li Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın mantığı” hâlâ geçerli midir?..
CHP’li Nevzat Tandoğan öyle demiş ya;
“Bu ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz!..”
Demek oluyor ki; birileri, “Türk Milleti Adına karar verme” yetkisini taaa o zaman almışlar ellerine!..
O zamanlar “CHP’li Ankara Valisi Nevzat Tandoğan”ın yaptığını, bugün Danıştay hakimleri yapıyor!..
Evet, “Türk Milleti Adına” karar veriyorlar!..
Yalnız, adına karar verdikleri Türk Milleti hangi ülkede, uzayın neresinde yaşıyor, ne yiyor, ne içiyor ve neleri düşünüyor, gerçekten merak ediyorum!..
Zira, “benim bildiğim Türk Milleti” ile “Danıştay’ın Türk Milleti” arasında dağlar kadar fark var!..
------------
Karikatür gibi!
Haberin kendisi "karikatür" gibi ama sözler tam karikatür!.. Efendim, "cinsel"lik ve hele hele "üreme" konularında herhangi bir kabiliyeti olmayan 9. Cumhurbaşkanı Bay Demirel, Ankara'da düzenlenen "Gençlerde Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırması" konulu toplantıda konuşmuş!..
Dediğim gibi, Demirel'in böyle bir toplantıya katılması bile, başlı başına bir "karikatür"dür!..
Ama bu toplantıda sarfettiği sözler, tam "karikatür!"
Tayyip Bey'in, "Nüfusumuzun yaşlanması"na çare olarak "3 çocuk yapmayı" tavsiye etmesini Demirel şöyle eleştirmiş:
"Nüfusun artması iyi bir şey midir?.. İş veremediğiniz nüfus yoksul olur!.. İş veremediğiniz nüfus, sokaklarda kadınların çantasını kapar!"
Demek oluyor ki, Bay Demirel'in böyle bir "endişe ve korku"su vardı!.. Demek ki, "gaspçı" olmasınlar diye çocuk yapmamış!
Eğer öyleyse, Demirel yerden-göğe haklıdır!..
Ya, yapacağı çocuklar, "yeğen"lerine benzeseydi!!!


Hasan KARAKAYA
Vakit
Kaynak
 
Hala demogoijye devam.
Güzel dilimizin kelimelerini ve kavramları bilmeyen halkımızın cehaletini kullanmak için kavram kargaşası yapmaya devam. Tekrar söyleyim anlarsınız bir gün inşallah diye iyi niyetle yazmaya devam ediyorum.

1) Baş örtüsü bir tercihtir Türban bir siyasi simgedir. Başının açık olması bir tercih değildir. Bir insan başı açık doğar. Ve başı açıklar arasında siyasi bir yakınlık ve birlik yoktur. Tüm dünyayı başı açık siyasi görüş ve başı kapalı siyasi görüş diye bilemezsin

2) Başı açık bir kadın Yahudi de olabilir, hıristiyan ya da budist. Komünist de olabilir, milliyetçi de...
Yani başı açık tüm kadınlar aynı siyasi görüşe sahip değildir. Başı açık olmak bir siyasi görüşü temsil etmez. Başı açık kadınlar birbirine çok yakın birbirine iltimas yapabilecek aynı siyasi görüşün militanları değildir.

3) Başı açık olmak ortak bir siyasi görüşü temsil etmese de Türban %99 tek bir siyasi görüşü temsil eder. İslamcılar liberal, muhafazakar, dini görüşe sahip insanlardır. Hukuk gibi sadece yazılı hukuka göre değil, genel toplumsal kanaate göre de kararın şekillendirildiği bir alanda siyasi görüşünü açık açık belirten bir kişinin tarafsızlığı şüphe götürür. (tarafsız olamaz demiyorum şüphe yaratır)

4) Futbol hakemleri de birer insan ve hepsi bir takımı tutmuştur çocukluğundan beri. Peki Ahmet adındaki bir birinci lig hakemi ben Beşiktaşlıyım dese ve beşiktaş forması giyse. Fenerbahç, Galatasaray ve diğer takımlar bu adamı maçlarında görmek ister mi? Bu adamın güvenirliği azalmaz mı?

5) Şimdi türbanlı bir kadının önüne kocası ile problemleri olan bir kadın gelse. Önüne gelen kadın türbanlı davaya farklı bir bakış açısı, açık olsa farklı bir bakış açısı oluşabilir. Ama başı açık bir kadın için karşısına gelecek diğer başı açık kadınlar bir yakınlaşma unsuru olmaz yandaşlık hissi yaratmaz.

şimdi neden her konuyu saptırmaya çalışıyor bu islamcılar.

Yoksa Şeriatı getirmek için her yol mubah mı? Bu takiye ve yalancılık bizim düşündüğümüz gibi batılı şerefsizlerin kışkırtması değil mi? Yoksa Adalet ve Doğruluk dini İslamın içinde insanları şeriata sokmak için her türlü yalan dolan düzenbazlık yapılabilir diye bir hüküm mü var?

Vakit gazetesi neden gerçeklerin işine gelen bölümünü yazar ve türbana evet yorumu çıkarmak için bilimsek gerçekleri saklar insanların zihnini bulandırır?
 
Karakayanın diğer saçmaladıkları bir yana
insanların kişiliklerine hakaret etmeyi bir alışkanlık haline getirmiş kendisi
bu saçmalıkları köşeyazısı diye okuyanlar için üzülüyorum
 
Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ;2705896' Alıntı:
Karakayanın diğer saçmaladıkları bir yana
insanların kişiliklerine hakaret etmeyi bir alışkanlık haline getirmiş kendisi
bu saçmalıkları köşeyazısı diye okuyanlar için üzülüyorum



merak ediyorum da adamın kaç yazısını okudunda böyle diyorsun
 
merak ediyorum da adamın kaç yazısını okudunda böyle diyorsun

merakını gideriyim :)
hergün okuyorum(nadiren nete giremem o zaman okumam)

merak ediyorum
benim yorumlarımın içeriğindeki verecek bir cevabın yoksa neden alıntı yapıyorsun?
Karakaya nın yaptığı terbiyesizlik mi değil mi???
ben bunun cevabını bekliyorum!
yok cevap vermeyeceksen, günde 6 gazete ve 20 tane köşeyazarını okudğumu söyleyerek övünmeyi saatlerce sürdürebilirim
:emzik
 
neye ve kime karşı terbiyesizlik yazı yı mı okumadın yoksa??

bir örnek ver bakalım istersen hemen hemen her gün okuyorsun ya hasan karakaya nın insanların kişiliklerine nasıl hakaret ediyormuş öğrenelim bir kaynak ver de okuyayım
 
neye ve kime karşı terbiyesizlik yazı yı mı okumadın yoksa??

bir örnek ver bakalım istersen hemen hemen her gün okuyorsun ya hasan karakaya nın insanların kişiliklerine nasıl hakaret ediyormuş öğrenelim bir kaynak ver de okuyayım

böyle komik çıkarımlar yapmadan ve savunma refleksi ile postlar atmadan önce yazıyı oku!!

verilen yazının son bölümü


Haberin kendisi "karikatür" gibi ama sözler tam karikatür!.. Efendim, "cinsel"lik ve hele hele "üreme" konularında herhangi bir kabiliyeti olmayan 9. Cumhurbaşkanı Bay Demirel, Ankara'da düzenlenen "Gençlerde Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırması" konulu toplantıda konuşmuş!..
 
Hala demogoijye devam.

Anlamakta sıkıntı yaşadığın noktaları efendi gibi sor cevabını al.Ama her idrak etmekte zorlandığın yazıyı demogoji yazarı demogog olarak suçlamaya devam etmeye devam edersen geldiğin gibi gideceksin bu dünyadan

Anlayamadığı herşeye kapalı içine sinmiş Yeniliklerden ve daha önemlisi karşıt görüşlü kişilerin DÜŞÜNCELERİNDEN korkarak yaşamış bir birey olarak


.

3) Başı açık olmak ortak bir siyasi görüşü temsil etmese de Türban %99 tek bir siyasi görüşü temsil eder. İslamcılar liberal, muhafazakar, dini görüşe sahip insanlardır.

?


İslam Bir siyasi görüş değildir.
Aradaki farkı anlamak için mülayim olmakta gerekmez Biraz ciddi düşünmeyi deneyen her birey islamın ne demek olduğunu bilir.




5) Şimdi türbanlı bir kadının önüne kocası ile problemleri olan bir kadın gelse. Önüne gelen kadın türbanlı davaya farklı bir bakış açısı, açık olsa farklı bir bakış açısı oluşabilir. Ama başı açık bir kadın için karşısına gelecek diğer başı açık kadınlar bir yakınlaşma unsuru olmaz yandaşlık hissi yaratmaz.

Başıörtülü bir kadın diğer tüm başı örtülüleri ayırır başıaçık kadınlar yapmaz bunu
Komik
Şu an günümüzde Tüm başı açık bayanlarımızı diğer başı örtülü bayanlarımızdan ayırt eden kişiler başıörtülü bayanlar değil
Beyni açık beylerdir.





Son olarak Simge arayan bu beylerin laiklik konusundaki endişeleri samimiyse tekrar hatırlatmak isterim islamcılar dediğiniz kesimin beyleride yıllardır simge taşıyor
Gümüş yüzükleri var onların parmaklarında
Varmı hop hemşerim şu yüzüğü parmağından çıkar laikliğe aykırı bu bir simge diyebilecek kadar gözü kara laiklik savunucusu
Hiç sanmam..
 
Evet son bölümde biraz seviye inmiş Demirel in cinselliğini nerden görmüş. He demirelin torun sevme yaşında olması ve hiç torun sahibi olmaması da belki Allah vergisidir. Böyle şeylerle dalga geçilmez. Kim olursa olsun.
 
Anlamakta sıkıntı yaşadığın noktaları efendi gibi sor cevabını al.Ama her idrak etmekte zorlandığın yazıyı demogoji yazarı demogog olarak suçlamaya devam etmeye devam edersen geldiğin gibi gideceksin bu dünyadan

Anlayamadığı herşeye kapalı içine sinmiş Yeniliklerden ve daha önemlisi karşıt görüşlü kişilerin DÜŞÜNCELERİNDEN korkarak yaşamış bir birey olarak



İslam Bir siyasi görüş değildir.
Aradaki farkı anlamak için mülayim olmakta gerekmez Biraz ciddi düşünmeyi deneyen her birey islamın ne demek olduğunu bilir.


Başıörtülü bir kadın diğer tüm başı örtülüleri ayırır başıaçık kadınlar yapmaz bunu
Komik
Şu an günümüzde Tüm başı açık bayanlarımızı diğer başı örtülü bayanlarımızdan ayırt eden kişiler başıörtülü bayanlar değil
Beyni açık beylerdir.





Son olarak Simge arayan bu beylerin laiklik konusundaki endişeleri samimiyse tekrar hatırlatmak isterim islamcılar dediğiniz kesimin beyleride yıllardır simge taşıyor
Gümüş yüzükleri var onların parmaklarında
Varmı hop hemşerim şu yüzüğü parmağından çıkar laikliğe aykırı bu bir simge diyebilecek kadar gözü kara laiklik savunucusu
Hiç sanmam..

Sen önce İslam ile Siyasi İslam arasındaki farkı öğren. Sonra benim idrak yollarım hakkında yorum yap. Devlet Din Olan islama değil, siyasi olan islama karşıdır. Çünkü siyasi islamın açık açık rejime karşı şeriat devrimi planları vardır. Rejim ve devlet kendini korumaktadır. Nefsi müdafaadır yani.

Sen bana 1500 yıllık şeriatçılığı, siyasi islamı ve emevilerin arap milliyetçiliğinin devamını, arap hayranlığını karşıma SÖZDE YENİLİK olarak sunarsan ben de sana gülerim.
1000 yıllık yobazlık baş örtüsü takamıyoruz nerede bu demokrasi diye yaygara çıkarıyor buna kargalar bile güler.
Laik Türkiye'den başka bir islam ülkesi bu kadar demokrasi görmüş mü hayatında?

Sen bana 1000 yıllık yobazlığı YENİLİK olarak sunmaya kalktığın sürece ben de GERİCİ kalmaya gayret edeceğim.

İslamcı demogojine tam gaz devam ediyorsun, bu ülkenin çağdaş laik Atatürkçülerine gerici dediğin için onlar gerici olmaz. Tıpkı sözde demokrasi savunucusu islamcıların Türban mücadelesinin YENİLİKÇİ çağdaş bir mücadele olmadığı şeriat takiyesi olduğu gerçeğinin değişmediği gibi.

SİYASİ SİMGE TAŞIYAN ERKEKLERDEN BAHSETMİŞSİN. GÜMÜŞ YÜZÜK NE ZAMANDAN BERİ SİYASİ SİMGE OLDU? ENVAYİ ÇEŞİT GÜMÜŞ YÜZÜK TAKAN SATANİSTLER, HEAVY METAL DİNLEYİCİLERİ, ROCKÇILAR DA VAR. GÜMÜŞ YÜZÜK SADECE İSLAMCILARA AİT BİR ÖZELLİK DEĞİLDİR.
AMA SİYASİ SİMGE OLDUĞUNDA ISRARLI İSEN ONUN DA YASAKLANMASI GEREKTİĞİNİ BİL.

BU ARADA BEN BU DÜNYADAN GELDİĞİM GİBİ GİTMEM MERAK ETME. OKURUM, ÖĞRENİRİM, SORGULARIM, DEĞİŞİRİM.

AMA SEN DUYDUĞUN GİBİ GİDECEKSİN. ORADAN BURADAN DUYUP BAĞNAZCA SARILDIĞIN ŞEYLER DEĞİŞMEYECEK. BANA DEĞİŞİMDEN YENİLİKÇİLİKTEN BAHSEDEMEZSİN ÇÜNKÜ SİZİN İÇİN DEĞİŞİM SİZİN İNANDIĞINIZ SÖZDE İSLAMA DÖNÜŞ İLE TAMAMLANIR. ONDAN SONRA BİR DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM OLMAZ.

SENİN SÖYLEYECEĞİN HER GEÇERSİZ NEDENİ ÇÜRÜTECEK TEZLERİM VAR MERAK ETME. SENİN GEÇTİĞİN YOLDAN BEN SENELER ÖNCE GEÇTİM. SENİN BAĞNAZCA İNANDIĞIN HERŞEYE ZAMANINDA BEN DE İNANDIM.

SANA BİRAZ ZAMAN BOLCA DA BİLİM VE İLİM GEREKİYOR. EMİNİM NE DEMEK İSTEDİĞİMİ BİR GÜN ANLAYACAKSIN.

Bir de not düşeyim. Bu Hasan Karakaya bir müslümanın olamayacağı kadar ahlaksız ve şerefsiz bir insan. Bu ahlaksız nasıl bir insanın cinsel hayatını sorgulayabilir. Bir insan çocuk yapmayabilir ya da yapamayabilir. Bunu yorum haline getirirseniz ben de Hasan Karakaya'nın cinsel hayatını eşini ne kadar mutlu ettiğini sorarım.
HASAN KARAKAYA AHLAKINDA OLSAYDIM BEN DE ÇIKAR
"BU HASAN KARAKAYA KARISI İLE YATAKTA MUTLU OLAMIYOR HERHALDE ÇIKIP ONA BUNA GİYDİRMEYE ÇALIŞIYOR, BAŞKALARININ CİNSEL BAŞARISIZLIĞI İLE KENDİNİ AVUTUYOR HERHALDE." derdim. Ama allaha şükür ben kimsenin cinsel yaşamı ile ilgilenmem beni sadece karımınki ve benimki ilgilendirir. Demirel'e kurulan bu cümleyi biri size kursa 3 senedir evlisin niye hala çocuk yok dese cinayet sebebi olur.
Siz ananızın babanızın seviştiğini bilirsiniz ki siz dünyaya gelmişsiniz, 5 çocuk yapan amcanız iyi yaparmış, çocuk yapmayan amcanız yatakta beceriksiz diye yorum yapıyor musunuz? Yapıyorsanız ben türbanı falan da unutun.. Hasan Karakaya'da türbanı unutsun kendi ahlakını düzeltsin önce.
Ayrıca yeğenleri konusundaki tartışmalara hak versem de iyi Demirel'de çocuk yapmamış, yoksa bu kadar islamcı, müslüman, dürüst Başbakan'ın oğlu Amerika'dan gelip Gemi aldığına göre başka başbakanların oğulları neler yapmazdı?
 
İnneddine-İndallahil İSLAM
Benim geçtiğim yollardan geçtiğini söylüyorsun arkadaşım yukarıdaki ayetin manasınıda bilmen gerekir Siyasi İdeolojik Resmi Gayrıresmi İslam yoktur
İSLAM sizin uydurmaya çalıştığınız diğer bütün kılıflara sığamayacak kadar geniş bir Dindir

1000 yıllık yobazlıktan kastın şayet Osmanlıyı içine alan bir 1000 yıllık yobazlıksa aynı yollardan geçmemiş olduğumuzu Ve geçmemiş olmamızın senin hayrına olduğunu bundan sonrada aynı yol olarak tarif ettiğin hiç biyolda bir küçük ortak noktamız olamıyacağını kavraman için yeterlidir


Siyasal simge taşıyan erkeklerden bahsediyorum Gümüş yüzüklerden bahsediyorum bana diyosunki rock yapanlar metalcilerde takıyo vs vs Bi dünya kelime ama icraate gelince yok


Bugün metal müzik dinleyen kızların taktığı bandanalarla Tesettürlü kızların örtündüğü başörtüsünü nasıl birbirinden ayırıp saldırdınızsa o yüzükleride aynı yöntemle ayırın
Samimiyetinizi cesaretinizi laiklik diye insanları bölmeye çalıştığınız laisizme olan bağlılığınızı görelim
Varmı ötesi

Kelime dedinmi maşallah Meydan Larouse gibisiniz
İcraate geldimi tık yok ...
Komik işler vesselam
 
Sen önce İslam ile Siyasi İslam arasındaki farkı öğren. Sonra benim idrak yollarım hakkında yorum yap. Devlet Din Olan islama değil, siyasi olan islama karşıdır. Çünkü siyasi islamın açık açık rejime karşı şeriat devrimi planları vardır. Rejim ve devlet kendini korumaktadır. Nefsi müdafaadır yani.

Sen bana 1500 yıllık şeriatçılığı, siyasi islamı ve emevilerin arap milliyetçiliğinin devamını, arap hayranlığını karşıma SÖZDE YENİLİK olarak sunarsan ben de sana gülerim.
1000 yıllık yobazlık baş örtüsü takamıyoruz nerede bu demokrasi diye yaygara çıkarıyor buna kargalar bile güler.
Laik Türkiye'den başka bir islam ülkesi bu kadar demokrasi görmüş mü hayatında?

Sen bana 1000 yıllık yobazlığı YENİLİK olarak sunmaya kalktığın sürece ben de GERİCİ kalmaya gayret edeceğim.

İslamcı demogojine tam gaz devam ediyorsun, bu ülkenin çağdaş laik Atatürkçülerine gerici dediğin için onlar gerici olmaz. Tıpkı sözde demokrasi savunucusu islamcıların Türban mücadelesinin YENİLİKÇİ çağdaş bir mücadele olmadığı şeriat takiyesi olduğu gerçeğinin değişmediği gibi.

SİYASİ SİMGE TAŞIYAN ERKEKLERDEN BAHSETMİŞSİN. GÜMÜŞ YÜZÜK NE ZAMANDAN BERİ SİYASİ SİMGE OLDU? ENVAYİ ÇEŞİT GÜMÜŞ YÜZÜK TAKAN SATANİSTLER, HEAVY METAL DİNLEYİCİLERİ, ROCKÇILAR DA VAR. GÜMÜŞ YÜZÜK SADECE İSLAMCILARA AİT BİR ÖZELLİK DEĞİLDİR.
AMA SİYASİ SİMGE OLDUĞUNDA ISRARLI İSEN ONUN DA YASAKLANMASI GEREKTİĞİNİ BİL.

BU ARADA BEN BU DÜNYADAN GELDİĞİM GİBİ GİTMEM MERAK ETME. OKURUM, ÖĞRENİRİM, SORGULARIM, DEĞİŞİRİM.

AMA SEN DUYDUĞUN GİBİ GİDECEKSİN. ORADAN BURADAN DUYUP BAĞNAZCA SARILDIĞIN ŞEYLER DEĞİŞMEYECEK. BANA DEĞİŞİMDEN YENİLİKÇİLİKTEN BAHSEDEMEZSİN ÇÜNKÜ SİZİN İÇİN DEĞİŞİM SİZİN İNANDIĞINIZ SÖZDE İSLAMA DÖNÜŞ İLE TAMAMLANIR. ONDAN SONRA BİR DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM OLMAZ.

SENİN SÖYLEYECEĞİN HER GEÇERSİZ NEDENİ ÇÜRÜTECEK TEZLERİM VAR MERAK ETME. SENİN GEÇTİĞİN YOLDAN BEN SENELER ÖNCE GEÇTİM. SENİN BAĞNAZCA İNANDIĞIN HERŞEYE ZAMANINDA BEN DE İNANDIM.

SANA BİRAZ ZAMAN BOLCA DA BİLİM VE İLİM GEREKİYOR. EMİNİM NE DEMEK İSTEDİĞİMİ BİR GÜN ANLAYACAKSIN.

Bir de not düşeyim. Bu Hasan Karakaya bir müslümanın olamayacağı kadar ahlaksız ve şerefsiz bir insan. Bu ahlaksız nasıl bir insanın cinsel hayatını sorgulayabilir. Bir insan çocuk yapmayabilir ya da yapamayabilir. Bunu yorum haline getirirseniz ben de Hasan Karakaya'nın cinsel hayatını eşini ne kadar mutlu ettiğini sorarım.
HASAN KARAKAYA AHLAKINDA OLSAYDIM BEN DE ÇIKAR
"BU HASAN KARAKAYA KARISI İLE YATAKTA MUTLU OLAMIYOR HERHALDE ÇIKIP ONA BUNA GİYDİRMEYE ÇALIŞIYOR, BAŞKALARININ CİNSEL BAŞARISIZLIĞI İLE KENDİNİ AVUTUYOR HERHALDE." derdim. Ama allaha şükür ben kimsenin cinsel yaşamı ile ilgilenmem beni sadece karımınki ve benimki ilgilendirir. Demirel'e kurulan bu cümleyi biri size kursa 3 senedir evlisin niye hala çocuk yok dese cinayet sebebi olur.
Siz ananızın babanızın seviştiğini bilirsiniz ki siz dünyaya gelmişsiniz, 5 çocuk yapan amcanız iyi yaparmış, çocuk yapmayan amcanız yatakta beceriksiz diye yorum yapıyor musunuz? Yapıyorsanız ben türbanı falan da unutun.. Hasan Karakaya'da türbanı unutsun kendi ahlakını düzeltsin önce.
Ayrıca yeğenleri konusundaki tartışmalara hak versem de iyi Demirel'de çocuk yapmamış, yoksa bu kadar islamcı, müslüman, dürüst Başbakan'ın oğlu Amerika'dan gelip Gemi aldığına göre başka başbakanların oğulları neler yapmazdı?

Hocam çok büyüksün çok güzel dersler veriyorsun.Merak etme ve hayal kırıklıgına da ugrama o kadar anlatıyorum ama ders çıkartan yok diye inan ben ders çıkartıyorum kendime ve biraz olsun kendimi geliştirmeye çalışıyorum.Teşekkürler uygulamalı derslerin için.
Ayrıca Tansel çölaşan agzına saglık az bile söylemişsin.
 
ülkücüleri pek sevmezdim hep kızardım top sakallıları uzun saclılıları fakultede cekıp ya döverler yada uyarırlardı derdim ki ne zorba adamlar her top sakallı solcumu dinsiz mi olacak bu kadar sacma bişey olur mu derdim ama artık kızamıyorum her türban takanı irticacı her türban takanı yanlı karar verir her türban takanı sağcı ilan zihniyetten farkları olmadığını gördüm birde özgürlükten bahsedip sadece kendi özgürlüklerini düşündüklerini gördükçe yazık diyorum

ülkücü siddetle kendi görüşünü dayatır solcuda hukukgun köse baslarındaki adamlarıyla görüşlerini dayatır.aralarında bi fark göremiyorum
 
incubus84 arkadaşın avatarı ve daha önceki avatarları anlatıyo hayat hikayesini yaşam tarzını dünyaya bakışını canlı bomba adayı sanki bana öyle izlenimbıraktı
 
Avatardan kişilik analizi yapmak yerine fikirlerini beyan etmeyi dene
Zira işi o kadar cıvıtırsak senin dekolteli ziya avatarından pek iyi analiz edilmez kişiliğin

Onun haricinde volki06 Gazi üniv bahsettiğin olaylar çok yaşandı bende kızardım hatta bu yüzden adımın komüniste dahi çıktığı zamanlar olmuştu ülkücülerle ters düşmekten

Ama artık kızmıyorum diyede bişey yok.Sende kızarsın şu an olsa
Aynı muameleyi gören bir uzun saçlı küpeli görsem yine aynı tepkiyi gösterirsin
İnsanı hayvandan ayıran düşünebilmesidir

Müslümanı başkalarından ayıranda bu merhametimiz
 
Olmadı yenge hanım...

Saygıdeğer Tansel Çölaşan, Danıştay Başsavcısı’dır... Parlak bir hukukçu, ilkelerinden taviz vermeyen bir devrimcidir. Değerli gazeteci, kıymetli büyüğüm Emin Çölaşan’ın da refikalarıdır.

Buyurun işte...

Dakka bir, gol bir...

1950 yılında ‘karşıdevrimciler’ iktidara geldi, bazıları da bundan aldıkları cesaretle, şımarıkça, ‘refikaları’ gibi, devrimlerin ruhuna ters, Türkçe olmayan sözcükler kullanıyor. Bunlar gerçekten azıtmış...
Bu arada Emin abiye özel not:
Geçen hafta Ankara’daydım; sözleştiğimiz üzere bir çayını içmek için rahatsız edecektim ama... İşlerden başımı alamadım. Ayrıca, ‘siyasi hava’, bu görüşmenin samimi havada cereyan etmesine engel gibiydi sanki...
Başka sefere artık...
Hem oturur çayımızı içer yarenlik eder, hem de güncel gelişmeleri değerlendiririz. Birazcık da meslekten, mesleğin içine düştüğü içler acısı durumdan konuşuruz. Neyse...

Emin abiyle, son zamanlarda oluşturduğumuz ‘zoraki hukuka’ dayanarak, kıymetli refikalarına ‘yenge’ diye mi hitap etsem? Karar veremedim...

İstihfaf olarak algılanmayacaksa, ‘yenge’ demek isterim.
Hadi biraz resmiyet katıp ‘yenge hanım’ diyelim de, gereksiz bir samimiyet gösterisine dönüşmesin.
Çünkü Tansel Çölaşan, 27 Mayıs darbesiyle ilgili tartışmalı konuşmasını, kamu elemanı kimliğiyle değil, ‘kadın’ kimliğiyle ve ‘vatandaş’ olarak yaptığını söylüyor.

Ben de o zaman Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’a değil, ‘vatandaş Tansel Hanım’a, yani ‘Tansel yenge’ye hitap etmek istiyorum:

Buyurmuşsunuz ki, ‘Kimse idam cezasını istemez ama o dönemde bunlar (yani Menderes ve arkadaşları) idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı. 27 Mayıs’ı burada ihtilal olarak görmek hata olur. 1960 ihtilali aslında bir devrimdir.’

Sonra da, ‘her darbenin mutlaka kötü sonuçlar doğurmayacağını’ beyan etmişsiniz.

Hadi ‘kapanma’yla ilgili sözlerinizi tartışma dışında tutalım...

Nilüfer Göle’nin çalışmasından haberdar olabilseydiniz, ‘modern’ ve ‘mahrem’ kavramlarının esasında hangi sosyolojik vetirelerle ilişkili olduğunu çözebilseydiniz, bu meseleyi de konuşur ve özgürlüğün indirgenebilir (örneğin, sadece ‘açılma hakkı’yla açıklanabilir) bir şey olmadığı üzerinde mutabakata varabilirdik.

Fakat darbeleri savunmak, her darbenin mutlaka kötü sonuçlar doğurmayacağını beyan etmek, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’a zaten yakışmaz da, bir ‘kadın’ olan vatandaş Tansel Çölaşan’a hiç yakışmıyor.

Çünkü, 27 Mayıs bir devrim değildir...

Bir ‘darbe’dir...

Bir ‘cunta’ ve ‘konvansiyon hareketi’dir...

Devrimlerle murat edilen ‘iyileştirmeleri’ getirmediği gibi, siyaset (ve halkın tercihleri) üzerindeki bürokratik baskıyı (vesayet rejimini) kurumsallaştırmıştır.

Sizin çok beğendiğiniz 27 Mayıs olmasaydı, muhtemelen eleştirdiğiniz ve ‘kötü darbeler’ kategorisinde gördüğünüz 12 Mart ve 12 Eylül de olmayacaktı.

Bunlar, birbirinin mütemmim cüzüdür...

İkincisi, Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesi, hiç de ‘toplumsal coşku’yla karşılanmamıştır.

Bu olay, Türk siyasetinin ‘utanç sayfaları’ndan biridir.

Üçüncüsü...

Israrla ‘Cumhuriyet’in kazanımlarının yok edildiğini’ söylüyorsunuz.

Bana yok edilmiş üç adet ‘Cumhuriyet kazanımı’ sayabilir misiniz?

Fazla değil. Üç adet...

Sakın ‘Türkçe ezan’ demeyin...

Danıştay Başsavcısı kimliğinizle, Türkçe Ezan konusunda bir yasak bulunmadığını, ezanın asli lisanıyla da okunabileceğine ilişkin TBMM kararının altına CHP’lilerin de imza attığını en çok sizin bilmeniz gerekir...

merak eden için kaynak
 
İnneddine-İndallahil İSLAM
Benim geçtiğim yollardan geçtiğini söylüyorsun arkadaşım yukarıdaki ayetin manasınıda bilmen gerekir Siyasi İdeolojik Resmi Gayrıresmi İslam yoktur
İSLAM sizin uydurmaya çalıştığınız diğer bütün kılıflara sığamayacak kadar geniş bir Dindir

1000 yıllık yobazlıktan kastın şayet Osmanlıyı içine alan bir 1000 yıllık yobazlıksa aynı yollardan geçmemiş olduğumuzu Ve geçmemiş olmamızın senin hayrına olduğunu bundan sonrada aynı yol olarak tarif ettiğin hiç biyolda bir küçük ortak noktamız olamıyacağını kavraman için yeterlidir


Siyasal simge taşıyan erkeklerden bahsediyorum Gümüş yüzüklerden bahsediyorum bana diyosunki rock yapanlar metalcilerde takıyo vs vs Bi dünya kelime ama icraate gelince yok


Bugün metal müzik dinleyen kızların taktığı bandanalarla Tesettürlü kızların örtündüğü başörtüsünü nasıl birbirinden ayırıp saldırdınızsa o yüzükleride aynı yöntemle ayırın
Samimiyetinizi cesaretinizi laiklik diye insanları bölmeye çalıştığınız laisizme olan bağlılığınızı görelim
Varmı ötesi

Kelime dedinmi maşallah Meydan Larouse gibisiniz
İcraate geldimi tık yok ...
Komik işler vesselam

Lafa gelince de Meydan Laurusse gibiyiz, işe gelince de merak etme.

Bandana ile türbanı bir tutuyorsan helal olsun. Öncelikle benim ayet yeterliliğimi sorgulamana gerek yok. Genel olarak çoğunu bilsem de meali ve açıklaması ile unuttuklarım olursa da açar okurum.

Allah için din islamdır ayetini esas ben sana söyleyeyim. Allah nezdinde siyaste islamdır demez o ayet. Allah indinde ekonomi islamdır da demez. Allah indinde yönetim cumhuriyettir demez, krallıktır da demez. O ayet ve hiç bir ayet başa geçecek ülkeyi yönetecek insanların nasıl seçileceğini başa geçeceğini anlatmaz.

Yani Peygamber başkomutan ve devlet başkanı, sonra halifeler ya sonra? Krallıkla mı yönetileceğiz şeriatta cumhuriyetle mi İran gibi? Bak Kuran herşeyi anlatmamış. Kuran doğru yolu söylemiş geri kalanını insanlar kendilerine göre yorumlamış.

Şimdi sen ben siyasal islam tanımam, islam tektir dersen. Sana biraz Siyaset Bilimi anlatayım.

2 Şeriat vardır
2 baş örtme şekli vardır

1. Şeriat = Allaha giden yol. Genel olarak bir müslümanın uyması gereken genel kurallar ve ahlak yoludur. Bireysel bir yoldur. Kişiyi allaha götüren tüm davranışları ve islamı temsil eder.

2. Şeriat= Bireysel olarak değil toplumsal olarak islamı uygulamadır. İslamın ayet ve hadislerinden çıkarılan fıkıhlar ile yazılan hukuktur. Medeni kuralları, devlet yönetimi ve ekonomiyi genel islami kurallardan çıkarılan yorumlar ile düzenler. İslam devlet yönetimi kitabı olmadığı için bir siyasal ve dini seçkinler zümersini sevmemesine rağmen ULEMA gibi bir sınıfın takdiri ve teamülü ile işler.

Şimdi sen bana şeriat benim için bir tanedir dersen ben de sana sorarım hangisi senin şeriatın?
KAVRAM KARGAŞASI yaratıp milletin kafasını bulandırıyorlar.

İSLAMİ DEVLET YÖNETİMİ OLAN ŞERİATI GETİRMEK İÇİN PROPOGANDA VE ÇALIŞMA YAPIYORLAR.

AMA BİRİLERİ
"ŞERİAT KÖTÜ BİR ŞEY BASKICI SEÇKİNCİ BİR YÖNETİM ŞERİATA KARŞIYIZ" dediğinde,
"BUNLAR ALLAHIN YOLU OLAN ŞERİATA KARŞILAR DİN ELDEN GİDİYOR"
diye yaygara koparıyorlar.

Şimdi sen İSLAM tektir diyebilirsin. Ama bu siyasi islamın, terörist islamın, islam cemaatlerinin islami sapkınlıklarını olmadığı anlamına gelmez. Bu adamlara islama dahil değil diyip sıyrılmaya çalışabilirsin ama kelime-i şehadet getiren herkes mü'mindir ve hepsi islama müslümanlığa dahildir. Hata yapsalar da...

Devlet kendini korumak adına siyasi islamın şeriat devrimcilerinin tehdidine karşı, bireysel şeriata yani kişisel dini uygulamalara kısıtlama getirmektedir. Siz türban kısıtlamasının suçunu laiklere devlete atacağınıza cumhuriyeti ve demokrasiyi yıkmak isteyen baskıcı eli kalaşnikoflu siyasi şeriatçılarla yüzleşin.

Zaten onların yandaşıysanız sözüm yok tartışarak bir yere varamayız. Devrim yasaları işler. Yok ben bireysel şeriata islama inanıyorum derseniz. Şeriat bireyi allaha götüren güzel ahlak yoludur derseniz.

Türban ile başörtüsünü ayırınız. Neden bu ülke kadınları 1000 senedir tülbent ve başörtüsü takarken son 30 senedir türban takmaya başladı. Türklüğün kültüründe olmayan bir şeyi dışarıdan ithal edip yerleştirip bir siyasi simge haline getirirken aklınız ŞERİAT devleti mi istiyordunuz o kızların başını örtmesini mi?

Askeriye GATA fiyongu dedikleri türbanı çözüm 1000 yıldır annelerimizin yaptığı gibi çene altından girebiliyorsun. Yani Türk kızı gibi başını bağlayana sözümüz yok. Arap bedevisi gibi saçını örten, ülkeye arap bedevisinin yönetim şeklini getirmeye çalışanlar için de devrim yasaları geçerlidir.

Öyle TÜRBAN ile BAŞÖRTÜSÜ aynı şeymiş gibi davrandığınızda
Sİyasi ŞERİAT ile Bireysel Ahlakın Yolu ŞERİAT aynı şeymiş gibi davrandığınızda cahil halkı kandırabilirsiniz ama Atatürkçü Türk Milliyetçilerini asla.

Siyasi İslam simgesi Türbanı sokmaya çalışıp yasaklandığında BAŞÖRTÜ YASAĞI diye halkı galeyana getiriyorsunuz.
Siyasi Şeriatı getirmeye çalışıp devlet rejimi koruduğunda LAİKLİK ŞERİATA KARŞI, ŞERİAT=İSLAM DEMEKTİR diye halkı galeyana getirmeye çalışıyorsunuz.

Ya gerçekten söylediklerinize inanacak kadar cahilsiniz, tutucu bağnazlarsınız, ya da çok zekice ülkede karşı devrim yapmaya çalışan arap islamı hayranlarınısız.

Bence arap islamı hayranı olan zeki organize şeriat devrimcileri olduğunuza inanıyorum
 
Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ;2705896' Alıntı:
Karakayanın diğer saçmaladıkları bir yana
insanların kişiliklerine hakaret etmeyi bir alışkanlık haline getirmiş kendisi
bu saçmalıkları köşeyazısı diye okuyanlar için üzülüyorum

hemen her gün okuduğunu söyledin az önce?
Nasıl olcak şimdi
Sana kendini her gün okutuyorsa eğer bir şekilde dikkatini çekmiş
Kendin için de üzül ama sadece Karakaya okuduğun için değil :)
Acaba bu yazıyı görmezden gelip her seferinde
Yazarın tarzını kendisini eleştirmek burdan mı geliyor?
 
hemen her gün okuduğunu söyledin az önce?
Nasıl olcak şimdi
Sana kendini her gün okutuyorsa eğer bir şekilde dikkatini çekmiş
Kendin için de üzül ama sadece Karakaya okuduğun için değil :)
Acaba bu yazıyı görmezden gelip her seferinde
Yazarın tarzını kendisini eleştirmek burdan mı geliyor?

Kardeşim ben her gün tüm gazeteleri okurum. Gazete bir adamın görüşlerini beğendiğin için okunmaz. Gazete sana hitap eden görüşleri yazdığı için okunmaz. Sizin gazete okuma zihniyetiniz bu mudur? Bir köşe yazarını okuyorsanız o adam size kendini okutmaz siz okursunuz. Gazete okumayı roman okumakla karıştırdın herhalde.

Gündemle ilgilenen aydın her türk insanı tüm gazeleri takip etmeli ve okumalıdır. Ben bir olay olduğunda islamcı gazete ne yazıyor, ülkücü gazete ne yazıyor, ulusalcı gazete neyazıyor, liberal gazete ne yazıyor, solcu gazete ne yazıyor hepsini okurum.

İçlerinden hiç birine katılmasam da okurum belki katılacağım bir şeyler bulurum diye. Ama demek ki siz sadece size kendini okutturabilen yazarları okuyorsunuz.

Yazık
 
Kardeşim ben her gün tüm gazeteleri okurum. Gazete bir adamın görüşlerini beğendiğin için okunmaz. Gazete sana hitap eden görüşleri yazdığı için okunmaz. Sizin gazete okuma zihniyetiniz bu mudur? Bir köşe yazarını okuyorsanız o adam size kendini okutmaz siz okursunuz. Gazete okumayı roman okumakla karıştırdın herhalde.

Gündemle ilgilenen aydın her türk insanı tüm gazeleri takip etmeli ve okumalıdır. Ben bir olay olduğunda islamcı gazete ne yazıyor, ülkücü gazete ne yazıyor, ulusalcı gazete neyazıyor, liberal gazete ne yazıyor, solcu gazete ne yazıyor hepsini okurum.

İçlerinden hiç birine katılmasam da okurum belki katılacağım bir şeyler bulurum diye. Ama demek ki siz sadece size kendini okutturabilen yazarları okuyorsunuz.

Yazık

Milleti içi boş cümleler kurmakla suçlayan sen
İçinin boşluğunu hep göstermek zorundamısın

Bu adamın yazdıklarını köşe yazısı diye okuyanlara gülüyorum diye bir cümle sarfedeceksin
Sonra da her gün bütün yazılarını okurum diyeceksin
Şimdi gülünmesi gereken kim?

Yahu alıyorsun eline klavyeyi yazdıklarını süsüyorsun da süslüyorsun
Bir kitap falan yaz kelimelerle oynamayı seviyorsan
Ama okumak okuduğunu anlamak yorumlamak ayrı bir meziyet
Keyfi kendi istediğin şekle sokma yazılanları
Oku idrak et ondan sonra yoruma dök
 
Geri
Üst