Bermuda Şeytan ÜÇgenİ (akp-abd-fethullah G)

metalic

New member
Katılım
18 May 2006
Mesajlar
3,007
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
119
Konum
Dünyayı bilmeyen, dünyanın maskarası olur. Kötülüğ
AKP, Türkiye’yi (sözde) “İslamiyeti ehlileştirme” projesinde laboratuvar olarak kullanan ABD’nin formatladığı bir iktidar değil mi? Refah Partisi’nin kendisine her zaman “he” demeyen “ihtiyar heyeti”ne karşı daha genç, daha dinamik, ama özellikle daha Amerikancı bir ekip olduğu için getirilmemiş miydi iktidara?

Ama AKP, verdiği sözleri tutamadı ABD’ye. Çünkü “mutlak” iktidar olamadı ve aradan geçen dört yıl içinde, AKP’nin meclisteki ezici çoğunluğuna rağmen tüm Türkiye’yi temsil etmediği gibi edemeyeceği ve AKP’nin temsiliyetini reddeden Türkiye’nin direneceği, hem de esaslı direneceği anlaşıldı.

Hava sahasını ihlal eden Amerikan uçakları, direnen Türkiye’ye karşı uçuyor, AKP’ye karşı değil.

Kuzey Irak’ta siper kazan peşmerge üniformalı Amerikan askerleri, Türk askerine karşı mevzileniyor, Türk hükümetine karşı değil. Başka bir deyişle, AKP iktidarı artık Türkiye demek değil!


***

Bileği hâlâ kırdırmamak, büküldüğü yerden kaldırıp dikmek ve hatta “öptürmek” şansımız var. Üstelik şart. Ezilenin üstünde tepinirler ve ABD’nin ezebildiğini tepmek sicili, dünya çapında tescilli. Kahramanlık da gerekmiyor: Türk halkının gerçeği anlaması ve ABD’ye “projeni çözdüm, kabul etmiyorum” demesi yetecektir.

Öyle bir proje ki bu, adı konulunca tadının kaçtığını en iyi ABD bilir.

ABD deyip durmak, kuşkusuz yanlış. AKP hükümeti ne kadar Türkiye demekse, Bush başkanlığındaki Cumhuriyetçi Parti iktidarı da o kadar ABD demek. Ama sözünü ettiğim Amerikan projesi, bir parti iktidarını aşıyor ve uzun vadeli bir devlet politikasına yayılıyor. Bu anlamda yetki mercii olarak Washington demek daha uygun, belki.


***

Washington, dinin jeopolitik bir silah olduğunu, komünizme karşı kullandığında gördü. Afganistan’da, eliyle beslediği Talibanlar Rus ordusunu yenince sadece dinin ne kadar etkili bir silah değil, radikal dindarların da müthiş savaşçılar oldukları kanıtlandı. Ama 11 Eylül’de yarattığı canavar kendisini vurunca, komünizmin başına Asya cenahında sardığı “öteki din”, İslamiyeti reforme etmek zorunluluğu doğdu.

Adına reform deniyordu, ama neye göre reform yapılacak, hangi format örnek ya da ölçü alınacaktı?

Elbette ABD’ye asorti olanı: Hristiyanlığa yaklaşacak, feyz alacak, kucaklaşacak ve belki de son toplamda bütünleşecek bir İslamiyet “promote” edilecekti.

Türkiye biçilmiş kaftandı ve Türkiye’den başka hiçbir Müslüman ülkede yapılamazdı bu deney. Demokrasi vardı, İslamcı partiler vardı, tarikatlar vardı; en önemlisi Fethullah Gülen çoktan teşkilatlandırılmış, ellerinden yemleniyordu.

Fethullah Gülen’in neden yok Samanyolu’ydu, yok “Truestar”dı diye yıldızlara taktığını sanıyorsunuz, sembolü “hilal” olan bir dinde?

İslamiyet’in ufkunda Hz. İsa’nın yıldızı doğuruluyor, Beytlehem yıldızı yol gösteriyor Işık Süvarilerine, anlasanıza!

Mine G. KIRIKKANAT Vatan Gazetesi
 
Mine G. KIRIKKANAT'ın yazılarını okuyanlar siyasetten ne kadar anladığını iyi bilir zaten :D

akp ile Hoca Efendinin arası hiç bir zaman iyi olmamıştır, eskiden beri gelen bir soğukluk var, akp bunu ortadan kaldırıp cemaatin oylarını toplamak için mücadele ediyor, fakat bu demek değil ki üögenin bir kenarını oluşturacaklar

aynı cemaatin demokratik sol partiyi ve eceviti destekleyerek iktidar yaptığımı unutmayın
 
o bermuda değil de AKP şeytan üçgeni
 
bu yazılarla kimseyi kandıramazlar.meyve veren ağaç taşlanır misali her ağızdan bi ses çıkar.bu yazıyı yazan önce onların yaptığı işlerin %1 ini yapsında öle konuşsun.boş boş konuşmasın.ve böle copy/paste yazılara karnımız tok bizim
 
oldu. ne yani futbol yazarı olmak için futbol mu oynamak gerekiyor. ya da roman eleştirmeni olmak için roman yazarı. veya cumhurbaşkanını eleştirmek için cumhurbaşkanı.

eleştirinin olmadığı yerde doğruyu bulamazsınız. brini eleştirmek için okişinin yapıyor göründüğü şeyleri yapmak zorunda değiliz.futbol takımı tutar gibi partizanlık veya cemaatçilik yapılmaz. İslamın ve imanın şartları bellidir. Müslüman ve mümin olmak için yeterli olan Allah'ın koyduğu şartlardan daha fazlasını koymak veya bu cemaate girmeyenler kurtuluşa eremeyecek diye olmayan hadisleri buna yorumlamak saçmalıktır.her neyse daha fazlası var ama yazmaya gerek yok. ey müminler açın gözlerinizi biraz Allah rızası için

Adalet Bakanlığı prosedür gereği af listesini cumhurbaşkanına iletmekle yükümlü. yani mahkumla cumhurbaşkanı arasında aracı. çünkü af yetkisi anayasa gereği sadece cumhurbaşkanına ait. Ve bunun için hiçbir sorumluluğu yok. yani sen niye affettin veya etmiyorsun kimse hesap soramaz. ister affeder ister affetmez. Ama affediyor işte......(pek çok kanun teklifini. atamaları beğenmediği için hükümete iade ediyor ama sanırım af listesini çok beğeniyor)
 
bu memlekette çok basit bi formül vardır amacına ulaşana kadar her yapılan mubahtır. bu tip üçgenler dörtgenler hepsi seçime kadar çıkıcak seçim kampanyasının bir parçasıdır.. 22 temmuzdan sonra sonuç ne çıkarsa çıksın bi daha bu tip şeyler çıkmıcaktır sebebide çok açıktır
hiç bi hükümetin bu kadar büyük bir oy gücü yakalayıp hükmetmemiştir senelerce... lakin korkunun ecele faydası yoktur... bi çeşit cinsel mastürbasyondur bunlar ancak kendini tatmin ederler kafasındaki fantazilerle... seçime en hazır parti en örgütlü parti akp dir...çünki dierleri akp karalamaktan treni kaçırdığının farkında değildir hele hele ümit vericek bi proje plandan bahseden hiç bi parti yoktur ortada herşey aslında akp karalama-korkusu-kıskançlığı üçgeni üstünde dönmektedir siyasette... maalesef bu dönemde en anti demokratik en anti laik akp dışındaki partiler haraket etmektedir...
 
örnek vermiş olduğun yazar ın banka hesaplarını incelersek kimin kulluğunu yaptığını anlarız :goz:

eheh biraz vakitiniz var böyle senaryolarla eğlenin bakalım 23 temmuz sabah napacaksınız merak ediyorum :biggrin
 
:D AKP şeytan üçgeni böle oluyor RTE-Abdullah Gül-Bülent Arınç :D
 
Gerçekler zamanla anlaşılacak...
kimin gerçek müsliüman,
kimin gerçek türk,
kimin yahudi,
kimin sabetaist...
ve az kaldı..
 
internete ne kadar akp karşııtı yazı varsa kopya yapiştir :) bunada paylaşım diyorlar ...
 
"Amerikancı bir ekip olduğu için getirilmemiş miydi iktidara?"

Amerikancı bir iktidar, amerikancı bir fethullah gülen, vede amerikanın kendisi. Huzurlarımızda bermuda şeytan üçgeni.

Amerikayla aramız hiç bu kadar gergin olmamıştı, sn. mine siz hangi amerkancılıktan bahsediyorsunuz. Tehlike çanları havasıında başlayan yazının gelişme ve sonuç bölümlerine bakınca hayal dünyasından bir kesit olduğunu anlamak hiç de zor değil.
Mine hanım size tavsiyem çok fazla amerikan filmi seyretmeyin. Sonra etkisinde kalıyorsunuz. :vur
 
Aynen gündemi takip edin ark lar
abd-türkiye arası hiç bu kadar gergin olmamıştı
ayrıca yapılandan önceki seçimde nur cemati dsp yi desteklediği aklınızda bulunsun
hani başörtülü meclise girme sorunu yaşanan meclisi oluşturan seçimdi
 
Diğer şeytan üçgenlerimiz:
chp-asker-sezer(kendisinde tarafsızlığın t'si bulunmayan ve kişilerin kıyafetlerine göre değerlendirme yapan bir cumhurbaşkanı)=siyasi konulardaki şeytan üçgeni

cumhuriyet gazetesi(başörtülü d..muz karikatürü)-çağdaş yaşamı koruma derneği(bale=namaz söylemi ile nmazı küçültme, okula giden öğrenciler ibadet edemesin diye söylemiştir bunu)-ve bilim hırsızlığı yapmış provokatör bir profesör(!)

Daha farklı üçgenler oluşturulabilir. Bunlar çeşitkenar üçgenler tabii hepsinin üçgende uzunluk ve açıları farklıdır ama hepsi üçgeni birlikte oluşturuyorlar.

Cumhurbaşkanı'nın af kararlarında imzalamama yetkisi de vardır eğer bu kadar ağır bir konu ise... Kaldı ki af yetkisini artık tek başına imzalayacağı işlemlerden saymaktadırlar, oysa ki böyle bir konuda sorumluluk gereken bir makamın imzası bulunmalı... Fakat eğer Adli Tıp Kurumu bu kişilerde affedilmeyi gerektiren bir hastalık durumu tespit ettiyse tabii af sözkonusu olabilir, bu yüzden Sezer'in başka kusurunu örnek gösterelim o zaman. Onda kusur bol zaten :) Bir de Cumhuriyet yanlılarını eleştirdiğim söylenmiş. Siz başörtülüyü küçük görmeyi cumhuriyetçilik sayıyorsanız tamam ama en azından bilim hırsızlığını Cumhuriyet yanlılığı, ya da müstehcen kitap önerisini Cumhuriyet yanlılığı saymamak gerekir diye düşünüyorum... !!!

-----------------------------------------
Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri(Kemal Gözler)
12. Sürekli Hastalık, Sakatlık veya Kocama Sebebiyle Belirli
Kişilerin Cezalarını Hafifletmek veya Kaldırmak

Cumhurbaşkanının Anayasanın 104’üncü maddesinde sayılan yetkilerinden bir tanesi de, “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak ” yetkisidir.

Bu yetki Cumhurbaşkanına verilen bir “özel af” yetkisi niteliğindedir. Özel affın ne olduğunu yukarıda Türkiye Büyük Millet Meclisinin af yetkisini incelediğimiz bölümde görmüş idik. Özel af, kesinleşmiş bir cezayı, ortadan kaldıran, azaltan veya değiştiren af çeşididir. Diğer bir ifadeyle, özel af, suçu değil, cezayı ortadan kaldırır veya azaltır. Suçluluk durumunda bir değişiklik olmaz. Özel af, genel af gibi, mahkûmiyetin bütün neticelerini ortadan kaldırmaz. Özel af da iki çeşittir. Birincisi “toplu özel af”, ikincisi “kişiye özgü özel af” veya “bireysel özel af”tır. Toplu özel af çıkarma yetkisi sadece Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Bunu yukarıda gördük. “Kişiye özgü af çıkarma yetkisi” ise Türkiye Büyük Millet Meclisine ve Cumhurbaşkanına tanınmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kişiye özgü af çıkarma yetkisi ile Cumhurbaşkanının kişiye özgü af çıkarma yetkisi arasında birtakım farklılıklar vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kişiye özgü af çıkarma yetkisi sebep itibarıyla sınırlandırılmadığı halde, Cumhurbaşkanının kişiye özgü af çıkarma yetkisi sebep itibarıyla sınırlandırılmıştır. 104’üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının kişiye özgü af çıkarma yetkisi, ancak “sürekli hastalık”, “sakatlık” ve “kocama” sebepleriyle sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bir mahkûmun cezasını ancak bu üç halden biri varsa “hafifletebilir” veya “kaldırabilir”. Cumhurbaşkanı özel af yetkisini kullanıyorsa bu üç sebepten hangisine dayandığını belirtmelidir. Bu sebepler sınırlı sayıdaki sebeplerdir. Anayasada sürekli hastalık, sakatlık ve kocama “gibi” sebepler denmemiştir. Dolayısıyla bunlara benzetilerek yeni özel af sebepleri yaratılamaz. Uygulamada bu sebeplerin varlığı sağlık raporlarıyla, özellikle Adli Tıp Kurumu raporuyla belgelendirilmektedir. Ancak Cumhurbaşkanının yetkisini kullanmak konusunda takdir hakkı vardır. Bu sebeplerden birini gerçekleşmesi durumunda yetkisini kullanmak zorunda değildir. Bu sebepler olsa bile af yetkisini kullanmayabilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kişiye özgü af çıkarma yetkisi özel affın bütün şekillerini içerir. Buna karşılık, Cumhurbaşkanının kişiye özgü af çıkarma yetkisi, Anayasanın 104’üncü maddesinin sözüne göre, sadece cezaları “hafifletmek veya kaldırmak” şeklinde kullanılabilir. Anayasanın sözüne göre, Cumhurbaşkanının cezaları başka cezaya çevirme yetkisi yoktur. Ancak cezayı ortadan kaldırmak yetkisine sahip bir makamın cezayı başka bir cezaya dönüştürme yetkisine sahip olmaması tutarlı bir sonuç değildir. Örneğin, ölüm cezasını ortadan kaldırabilecek Cumhurbaşkanının onu müebbet ağır hapse çevirememesi pek tutarlı bir sonuç değildir. “Çoğu yapmaya yetkili olanın azı da yapmaya yetkili olduğu (qui potest plus, potest minus )” yolundaki kural gereğince[54], Cumhurbaşkanının cezaları başka bir cezaya dönüştürme yetkisine de sahip olduğu sonucuna varılmalıdır[55]. Diğer bir ifadeyle, 104’üncü maddede Cumhurbaşkanına verilen “cezaları kaldırma” yetkisi, evleviyetle, “cezaları bir başka cezaya dönüştürme” yetkisini de içerir.

Ölüm cezaları hakkında Cumhurbaşkanının özel af yetkisini kullanıp kullanamayacağı tartışılmış ise de[56], kanımızca, Cumhurbaşkanı ölüm cezaları hakkında da yukarıdaki sebepler var ise özel af yetkisini kullanabilir.

Kanımızca, Cumhurbaşkanı, sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak yetkisini tek başına kullanabilir. Af, Cumhurbaşkanına devletin tarafsız başı olması sebebiyle, insanî mülahazalarla tanınmış bir atıfet yetkisidir. Tek tek belli kişilerin belli sebeplerle cezalarının kaldırılmasına ve hafifletilmesine ilişkin olarak insanî düşüncelerle öngörülmüş olan, bir atıfet işleminin, Hükûmetin siyasal sorumluluğunu gerektiren bir işlem olmadığı düşünülebilir. Eğer kişiye özgü özel af yetkisinin kullanılması siyasal sorumluluk gerektiren bir konu değilse, Cumhurbaşkanı bu yetkisini tek başına kullanabilmelidir.

Uygulamada bir istikrar yoktur. 1980’li yıllarda Cumhurbaşkanının bazı af kararlarının Başbakan ve Adalet Bakanı tarafından imzalandığı görülmektedir[57]. Ancak son yıllarda af kararlarının sadece Cumhurbaşkanı tarafından imzalandığı görülmektedir[58]. Uygulamada af kararları Resmî Gazetede “cezanın kaldırılması kararı” başlığı altında yayımlanmaktadır.

Lütfen bilgiye dayanalım!!! Cumhurbaşkanının af yetkisi vardır ve imzalamaktan kaçınması da mümkündür çünkü Cumhurbaşkanı sorumsuzdur!!! Bu konu konumuzla ilgisi yoktur ve benim BİLGİYE DAYALI olarak yazdığım bir örnekten dolayı bu tartışma çıkmıştır. İllaki mualif olacaksanız siz de bilgiye dayanınız. Tabii ki af yetkisini cumhurbaşkanı tek başına kullanmamalıdır, Sezer bunu adil şekilde kullanmıştır diyorsanız bu kadar eminseniz bir şey demeyeyim ama Cumhurbaşkanı bu yetkiyi tek başına kullanabilir...İmzalamaktan kaçınabilirdi... Daha fazla bu konu üzerinden uzatma yapmayalım lütfen... Sezer'in üçgenin bir parçası olması için verdiği aflardan başka örnek de verdim zaten...
 
Akp Ye Dua Edİn Be !

Bu Şartlarda O Kadar Kaldirdi Bu TÜrkİye'yİ, Yillik Gelİrİ Ne Kadar YÜkselttİ O Kadar Şey Yapti Yaziklar Olsun ;)

Sİzİn Beynİnİz YikanmiŞ Sonra Anlayacaksiniz Bu Sİyasİ GÖrÜŞlerİ...

Allah Yardimciniz Olsun
 
Eğlenin memleketin güzel insanları.Para nın oynamayacağı başrol olmadığı gibi,tarihteki tekerrürlerde değişmeyecektir.Önemli lan üçgen değil hipotenüstür.Yani bizi kim yönetiyor.Nasıl yönetiyor.Kim memnun,kim değil.
Yılanla İnsanın hikayesini bilen var mı?
Yılan la İnsan eskiden çok iyi dostmuş.Yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş.Kısa geçiyorum.Bir gün yılan oynarken insan yavrusunu ısırmış.Tamamen kaza.Bunu gören insanda almış kılıcı savurmuş.Yılanın kuyruğu kopmuş.Ama yılan olayı anlatınca insan bu dostluğun bozulduğuna pişman olmuş.Demiş ki;gel eskisi gibi arkadaş olalım.O zaman yılan demiş ki;
EY İNSANOĞLU SENDE EVLAT ACISI BENDE DE BU KUYRUK ACISI VARKEN BİZ ARKADAŞ OLAMAYIZ.

ANLAYANA....
 
Çok komiksiniz :D Bu forumda en az 10 sefer anlatıldı ya anlayamıyorsunuz ya da anlamamak ta direniyorsunuz :D Siyasi görüşleriniz gözlerinizi kör etmiş.

Af için adalet bakanı seçici makam Cumhurbaşkanı göderilen listeyi onaylamak zorunda.



Sezer'in affettiklerini bakanlık seçiyor

ANKA

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bazı "afları" kamuoyunda tartışılırken, Adalet Bakanlığı af kapsamına alınan isimlerin Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nca hazırlanan raporlar doğrultusunda kendileri tarafından belirlendiğini bildirdi. Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, hükümlülerin af taleplerini doğrudan Bakanlığa ya da Cumhuriyet başsavcılıklarına yaptığını anımsattı. Çiçek, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın yapılan tetkikleri yeterli bulması durumunda hazırlanan dosyaların kendilerine iletildiğini, ardından da takdir edilmek üzere Cumhurbaşkanlığı makamına bildirildiğini kaydetti.

CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e yönelik "teröristleri af ediyor" eleştirilerinin ardından konuya açıklık getirilmesini istedi. Bu kapsamda Adalet Bakanlığı'na yönelik soru önergesinde, Cumhurbaşkanı'nın "Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ve kaldırmak" yetkisini kullanırken gerekli araştırmaların hangi kurum tarafından yapıldığının açıklanmasını istedi. Kılıçdaroğlu, eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e, "Affedilecek kişilerle ilgili dosyaları, gerekli raporlarla hazırlayıp, sayın Cumhurbaşkanı'nın onayına sunan Adalet Bakanlığı ise, basında yer alan ve doğrudan Sayın Sezer'i hedef alan eleştirilere karşın sessiz kalınmasını etik buluyor musunuz?" diye sordu.

Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ten gelen yanıtta, Cumhurbaşkanı'nın görev ve yetkileri arasında, sürekli sakatlık, hastalık, kocama gibi belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ya da kaldırmak yetkisi bulunduğu anımsatılarak şu görüşlere yer verildi;

"Hükümlülerin bu konudaki talepleri gerek Bakanlığımıza gerekse Cumhuriyet Başsavcılıkları'na yapılmaları halinde, dilekçelerin alınmasını takiben vakit geçirilmeden tam teşekküllü Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu'na sevk edilerek hastalığın tıbben tespit edilmesi, alınacak raporla birlikte Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesi gerekiyor. Kurum tarafından talepler ivedilikle yerine getirilir. Hükümlünün mahkumiyetine dair kesinleşme şerhini taşıyan mahkeme kararı, Yargıtay ilamı, Adli Tıp mütalaanamesi ve af kanunlarından yararlanmışsa buna dair karar örneklerinin evraka eklenerek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderilir. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın yazısı incelenir, bu süreç sonunda ikmal edilen dosya Bakanlığa gönderilir. Ardından da gereği takdir ve İFA EDİLMEK üzere Cumhurbaşkanlığı makamına gönderilir."

"Hürriyet 29 Mayıs 2007"

İfa etmek sözlük anlamı :

yapmak, yerine getirmek.
Emri ifa etmek. Görevini başarıyla ifa etmek.
 
Sezer in affettiklerini bakanlık seçiyorsa neden sormadı bunlar affedilmez diye; neden veto etmedi her zaman 367 yi arardınızda şimdi mi bakanlıgın seçtigi adamları böyle bir koşul aramadan görmezden gelip topu atıyonuz..... sonuçta sezer affettti

ve ayrıca son günlere konu olan ... kapkaç, hırsızlık ve benzeri olayların artması bu dönemde oldu diyorsunuz...daha önce rahşan yasasıyla affedilen kişilerden çıktıgını inkar etmeyin :) utanmasanız bunuda AKP yasası diye degiştireceksiniz
 
bir takım paralı yazarlar aldıklarının karşılıklarını satırlarına döküyor bir takım zavallılarda bunların etkisinde kalıyor. acaba bu gözleri açmak beyin hücrelerine iletiler gönderebilmek bu kadar zormu? sanmıyorum. hadi arkadaşlar bir zahmet sizde başarabilirsiniz !! ha gayret!!
 
Geri
Üst